Geçmiş

gereken şey

"gereken şey" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	gereken şey	necessary i.
Colloquial
2	Konuşma Dili	gereken şey	the necessary i.

"gereken şey" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 81 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	yapılması gereken şey	care i.
2	Genel	yapılması gereken ilk şey	the first thing to be done i.
3	Genel	yapılmaması gereken şey	don't i.
4	Genel	örülmesi gereken şey	darning i.
5	Genel	yapılması gereken ilk şey	first order of business i.
6	Genel	en çok kınanması gereken şey	worst i.
7	Genel	mutlaka görülmesi gereken şey	must-see i.
8	Genel	yapılması gereken şey	occasions i.
9	Genel	ilgilenilmesi gereken şey	oyster i.
10	Genel	yapılması gereken şey	oyster i.
11	Genel	ilgilenilmesi gereken şey	dish i.
12	Genel	yapılması gereken şey	dish i.
13	Genel	üzerinde durulması gereken şey	considerable [obsolete] i.
14	Genel	sunulması veya ele alınması gereken bir dizi şey	docket i.
15	Genel	başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey	praecognita i.
Phrasals
16	Öbek Fiiller	(birine bir şey) nedeniyle gereken önemi vermemek	place behind (someone or something) f.
17	Öbek Fiiller	(birine bir şey) nedeniyle gereken ilgiyi göstermemek	place behind (someone or something) f.
18	Öbek Fiiller	bir kimsenin bir şey için gereken şeyleri karşılamasını sağlamak	qualify someone for something f.
19	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak	set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
20	Öbek Fiiller	(bir şey) için gereken becerileri kazanmak	retool for (something) f.
Phrases
21	İfadeler	yapman gereken en ufak şey	the (very) least you can/could do expr.
Colloquial
22	Konuşma Dili	yapılmaması gereken bir şey	not the done thing i.
23	Konuşma Dili	yapılmaması gereken bir şey	not the thing to do i.
24	Konuşma Dili	kesinlikle yapılmaması gereken bir şey	a no-no i.
25	Konuşma Dili	kesinlikle kaçınılması gereken bir şey	a no-no i.
26	Konuşma Dili	kesinlikle yapmaması gereken bir şey olmak	be a no-no f.
27	Konuşma Dili	yapılmaması gereken bir şey olmak	be not the done thing [uk] f.
Idioms
28	Deyim	birinin endişe etmesi gereken son şey	the least of someone's worries i.
29	Deyim	mutlaka görülmesi gereken kişi, şey veya olay	a sight to behold i.
30	Deyim	hafife alınmaması gereken kişi/şey	a force to be reckoned with i.
31	Deyim	hafife alınmaması gereken kişi/şey	a force to reckon with i.
32	Deyim	yapılması gereken şey	the done thing i.
33	Deyim	hoş olmayan ama kabul edilmesi gereken şey	a fact of life i.
34	Deyim	yapılması gereken çok şey/iş	a lot on (one's) plate i.
35	Deyim	ilgilenilmesi gereken şey	cup of tea i.
36	Deyim	yapılması gereken şey	cup of tea i.
37	Deyim	üstesinden gelinmesi gereken şey	cup of tea i.
38	Deyim	(bir şey) için gereken para	the wherewithal for (something) i.
39	Deyim	(bir şey) için gereken enerji	the wherewithal for (something) i.
40	Deyim	(bir şey) için gereken sağduyu	the wherewithal for (something) i.
41	Deyim	(bir şey) için gereken beceri	the wherewithal for (something) i.
42	Deyim	(bir şey yapmak) için gereken para	the wherewithal to (do something) i.
43	Deyim	(bir şey yapmak) için gereken enerji	the wherewithal to (do something) i.
44	Deyim	(bir şey yapmak) için gereken sağduyu	the wherewithal to (do something) i.
45	Deyim	(bir şey yapmak) için gereken beceri	the wherewithal to (do something) i.
46	Deyim	bir şey için gereken tüm özellikleri içinde barındırmak	have all the makings of something f.
47	Deyim	(birinin) yapması gereken en ufak şey	the least (one) could do f.
48	Deyim	bir şey için gereken tüm özellikleri içinde barındırmak	have the makings of something f.
49	Deyim	(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak	put the money up (for something) f.
50	Deyim	(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak	put up the money (for something) f.
51	Deyim	(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak	spare no expense/pains/trouble (to do something) f.
52	Deyim	(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak	spare no expense/pains/trouble (to do something) f.
53	Deyim	(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak	spare no expense/pains/trouble (in doing something) f.
54	Deyim	(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak	spare no expense/pains/trouble (in doing something) f.
55	Deyim	dikkat edilmesi gereken bir şey var	there is a catch expr.
56	Deyim	ödün verilmemesi gereken şey	hill to die on expr.
57	Deyim	hafife alınmaması gereken (biri/bir şey)	(someone or something) to be reckoned with expr.
58	Deyim	hafife alınmaması gereken (biri/bir şey)	a ... to be reckoned with expr.
59	Deyim	hafife alınmaması gereken (biri/bir şey)	a ... to reckon with expr.
60	Deyim	halletmem gereken bir şey/iş var	I need to go see a man about a dog expr.
Speaking
61	Konuşma	araba kaymaya başladığında yapılması gereken ilk şey nedir?	what is the first thing that should be done when a car starts to skid? expr.
62	Konuşma	bilmen gereken bir şey var	there's something you should know expr.
63	Konuşma	bu senin çözmen gereken bir şey	that's something you got to figure out expr.
64	Konuşma	bilmem gereken bir şey var mı?	is there anything i need to know? expr.
65	Konuşma	bir öğretmen olarak öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyorum	I know I have a lot to learn as a teacher expr.
66	Konuşma	ilk yapman gereken şey	the first thing you need to do expr.
67	Konuşma	şu anda endişe etmeniz gereken son şey	that’s the least of your worries expr.
68	Konuşma	şu anda endişe etmen gereken son şey	that’s the least of your worries expr.
69	Konuşma	sana sormam gereken bir şey var	there's something I have to ask you expr.
70	Konuşma	sana söylemem gereken bir şey var	I've got something to tell you expr.
71	Konuşma	sana söylemem gereken bir şey var	there's something I have to tell you expr.
72	Konuşma	seninle gerçekten konuşmam gereken bir şey var	there's something I really need to talk to you about expr.
73	Konuşma	sana söylemem gereken bir şey var	there's something I need to tell you expr.
74	Konuşma	yapmam gereken bir şey var	there is something i have to do expr.
75	Konuşma	yapmam gereken birkaç şey var	there's a couple of things i gotta do expr.
76	Konuşma	yapmam gereken bir şey	there's something i gotta do expr.
77	Konuşma	yapman gereken birçok şey var	there are quite a few things you need to do expr.
Law
78	Hukuk	(yapılması veya ödenmesi gereken bir şey olarak) buyurmak	modify [scotland] f.
Literature
79	Edebiyat	olması gereken her şey	be-all i.
Card
80	İskambil	potta kazanana sırası geldiğinde yapması gereken bir şey olduğunu hatırlatan işaret	buck i.
Slang
81	Argo	asla yapılmaması gereken şey	a big no-no i.