on leave - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

on leave

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"on leave" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
General
on leave s. izinde
on leave s. izinli

"on leave" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 79 sonuç

İngilizce Türkçe
General
someone who is on sick leave i. raporlu
leave on vacation f. seyahate çıkmak
leave a mark on f. üzerinde işaret bırakmak
leave on vacation f. seyahate gitmek
leave where it will be stepped on f. ayak altında bırakmak
leave a taste on the tongue f. damaklarda tat bırakmak
leave one's mark on f. damgasını vurmak
leave a wreath on f. çelenk bırakmak
be on leave f. izinde olmak
leave scent on something f. koku bırakmak
leave some gap on top f. dudak payı bırakmak
leave the lights on f. ışığı açık bırakmak
be on leave f. izinli olmak
be on a leave of absence f. izinde olmak
be on a leave of absence f. izne ayrılmış olmak
leave someone on the side of the highway f. birini otoyol kenarında bırakmak
leave the gas on f. gazı açık bırakmak
be on annual leave f. senelik izinde olmak
be on annual leave f. yıllık izinde olmak
leave the iron on f. ütüyü prizde unutmak
go on leave f. izne çıkmak
go on leave f. izne ayrılmak
leave on consignment f. emanete bırakmak
Phrasals
leave something on something f. (bir şeyi bir şeyin) üzerinde bırakmak
leave (something) on f. (bir şeyi) giymeye devam etmek
leave (something) on f. (bir giysiyi) üzerinde bırakmak
leave (something) on f. (bir şeyi) üzerinden çıkarmamak
leave (something) on f. (bir şeyi) birinin/bir şeyin üzerinde/üzerine bırakmak
leave (something) on f. (bir şeyi) birinin/bir şeyin üzerinden çıkarmamak/almamak
leave (something) on f. (bir şeyi) açık bırakmak
leave (something) on f. (bir şeyi) açık/çalışır vaziyette bırakmak
leave (something) on f. (bir şeyi) kapatmamak/söndürmemek
leave on f. (kıyafeti) üzerinde bırakmak
leave on f. (kıyafeti) üzerinden çıkarmamak
leave on f. giymeye devam etmek
leave on f. açık bırakmak
leave on f. açık/çalışır vaziyette bırakmak
leave on f. kapatmamak/söndürmemek
Phrases
on leave for funeral expr. cenaze için izinli
Colloquial
leave your coat on expr. paltonu üzerinden çıkarma
leave your coat on expr. palton üzerinde kalsın
Idioms
leave one's mark on someone f. birisi üzerinde iz bırakmak
leave an impression on someone f. birinin üzerinde (iyi/kötü) bir izlenim bırakmak
leave an impression on someone f. birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak
leave its mark on f. damgasını vurmak
leave one's mark on f. damgasını vurmak
leave money on the table f. hazır paraya hayır demek
leave its mark on something f. izlerini bırakmak
leave (something) on a high note f. (bir şeyi) zirvede bırakmak
leave (something) on a high note f. (bir şeyi) en başarılı noktada bırakmak
leave something on one side f. bir şeyi bir kenara bırakmak
leave something on one side f. bir şeyi bir yana koymak
leave opportunity on the table f. fırsat tepmek
leave (one's or its) mark on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerinde iz bırakmak
leave (one's or its) mark on (someone or something) f. (birine/bir şeye) damgasını vurmak
leave (one's or its) mark on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerinde kalıcı iz bırakmak
leave something on one side f. bir şeyi bir kenara bırakmak
leave something on one side f. bir şeyi bir yana koymak
spend like a sailor (on shore leave) f. yarınını düşünmeden para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) f. parayı çarçur etmek
spend like a sailor (on shore leave) f. müsrifçe para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) f. çok fazla para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) f. har vurup harman savurmak
spend like a sailor (on shore leave) f. sorumsuzca/dikkatsizce para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) f. parayı sağa sola saçmak
spend like a sailor (on shore leave) f. su gibi para harcamak
Speaking
I'll just check up on a friend and leave expr. bir arkadaşa bakıp çıkacağım
be on maternity leave expr. doğum izninde olmak
I was on leave expr. izinliydim
don't leave the tap on expr. musluğu açık bırakma
why'd you leave your phone on? expr. telefonunu neden açık bıraktın?
don't leave the iron on expr. ütüyü açık bırakma
Trade/Economic
days on leave i. izinli olduğu günler
injury-on-duty leave with pay i. ücretli iş kazası izni
be on leave f. izinde olmak (iş vb)
leave firm on hand f. kesin olarak emre hazır bulundurmak
on leave with salary expr. aylıklı-izinli
Technical
leave the device running on expr. cihazı çalışır konumda bırak
Computer
leave on read f. görüldü atmak