çıkma - Türkisch Englisch Wörterbuch

çıkma

Bedeutungen von dem Begriff "çıkma" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 57 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çıkma emergence n.
Enlightenment is man's emergence from his self-incurred immaturity.
Aydınlanma, insanın kendi yarattığı olgunlaşmamışlıktan çıkmasıdır.

More Sentences
çıkma climb n.
Tom climbed the ladder up to the roof.
Tom merdivenle çatıya çıktı.

More Sentences
çıkma sponson n.
çıkma emanation n.
çıkma projection n.
çıkma cantilever n.
çıkma outing n.
çıkma promontory n.
çıkma egression n.
çıkma going out n.
çıkma protrusion n.
çıkma bow window n.
çıkma scholium n.
çıkma balcony n.
çıkma egress n.
çıkma going up n.
çıkma annotation n.
çıkma occurrence n.
çıkma expulsion n.
çıkma outbreak n.
çıkma eventuating n.
çıkma marginal note n.
çıkma detachment n.
çıkma pull-out n.
çıkma overhang n.
çıkma tap n.
çıkma climbing n.
çıkma ejectment n.
çıkma exiting n.
çıkma jut n.
çıkma oriol n.
çıkma outgate n.
çıkma outgo n.
Trade/Economic
çıkma postscript n.
Technical
çıkma oriel n.
çıkma tap n.
çıkma cantilever n.
çıkma discharge n.
Computer
çıkma caret n.
çıkma pop n.
Telecom
çıkma tap n.
Mechanic
çıkma bracket n.
Architecture
çıkma cantalever n.
çıkma cantilever n.
Construction
çıkma coving n.
çıkma console n.
çıkma outbuilding n.
çıkma oriel n.
çıkma corbel n.
Marine
çıkma sponson n.
Chemistry
çıkma salient adj.
Marine Biology
çıkma rise n.
Geography
çıkma outcrop n.
çıkma outcropping n.
Meteorology
çıkma looming n.
Geology
çıkma outcrop n.
çıkma exposure n.

Bedeutungen, die der Begriff "çıkma" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
karaya çıkma landing n.
The Commission believes that the major problem of scientific advice is black landings.
Komisyon, bilimsel tavsiyelerin en büyük sorununun karaya çıkışlar olduğuna inanıyor.

More Sentences
tahta çıkma accession n.
It seems it was a gift for the 50th anniversary of Queen Elizabeth's accession to the throne.
Görünüşe göre Kraliçe Elizabeth'in tahta çıkışının 50. yıldönümü için bir hediyeymiş.

More Sentences
General
yumurtadan çıkma hatching n.
The hen's chicks are hatching.
Tavuğun civcivleri yumurtadan çıkıyor.

More Sentences
ortaya çıkma dawn n.
The true scale of this economic and ecological disaster is starting to dawn ever more clearly.
Bu ekonomik ve ekolojik felaketin gerçek boyutu her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

More Sentences
raydan çıkma derailment n.
The train was traveling from Aberdeen to Glasgow when the derailment occurred.
Tren raydan çıktığında Aberdeen'den Glasgow'a gidiyordu.

More Sentences
ortaya çıkma appearance n.
I hope that the Commission will be able to reassure the Committee on Fisheries that its appearance is imminent.
Komisyon'un Balıkçılık Komitesi'ne bu konunun yakın zamanda ortaya çıkacağına dair güvence verebileceğini umuyorum.

More Sentences
yola çıkma departure n.
He decided he would put off his departure.
Yola çıkışını ertelemeye karar verdi.

More Sentences
karşı çıkma opposition n.
These are the main reasons for our opposition to the text.
Metne karşı çıkmamızın temel nedenleri bunlardır.

More Sentences
sahip çıkma conservation n.
If local fishermen have proper ownership of these waters, the conservation measures will work.
Eğer yerel balıkçılar bu sulara sahip çıkarsa, koruma tedbirleri işe yarayacaktır.

More Sentences
sokağa çıkma yasağı curfew n.
A strict curfew will be in place from 10 pm until 6 am.
Akşam 10'dan sabah 6'ya kadar sıkı bir sokağa çıkma yasağı uygulanacak.

More Sentences
ortaya çıkma emergence n.
The emergence of HIV in the 1980s led to the introduction of needle- and syringe-exchange programmes.
HIV'in 1980'lerde ortaya çıkması iğne ve şırınga değişim programlarının başlatılmasına yol açmıştır.

More Sentences
karşı çıkma contest n.
I have no wish to contest the view of the Committee on Economic and Monetary Affairs.
Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi'nin görüşüne karşı çıkmak gibi bir niyetim yok.

More Sentences
sahneye çıkma appearance n.
Last year, we had eleven such appearances.
Geçen yıl bu şekilde on bir kez sahneye çıktık.

More Sentences
ortaya çıkma advent n.
In Germany, for around 100 years from the advent of trademarks we had international exhaustion.
Almanya'da, ticari markaların ortaya çıkışından itibaren yaklaşık 100 yıl boyunca uluslararası tükenmişlik yaşadık.

More Sentences
ortaya çıkma exposure n.
The exposure of the scandal caused shock among the community.
Skandalın ortaya çıkması toplumda şok etkisi yarattı.

More Sentences
arka çıkma backing n.
I'm fed up with always backing you up.
Sürekli sana arka çıkmaktan bıktım.

More Sentences
çıkma parça almak cannibalize v.
The mechanic cannibalized parts from an old car to repair another.
Tamirci, başka bir arabayı tamir etmek için eski bir arabadan çıkma parçalar aldı.

More Sentences
ortaya çıkma emerge v.
It will soon emerge that Edward is cheating on his wife.
Edward'ın karısını aldattığı yakında ortaya çıkacak.

More Sentences
Phrases
(bir şeye/yere) girip çıkma in and out (of something) expr.
We go in and out and are monitoring as closely as possible and as closely as we are allowed to.
Girip çıkıyoruz ve mümkün olduğunca yakından ve izin verildiği kadar yakından izliyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
karaya çıkma landing n.
Furthermore, many of the landings of the Community fleet take place in Senegalese ports.
Ayrıca Topluluk filosunun karaya çıkışlarının çoğu Senegal limanlarında gerçekleşmektedir.

More Sentences
Law
sokağa çıkma yasağı curfew n.
There was a curfew, so no doctor went out to him, and he therefore died.
Sokağa çıkma yasağı vardı, bu yüzden hiçbir doktor ona gitmedi ve bu nedenle öldü.

More Sentences
Insurance
raydan çıkma derailment n.
Derailments are very rare in this country.
Raydan çıkmalar bu ülkede çok nadirdir.

More Sentences
Railway
raydan çıkma derailment n.
Derailments are very rare in this country.
Bu ülkede raydan çıkma vakaları çok nadirdir.

More Sentences
Marine
karaya çıkma landing n.
Finally, we have increased compulsory landings for the Senegalese fishing industry in the new protocol.
Son olarak, yeni protokolde Senegal balıkçılık endüstrisi için zorunlu karaya çıkışları arttırdık.

More Sentences
General
sahneden çıkma exit n.
açığa çıkma revelation n.
sahip çıkma conservancy n.
üstün çıkma surpassing n.
yeniden ortaya çıkma comeback n.
yoldan çıkma obliqueness n.
yukarı çıkma ascending n.
çarşıya çıkma shopping n.
sürüden ayrılıp yoldan çıkma estraying n.
yukarı çıkma ascendance n.
kürsüye çıkma climbing the podium n.
temize çıkma acquittal n.
karşı çıkma backlash n.
meydana çıkma appearance n.
boşa çıkma miscarriage n.
toplum önüne çıkma coming out n.
inip çıkma fluctuation n.
yerleşmiş geleneklere karşı çıkma iconoclasm n.
karşı çıkma antagonism n.
yolculuğa çıkma setting out n.
ortaya çıkma (istenmeyen bir olay) outcrop n.
arka çıkma logrolling n.
boşa çıkma mare's nest n.
yoldan çıkma swerving n.
sahneye çıkma gig n.
yeniden ortaya çıkma reappearance n.
raydan çıkma (tren) derailment n.
ortaya çıkma (istenmeyen bir olay birdenbire) outbreak n.
yeniden ortaya çıkma resurrection n.
yoldan çıkma aberration n.
ümidi boşa çıkma disappointment n.
konu dışına çıkma excursus n.
suya çıkma resurfacing n.
yoldan çıkma perversity n.
temize çıkma quittance n.
döne döne çıkma spire n.
arka çıkma support n.
dışarı çıkma egressing n.
başa çıkma yolları dealing ways n.
sudan çıkma emersion n.
kuluçkadan çıkma hatching n.
yeniden ortaya çıkma reapperance n.
hapishaneden çıkma jail delivery n.
yola çıkma start n.
yoldan çıkma durumu perverseness n.
çileden çıkma exasperation n.
sahip çıkma protecting n.
adı çıkma notoriety n.
temize çıkma justification n.
sahneye çıkma entry n.
çıkma (tahta) accession n.
dışarı çıkma exuding n.
çocukluktan çıkma juvenescence n.
yoldan çıkma turning n.
sahneye çıkma entrance n.
ortaya çıkma arrival n.
karşı çıkma resistance n.
temize çıkma whitewash n.
baskın çıkma euchring n.
yoldan çıkma obliquity n.
idrara çıkma widdling n.
temize çıkma exculpation n.
rotadan çıkma leeway n.
ortaya çıkma emanation n.
memleket dışına çıkma expatriating n.
ortaya çıkma surfacing n.
karşı çıkma opposing n.
yola çıkma setting out n.
karaya çıkma debarkation n.
arka çıkma pull n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkma iconoclasm n.
zirveye çıkma durumu peakedness n.
karaya çıkma disembarkation n.
yola çıkma setoff n.
boşa çıkma frustration n.
öne çıkma prominence n.
dağa çıkma mountain climbing n.
sahneye çıkma korkusu stage fright n.
pazara çıkma shopping n.
maksimuma çıkma maximizing n.
görgü kurallarının dışına çıkma violation of etiquette n.
çıkma durumu ablative n.
yerinden çıkma dislodgement n.
karşı çıkma challenge n.
devreden çıkma cut-out n.
tekrar meydana çıkma re-emergence n.
karşı çıkma defiance n.
toplu yola çıkma exodus n.
çıkma odalı jutty n.
karşı çıkma protestation n.
karşı çıkma protest n.
derece derece çıkma gradation n.
iki katına çıkma reduplication n.
iki misline çıkma reduplication n.
stresle başa çıkma overcoming the stress n.
çıkma teklifi dating proposal n.
çıkma teklifi date proposal n.
çıkma teklifi dating offer n.
başa çıkma becerisi coping skill n.
dikeysellikten çıkma deverticalization n.
dikeysellikten çıkma deverticalisation n.
(at vb) hızla çıkma bolting n.
üç misline çıkma tripling n.
tahta çıkma accession to the throne n.
devreden çıkma cutout n.
tekrar meydana çıkma reemergence n.
maksimuma çıkma maximising n.
piyasaya sürülme/çıkma tarihi street date n.
toplum önüne çıkma public appearance n.
kamuoyunun karşısına çıkma public appearance n.
halkın önüne çıkma public appearance n.
değişimle başa çıkma resilience n.
tahta çıkma accedence n.
arka çıkma adjument n.
temize çıkma acquitment n.
çileden çıkma aggravation n.
doğada amaçsızca yürüyüşe çıkma arzusu wanderlust n.
karşı çıkma pushback n.
yeniden çıkma reemergence n.
yeniden yüzeye çıkma reemergence n.
yeniden çıkma re-emergence n.
yeniden yüzeye çıkma re-emergence n.
yeniden çıkma re-escalation n.
meydana çıkma naissance n.
ortaya çıkma naissance n.
adı çıkma notoriousness n.
karşı çıkma reluctation [obsolete] n.
karşı çıkma naysay n.
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın emir ve önerilere karşı çıkma eğilimi negativity n.
yoldan çıkma thwartness n.
sokağa çıkma yasağı lockdown n.
sokağa çıkma kısıtlaması lockdown n.
rotadan çıkma turning n.
yukarı çıkma ascension n.
dışarı çıkma egression n.
karşı gelme/çıkma kick n.
seyahate çıkma journeying n.
geziye çıkma journeying n.
tahta çıkma töreni enthronement n.
adı çıkma esclandre n.
yukarıya çıkma uprise n.
açığa çıkma manifestation n.
meydana çıkma manifestation n.
ortaya çıkma extance [obsolete] n.
hapisten çıkma fırsatı vent n.
böğürtlen toplamaya çıkma blackberrying n.
eğlenceli gezintiye çıkma junketing n.
(bir şeyden) çıkma jutting n.
öne çıkma mark n.
karşı çıkma repugnance n.
karşı çıkma repugnancy n.
karşı çıkma repugnance n.
karşı çıkma repugnancy n.
yeniden su yüzüne çıkma resurfacing n.
yeniden meydana çıkma resurfacing n.
kafa avına çıkma headhunt n.
geçerli bir teoriye karşı çıkma heresy n.
geçerli bir görüşe karşı çıkma heresy n.
ortaya çıkma break n.
(bir yerden) aceleyle çıkma breaking away n.
zıvanadan çıkma breakup n.
arazide uzun ve yorucu yürüyüşlere çıkma etkinliği hiking n.
düze çıkma home stretch n.
yersiz karşı çıkma mischallenge [obsolete] n.
dinden çıkma renunciation n.
kısa süreliğine ortaya çıkma gleam n.
karşı çıkma objection n.
karşı çıkma bildiren gerekçe objection n.
karşı çıkma bildiren ifade objection n.
yoldan çıkma debauchment [obsolete] n.
yoldan çıkma degeneracy n.
yerinden çıkma delapsion n.
karşı çıkma demur n.
standardın dışına çıkma dereliction n.
geleneklere karşı çıkma iconoclasticism n.
dini sembollere karşı çıkma iconoclasticism n.
sahip çıkma overhold n.
meydana çıkma rise n.
bir sorunla başa çıkma yeteneği imagination n.
karşısına çıkma confront [obsolete] n.
temize çıkma disculpation n.
hayal aleminden çıkma disillusionment n.
yerinden çıkma dislodgment n.
ortaya çıkma incidence n.
faytonla gezintiye çıkma coaching n.
toplum içine çıkma coming-out n.
değişikliğe karşı çıkma do-nothingism n.
(fikir, tutum) yavaş ve azar azar ortaya çıkma drizzle n.
yumurtadan çıkma cletch n.
siyasi veya dini meselelerde toplumun sergilediği en iyileri muhafaza edip köklü değişikliklere karşı çıkma yönelimi conservativism n.
sokağa çıkma yasağının başladığı saat curfew n.
dışarı çıkma issuance n.
ortaya çıkma issuance n.
zor durumlarla başa çıkma becerisi resourcefulness n.
(belirsiz bir şey) gün ışığına çıkma daylight n.
dışarı çıkma outgate n.
dışarı çıkma outgo n.
halkın huzuruna çıkma outing n.
birden ortaya çıkma outleap n.
birden önüne çıkma outrush n.
yolculuğa çıkma outsetting n.
(scientology tarikatında) engram etkisinden çıkma seviyesine ulaşmamış kimse preclear n.
karaya çıkma izni shore leave n.
alışılmışın dışına çıkma freshness n.
sorun çıkma ihtimali yüksek nokta pressure point n.
kontrolden çıkma slip n.
normalin dışına çıkma solecism n.
gün yüzüne çıkma sunshine n.
yüzeye çıkma surfacing n.
aniden ortaya çıkma survenue n.
huzura çıkma appearance n.
çıkma teklifi etmek ask for a date v.
çıkma teklif etmek ask someone out v.
çıkma teklifi etmek ask someone out v.
çıkma parça takmak cannibalize v.
çıkma parça takmak cannibalise v.
sokağa çıkma yasağı koymak curfew v.
çıkma teklif etmek invite out v.
cennetten çıkma heaven-sent adj.
cehennemden çıkma hell-born adj.
sütten çıkma ak kaşık blameless adj.
çıkma noktasındaki through adj.
yaydan çıkma pozisyonunda home adv.
-den çıkma out of prep.
ortaya çıkma anlamına gelen son ek -phany suf.
Phrasals
çıkma teklifinde bulunmak ask out v.
çıkma teklif etmek ask out v.
(birine) çıkma teklif etmek ask (one) out v.
(birine) çıkma teklif etmek invite (one) out v.
Phrases
elma dersem çık armut dersem çıkma ally alley ocean free expr.
elma dersem çık armut dersem çıkma ollie ollie umphrey expr.
elma dersem çık armut dersem çıkma ally ally in free expr.
elma dersem çık armut dersem çıkma olly olly oxen free expr.
elma dersem çık armut dersem çıkma all the outs in free calling all the outs in free expr.
elma dersem çık armut dersem çıkma olly-olly-ee expr.
elma dersem çık armut dersem çıkma all ye all ye outs in free expr.
Proverb
çizmeden yukarı çıkma let the cobbler stick to his last
çizmeden yukarı çıkma the cobbler should stick to his last
Colloquial
üst lige çıkma fırsatı call-up n.
koltuk çıkma a leg up n.
seyahate çıkma going away n.
çileden çıkma a hissy n.
kazayla açığa çıkma blowout n.
kontrolsüz açığa çıkma blowout n.
ıskartaya çıkma knacker's yard n.
araba yarışında yakıt ikmali/tamir alanından çıkma pit out n.
araba yarışında pitten/pit stoptan çıkma pit out n.
kocaya verilen gece arkadaşlarıyla dışarıya çıkma izni hall pass n.
üst lige çıkma fırsatı call-up n.
bir yüzüp çıkma dip n.
çıkma teklif etmek ask for a date v.
çıkma teklifinde bulunmak ask for a date v.
çıkma teklif etmek ask someone on a date v.
çıkma teklifinde bulunmak make a date v.
çıkma teklif etmek make a date v.
elma dersem çık, armut dersem çıkma come out come out wherever you are expr.
çekinme, tereddüt veya hafif karşı çıkma belirten ifade erm [uk] expr.
yola koyulma/çıkma vakti (it's) time to hit the road expr.
yola koyulma/çıkma vakti (it's) time to shove off expr.
Idioms
gece dışarı çıkma a night out n.
hayal aleminden çıkma bite of the reality sandwich n.
kan çıkma blood on the carpet n.
çıngar çıkma blood on the carpet n.
kavga çıkma blood on the carpet n.
torbadan daha az değerli veya kusurlu bir şey çıkma cat in the sack n.
altından girip üstünden çıkma deep dive n.
dikkat çekmeden ortamdan çıkma exit stage left n.
çok görünüp hiç çıkma barmecide feast n.
(bir şey için) kredi (verme, alma, çıkma) credit (for something) n.
çileden çıkma a hissy fit n.
kapasitesinin üzerine çıkma a hundred and ten percent n.
sakin sakin başa çıkma the softly-softly approach n.
sabırlı ve dikkatli bir şekilde başa çıkma the softly-softly approach n.
sakin sakin başa çıkma a softly-softly approach n.
sabırlı ve dikkatli bir şekilde başa çıkma a softly-softly approach n.
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma artistic license n.
dikkat çekmeden ortamdan çıkma exit stage right n.
ders sırasında öğrencinin dışarıya çıkma izni hall pass n.
sütten çıkma ak kaşık olmak be without rebuke v.
çıkma teklifini reddetmek give the mitten to v.
kontrolden çıkma noktasına gelmek reach fever pitch v.
sütten çıkma ak kaşık gibi görünmek butter wouldn't melt in somebody's mouth v.
(birinde) seyahate çıkma isteği uyandırmak give (one) itchy feet v.
başa çıkma handle on v.
sütten çıkma ak kaşık pure as the driven snow adj.
kaleminden çıkma written by expr.
sütten çıkma ak kaşık whiter than white expr.
sütten çıkma ak kaşık as pure as the driven snow expr.
sütten çıkma ak kaşık değil not sprout wings expr.
sütten çıkma ak kaşık clean as a whistle expr.
tekrar sahaya çıkma back on the horse expr.
birden önüne çıkma bigger than life and twice as ugly expr.
sütten çıkma ak kaşık gibi butter won't melt (in one's mouth) expr.
sütten çıkma ak kaşık gibi butter wouldn't melt expr.
sütten çıkma ak kaşık gibi butter wouldn't melt (in someone's mouth) expr.
sütten çıkma ak kaşık gibi görünmek looks as if butter wouldn't melt (in his/her mouth) expr.
sütten çıkma ak kaşık gibi olan butter wouldn't melt in one's mouth expr.
Formal
yeniden tahta çıkma reaccession n.
Speaking
ali ayşe'ye çıkma teklif etti ali asked ayşe out expr.
bana çıkma mı teklif ediyorsunuz? are you asking me on a date? expr.
bana çıkma teklifi mi ediyorsun? are you asking me on a date? expr.
bana çıkma teklifi mi ediyorsunuz? are you asking me on a date? expr.
bana çıkma mı teklif ediyorsun? are you asking me on a date? expr.
çıplak ayakla balkona çıkma don't go out on the balcony in bare feet expr.
dışarı çıkma don't come out expr.
ne olursa olsun dışarı çıkma no matter what happens don't come out expr.
ona çıkma teklif ettim ve kabul etti I asked her out and she accepted expr.
ona çıkma teklif ettim o kabul etti I asked her out and she accepted expr.
neden bana hiç çıkma teklifi etmedin? why didn't you ever ask me out? expr.
ona çıkma teklif ettim beni reddetti I asked her out and she refused expr.
ona çıkma teklif ettim beni reddetti I asked her out and she rejected expr.
zıvanadan çıkma! don't go hog wild! expr.
yoluma çıkma don't get in my way expr.
yalınayak balkona çıkma/çıkmayın don't go out on the balcony in bare feet expr.
Trade/Economic
başa çıkma stratejileri coping strategies n.
bir işçinin işe başlama ve işten çıkma zamanını kaydettiği form clock card n.
haklı çıkma justification n.
iki katına çıkma süresi doubling time n.
inip çıkma fluctuation n.
ortaya çıkma olasılığı bulunan durum contingency n.
malın ilk kez piyasaya çıkma aşaması product launch n.
veraset yoluyla tahta çıkma sırası line of succession n.
Law
bir avukata yüksek mahkeme huzuruna çıkma hakkını verme call to the bar n.
cezaevinden çıkma discharging from prison n.
dinden çıkma abjuration of religion n.
dinden çıkma abjuration n.
duruşmaya çıkma listesi appearance docket n.
gece sokağa çıkma yasağı night curfew n.
gece sokağa çıkma yasağı night-time curfew n.
hakim huzuruna çıkma listesi appearance docket n.
hapishaneden çıkma gaol delivery n.
mahkeme kararına karşı çıkma abjudicating n.
mahkeme huzuruna çıkma taahhüdü undertaking to appear in court n.
mahkeme huzuruna çıkma taahhüdü undertaking to appear before court n.
temize çıkma quietus n.
vatandaşlıktan çıkma renouncement of nationality n.
belirli bir günde bir hakim huzuruna çıkma sözü vadimony n.
belirli bir günde bir hakım huzuruna çıkma taahhüdü vadimony n.
temize çıkma lustration n.
karşı çıkma denier [obsolete] n.
karşı çıkma impugnation n.
mahkemeye çıkma compearance [scotland] n.
hakim karşısına çıkma compearance [scotland] n.
mahkemeye çıkma fırsatı day in court n.
temize çıkma discharge n.
hükümdar ve maiyetinin huzuruna çıkma presentation n.
sahibi ölmüş olan mülke yasal varisinden önce girip kanunsuz olarak sahip çıkma rebatement v.
sokağa çıkma yasağını çiğnemek break the curfew v.
sokağa çıkma yasağını ihlal etmek break the curfew v.
sokağa çıkma yasağına karar vermek order a curfew v.
sokağa çıkma yasağını çiğnemek defy the curfew v.
sokağa çıkma yasağı ilan etmek declare a curfew v.
sokağa çıkma yasağını kaldırmak lift the curfew v.
sokağa çıkma yasağı uygulamak impose a curfew v.
sokağa çıkma yasağına hükmetmek order a curfew v.
sokağa çıkma yasağı kararı almak order a curfew v.
sokağa çıkma yasağını ihlal etmek defy the curfew v.
(roma hukukunda) hakim karşısına çıkma öncesine ait pre-judicial adj.
hakem kararına karşı çıkma impeachment of award expr.
Politics
karşı çıkma black-balling n.
kiliseyi devletten ayırma görüşüne karşı çıkma antidisestablishmentarianism n.
siyasetin dışına çıkma depoliticising n.
siyasetin dışına çıkma depoliticizing n.
vatandaşlıktan çıkma beyanı declaration of alienage n.
veraset yoluyla tahta çıkma sırası line of succession n.
Insurance
yangın, çarpışma, devrilme, raydan çıkma fire, collision, overturning and derailment n.
Media
(ses veya görüntü) başka bir ses veya görüntü yok olurken ortaya çıkma cross-fade n.
Advertising
siteden çıkma oranı bounce rate n.
Technical
yükseğe çıkma aerodynamic lift n.
çıkma kemer sprung arch n.
çıkma kaybı bridging loss n.
çıkma iskele bracket scaffold n.
çıkma hat drop line n.
çıkma çatı cantilever roof n.
çıkma döşeme cantilever floor n.
çıkma algılayıcı cantilever sensor n.
çıkma kiriş cantilever beam n.
çıkma iklimlendirici console air conditioner n.
çıkma yaprak cantilever slab n.
çıkma döşeme cantilever slab n.
çıkma iskele bracket staging n.
çıkma yükü cantilever load n.
devreden çıkma sıcaklığı switch off temperature n.
devreden çıkma disengagement n.
gemiden sahile çıkma debarkation n.
karaya çıkma işlemi landing n.
kaplanmamış monolitik çıkma uncoated monolithic cantilever n.
kat çıkma adding stories n.
kırma köşeli çıkma pencere cant-bay window n.
meyil çıkma kapasitesi driving on slope n.
meydana çıkma occurrence n.
ortaya çıkma occurrence n.
palet çivi ve agrafların çekme ve çıkma dayanımı withdrawal and head pull-through resistance of pallets nails and staples n.
rotadan çıkma yaw n.
raydan çıkma derailing n.
vitesten çıkma disengagement n.
yardım arka çıkma backing n.
yukarı doğru çıkma eğilmesi upward cantilever deflection n.
yerinden çıkma dislocation n.
çıkma yapmak cantilever v.
(boş kağıtları) kaymamaları için baskıdan çıkma sıralarıyla basılı kağıtlar arasına koymak sheet v.
Computer
çıkma simgesi annotation symbol n.
çıkma telefon hattı tap n.
çıkma hat drop line n.
den çıkma abort n.
bilgisayar sisteminin yürütme sırasındaki hatalarla başa çıkma yeteneğinin hesaplanması robustness n.
Informatics
çıkma hat drop line n.
detaydan özete veya özetten detaya çıkma drill down-roll up n.
ortaya çıkma olasılığı probability of occurrence n.
Telecom
çıkma hat kablosu drop cable n.
Architecture
çıkma kule bartizan n.
çıkma kule match-tower n.
çıkma ahşap metris hoarding n.
çıkma kule turret n.
çıkma desteği console n.
çıkma senkendaz bretesse n.
kavisli çıkma pencere bow window n.
mimari bir süsleme olarak inşa edilen, yapından dışarıya doğru çıkma yapan küçük kemer dizisi machicolation n.
zemin katının üzerinde balkon şeklinde çıkma yapan ara kat mezzanine story n.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon moucharaby n.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon mouchrabieh n.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon meshrabiyeh n.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon mushrebiyeh n.
tekrar piyasaya çıkma revival n.
Construction
çıkma çatı cantilever roof n.
çıkma pencere bay window n.
çıkma sekisi window-stool n.
çıkma boyu overhanging length n.
çıkma kiriş dragon beam n.
çıkma korniş corbel table n.
çıkma desteği corbel n.
çıkma sekisi window stool n.
dülger çıkma iskelesi carpenter's bracket scaffold n.
içe asılı çıkma iskele interior hung scaffold n.
kat çıkma adding stories n.
çıkma kule echauguette n.
öne çıkma avant–corps n.
çıkma destekleri üzerine inşa edilen beşik kemer bell arch n.
ek çıkma superstruction n.
Woodworking
ahşap bağlayıcının geri çıkma kapasitesi withdrawal capacity of timber fastener n.
Automotive
çıkma lastik used/second-hand tire n.
dalıp çıkma porpoising n.
gönüllü işten çıkma voluntary employee withdrawal n.
Traffic
yoldan çıkma run-off-road adj.
Railway
çıkma kiriş cantilever beam n.
çıkma kiriş overhanging girder n.
çıkma kiriş overhanging beam n.
çıkma kiriş cantilever girder n.
Aeronautic
kaplamalı alanların dışına çıkma riski run-off risk n.
Marine
dalıp-çıkma heave n.
karaya çıkma rıhtımı quay of landing n.
limandan çıkma unmooring n.
yer altından çıkma resurgence n.
yüzer karaya çıkma iskelesi floating landing stage n.
takma motorla çalışan ve özellikle donanma tarafından karaya çıkma operasyonlarında araçların nakledilmesi, karaya yanaşma gibi işlemlerde kullanılan ponton grubu rhino n.
Medical
idrara çıkma ihtiyacı need to urinate n.
sık idrara çıkma thamuria n.
tuvalete çıkma sıklığı urinary frequency n.
yürüme mesafesi ve merdiven çıkma hızı walking distance and stair climbing speed n.
yükseğe çıkma climbing to a height n.
sık idrara çıkma polyuria n.
çok idrara çıkma polyuria n.
depresyondan çıkma revival n.
Psychology
akşam yemeğine çıkma korkusu deipnophobia n.
başa çıkma teknikleri coping techniques n.
başa çıkma ve kurtulma cope and recover n.
başa çıkma potansiyeli coping potential n.
dışarı çıkma korkusu fear of going out n.
duygu odaklı başa çıkma emotion-focused coping n.
problem odaklı başa çıkma problem-focused coping n.
Mental Health
raydan çıkma hastalığı derailment n.
Pathology
bilhassa yaşlı erkeklerde görülen geceleri çok sık idrara çıkma bozukluğu nycturia n.
mesane hissedilemediği için idrara çıkma isteğinin oluşamaması flaccid bladder n.
Math
çıkma yasası law of exportation n.
Statistics
bir sözcüğün bir metinde çıkma/görünme sıklığı burstiness n.
Chemistry
açığa çıkma nascency n.