yaşında - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yaşında



"yaşında" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yaşında aged s.
yaşında at the age of zf.
yaşında years old ed.
yaşında year old ed.
Phrases
yaşında y/o (years old) expr.

"yaşında" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 96 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir yaşında hayvan yavrusu yearling i.
bir yaşında hayvan yearling i.
yüz yaşında ya da yüz yaşının üstünde kimse centenarian i.
olgunluğa ulaşmış beş yaşında geyik boynuzu a buck of the first head i.
iki yaşında geyik pricket i.
altı yaşında çocuk six-year-old i.
altı yaşında hayvan six-year-old i.
oy kullanma yaşında olmak be entitled to vote f.
oy kullanma yaşında olmak be eligible to vote f.
on yaşında kör olmak go blind at the age of ten f.
20 yaşında gibi hissetmenizi sağlamak make someone feel 20 again f.
3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak have the intellect of a 3 year old f.
3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak have the intelligence of a three year old child f.
üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak have the intellect of a 3 year old f.
üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak have the intelligence of a three year old child f.
yaşında/döneminde aetatis s.
yüz yaşında centenarian s.
bir yaşında at the age of one s.
iki yaşında two-year old s.
5 yaşında 5 years old s.
bir yaşında olan yearling s.
kırk yaşında olan quadragenarious s.
100 yaşında hundred s.
yüz yaşında hundred-year-old s.
bir yaşında olan one s.
beş yaşında five-year-old s.
kırk yaşında olan forty s.
dört yaşında olan four s.
on dört yaşında olan fourteen s.
altı yaşında olan six-year-old s.
onun yaşında at his age zf.
ilerlemiş yaşında in one's extreme old age zf.
bir yaşında one year old zf.
Colloquial
beş yaşında bir erkek çocuk a 5-year-old boy i.
dört yaşında bir çocuk a four-year-old child i.
16 yaşında bir çocuk a 16-year-old kid i.
yirmi küsur yaşında kimse twenty-something i.
nerdeyse 50 yaşında olmak be pushing 50 f.
neredeyse 40, 50 yaşında olmak be pushing 40, 50 f.
yirmi küsur yaşında twenty-something s.
senin yaşında birisi somebody your age expr.
senin yaşında biri somebody your age expr.
senin yaşında birinin somebody your age expr.
(birinin ebeveyni/büyük annesi veya dedesi) yaşında (one) could be (someone's) (parent/grandparent) expr.
Idioms
annesi yaşında olmak be old enough to be someone's mother f.
babası yaşında olmak be old enough to be someone's father f.
otuz yaşında olmasına rağmen yaşlı görünmek seem over-the-hill at thirty f.
(birinin) babası yaşında old enough to be (one's) father s.
(birinin) annesi yaşında old enough to be (one's) mother s.
annesi yaşında old enough to be mother s.
annesi yaşında old enough to be someone's mother expr.
özgür, beyaz ve yirmi bir yaşında free, white, and twenty-one expr.
hayat 40 yaşında başlar life begins at 40 expr.
(birinin ebeveyni/büyük annesi veya dedesi) yaşında (one) is old enough to be (someone's) (parent/grandparent) expr.
(birinin) yaşında at (one's) time of life expr.
Speaking
annen kaç yaşında? how old is your mother? expr.
arkadaşın kaç yaşında? how old is your friend? expr.
beş yaşında yüzebiliyorlardı they could swim when they were five expr.
baban kaç yaşında? how old is your father? expr.
babanız kaç yaşında? how old is your father? expr.
bir insan kaç yaşında yaşlı sayılır? at what age do you consider someone old? expr.
o kaç yaşında? how old is he/she? expr.
kaç yaşında öldü? how old was he when he died? expr.
kaç yaşında öldü? how old was she when she died? expr.
öğretmenin kaç yaşında? how old is your teacher? expr.
o en az 40 yaşında she/he's at least 40 years old expr.
kaç yaşında (bayan) how old is she expr.
kaç yaşında? how old is she? expr.
o en az 40 yaşında he/she is forty if she's a day expr.
kaç yaşında (bay/erkek)? how old is he? expr.
kaç yaşında (erkek) how old is he expr.
kaç yaşında? how old is he? expr.
kaç yaşında how old expr.
seksen yaşında he numbers eighty years expr.
18 yaşında idim I was eighteen expr.
ebeveynlerin kaç yaşında? how old are your parents? expr.
annen baban kaç yaşında? how old are your parents? expr.
benim annem 45 yaşında my mom is 45 years old expr.
benim annem 45 yaşında my mother is 45 years old expr.
Medical
altmış yaşında erkek hasta 60-year-old man patient i.
elli dokuz yaşında erkek hasta 59-year-old male patient i.
üç yaşında bir kız çocuğu a 3 years old girl i.
50 yaşında erkek hasta male patient aged 50 i.
Marine Biology
beş yaşında somon half-fish i.
Zoology
iki yaşında olan hayvan twinter [scottish] i.
dört yaşında veya daha yaşlı aygır horse i.
sekiz yaşında erkek geyik royal i.
Botanic
bir yaşında annotinous s.
Breeding
iki yaşında olan koyun teg i.
iki yaşında olan koyun tegg i.
iki yaşında (besi hayvanı) twinter [dialect] s.
Wagering
en fazla iki yaşında olan yarış tayı yearling i.
Latin
bir yaşında annulatus expr.
Archaic
iki yaşında erkek geyik knobber i.
iki yaşında erkek karaca knobbler i.
Modern Slang
yetimhaneden evlat edinilmeyip 18 yaşında orayı da terk etmek zorunda kalan çocuk an unwanted i.