playing - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

playing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"playing" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 9 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
playing i. çalma
General
playing i. oynama
playing i. oyun
playing i. oynatma
playing s. oynak
playing s. oynayan
Computer
playing expr. okuyor
playing expr. okunuyor
playing expr. yürütülüyor

"playing" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 155 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
playing down i. hafifseme
General
playing at families i. evcilik
role playing i. rol oynama
playing card i. oyun kağıdı
long playing record i. uzunçalar
playing card i. iskambil kağıdı
playing cards i. iskambil
playing card i. iskambil
playing field i. oyun alanı
playing away i. deplasman
playing machine i. oyun makinesi
playing with each other i. oynaşma
carillon playing i. çan çalma
role playing i. rol icra etme
role playing i. rol yapma
long-playing record i. uzunçalar
long-playing record i. albüm
long-playing record i. longpley
playing chess i. satranç oynama
playing cards i. oyun kağıtları
playing tag i. ebelemece oyunu
playing tag i. yakalamaca/kovalamaca oyunu
playing house i. evcilik oyunu
playing coy i. bilmiyormuş gibi davranma
long-playing i. uzunçalar
role-playing game i. rol yapma oyunu
playing song i. çalan şarkı
the song playing i. çalan şarkı
playing checkers i. dama oynama
playing down i. hafifseme
playing period i. gösterim süresi
playing period i. oyun süresi
start playing f. oynamaya başlamak
level playing field f. eşit şartlar sağlamak
level playing field f. eşit şartlar oluşturmak
long-playing s. uzun devirli (plak)
non-playing s. oyunda olmayan
non-playing s. bir takıma veya grubun üyesi olmakla beraber o anki uğraşlarında yer almayan
Colloquial
stop playing dumb expr. aptalı oynama
stop playing dumb expr. salağı oynama
stop playing dumb expr. salağa yatma
what is (someone) playing at? expr. (biri) ne oyunlar çeviriyor?
what is (someone) playing at? expr. (biri) ne yapmak istiyor?
what’s somebody playing at? expr. (biri) ne oyunlar çeviriyor?
what’s somebody playing at? expr. (biri) ne yapmak istiyor?
Idioms
playing possum i. ölü taklidi yapma
a level playing field i. adil şartların olduğu bir durum/ortam
a level playing field i. eşit şartların sağlandığı bir durum/ortam
a level playing field i. kimsenin kimseye karşı bir avantajının/üstünlüğünün olmadığı bir ortam
level the playing field f. herkes için fırsat eşitliği sağlamak
get back into one's playing shape f. eski formuna kavuşmak
level the playing field f. herkese aynı fırsatı vermek
compete on a level playing field f. eşit şartlarda rekabet etmek
level the playing field f. herkese eşit fırsat vermek
be not playing the game f. uyum sağlamamak/göstermemek
be not playing the game f. oyunu kuralına göre oynamamak
be not playing the game f. adil davranmamak
be not playing the game f. kabul edilemez bir şekilde davranmak
be not playing with a full deck f. tahtası eksik olmak
be not playing with a full deck f. aklı noksan olmak
be not playing with a full deck f. akli dengesi yerinde olmamak
be not playing with a full deck f. delirmiş olmak
be not playing with a full deck f. salak olmak
be not playing with a full deck f. beyinsiz olmak
be not playing with a full deck f. pek akıllı/zeki olmamak
be not playing with a full deck f. kafası pek basmamak
be not playing with a full deck f. hızlı idrak edememek
be not playing with a full deck [us] f. eksik desteyle oynamak
be not playing with a full deck [us] f. kart saklamak
be not playing with a full deck [us] f. hile yapmak
be not playing with a full deck f. dürüst olmamak
be playing with fire f. ateşle oynamak
be playing with fire f. tehlikeli sularda yüzmek
what are you playing at? expr. neyin peşindesin?
what are you playing at? expr. yine ne oyunlar oynuyorsun?
what are you playing at? expr. aklından ne geçiyor?
not playing with a full deck expr. aklı noksan
not playing with a full deck expr. tahtası eksik
not playing with a full deck expr. tahtası noksan
(one) is not playing with a full deck expr. (birinin) aklı noksan
(one) is not playing with a full deck expr. (birinin) tahtası eksik
(one) is not playing with a full deck expr. (birinin) tahtası noksan
(one) is not playing with a full deck expr. (birisi) akıl hastası
(one) is not playing with a full deck expr. (birisi) delirmiş
(one) is not playing with a full deck expr. (birinin) kafası pek/tam çalışmıyor
(one) is not playing with a full deck expr. (biri) pek zeki değil
Speaking
my mind is playing tricks expr. aklım benimle oyunlar oynuyor
I like playing soccer expr. ben futbol oynamayı severim
stop playing coy expr. bilmiyormuş gibi davranma
stop playing coy expr. bilmezden gelme
do you like playing computer games? expr. bilgisayar oyunları oynamaktan hoşlanıyor musun?
do you like playing computer games? expr. bilgisayar oyunları oynamaktan hoşlanıyor mısın?
I love playing soccer expr. ben futbol oynamayı severim
stop playing games with me expr. benimle oyun oynamayı bırak
how about playing football? expr. futbol oynamaya ne dersin?
your memory's playing tricks on you expr. hafızan sana oyun oynuyor
I love playing guitar expr. gitar çalmayı severim
have fun playing make-believe expr. hayal dünyanda iyi eğlenceler sana
if my eyes aren't playing tricks on me expr. gözlerim bana oyun oynamıyorsa
if you keep playing hard to get expr. herkese böyle naz yaparsan
I like playing guitar expr. gitar çalmaktan hoşlanırım
I like playing guitar expr. gitar çalmayı severim
I'm playing it by the book expr. her şeyi kitabına göre yapıyorum
why aren't you playing with the kids? expr. neden çocuklarla oynamıyorsun?
I love playing chess expr. satranç oynamayı seviyorum
we were just playing expr. sadece oyun oynuyorduk
I like playing tennis expr. tenis oynamayı seviyorum
I like playing tennis expr. tenis oynamayı severim
I love playing tennis expr. tenis oynamayı seviyorum
if my eyes aren't playing tricks on me expr. (eğer) gözlerim beni yanıltmıyorsa
if my eyes aren't playing tricks on me expr. (eğer) gözlerim bana oyun oynamıyorsa
I don't like playing tennis expr. tenis oynamayı sevmem
I am good at playing football expr. futbol oynamada iyiyim
I am good at playing football expr. futbol oynamakta iyiyim
I am good at playing football expr. futbolu iyi oynarım
I am good at playing football expr. iyi futbol oynarım
I am good at playing football expr. futbolda iyiyim
my hobbies include reading, listening to music and playing soccer expr. Hobilerim arasında kitap okumak müzik dinlemek ve futbol oynamak var
Trade/Economic
role playing i. rol oynama
Law
card playing i. kağıtla oynanan oyunlar
Politics
level playing field i. eşit şartlı faaliyet alanı
Technical
playing field equipment i. oyun alanı donanımı
Computer
massively multiplayer online role-playing game (mmorpg) i. çok oyunculu çevrimiçi rol üstlenme oyunu
playing media clips i. ortam klipleri yürütme
effect playing expr. çalmayı etkile
hide while not playing expr. yürütülmezken gizle
pause slideshow until done playing expr. yürütme bitene kadar slayt gösterisini duraklat
stop playing expr. yürütmeyi durdur
start playing expr. yürütmeye başlat
rpg (role-playing game) kısalt. rol yapma oyunu
Informatics
role-playing game i. rol üstlenme oyunu
Marine
beach playing i. sahil oyunları
Psychology
role playing i. rol yapma
role-playing i. eğitim çalışması sırasında benimsenen bir rolün oynanması
role-playing i. katılımcıların çatışmaları çözmek, çeşitli durumlar için uygun davranışları uygulamak için rolleri üstlendikleri ve canlandırdıkları bir eğitim veya psikoterapi tekniği
Sport
playing time i. oyun süresi
playing field equipment i. oyun alanı donanımı
playing field i. oyun alanı
playing rule i. oyun kuralı
playing doubles i. teniste çiftli oyun
playing field i. atletizm sahası
playing area i. atletizm sahası
Card
playing cards i. oyun kağıdı
card-playing s. iskambil oyunu
card-playing s. kart oyunu
Music
long-playing record i. albüm
accompaniment playing i. eşlik çalma
long-playing record i. longpley
lp long playing i. uzun çalan plak
long-playing record i. uzunçalar
Theatre
playing place i. cornish'de bulunan bir ortaçağ amfitiyatrosu
Cinema
now playing i. vi̇zyondaki̇ler
Slang
playing the dozens i. amerikalı siyahlar arasında yapılan ve gülmece unsuru içeren söz düellosu
someone playing the though i. katakofti
playing on ass expr. (kumarda vb) kıçını ortaya koyma