spesifik - Türkçe İngilizce Sözlük

spesifik

"spesifik" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Technical
spesifik specific s.
These are quite specific points that show where individual candidate countries still have to make enormous efforts.
Bunlar, her bir aday ülkenin hala büyük çaba sarf etmesi gerektiğini gösteren oldukça spesifik noktalardır.

More Sentences
General
spesifik specifical s.
Technical
spesifik trivial s.

"spesifik" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 76 sonuç

Türkçe İngilizce
General
spesifik olarak specifically zf.
At present it is extremely difficult to quantify this specifically but we are working on this.
Şu anda bunu spesifik olarak ölçmek son derece zor ancak bunun üzerinde çalışıyoruz.

More Sentences
spesifik etki specific action i.
spesifik örneklerden yaygın özelliklerin çıkartılması abstract entity i.
spesifik bir şeye dair yetki alanı kingdom i.
örneklerle veya spesifik olaylarla imalat yöntemlerini sergileme demonstration i.
daha az spesifik hale getirme despecification i.
spesifik hale getirilmiş şey concretion i.
spesifik olmayan gross s.
spesifik bir özelliği bulunmayan common s.
çok spesifik pinpoint s.
Colloquial
spesifik olarak on spec expr.
Trade/Economic
resmi spesifik gümrük vergisi specific customs duty i.
spesifik bir iş alanını (sektörü) kapsayan iş faaliyeti vertical business i.
spesifik gider specific cost i.
spesifik vergi specific tax i.
spesifik performans specific performance i.
spesifik vergiler specific duties i.
spesifik denetim hedefi specific audit objective i.
spesifik gümrük tarifesi specific tariff i.
spesifik gümrük resmi specific duty i.
spesifik mali vergisi specific commodity tax i.
spesifik gümrük vergisi specific customs duty i.
spesifik gümrük tarifesi specific duty i.
spesifik tarife specific tariff i.
ticarete uygulanan spesifik kısıtlamalar specific limitations on trade i.
satıcının seçtiği çok sayıda ürünün spesifik olmayan karışımı mystery bag i.
Industry
genellikle bir serinin parçası olan ürün veya cihazın spesifik bir modeli mark i.
spesifik ürün ölçüleri specification i.
Technical
başlangıç spesifik çember rijitliği initial specific ring stiffness i.
spesifik rezistivite specific resistance i.
siyahı spesifik yüzey alanının azot adsorpsiyon metoduyla tayini determination of specific surface area by nitrogen adsorption method i.
spesifik entalpi specific enthalpy i.
spesifik hız specific speed i.
türbojeneratör spesifik ısı sarfiyatı turbogenerator specific heat consumption i.
türbin spesifik ısı sarfiyatı turbine specific heat consumption i.
sıcaklık veya ışık gibi spesifik bir değişkene dair bilgi tespit etmeye yarayan minyatür bir elektronik cihaz microsensor i.
Computer
kullanıcının internet sitesinin spesifik bir kısmına erişebilmek için küçük bir meblağ ödediği sistem micropayment i.
Medical
plazma hacminin spesifik bir bileşikten tamamen temizlenmiş olması renal clearance i.
değişken ve spesifik olmayan bulgular changing and nonspecific findings i.
kanda spesifik opseninlerin oluşmasını uyarma ve hızlandırma amacıyla aşı şeklinde vücuda bakteri verilmesi opsonotherapy i.
nöron spesifik enolaz nse (neuron specific enolase) i.
nöron spesifik enolaz neuron-specific enolase i.
non-spesifik semptomlara neden olan larenks hamartomu hamartoma of the larynx causing nonspecific symptoms i.
prostat spesifik antijen prostate specific antigen i.
prostat spesifik antijen prostate-specific antigen i.
serum nöron spesifik enolaz serum neuron specific enolase i.
spesifik yüzey alanı specific surface area i.
spesifik bronş provokasyon testi specific bronchial provocation test i.
spesifik hiperfibrinolizis specific hyperfibrinolysis i.
spesifik lezyon specific lesion i.
spesifik optik çevirme specific optical rotation i.
yüksek serum prostat spesifik antijen seviyesi high serum level of prostate specific antigen i.
doğrudan veya dolaylı olarak beyindeki bir hasardan veya nöromotor gelişiminin anormal olmasından kaynaklı genel veya spesifik olan zihinsel yetersizlik mental handicap i.
antikor kompleksi ve spesifik antijeninin çökelmesi immunoprecipitation i.
spesifik antijenlere alerji göstermeye kalıtsal olarak yatkın atopic s.
Physiology
antijene ve spesifik antikoruna ilişkin homologic s.
antijene ve spesifik antikoruna ilişkin homological s.
antijene ve spesifik antikoruna ilişkin homologinic s.
Physics
spesifik madde specific substance i.
bir sistemin spesifik, detaylı ve mikroölçekli yapılaşması microstate i.
katı, sıvı ve gazların spesifik kütleçekimlerini doğrudan ölçen bir cihaz gravitometer i.
Biology
spesifik rna dizilerini saptamada kullanılan bir teknik northern blot analysis i.
dna'ya bağlanıp transkripsiyonu düzenleyen spesifik bir amino asit dizisini kodlayan tüm homeobox genlerinde bulunan kısa bir dna dizisi homeobox i.
spesifik genleri kesip yok edebilen sentetik enzim molecular knife i.
spesifik bir alel ile ilişkili ayrı fenotip hypallelomorph i.
Linguistics
geniş kapsamlı bir tanıma ait spesifik anlam subsense i.
Religious
(rum ortodoks kilisesi'nde) azizlerin spesifik bayramları için ayrılmış kısımları da bulunan dua kitabı menologium i.
Environment
spesifik gama ışını sabiti specific gamma-ray constant i.
spesifik aktivite specific activity i.
spesifik enerji emilme hızı specific energy absorption rate i.
spesifik kirlilik yükü specific pollution load i.
Geology
fosillerin yer aldığı kaya tabakasına ait spesifik pozisyon horizon i.
Printery
spesifik filtrasyon direnci specific filtration resistance i.
Abbreviation
non-spesifik üretrit nsu (nonspecific urethritis) i.
spesifik patojen içermeyen s.p.f. (specific pathogen free) s.
Entomology
spesifik olarak belirtilen bir üst bacak tipine sahip hayvan veya böcek anlamını veren bir son ek -merus i.