için uygun - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

için uygun



"için uygun" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
için uygun appropriate for s.
için uygun expedient to ed.

"için uygun" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 204 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ev hayatı için uygun hale getir make fit for domestic life i.
kızak için uygun yokuş coast i.
evlilik için uygun olma marriageability i.
bir kişinin belirli bir sosyal hizmet için uygun olup olmadığına karar vermek için fiziksel veya sosyal koşullarının incelenmesi needs test i.
bir karar ya da eylem için uygun zaman kairos i.
ne tür bir eylemin gerekli veya ilgili olduğunu belirtmek için kullanılan en uygun terim word i.
bir fikri ifade etmek için kullanılan en uygun terim word i.
ata binmek için uygun yol bridle track [new zealand] i.
(gezilere katılan gençler için) denetim altında uygun fiyatlı konaklama sunan sistem hostel i.
golf atışı çalışmak için uygun saha practice range i.
operasyonları desteklemek için daha fazla gerekli olmayan ve başka alanlara transfer edilmeye uygun vasıtaların sökülmesi roll-up i.
yük beygirine yüklemek için uygun veya standart olan ağırlık seam [dialect] i.
gelişim için uygun zemin seedbed i.
donanma için uygun olmayan askeri personel staff i.
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak fit for f.
kullanım için uygun konuma getirmek move into proper position for use f.
kullanım için uygun duruma getirmek rig f.
(araziyi) konut veya iş için uygun hale dönüştürmek develop f.
(aktarıcıya veya bilgisayara) uygun yanıtı tetiklemek için sinyal göndermek interrogate f.
(evlilik için) uygun eligible s.
gelecek için uygun olan futuristic s.
yiyecek maddeleri için uygun veya güvenli food safe s.
kabin için uygun olan cabinet s.
rolü oynamak için seçilmeye uygun castable s.
kesim için uygun (ağaç) ceduous [obsolete] s.
mikrodalga fırında kullanım için uygun microwave-safe s.
gömülmek için uygun olmayan unburiable s.
postayla gönderilmek için uygun olmayan unmailable s.
evlenmek için uygun olmayan unmarriageable s.
büyüme için uygun koşullar gerektiren miffy s.
çalışırken giymek için uygun work s.
belirli bir durum için uygun olmayan green s.
fırınlamak için uygun roasting s.
işe gidip gelmek için uygun olan commutable s.
(hile hurda için) uygun cosy s.
kutlamalar için uygun dressy s.
aile için uygun family s.
solocu için uygun soloistic s.
evlilik için uygun olarak eligibly zf.
görev için uygun bir şekilde in condition ed.
Phrasals
(bir şey) için uygun olmak/düşmek come up for (something) f.
(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek adapt (something) for (something) f.
(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek adapt something for something f.
için uygun olmak go for f.
(biri) için birini uygun bulmak suggest for (someone) f.
için uygun olmak qualify for f.
için uygun şartlara/niteliklere sahip olmak qualify for f.
için uygun hale getirmek qualify for f.
için uygun şartları/nitelikleri kazandırmak qualify for f.
için uygun hale getirmek adapt for f.
bir şey için uygun miktarda bir şey ayırmak allow something for something f.
bir şey için uygun zamanı, parayı, yeri ayırmak allow something for something f.
bir şey için uygun miktarda bir şey ayırmak allow something for something f.
bir şey için uygun zamanı, parayı, yeri ayırmak allow something for something f.
biri/bir şey için uygun olmak apply to someone or something f.
için uygun görmek consider for f.
(bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için çarşı pazar dolaşmak shop around (for something) f.
(bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için farklı yerlere bakmak shop around (for something) f.
(bir şey) için uygun olmak suffice for (something) f.
(biri/bir şey) için uygun olmak work for (someone or something) f.
uygun rota bulmak için deneme yapmak beat about f.
Colloquial
evlenmek/ilişki yaşamak için en uygun kadın miss right i.
evlenmek/ilişki yaşamak için en uygun adam mister right i.
(biri) için uygun olmak/olmamak do somehow for (someone) f.
(biri) için uygun olmak do for (someone) f.
bir şey için uygun olmak be up for something f.
bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak be well, ideally, better placed for something/to do something f.
(biri için) uygun olmak be all right (by/with somebody) f.
(biri/bir şey) için uygun olmak do for (someone or something) f.
için uygun olmak/olmamak do somehow for f.
birisi için yapılmış/uygun made for someone s.
(biri) için uygun değil out of (one's) way expr.
(biri) için uygun just the same (to one) expr.
benim için uygun sgtm (sounds good to me) expr.
benim için uygun suits me exclam.
Idioms
belirli bir amaç için çok uygun kişi veya şey raw material i.
dışarıda düzenlenecek bir etkinlik için uygun/güzel hava queen's weather i.
doğru/uygun şekilde davranması için (biri tarafından) uyarılmak/ikaz edilmek get taken to task (by someone) f.
harekete geçmek için en uygun zamanı seçmek choose (one's) moment f.
harekete geçmek için en uygun zamanı seçmek pick (one's) moment f.
bir işin istediği gibi olması için uygun zemin hazırlamak grease the skids f.
din kurallarına uygun yaşamak için mücadele etmek fight the good fight f.
(bir iş için) uygun zamanı beklemek bide one's time f.
(bir iş için) uygun olmak make the cut f.
(bir iş için) uygun olmak be cut out for f.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at (one's) feet f.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at (one's) feet f.
(biri) için uygun olmak do fine for (someone) f.
(bir şey) için uygun olmak be cut out for (something) f.
biri/bir şey için uygun olmak be cut out for somebody/something f.
bir şey için uygun olmamak be not cut out for something f.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at your feet f.
bir şey için uygun olmamak not be cut out for something f.
(biri) için uygun olmamak not suit (one) f.
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak smooth the path for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak smooth the way for (someone or something) f.
bir şey için çok uygun cut out for something s.
tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
(birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
alkol almak için en uygun zaman the sun is over the yardarm [uk] expr.
modaya uygun/şık olmak için gerekli de rigeur expr.
(bir şey) için uygun değil not cut out for (something) expr.
Speaking
benim için uygun it sounds good to me expr.
benim için uygun I'm easy to please expr.
bunun için çok uygun görünüyorsun you seem suited for it expr.
benim için uygun I'm agreeable expr.
şu an konuşmak için uygun bir zaman değil now's not a good time to talk expr.
senin için uygun mu? would that work for you? expr.
senin için uygun mu? is it ok with you? expr.
senin için uygun mu? is it suitable for you? expr.
sizin için uygun mu? is it ok for you? expr.
senin için uygun mu? is it ok for you? expr.
senin için uygun mu? is it convenient for you? expr.
Trade/Economic
ölçüm standardının metrolojik özelliklerini uygun bir aralıkta saklaması için gereken önlemler seti maintenance of a measurement standard i.
(şirkette) elde edilen uygun koşulları daha büyük imtiyazlar için emsal veya koz olarak kullanmak whipsaw f.
Law
derebeyinin çıkarı için umumi arazinin etrafının çitle çevrilerek hayvancılığa uygun hale getirilmesi approvement i.
Politics
işçi sendikasının, çalışanlar adına pazarlık birimi olarak hareket etmesi için uygun kamu kurumunca yetkilendirilmesi certification i.
seçim için uygun adayı seçen siyasi parti üyeleri selectorate i.
Industry
plastikler için müşteri özelliklerine uygun renk formülleri geliştiren kimyager colorist i.
plastikler için müşteri özelliklerine uygun renk formülleri geliştiren kimyager colourist i.
istihdam yerine geçici yerleştirme için uygun görülen aday placeable i.
(makine atölyesinde) son işleme uygun boyuta küçültmek için (metal çubuk veya levhayı) derince kesmek hog f.
(kağıt) paketleme veya endüstriyel kullanım için uygun coarse s.
Tourism
otellerde büyük partiler, resepsiyonlar vb. için uygun salon reception room i.
Media
her yaş için uygun (içerik) nonadult s.
Technical
çakmaklar için normal kullanım için uygun bir emniyet seviyesi reasonable degree of safety for normal use i.
uçuş koşulları için en uygun hız ve yükseklikteki uçuş cruise i.
ambalajlama ve nakliyat için uygun boyutlarda katlanmış ıslak kağıt hamuru tabakası lap i.
uygun bir ana hattı seçen ve uzak mesafeli telefon konuşmaları için gerekli bağlantıları yapan santrale bağlı cihaz marker i.
iki aksamı uygun pozisyona yerleştirmek için kullanılan ince çubuk pin i.
kullanım için uygun olmayıncaya dek aşınmak overwear f.
(sac) bir yüzeye uygun hale getirmek için çekiçlemek boss f.
atmosfer basıncındaki serbest yüzeyli akışa sahip sistemler için uygun suitable for gravity systems at atmospheric pressure s.
solunum için uygun respirable s.
Computer
önceden belirlenmiş kenar boşluklarına uygun olması için satır sonundaki kelimenin otomatik bölünmesi word wrapping i.
yaşam için uygun değil not safe for life (nsfl) i.
bir belgedeki metinsel içeriği tanımlamak için uygun yerlere imler eklemek mark up f.
pornografik içerik barındırmadığı için işyerinde izlenmeye uygun (içerik) worksafe s.
slayt gösterisi için en uygun ölçek best scale for slide show expr.
Textile
makine kayışları için şerit kesmeye uygun, ince ve yağla tabaklanmış deri lace leather i.
kadın kıyafeti yapımı için uygun kumaş women's wear i.
şerit, bant, dokuma veya örgü için uygun darlıkta narrow s.
Architecture
bina yapımı için uygun architective s.
Construction
duvarcı terazisini dengede tutmak için uygun yüksekliğe yerleştirilen tuğla trig [dialect] i.
(kumu) kalıplama için uygun kıvama getirip karıştırmak temper f.
uygun olması için değiştirmek modulation f.
Dyeing
tropikal koşullar altında kullanım için uygun ağartıcı tropical bleach i.
Traffic
kaldırımda trafik için uygun dönüş noktasını gösteren bir işaret button i.
Aeronautic
uçak ve uçuş koşulları için en uygun sürat ve yükseklikteki uçuş cross i.
Marine
denize girmek için uygun su sıcaklığı adequate temperature for sea bathing i.
Mining
sondajla işletmeye uygun olduğu saptanmış bir sahaya petrol ve gaz çıkarmak için açılmış kuyu development well i.
Medical
anne karnındaki bebeğin kafa yönünün doğum için uygun hale getirilmesi version i.
anne karnındaki bebeğin kafa yönünün doğum için uygun hale getirilmesi cephalic version i.
hastanın sağlık kuruluşuna tahliye için uygun hale getirilmesini sağlayan acil durum müdahalesi forward resuscitative surgery i.
Psychology
katılımcıların çatışmaları çözmek, çeşitli durumlar için uygun davranışları uygulamak için rolleri üstlendikleri ve canlandırdıkları bir eğitim veya psikoterapi tekniği role-playing i.
beynin uygun vücut hareketi ve uzay algısı için ön şart olan impulslara bilinçsizce uyum sağlaması schema i.
Food Engineering
taze domuz eti üretimi için uygun olan hafif ama iyi işlenmiş domuz yorker i.
Gastronomy
soda veya meşrubat eklemek için içkilere uygun uzun bardak highball i.
kavurma için uygun bir parça kuzu eti roast lamb i.
kavurma için uygun domuz eti kesimi roast pork i.
kavurma için uygun dana eti roast veal i.
Physics
sıfırın altında sıcaklıklar için uygun sub-zero s.
Biology
bitkilerde bazı biyolojik süreçlerin başlaması için uygun koşulları sağlayan yer court i.
yaşam için uygun koşullar sağlayan biophile s.
Biochemistry
organizma içindeki karmaşık maddelerin enerji salınımıyla atılım için uygun olan daha basit bileşenlerine ayrılması disassimilation i.
Botanic
bitki için en uygun ortam haunt i.
Agriculture
saman elde etmek için uygun uzunlukta ot top grass i.
bahçe için uygun verimli ve yumuşak toprak garden mold i.
Tobacco
tek seferde çiğnemek için uygun olan tütün miktarı chaw (of tobacco) i.
Forestry
ağaç kesme için uygun orman alanı chance i.
Social Sciences
sosyal bir kulübe üyelik için uygun olmayan (kimse) unclubbable s.
sosyal bir kulübe üyelik için uygun olmayan (davranış veya özellik) unclubbable s.
Linguistics
argolar içeren ve resmi durumlar için uygun görülmeyen gündelik dil slang term i.
(kelime veya tümceyi) yunanca'nın dil özelliklerine uygun hale getirmek için değiştirmek hellenize f.
(kelime veya tümceyi) yunanca'nın dil özelliklerine uygun hale getirmek için değiştirmek hellenise f.
Religious
yahudilik kurallarına uygun olarak temizlenmediği için yahudilere haram sayılan gıdalar terefah i.
Environment
ortamdaki kimyasal ya da radyoaktif maddelerden etkilenmiş ve tüketim için uygun olmayan içecek ya da yiyecek chemical contamination i.
nükleer silah imalatı için uygun nükleer malzeme weapons-grade material i.
(araziyi) yaban hayatına daha uygun hale getirmek için değiştirmek mitigate f.
Military
gözetleme için uygun olan yer vantage point i.
(eskrimde) birinci kişiye saldırıyı uygun şekilde gerçekleştirmesi için verilen öncelik right of way i.
gemilerin atış için uygun konuma getirildiği manevra noktası fire support area i.
muvazzaf askerlik hizmeti için uygun olmayan noneffective s.
nükleer silah yapmak için uygun kalitede olan weapons-grade s.
Hunting
av için uygun chasable s.
Sport
bazı zorlukların bulunduğu, orta düzeyde sporcular için uygun kayak sürüşü red run i.
Music
kahraman rolleri için çok uygun, çarpıcı dramatik veya iyi kaliteye sahip tenor sesi heldentenor i.
kahraman rolleri için çok uygun, çarpıcı dramatik veya iyi kaliteye sahip tenor sese sahip kimse heldentenor i.
macar dansı czardas için uygun müzik czardas i.
macar dansı czardas için uygun müzik csardas i.
Theatre
tiyatro performansı için uygun olmayan undramatic s.
Cinema
(sinema filmi) 17 yaşından küçükler için sadece bir yetişkin eşliğinde uygun olan r-rated s.
Librarianship
elde kullanıma uygun olması için kısaltılmış sözlük desk dictionary i.
Abbreviation
işyeri için uygun değil nsfw (not safe for work) i.
Archaic
gözetleme için uygun olan yer mount i.
uygun lensleri reçete etmek için göz muayenesi yapan kimse optologist i.
uygun lensleri reçete etmek için göz muayenesi yapan kimse optology i.
tanınmamak için kılık değiştirerek toplumsal olarak uygun bulunmayan bir yere gitmek mob f.
papa olmak için uygun olmak papize f.
papa olmak için uygun olmak papise f.
beyaz ekinler yetiştirmek için uygun olan (toprak) white s.
Engineering
proje için uygun hava koşullarının mevcut olduğu zaman aralığı weather window i.