leave in - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

leave in



"leave in" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
leave in f. içinde bırakmak
leave in f. içinde kalmasına izin vermek
leave in f. -de bırakmak
leave in f. -den almadan gitmek

"leave in" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 172 sonuç

İngilizce Türkçe
General
leave-in hair conditioner i. durulanmayan saç kremi
leave up in the air f. sallantıda bırakmak
leave in the lurch f. yarı yolda bırakmak
leave in the lurch f. yüzüstü bırakmak
leave in suspense f. sallamak
leave a place in a shambles f. bir yeri darmadağınık bir halde bırakmak
leave in doubt f. askıda bırakmak
leave in the shade f. gölgelemek
leave someone out in the cold f. birine hiçbir şey vermemek
leave a bad taste in one's mouth f. kötü izlenim bırakmak
leave someone in the lurch f. birini yüzüstü bırakmak
leave someone out in the cold f. birine hiç haber vermemek
leave someone in a difficult situation f. zor durumda bırakmak
leave in suspense f. muallakta bırakmak
leave someone in the lurch f. birini yarı yolda bırakmak
not to leave somebody in peace f. yakasını bırakmamak
leave somebody in the lurch f. yüzüstü bırakmak
leave somebody in the lurch f. kalleşlik etmek
leave things in an incomplete condition f. yüz üstü bırakmak
leave in the lurch f. yüz üstü bırakmak
leave a taste in the mouth f. damaklarda tat bırakmak
leave one's mark in history f. tarihe damgasını vurmak
leave someone in a tight spot f. zor durumda bırakmak
leave someone in the lurch f. zor durumda bırakmak
leave in the lurch f. zor durumda bırakmak
leave something in the store f. dükkanda bırakmak
leave something in the store f. mağazada bırakmak
leave the baby in the care of one's mother f. (bakması için) bebeği annesine bırakmak
keep/leave/put someone out in the cold f. birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak
leave in wake of something f. bir şeyin arkasında/sonrasında geride/elimizde kalmak/bırakmak/ortaya çıkmak
leave the iron plugged in f. ütüyü prizde unutmak
leave someone in charge f. birini görevlendirmek
leave the luggage in luggage storage f. valizleri emanete bırakmak
leave the luggage in luggage storage f. bavulları emanete bırakmak
Phrasals
leave someone or something in (something) f. birini/bir şeyi (bir şeyin) içinde bırakmak
leave someone or something in (something) f. birinin/bir şeyin (bir şeyin) içinde kalmasına izin vermek
leave someone or something in (something) f. birini/bir şeyi (bir şeyde) bırakmak
Idioms
leave one in the lurch f. birini yüzüstü bırakmak
leave one out in the cold f. ihmal etmek
leave one out in the cold f. boşlamak
leave one in the lurch f. terk etmek
leave one in the lurch f. zor durumda bırakmak
leave twisting in the wind f. zor durumda bırakmak
leave (someone or something) in (someone's) care f. ilgilenmesi için birine bırakmak
leave (someone or something) in (someone's) care f. (birine veya bir şeye) bakma işini birine bırakmak
leave (someone or something) in (someone's) care f. birine emanet etmek
leave (someone or something) in the care of (someone) f. ilgilenmesi için birine bırakmak
leave (someone or something) in the care of (someone) f. (birine veya bir şeye) bakma işini birine bırakmak
leave (someone or something) in the care of (someone) f. birine emanet etmek
leave (someone or something) in the charge of (someone) f. birine emanet etmek
leave (someone or something) in the charge of (someone) f. birine emanet bırakmak
leave (someone or something) in the charge of (someone) f. birinin sorumluluğuna bırakmak
leave (someone or something) in the charge of (someone) f. ilgilenmesi için birine bırakmak
leave (someone or something) in the charge of (someone) f. (birine veya bir şeye) bakma işini birine bırakmak
leave a bad taste in someone's mouth f. ağzında kötü bir tat bırakmak
leave out in the cold f. aldırış etmemek
leave someone to stew in their own juice f. birini kendi haline bırakmak
leave somebody to twist in the wind f. birisini yüzüstü bırakmak
leave somebody in the dark f. birisini haberdar etmemek
leave someone in the trust of someone f. birini birilerinin himayesi/gözetimi altına bırakmak
leave somebody in the dark f. birisini bilgilendirmemek
leave one out in the cold f. birine soğuk yapmak
leave somebody to twist in the wind f. birisini müşkül durumda bırakmak
leave in a body f. bir bütün halinde ayrılmak
leave somebody to twist in the wind f. birini (bir karar ile ilgili) bekletmek
leave somebody in a lurch f. birini yüzüstü bırakmak
leave something in a limbo f. beklemeye/askıya almak
leave someone in the lurch f. birini yarı yolda bırakmak
leave somebody in the dust f. birini çok geride bırakmak
leave somebody in the dust f. birine toz yutturmak/nal toplatmak
leave somebody in the lurch f. birini zor durumda bırakmak
leave somebody to twist in the wind f. birini çok zor bir durumda bırakmak
leave something in the open f. bir şeyi dışarıda bırakmak
leave somebody in a lurch f. birini zor durumda bırakmak
leave out in the cold f. boş vermek
leave somebody in the lurch f. birini yüzüstü bırakmak
leave someone in peace f. birini rahat bırakmak
leave out in the cold f. dışlamak
leave them rolling in the aisles f. gülmekten yerlere yatırmak
leave someone in the lurch f. güç zamanda bırakmak
leave someone hanging in midair f. iki arada bir derede bırakmak
leave out in the cold f. ilgisiz kalmak
leave a bad taste in the mouth f. kötü bir tat bırakmak
leave someone up in the air f. muallakta bırakmak
leave them rolling in the aisles f. kahkahalara boğmak
leave a bad taste in someone's mouth f. kötü bir izlenim bırakmak
leave a bad taste in someone's mouth f. kötü hatırlamak
leave somebody to twist in the wind f. karşı tarafı bekletip durmak
leave one out in the cold f. soğuk davranmak
leave someone hanging in midair f. sürüncemede bırakmak
leave somebody to twist in the wind f. sallantıda bırakmak
leave somebody to twist in the wind f. sürüncemede bırakmak
leave somebody to twist in the wind f. tereddütte bırakmak
leave in a body f. toplu halde ayrılmak
leave in the lurch f. terk etmek
leave out in the cold f. yoksaymak
leave in the lurch f. yardımsız bırakmak
leave in the lurch f. yaya bırakmak
leave something in one's hands f. (projeyi/görevi) birinin ellerine/birilerinin eline teslim etmek
leave one out in the cold f. yüz vermemek
leave in the lurch f. yüzüstü bırakmak
leave in the lurch f. zor durumda terketmek
leave in the lurch f. yalnız bırakmak
leave (someone or something) in the dust f. çok geride/oldukça arkada bırakmak
leave (someone or something) in the dust f. fark atmak
leave (someone or something) in the dust f. nal toplatmak
leave (someone or something) in the dust f. tozunu yutturmak
leave (someone or something) in the dust f. büyük fark atmak
leave a nasty taste in (one's) mouth f. (birinde) kötü izlenim bırakmak
leave a bad taste in the/your mouth f. kötü izlenim bırakmak
leave a bad taste in the/your mouth f. kızgın hissettirmek
leave a bad taste in the/your mouth f. kötü hissettirmek
leave a bad taste in the/your mouth f. mide bulandırmak
leave a nasty taste in the/your mouth f. kötü izlenim bırakmak
leave a nasty taste in the/your mouth f. kızgın hissettirmek
leave a nasty taste in the/your mouth f. kötü hissettirmek
leave a nasty taste in the/your mouth f. mide bulandırmak
leave a sour taste in (one's) mouth f. (birinde) kötü izlenim bırakmak
leave a sour taste in (one's) mouth f. kötü hissettirmek
leave someone in the dark f. birine bilgi/haber vermemek
leave someone in the dark f. birini habersiz bırakmak
leave someone in the dark f. birini haberdar etmemek
leave (one) hanging in midair f. (birini) habersiz bırakmak
leave (one) hanging in midair f. (birini) merakta bırakmak
leave (one) hanging in midair f. (birini) ortada bırakmak
leave (one) hanging in midair f. (birini) yarı yolda bırakmak
leave (one) hanging in midair f. (birini) havada bırakmak
leave (one) in a lurch f. (birini) yüzüstü bırakmak
leave (one) in a lurch f. (birini) zor durumda bırakmak
leave (one) to stew in (one's) own juice f. (birini) kendi haline bırakmak
leave (one) to stew in (one's) own juices f. (birini) kendi haline bırakmak
leave (someone or something) in (one's) hands f. (birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek
leave (someone or something) in (one's) hands f. (birini/bir şeyi birine) emanet etmek
leave (someone or something) in (one's) hands f. (birini/bir şeyi birinin) sorumluluğuna bırakmak
leave (someone or something) in peace f. (birini/bir şeyi) rahat bırakmak
leave (someone or something) in peace f. (birinin/bir şeyin) yakasını bırakmamak/yakasından düşmek
leave (someone or something) in the hands of (one) f. (birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek
leave (someone or something) in the hands of (one) f. (birini/bir şeyi birine) emanet etmek
leave (someone or something) in the hands of (one) f. (birini/bir şeyi birinin) sorumluluğuna bırakmak
leave (someone) in the dark (about something) f. (birine bir şey hakkında) bilgi/haber vermemek
leave (someone) in the dark (about something) f. (birini bir konudan) haberdar etmemek
leave (something) in one's wake f. arkasında/ardında (bir şey) bırakmak
leave (something) in one's wake f. ardında/arkasında (bir şey) bırakıp gitmek
leave (something) in ruins f. (bir şeyi) harap etmek
leave (something) in ruins f. (bir şeyi) harabeye çevirmek
leave (something) in ruins f. (bir şeyi) enkaza çevirmek
leave (something) in ruins f. (bir şeyi) enkaz/yıkım içinde bırakmak
leave in hands f. (birinin) ellerine/(birilerinin) eline teslim etmek
leave in peace f. rahat bırakmak
leave in peace f. yakasını bırakmamak
leave somebody/something in the dust [us] f. birini/bir şeyi çok geride bırakmak
leave somebody/something in the dust [us] f. birine/bir şeye toz yutturmak/nal toplatmak
leave someone/something out in the cold f. birini/bir şeyi dışarıda bırakmak
leave someone/something out in the cold f. birini/bir şeyi dahil etmemek
leave someone/something out in the cold f. birini/bir şeyi göz ardı etmek
leave someone/something out in the cold f. birini/bir şeyi açıkta bırakmak
leave something in its/his/her wake f. arkasında/ardında bir şey bırakmak
leave something in its/his/her wake f. ardında/arkasında bir şey bırakıp gitmek
leave to twist in the wind f. yüzüstü bırakmak
leave to twist in the wind f. müşkül durumda bırakmak
leave to twist in the wind f. çok zor bir durumda bırakmak
leave to twist in the wind f. sürüncemede bırakmak
leave twisting in the wind f. yüzüstü bırakmak
leave twisting in the wind f. müşkül durumda bırakmak
leave twisting in the wind f. çok zor bir durumda bırakmak
leave twisting in the wind f. sürüncemede bırakmak
when in doubt, leave it out expr. şüpheye düştüğünde unut gitsin
Speaking
leave it all in ruins f. arkasında (hep/daima) enkaz bırakmak
promise me you won't leave me alone in there expr. beni orada yalnız bırakmayacağına söz ver
I'll just check if my friend is in and leave expr. bir arkadaşa bakıp çıkacaktım
I'll just check if my friend is in and leave expr. bir arkadaşa bakıp çıkacağım
Trade/Economic
time-in-lieu leave i. fazla mesai izni