run-on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

run-on



"run-on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 7 sonuç

İngilizce Türkçe
General
run-on s. sürekli
run-on s. kesintisiz devam
run-on s. angajmanlı
run-on s. ulantılı
Printing
run-on i. girintisiz yazılan sözcük
run-on i. anlamı baş sözcükten çıkarılabilen sözlük girdisinin sonuna eklenen kelime
Librarianship
run-on i. (sözlük girdisi gibi) ulantılı olan şey

"run-on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 98 sonuç

İngilizce Türkçe
General
run-on sentence i. bağlaçsız birleşik cümle
run on f. ilerlemek
run on the rocks f. kayalara oturmak (gemi)
run on f. konuşmak
run on f. devamlı konuşmak
run on f. devam etmek
run on f. ilişkin olmak
run on lpg f. lpg'yle çalışmak
run on diesel f. mazotla çalışmak
run on lpg f. lpg ile çalışmak
run on battery f. pille çalışmak
run on gasoline f. benzinle çalışmak
run on f. sürmek
run on a treadmill f. koşu bandında koşmak
run on a treadmill f. koşu bandı üzerinde koşmak
run on petrol f. benzinle çalışmak
run on time f. (tren/otobüs) vaktinde hareket etmek
Phrasals
run on f. koşmaya devam etmek
run on f. uzun uzadıya konuşmak
run on f. uzun sürmek
run on f. aralıksız konuşmak
run on f. nefes almadan konuşmak
run on f. ara vermeden konuşmak
run on f. devam etmek
run on f. hiç durmadan konuşmak
run on f. belirli bir rotada devam etmek
run on f. alay etmek
run on f. alay ederek suiistimal etmek
run on f. (kayalara)
run on f. koşmaya devam etmek
run on f. tek bir paragraf yapmak
run on f. kesintisiz bir paragraf yapmak
run on f. tek bir paragraf
run on f. kesintisiz bir paragraf
run on f. not eklemek
run on f. ek yapmak
run on (something) f. (bir şeyle) çalışmak
run on (something) f. (bir enerji kaynağıyla) çalışmak
run on (something) f. (bir seviyede/hızda/verimlilikte) işlemek
run on (something) f. (bir seviyede/hızda/verimlilikte) çalışmak
run on (something) f. (bir seviyede/hızda/verimlilikte) oynamak
Idioms
a run on (something) i. (talep bakımından) hücum etme/saldırma
a run on (something) i. bir şeyin peynir ekmek gibi satılması
a run on (something) i. bir şeye büyük/yoğun talep/rağbet olması
a run on (something) i. bir şeyin revaçta olması
a run on (something) i. bir şeyin büyük/yoğun rağbet görmesi
a run on (something) i. kapış kapış giden/satılan şey
a run on (something) i. kapanın elinde kalan şey
run on something i. -e yoğun talep/akın
run on f. aşırı konuşmak
run on f. sürekli söylenmek/sızlanmak/yakınmak/dert yanmak
run on f. bir şeyden güç alarak çalışmak
run on f. (bir şeyi) kullanarak çalışmak
run on f. (ile) çalışmak
run on fumes f. benzin bitmek üzere olmak
(there's is a) run on something f. birşeye büyük talep olmak
run on fumes f. sürünerek/nefesi tükenmiş halde yapmaya devam etmek
run on all cylinders f. sorunsuz çalışmak
run on all cylinders f. tıkır tıkır işlemek
run on all cylinders f. tıkır tıkır çalışmak
run on empty f. başarısız ilerlemek
run on empty f. zayıf olmak
run on empty f. etkisiz olmak
run on empty f. güçsüz ilerlemek
run on empty f. hevesi kaçmak
run on empty f. enerjisi/gücü azalmak
run on empty f. hevesi kalmamak
run on empty f. enerjisi/gücü kalmamak
run on empty f. rölantide yaşamak
run on empty f. el elde baş başta kalmak
run on empty f. sıfırı tüketmek
run on empty f. aç/tok karnına seyahat etmek
run on empty f. açken/tokken seyahat etmek
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f. çok az yakıt harcamak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f. benzini/yakıtı koklamak (araç)
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f. fazla yakıt harcamamak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f. yüksek yakıt verimliliğiyle çalışmak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f. yakıt tasarrufu çok iyi olmak
Trade/Economic
run on a bank i. banka gişelerine akın
run on the bank i. bankaya hücum
run on a bank i. mevduatın çekilmesi
run on the bank i. mevduat sahiplerinin bankadan hesaplarını çekmek için yarattıkları kargaşa
run on a shoe-string f. az parayla işletmek
run on a bank f. bankaya akın etmek
Technical
intended to run on solar energy s. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
intended to run on solar power s. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
designed to run on solar power s. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
designed to run on solar energy s. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
Computer
run on i. çalıştırma zamanı
Automotive
run on tire i. emniyetli duruş lastiği
Marine
to run on the rocks f. kayalıklara bindirmek
run on the rocks f. kayaya oturmak
Printing
run on f. aynı satırdan devam etmek
run on f. ara vermeden veya yeni bir paragrafa başlamadan devam etmek
run on f. birleşik yazmak
Linguistics
run-on sentence i. virgül hatalı cümle
run-on sentence i. ayrı cümlelerin noktalama kullanılmaksızın birbirine bağlandığı cümle
run-on sentence i. noktalamasız birleşik cümle