var olan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

var olan



"var olan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 11 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
var olan substantial s.
General
var olan substantialise [uk] f.
var olan substantialize [us] f.
var olan existential s.
var olan substantial s.
var olan existing s.
var olan actual s.
var olan one s.
var olan subjective s.
Trade/Economic
var olan existing s.
Philosophy
var olan presential s.

"var olan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 264 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dünyada var olan şey terrestrial i.
doğuştan var olan kusur inherent defect i.
yaradılıştan var olan kusur inherent defect i.
gerçekten var olan concrete i.
var olan ikincil veriler derlenerek gerçekleştirilen araştırma desk research i.
"rüzgâr" ve "su" anlamına gelen, doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekânlarda harekete geçirme yöntemlerini gösteren eski bir çin öğretisi feng shui i.
sadece ismen var olan şey name i.
var olan her şeyin düşünceye bağlandığı sanat akımı idealism i.
(gazete, kitap, televizyon, sinema) internet öncesinde var olan medya old media i.
şu anda var olan şey is i.
tüm biçimlerde var olan şey pantamorph i.
birlikte var olan, aynı ya da benzer şeylerden oluşan grup platoon i.
binbir musibet sonrası yeniden var olan şey phenix i.
var olan şeye özgü metafiziksel durum subsistence i.
var olan şey subsistent i.
var olan şey substantial i.
evrimsel mücadelede sağ kalmak üzere var olan gelecekteki insan superman i.
var olan yetkiyi geri almak deauthorise f.
var olan yetkiyi geri almak deauthorize f.
(zaten var olan şeyi) yeni baştan yapmak reinvent f.
her zaman var olan (bir nitelik) unfailing s.
beraber var olan coexistent s.
tabiatında var olan inherent s.
her zaman her yerde var olan omnipresent s.
önceden var olan preexisting s.
ismen var olan nominal s.
çok eski çağlarda var olan aboriginal s.
kaderinde var olan destined s.
başlangıçta var olan primordial s.
hala var olan extant s.
doğumda var olan natal s.
içinde var olan built in s.
özünde var olan immanent s.
doğasında var olan inherent s.
kendinde var olan inherent s.
içinde var olan inbuilt s.
içinde var olan in-built s.
her yerde var olan ubiquitous s.
başlangıçtan beri var olan primordial s.
hep var olan ever present s.
özünde var olan originary s.
önceden var olan pre-existing s.
geçerli bir biçimde var olan validly existing s.
hem zamanda hem mekanda var olan/gerçekleşen spatiotemporal s.
hem zamanda hem mekanda var olan/gerçekleşen temporospatial s.
aklın dışında var olan extramental s.
her zaman her yerde var olan totipresent [obsolete] s.
görünür olanın ötesinde var olan transphenomenal s.
doğmadan var olan unborn s.
beraberinde var olan attending s.
her yerde var olan ubiquarian [rare] s.
her yerde var olan ubiquitary [obsolete] s.
kendi kendine var olan unbegotten s.
başlangıcı olmadan her zaman var olan unbegun s.
tabiatında var olan elemental s.
kendi kendine var olan uncreated s.
yaratılmadan var olan uncreated s.
ezelden beri var olan unoriginated s.
zihne göre var olan objective s.
akla göre var olan objective s.
gerçekliğin parçası olarak gözlemciye bağlı var olan objective s.
kimseye görünmeden var olan offscreen s.
insanların bilgisi dışında var olan offscreen s.
ekran dışında var olan offscreen s.
tanımsız olarak var olan one s.
her zaman her yerde var olan omnipresential s.
evrensel olarak var olan omnipresential s.
birlikte var olan connate s.
gerçekte var olan in esse s.
özünde var olan ingrained s.
muadillerinden daha uzun süredir var olan middle-aged s.
önceden var olan pre-existing s.
aynı zamanda var olan cotemporary s.
yalnızca rüyalarda var olan dreamt s.
kendiliğinden var olan increate s.
kendinde var olan innate s.
tüm biçimlerde var olan pantamorphic s.
sonrasında var olan postexistent s.
sonradan var olan postliminiar s.
sonsuza kadar birlikte var olan coeternal s.
belirli bir süreliğine var olan finite s.
başlangıçta var olan primordiate s.
kriz öncesi dönemde var olan precrisis s.
krizden önce var olan precrisis s.
deney öncesi var olan pre-experiment s.
imtiyaz sayesinde var olan prerogative s.
gelişmemiş şekilde var olan seedling s.
bağımsızca var olan self-existent s.
özü ile var olan self-existent s.
yalnızca fiziken var olan shadow s.
başından beri var olan founding s.
önce var olan prevenient s.
altı yıldır var olan six-year-old s.
hem uzayda hem mekanda var olan spaciotemporal s.
zihin dışında var olan bir şeyin içinde in re zf.
zihin dışında var olan bir şeyin içinde in rebus zf.
Phrasals
var olan bir kaydın üzerine yeni bir kayıt eklemek/ekleme yapmak dub in f.
var olan bir kaydın üzerine yeni bir kayıt eklemek/ekleme yapmak dub over f.
var olan bir kayda sonradan ses eklemek dub something in f.
kayıtta var olan sesin üstüne başka ses kaydetmek dub something over f.
(bilgisayar oyunlarında) önceden var olan bir unsuru kaldırmak/çıkartmak dummy out f.
Phrases
şirketin, hepsi genç olan dört üyesi var the company has four members, all of whom are young expr.
Colloquial
beyazların başka kültürde zaten var olan bir şeyi yeni keşfetmiş gibi yapması columbusing i.
japon çizgi dizileri veya bu dizilerde var olan karakterlerin biriyle veya bir kısmıyla takıntılı olan kişilere takılan lakap weeb i.
kendi içerisinde var olan şey end in itself i.
kesin olan bir şey var one thing is certain expr.
ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis) double or nothing expr.
ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis) double or quits [uk] expr.
Idioms
var olan unsurları duruma uyum sağlaması için ayarlama procrustean solution i.
gerçekte var olan kimse flesh and blood i.
kendi içerisinde var olan şey an end in itself i.
kendi içerisinde var olan şey an end in itself i.
yanında olan birisi var olmak have someone in one's corner f.
var olan bir şeyi yeniden bulmak için zaman kaybetmek reinvent the wheel f.
yanında olan birisi var olmak have in corner f.
(eğer biri) var olan bir şeyin daha iyisini yapabilirse/var olan bir şeyi geliştirebilirse başarıyı elde eder (if one can) build a better mousetrap expr.
Speaking
burada tıp deneyimi olan var mı? does anyone here have any medical experience? expr.
burada tıp tecrübesi olan var mı? does anyone here have any medical experience? expr.
burada tıbbi deneyimi olan var mı? does anyone here have any medical experience? expr.
burada tıbbi tecrübesi olan var mı? does anyone here have any medical experience? expr.
evli ve doğmak üzere olan bir çocuğu var he's married with a kid on the way expr.
ölmekte olan insanlar var there are people dying expr.
sanırım sende bana ait olan bir şey var I think you've got something of mine expr.
sanırım sende bana ait olan bir şey var I think you've got something that belongs to me expr.
sürmekte olan bir toplantı var there is a meeting in progress expr.
Trade/Economic
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para hard currency i.
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para strong currency i.
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para sound money i.
var olan bir borcu ödemek için yapılan borçlanma refinancing i.
yeni ihraç olunan veya halen var olan süresi bir yıldan uzun borç araçlarının alınıp satıldığı piyasa bond market i.
denetim öncesinde var olan preaudit s.
ekonomik patlama öncesi var olan preboom s.
ekonomik büyüme öncesinde var olan preboom s.
Law
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de devam eden toprak mülkiyeti türü udal i.
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de bulunan mülkiyet sahibi udaler i.
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de bulunan mülkiyet sahibi udaller i.
var olan bir kanunu kaldırmak annul a statute f.
kanunnameden önce var olan precode s.
kanun düzenlenmeden önce var olan precode s.
duruşma öncesi var olan pretrial s.
duruşma öncesi var olan pre-trial s.
Politics
halihazırda var olan bütün toplumsal, ekonomik ve politik kurumları tamamıyla ortadan kaldırıp, devrim yapmak isteyen inanış nihilism i.
kraliyet sarayında i. charles'tan itibaren var olan ve genellikle saygıdeğer bir ingiliz besteciye onursal unvan olarak verilen makam master of the queen's music [uk] i.
kraliyet sarayında i. charles'tan itibaren var olan ve genellikle saygıdeğer bir ingiliz besteciye onursal unvan olarak verilen makam master of the king's music [uk] i.
Technical
doğada var olan süreç natural action i.
doğada var olan süreç natural process i.
doğada var olan veya doğa tarafından üretilen süreç natural process i.
Computer
(var olan işlevselliği) üst sınıftan elde etmek inherit f.
(kodu) var olan programa yerleştirmek inject f.
(kodu) var olan programın hafıza alanına yerleştirmek inject f.
bilgisayar öncesi dönemde var olan precomputer s.
Informatics
takma ad kullanarak internette materyal yayınlama hakkı konusunda var olan fikir ayrılığı nym war i.
bir şeyin aslında var olan özellik information i.
Construction
inşaattan önce var olan preconstruct [us] s.
inşaattan önce var olan preconstruction s.
Traffic
engebeli arazide var olan off-road s.
Mining
önceden var olan minerallerin tamamen veya kısmen turmaline dönüştüğü süreç tourmalinization i.
başka yerden getirilip genellikle var olan bir maden veya kayacın yerine geçen maden guest i.
önceden var olan minerallerin tamamen veya kısmen turmaline dönüştüğü süreç tourmalinize f.
Medical
insan safrasında var olan bir taurokolik asit tuzu taurocholate i.
insan safrasında var olan bir taurokolik asit tuzu taurocholate i.
insan safrasında var olan bir taurokolik asit tuzu taurocholate i.
var olan hastalık preexisting disease i.
var olan enfeksiyon üzerine gelişen enfeksiyon superinfection i.
doğuştan var olan genetous s.
önceden var olan pre-existing s.
önceden var olan preexisting s.
enjeksiyon sonrası var olan postinjection s.
tedavi sonrası var olan posttreatment s.
doğumdan önce var olan prebirth s.
Psychology
zihnin doğasında var olan bilişsel veya algısal güç module i.
Physiology
omuriliğin ön, motor ve kök sinirlerinde duyusal liflerin varlığı nedeniyle var olan duyarlılık recurrent sensibility i.
Pathology
var olan enfeksiyon üzerine yeniden enfekte etmek superinfect f.
Math
belirli büyüklükler arasında var olan bağıntıların eksiksiz ifadesi için gerekli olan denklemler sistemi plexus i.
Physics
belirli bir dönemde var olan insan ve olayların başka bir çağda da var olabileceğinin düşünüldüğü, zamanın varsayımsal çarpıtılması time warp i.
heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre kısa bir süre için var olan ve varlığının devamı enerjinin korunumu yasasını ihlal edecek olan atom altı parçacık virtual particle i.
var olan en küçük uzunluk birimi planck length i.
Chemistry
evrenin erken dönemlerinde önceden var olan çekirdek parçacıklarından yeni atomik elementlerin oluşması süreci nucleosynthesis i.
Biology
yaşamdan önce var olan ve yaşamı oluşturan sıvı madde primordial soup i.
silliler ile birlikte var olan protozoa sınıfı infusoria i.
var olan iki çekirdeğin birleşmesi ile oluşan hücre çekirdeği syncaryon i.
var olan iki çekirdeğin birleşmesi ile oluşan hücre çekirdeği synkarion i.
var olan iki çekirdeğin birleşmesi ile oluşan hücre çekirdeği synkaryon i.
biyolojik yaşam öncesi var olan prebiological s.
biyolojik yaşam öncesi var olan prebiologic s.
yaşamın kaynağından önce var olan prebiotic s.
Marine Biology
avustralya'da halen var olan akciğerli bir balık neoceratodus i.
Astronomy
uzayda var olan, gaz ve tozlardan oluşan, karanlık veya ışıklı bulutsu küme nebula i.
uzayda yıldız gibi büyük madde yığınlarının dışında var olan gaz veya toz benzeri ince ve seyrek madde medium i.
Zoology
geçmişte var olan trochelminthes taksonomik grubuna mensup omurgasız trochelminth i.
geçmişte var olan trochelminthes taksonomik grubuna mensup omurgasız trochelminthes i.
aşağı silüriyen devrinde var olan bir trilobit cinsi asaphus i.
Botanic
var olan çiçekli bitkilerin en ilkeli olarak kabul edilen, manolyagiller ve düğün çiçeğigiller dahil 36 familyayı kapsayan üsttakım ranalian complex i.
Social Sciences
savaş sonrası var olan postbellum s.
sanayileşme sonrası dönemde var olan postindustrial s.
toplumsal ahlaki değerler gelişmeden önce var olan premoral s.
Literature
iskoç edebiyatının 20. yüzyılda var olan formlarından biri lallans i.
edebiyatta var olan, medeniyetin yozlaştırmadığı ve erdemli nitelikler taşıyan ilkel insan kavramı noble savage i.
siyahi amerikalıların geleneklerinde var olan kafiyeli bir anlatı şiiri türü toast i.
Linguistics
baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifadeden yapılan akronim backronym i.
baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifade backronym i.
yalnızca bir birleşik sözcüğün parçası olarak var olan dilsel öğe combining form i.
farklı bölgelerde var olan edebi form cosmopolite i.
(konuşma üzerinde var olan) parçalar üstü etki suprasegmental i.
(konuşmada vurgu, tonlama üzerinde var olan) suprasegmental etki suprasegmental i.
History
meksika'da kolombiya öncesi dönemde var olan ve 900'lü yıllara tarihlenen mezo-amerikan kültür dönemi toltec i.
orta çağ sonrası var olan postmedieval s.
reform dönemi sonrası var olan post-reformation s.
(toplum) hristiyanlık öncesi var olan pre-christian s.
(bölge) hristiyanlık öncesi dönemde var olan pre-christian s.
Religious
15.yy'da var olan bir tarikat cenoby i.
hz. isa'nın kendiliğinden var olan tanrı olduğu doktrini autotheism i.
(teolojide) adem ve havva'nın cennet bahçesi'ndeki yasaklı meyveyi yemesi sonucu insanlığın başlangıçta var olan masumiyetini ve mutluluğunu kaybetmesi fall i.
(hinduizm) var olan her şeyi kapsayan kozmik ilkeler bütünü dharma i.
teslis prensibi içerisinde var olan (tanrı) tripersonal s.
tek bir kişi olarak var olan unipersonal s.
tek bir varlık şeklinde var olan unipersonal s.
her zaman her yerde var olan omnipresent s.
adem'den önce var olan preadamic s.
adem'den önce var olan preadamitical s.
adem'den önce var olan pre-adamite s.
adem'den önce var olan pre-adamic s.
adem'den önce var olan preadamitic s.
incil'den önce var olan prebiblical s.
Philosophy
insan farkındalığından bağımsız olarak var olan şey reality i.
gözlemciden bağımsız şekilde var olan zihin ve madde dünyası nature i.
(platon felsefesinde) olaylardan ayrı var olan mutlak gerçeklik time i.
bir şeyin var oluşundan önce olan gerçeklik essence i.
(iyonyalı doğa filozoflarına göre) başlangıçtan beri var olan maddenin özel bir çeşidi matter i.
zaman ve mekanın ötesinde var olan nihai gerçeklik god i.
nihai biçimde var olan real s.
kant felsefesinde fenomenin zıttı olarak zihinden bağımsız ve somut biçimde var olan (nesne) noumenal s.
bireyin zihinden bağımsız olarak var olan transsubjective s.
algıdan bağımsız var olan objective s.
bireyin düşüncelerinden bağımsız var olan objective s.
arketipik ide olarak var olan ideal s.
gerçekten var olan ontic s.
Environment
hala var olan unextinct s.
Geography
geç paleozoyik ve erken mesozoyik çağlar boyunca var olan süper/tek kıta pangaea i.
geç paleozoyik ve erken mesozoyik çağlar boyunca var olan süper/tek kıta pangea i.
Geology
atom numarası 93 olan, gümüş renkli, metalik, doğada radyoaktif olarak var olan ilk uranyum ötesi element neptunium i.
önceden var olan koyu renkli bir mineralin amfibole dönüştüğü metasomatik süreç amphibolization i.
(erimiş kayayı) önceden var olan kaya içine zorla sokmak thrust f.
Military
savaştan önce var olan prebattle s.
Card
bezik benzeri çeşitli kart oyunlarında her elde var olan kart cat i.
bezik benzeri çeşitli kart oyunlarında her elde var olan kart kitty i.
Art
şekil ve rengin temsilinden veya sembolizminden bağımsız var olan somut gerçekliğini vurgulayan sanat akımı concretism i.
Cinema
bilinen evren ile birlikte var olan ayrı evren alternative universe i.
bilinen evren ile birlikte var olan ayrı evren alternate universe i.
harry potter kitap serisinin evreninde var olan bir yaratık boggart i.
Mythology
yalnızca hayali olarak var olan yer mythical place i.
Latin
var olan hukuk de lege lata i.
Archaic
var olan şeye özgü metafiziksel durum subsistency i.
doğasında var olan inexistent s.
Engineering
(var olan grafik veya harita üzerinde) işaretlemek overplot f.
Ornithology
eski taksonomik sınıflandırmada var olan bir kuş cinsi trochilus i.
ağaçkakansılar takımı ile birlikte var olan bir kuş sınıflandırması pici i.
Slang
(erkekler için) var olan bir ürünün küçüğünü ve pembesini üretmek suretiyle bir kadın ürününe dönüştürüp pazarlama yöntemi pink it and shrink it expr.
(erkekler için) var olan bir ürünün küçüğünü ve pembesini üretmek suretiyle bir kadın ürününe dönüştürüp pazarlama shrink it and pink it expr.
Modern Slang
amaçsızca var olan kimse air thief i.
amaçsızca var olan kimse air waster i.
baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifadeden yapılan akronim anachronym i.
Anthropology
tarım öncesi var olan preagricultural s.
Paleontology
pliyosen dönemde var olan bir at cinsi protohippus i.