|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
iki tahtanın yan yana birleştiği çizgi |
seam i.
|
|
2 |
Genel |
yan yana koyma |
juxtaposition i.
|
|
3 |
Genel |
yan yana sayfaların satır hizası ayarı |
register i.
|
|
4 |
Genel |
yan yana koyma |
apposition i.
|
|
5 |
Genel |
yan yana olma |
collocation i.
|
|
6 |
Genel |
yan yana/bitişik odalar |
adjoining rooms i.
|
|
7 |
Genel |
kabini, kazanın arkası yerine, ortasında yan yana konumlandırılmış olan lokomotif |
camelback i.
|
|
8 |
Genel |
yan yana koyan kimse |
apposer i.
|
|
9 |
Genel |
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç şekilde yan yana gelmesi |
bathos i.
|
|
10 |
Genel |
yan yana bulunan bir dizi yer |
vianage i.
|
|
11 |
Genel |
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit |
gemel i.
|
|
12 |
Genel |
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit |
gemmel i.
|
|
13 |
Genel |
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit |
gemel bar i.
|
|
14 |
Genel |
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit |
gemelle i.
|
|
15 |
Genel |
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit |
gemell i.
|
|
|
16 |
Genel |
eşit öneme sahip olmayan yan yana gelmiş iki ünlüden az önemli olanı |
glide i.
|
|
17 |
Genel |
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik akıl yürütme |
dialectic i.
|
|
18 |
Genel |
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik açıklama |
dialectic i.
|
|
19 |
Genel |
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik tartışma |
dialectic i.
|
|
20 |
Genel |
kökü aynı sözcüklerin yan yana sıralanması |
paregmenon i.
|
|
21 |
Genel |
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek |
five-abreast i.
|
|
22 |
Genel |
yan yana araç çeken beş at |
five-abreast i.
|
|
23 |
Genel |
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek |
five-horse string out i.
|
|
24 |
Genel |
yan yana araç çeken beş at |
five-horse string out i.
|
|
25 |
Genel |
savaşlarda yan yana dizilen asker alayı |
phalanx i.
|
|
26 |
Genel |
(saldırı veya savunma amaçlı) yan yana dizilen insan grubu |
phalanx i.
|
|
27 |
Genel |
ufak sembollerin yan yana getirilmesi ile yapılmış dekor |
semé i.
|
|
28 |
Genel |
ufak sembollerin yan yana getirilmesi ile yapılmış dekor |
semée i.
|
|
29 |
Genel |
dört atın yan yana gitmesini sağlayan aparat |
four-abreast i.
|
|
30 |
Genel |
yan yana hizalanmış dört at |
four-abreast i.
|
|
31 |
Genel |
yan yana gitmek |
sidle f.
|
|
32 |
Genel |
yan yana olmak |
adjoin f.
|
|
33 |
Genel |
yan yana koymak |
adjoin f.
|
|
34 |
Genel |
yan yana koymak |
juxtapose f.
|
|
35 |
Genel |
karşılaştırmak için yan yana koymak |
juxtapose f.
|
|
36 |
Genel |
yan yana koymak |
collocate f.
|
|
37 |
Genel |
yan yana gelmek |
come side by side f.
|
|
38 |
Genel |
yan yana olmak |
touch f.
|
|
39 |
Genel |
yan yana koymak |
appose f.
|
|
40 |
Genel |
yan yana olmak |
line f.
|
|
41 |
Genel |
(karşılaştırma için) başkasıyla yan yana koymak |
offset f.
|
|
42 |
Genel |
(tahtaları) zıvana-kinişli geçme veya oluklu bağlantı ile yan yana veya uç uca monte etmek |
match f.
|
|
43 |
Genel |
(hareket eden biriyle) yan yana gitmek |
coast [obsolete] f.
|
|
44 |
Genel |
kütükleri yan yana dizerek (yol) inşa etmek |
corduroy f.
|
|
45 |
Genel |
yan yana dizmek |
phalanx f.
|
|
46 |
Genel |
yan yana sıralanmak |
serre f.
|
|
47 |
Genel |
yan yana dizilmek |
serre f.
|
|
48 |
Genel |
yan yana gitmek |
shoulder f.
|
|
49 |
Genel |
yan yana koymak |
subjoin f.
|
|
50 |
Genel |
yan yana yerleştirilmiş |
collocated s.
|
|
51 |
Genel |
yan yana yerleştirilen |
collocated s.
|
|
52 |
Genel |
yan yana (dizilmiş) |
flush-seamed s.
|
|
53 |
Genel |
yan yana ve birbirini kesmeden uzayıp giden |
parallel s.
|
|
54 |
Genel |
yan yana olan |
collateral s.
|
|
55 |
Genel |
yan yana konmuş |
appositional s.
|
|
|
56 |
Genel |
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç bir şekilde yan yana gelmesiyle nitelenen |
bathetic s.
|
|
57 |
Genel |
yan yana kıvrılmış |
huddled s.
|
|
58 |
Genel |
yan yana büzüşmüş |
huddled s.
|
|
59 |
Genel |
yan yana dikilmiş halkalardan oluşan (zırh) |
ringed s.
|
|
60 |
Genel |
yan yana dizilen |
multiple s.
|
|
61 |
Genel |
yan yana olan |
parallel s.
|
|
62 |
Genel |
birbiri ile alakasız görüntülerin yan yana sıralanması ile karakterize edilen |
phantasmagorical s.
|
|
63 |
Genel |
hemen hemen yan yana |
at close quarters zf.
|
|
64 |
Genel |
yan yana olarak |
collaterally zf.
|
|
65 |
Genel |
yan yana teklifsizce |
cheek by jowl zf.
|
|
66 |
Genel |
balede yana, yan tarafa |
à la seconde zf.
|
|
67 |
Genel |
yan yana olarak |
adjacently zf.
|
|
68 |
Genel |
yan yana halde |
adjacently zf.
|
|
69 |
Genel |
ile yan yana |
alongside ed.
|
|
Phrasals |
|
70 |
Öbek Fiiller |
iki şeyi yan yana koyup karşılaştırmak |
collate (something) with (something) f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
iki şeyi yan yana koyup karşılaştırmak |
collate something with something f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
yan yana yerleştirmek |
lay together f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
yan yana yatırmak |
lay together f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıralamak |
lay together f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
yan yana dizmek |
lay together f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(iki şeyi/kişiyi) yan yana getirmek |
juxtapose (someone or something) with (someone or something else) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(iki şeyi/kişiyi) yan yana koyup karşılaştırmak |
juxtapose (someone or something) with (someone or something else) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
yan yana yürümek |
march alongside f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
yan yana yatmak/uzanmak |
lay together f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
ile yan yana koymak |
place with f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
yan yana dizivermek |
string together f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
arka arkaya/yan yana sıralayıp bir şey oluşturuvermek |
string together f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak |
keep someone or something in with someone or something f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
yan yana/üst üste tıkmak |
jam together f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
birilerini/bir şeyleri üst üste/yan yana yığmak |
jam someone or something together f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
bir şeyleri yan yana/üst üste tıkmak |
jam something together f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) yan yana koyup karşılaştırmak |
juxtapose (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) yan yana getirmek |
juxtapose (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koyup karşılaştırmak |
juxtapose someone or something to someone or something f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana getirmek |
juxtapose someone or something to someone or something f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) yan yana yatmak/uzanmak |
lie with (one) f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
biriyle yan yana yatmak/uzanmak |
lie with someone f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
yan yana getirmek |
push together f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) boyunca arka arkaya/yan yana durmak |
pull up along (something) f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıraya girmek |
line up alongside f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıra yapmak |
line up alongside f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıra oluşturmak |
line up alongside f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıra olmak |
line up alongside f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıraya dizmek |
line up alongside f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıraya koymak |
line up alongside f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıralamak |
line up alongside f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
yan yana sıraya sokmak |
line up alongside f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
biriyle/bir şeyle yan yana sıraya girmek/sokmak |
line up alongside someone or something f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
biriyle/bir şeyle yan yana sıraya girmek/sokmak |
line up alongside someone or something f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyleri) yan yana getirmek/koymak |
bring (something) together f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
ile yan yana koyup karşılaştırmak |
collate with f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
ile yan yana koyup karşılaştırmak |
juxtapose to f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
ile yan yana getirmek |
juxtapose to f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
ile yan yana olmak |
neighbor on f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) yan yana getirmek |
thrust against (something) f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) yan yana getirmek |
thrust up against (something) f.
|
|
Phrases |
|
112 |
İfadeler |
ile yan yana |
alongside of expr.
|
|
113 |
İfadeler |
ile yan yana |
alongside of expr.
|
|
Colloquial |
|
114 |
Konuşma Dili |
yan yana yatan kişiler |
bedfellows i.
|
|
Idioms |
|
115 |
Deyim |
(biriyle) beraber/yan yana olmak |
be around f.
|
|
116 |
Deyim |
hemen yanında/bitişiğinde/yan yana/dibinde olmak |
neighbor on something f.
|
|
117 |
Deyim |
yan yana olmak |
be hand in hand f.
|
|
118 |
Deyim |
yan yana olmak |
go hand in hand f.
|
|
119 |
Deyim |
yan yana/omuz omuza çalışmak |
work hand in hand f.
|
|
120 |
Deyim |
yan yana durmak |
act shoulder to shoulder f.
|
|
121 |
Deyim |
yan yana olmak |
be shoulder to shoulder f.
|
|
122 |
Deyim |
(biriyle) yan yana olmak, durmak, hareket etmek |
be, stand, act shoulder to shoulder (with somebody) f.
|
|
123 |
Deyim |
yan yana olmak, durmak, hareket etmek |
be, stand, act shoulder to shoulder f.
|
|
124 |
Deyim |
(iki veya daha fazla kişiyi) yan yana getirmek |
throw (two or more people) together f.
|
|
125 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak |
work hand and glove with (someone or something) f.
|
|
126 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak |
work hand in glove with (someone or something) f.
|
|
127 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) yan yana |
cheek by jowl (with somebody/something) expr.
|
|
128 |
Deyim |
yan yana getirilmiş anekdotlar bilimsel araştırma verilerinin yerine geçemez |
the plural of anecdote is not data expr.
|
|
Formal |
|
129 |
Resmi |
yüce ve sıradan iki şey gülünç bir şekilde yan yana gelerek |
bathetically zf.
|
|
Trade/Economic |
|
130 |
Ticaret/Ekonomi |
gemi ambarında malları bitiştirme ya da yan yana yanaştırma |
nesting i.
|
|
Technical |
|
131 |
Teknik |
silindirleri dikey olarak yan yana motor |
in-line engine i.
|
|
132 |
Teknik |
yan yana koyma |
juxtaposition i.
|
|
133 |
Teknik |
yan yana bulunan iki geminin çarpışmadan birbirlerine dönebilmeleri için gerekli bir tür oryantasyon |
overlap i.
|
|
134 |
Teknik |
iki atın yan yana koşum takılmasında kullanılan bir tür çubuk |
doubletree i.
|
|
135 |
Teknik |
yan yana yerleştirmek |
collocate f.
|
|
136 |
Teknik |
ortak dingille yan yana birleştirilmiş bir çift tekerleği bulunan |
dual s.
|
|
Computer |
|
137 |
Bilgisayar |
yan yana koyma |
tile i.
|
|
138 |
Bilgisayar |
yan yana dizin biçimi |
run-in index i.
|
|
139 |
Bilgisayar |
google'da tırnak kullanmadan iki kelimeyi yan yana aratıp tek sonuç elde etme |
googlewhack i.
|
|
140 |
Bilgisayar |
yan yana iki pencerenin ayarlanması için kullanılan sürüklenebilir çubuk |
sash i.
|
|
Informatics |
|
141 |
Bilişim |
yan yana koyma |
juxtaposition i.
|
|
142 |
Bilişim |
yan yana konmuş |
juxtaposed s.
|
|
Mechanic |
|
143 |
Mekanik |
üzerinde ağır yüklerin taşınabilmesi için yan yana yerleştirilmiş bir dizi makara |
rollway i.
|
|
Textile |
|
144 |
Tekstil |
aynı rengin tonlarının yan yana oluşu |
shade i.
|
|
Dyeing |
|
145 |
Boyacılık |
(boyada renk efekti) uzaktan bakılınca karışmış gibi duracak şekilde renkler yan yana getirilerek oluşturulmuş |
broken s.
|
|
Furniture |
|
146 |
Mobilya |
yan yana eklenmiş üç koltuğu andıran (kanepe) |
tripleback s.
|
|
Traffic |
|
147 |
Trafik |
yan yana iki devamlı sarı yol çizgisi |
double solid yellow line i.
|
|
Aeronautic |
|
148 |
Havacılık |
yan yana yerleştirmek |
colocate f.
|
|
Marine |
|
149 |
Denizcilik |
yan yana inşa edilmiş iki veya daha fazla karinası bulunan gemi |
multihull i.
|
|
150 |
Denizcilik |
(yat yarışında) yan yana bulunan iki yatın çarpışmadan birbirlerine dönebilmeleri için, arkadan gelen yatın öndekinin diğer tarafından geçmek ve bunun için de geri çekilmek zorunda kaldığı durum |
overlap i.
|
|
151 |
Denizcilik |
yan yana dizilmiş iki varilin karınları arasında kalan boşluk |
contline i.
|
|
152 |
Denizcilik |
yan yana dizilmiş iki varilin karınları arasında kalan boşluk |
cantline i.
|
|
153 |
Denizcilik |
yan yana dizilmiş iki varilin karınları arasında kalan boşluk |
cuntline i.
|
|
154 |
Denizcilik |
iki halatı yan yana koymak |
marry ropes f.
|
|
155 |
Denizcilik |
(iki halatı) aynı anda kavranıp çekilebilmesi için yan yana koymak |
marry f.
|
|
Anatomy |
|
156 |
Anatomi |
iki yüzeyin yan yana gelmesiyle oluşan sütür |
harmonic suture i.
|
|
157 |
Anatomi |
iki yüzeyin yan yana gelmesiyle oluşan sütür |
harmony i.
|
|
Biology |
|
158 |
Biyoloji |
kromozomların yan yana normal birleşimi |
parasynapsis i.
|
|
159 |
Biyoloji |
homolog kromozomların yan yana geldiği profaz alt evresi |
pachytene i.
|
|
160 |
Biyoloji |
mayoz bölünmede yan yana bir çift homolog kromozom olmayla ilgili |
bivalent s.
|
|
161 |
Biyoloji |
mayoz bölünmede yan yana olan (homolog kromozom çifti) |
bivalent s.
|
|
Marine Biology |
|
162 |
Deniz Biyolojisi |
üşüyen balıkların hareketsiz yan yana durmaları |
shimmies i.
|
|
Astronomy |
|
163 |
Gökbilim |
iki tane olumsuzun yan yana gelerek olumlu hale geldiği argo ifade |
can't not (can not not) expr.
|
|
Zoology |
|
164 |
Zooloji |
burun delikleri yan yana ve aşağı yönlü olan eski dünya maymunları |
catarrhine i.
|
|
165 |
Zooloji |
burun delikleri yan yana ve aşağı yönlü olan (makaklar vs.) |
catarrhine s.
|
|
166 |
Zooloji |
burun delikleri yan yana ve aşağı yönlü olan (makaklar vs.) |
catarrhinian s.
|
|
Botanic |
|
167 |
Botanik |
yan yana duran iki siperi andıran |
biscutate s.
|
|
Breeding |
|
168 |
Hayvancılık |
ikiden fazla atın yan yana olması durumunda en dıştaki at |
tracer i.
|
|
169 |
Hayvancılık |
ikiden fazla atın yan yana olması durumunda en dıştaki at |
trace horse i.
|
|
170 |
Hayvancılık |
ikisi yan yana, bir diğeri de önde olacak şekilde koşum takılmış üç çeki hayvanı |
spike team i.
|
|
Linguistics |
|
171 |
Dilbilim |
yan yana gelerek tek bir sesi temsil eden iki ünlü harf |
monophthong i.
|
|
172 |
Dilbilim |
(sözcükte) yan yana iki kez yazılan harf |
double i.
|
|
Environment |
|
173 |
Çevre |
toprağı tutması veya sızıntıyı önlemesi için yan yana konulmuş kazık sırası |
sheath pile i.
|
|
Geography |
|
174 |
Coğrafya |
batı-orta colorado'da bulunan elk dağları'nda yan yana olan iki dağ |
maroon bells i.
|
|
175 |
Coğrafya |
yan yana iki su kaynağını birbirinden ayıran tepe bölge |
ridgeline i.
|
|
Military |
|
176 |
Askeri |
yan yana durulan düzen |
line of columns i.
|
|
177 |
Askeri |
yan yana tanzim |
collocation i.
|
|
178 |
Askeri |
yan yana üç veya daha fazla çıkarma bölgesine izni bulunan gemi |
multi-spot ship i.
|
|
179 |
Askeri |
askeri birlikte yan yana duran elemanlar arasında boşluk |
interval i.
|
|
180 |
Askeri |
yürüyüş hattının sağa veya sola dönük olup ön ve arka sıra yan yana yürüyecek şekilde ilerlemesi |
file marching i.
|
|
181 |
Askeri |
kum sepetlerinin yan yana konulup toprakla doldurulması şeklinde yapılan hızlı siper inşası |
flying sap i.
|
|
182 |
Askeri |
yan yana koyulmuş namlulardan oluşan bir çeşit top |
organ gun i.
|
|
Hunting |
|
183 |
Silah/Atıcılık |
yan yana namlulu tüfek |
side by side shotgun i.
|
|
184 |
Silah/Atıcılık |
yan yana namlulu çifte |
side-by-side i.
|
|
Sport |
|
185 |
Spor |
yan yana monte edilmiş şekilli iki çelik plakadan oluşan zırh |
bases i.
|
|
Chess |
|
186 |
Satranç |
erlerin yan yana geldiği dizilim |
phalanx i.
|
|
Art |
|
187 |
Sanat |
benzeşmeyen form veya araçları hibrit şekil veya tasarımlarla yan yana koyma |
concrescence i.
|
|
188 |
Sanat |
eserde birbirine benzemeyen unsurların yan yana getirilmesi |
contrast i.
|
|
Music |
|
189 |
Müzik |
ayakların yan yana kaydırılması ile gerçekleştirilen bir dans adımı |
slip step i.
|
|
190 |
Müzik |
tüm parçaları yan yana dizilmiş |
in score expr.
|
|
Theatre |
|
191 |
Tiyatro |
yan yana dans eden dansçılar |
kickline i.
|
|
192 |
Tiyatro |
yan yana dans eden dansçılar |
rockettes i.
|
|
193 |
Tiyatro |
yan yana seyirci koltukları |
row i.
|
|
194 |
Tiyatro |
(tiyatroda) yan yana yerleştirilmiş arka plan dizisi |
pack i.
|
|
Librarianship |
|
195 |
Kütüphanecilik |
kitapların yan yana istifli halde dizildiği bir raf düzeni |
stacks i.
|
|
Archaic |
|
196 |
Eski Kullanım |
yan yana iki hara arasındaki mesafe |
post i.
|
|
197 |
Eski Kullanım |
yan yana kıvrılmak |
huggle f.
|
|
198 |
Eski Kullanım |
yan yana sıralanmak |
serr f.
|
|
199 |
Eski Kullanım |
yan yana dizilmek |
serr f.
|
|
200 |
Eski Kullanım |
yan yana sıralanmak |
serre f.
|
|
201 |
Eski Kullanım |
yan yana dizilmek |
serre f.
|
|
202 |
Eski Kullanım |
(gemiler) yan yana |
board on board expr.
|
|
203 |
Eski Kullanım |
(gemiler) yan yana |
board and board expr.
|
|
204 |
Eski Kullanım |
(gemiler) yan yana |
board by board expr.
|
|
Engineering |
|
205 |
Engineering |
(köprü mühendisliğinde) bir kablonun en ucundaki pim üzerinde yan yana parçalardan oluşan kısım |
cherd packing i.
|
|
Ornithology |
|
206 |
Kuşbilim |
(kuşlar) yere inerken yan yana hareket ederek alçalmak |
waffle f.
|
|