eğilimli

"eğilimli" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	eğilimli	apt s.
We are apt to fall into the error of thinking that the facts are simple because simplicity is the goal of our quest. Gerçeklerin basit olduğunu düşünme hatasına düşme eğilimindeyiz çünkü basitlik arayışımızın hedefidir. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	eğilimli	inclined s.
I'm inclined to believe her. Ona inanmaya eğilimliyim. More Sentences
General
3	Genel	eğilimli	liable s.
My wife is liable to catch a cold. Karım üşütmeye eğilimli. More Sentences
4	Genel	eğilimli	apt to s.
The students are apt to make the same mistakes. Öğrenciler aynı hataları yapmaya eğilimlidir. More Sentences
5	Genel	eğilimli	prone to ed.
I'm afraid my child might be prone to take drugs. Çocuğumun uyuşturucu almaya eğilimli olabileceğinden korkuyorum. More Sentences
6	Genel	eğilimli	prone s.
7	Genel	eğilimli	inclinable s.
8	Genel	eğilimli	slanting s.
9	Genel	eğilimli	slant s.
10	Genel	eğilimli	affected s.
11	Genel	eğilimli	disposed s.
12	Genel	eğilimli	biased s.
13	Genel	eğilimli	capable s.
14	Genel	eğilimli	vulnerable s.
15	Genel	eğilimli	predisposed s.
16	Genel	eğilimli	affectioned s.
17	Genel	eğilimli	affectionate [obsolete] s.
18	Genel	eğilimli	affectionated [obsolete] s.
19	Genel	eğilimli	willing s.
20	Genel	eğilimli	diathetic s.
21	Genel	eğilimli	dispositioned s.
Archaic
22	Eski Kullanım	eğilimli	willed s.
23	Eski Kullanım	eğilimli	dispositive s.

"eğilimli" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 123 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	intihara eğilimli	suicidal s.
Tom is suicidal. Tom intihara eğilimli. More Sentences
General
2	Genel	eğilimli olmak	tend f.
Tom tended to the fire. Tom ateşe eğilimli oldu. More Sentences
3	Genel	eğilimli olmak	be prone to f.
I'm afraid my child might be prone to take drugs. Çocuğumun uyuşturucu kullanmaya eğilimli olmasından korkuyorum. More Sentences
4	Genel	şiddet eğilimli	violent s.
They're violent criminals. Onlar şiddete eğilimli suçlular. More Sentences
5	Genel	cinayete eğilimli	homicidal s.
The suspect had homicidal tendencies. Şüpheli, cinayete eğilimi olan biriydi. More Sentences
6	Genel	intihara eğilimli davranış	suicidal behavior i.
7	Genel	eğilimli olma durumu	slopeness i.
8	Genel	intihara eğilimli tutukluların gardiyanlarca sık sık kontrol edilmesi	suicide watch i.
9	Genel	-e eğilimli olma	aptness to i.
10	Genel	suç işlemeye eğilimli/meyilli	a criminal mind i.
11	Genel	merkeze eğilimli olma	centripetalism i.
12	Genel	merkeze doğru eğilimli olma	centripetence i.
13	Genel	merkeze doğru eğilimli olma	centripetency i.
14	Genel	şiddet eğilimli dengesiz kimse	tapper [dialect] i.
15	Genel	eğilimli olma	towardness [obsolete] i.
16	Genel	sahtekarlığa eğilimli olma	dishonesty i.
17	Genel	eğilimli olmak	be inclined f.
18	Genel	eğilimli olmak	be disposed f.
19	Genel	-eğilimli olmak	have a tendency (to) f.
20	Genel	eğilimli olmak	predispose f.
21	Genel	eğilimli yapmak	predispose f.
22	Genel	eğilimli olmak	predispose f.
23	Genel	belirli düşünce veya davranışlara eğilimli olmak	preprogram f.
24	Genel	saldırı eğilimli	assaultive s.
25	Genel	aşka eğilimli	amative s.
26	Genel	yayılma eğilimli	expansionary s.
27	Genel	eğilimli olmayan	unapt s.
28	Genel	hırsızlık yapmaya eğilimli	thievish s.
29	Genel	netice eğilimli	result-oriented s.
30	Genel	sonuç eğilimli	result-oriented s.
31	Genel	küçümsemeye eğilimli olan	sneerful s.
32	Genel	toplum eğilimli	community oriented s.
33	Genel	şiddete eğilimli	prone to violence s.
34	Genel	şikayet etmeye eğilimli	prone to complain s.
35	Genel	şikayete eğilimli	prone to complain s.
36	Genel	kazaya eğilimli	accident-prone s.
37	Genel	akma eğilimli	drippy s.
38	Genel	anlaşma eğilimli	deal-prone s.
39	Genel	sol eğilimli	left-oriented s.
40	Genel	suça eğilimli	delinquent s.
41	Genel	şiddete eğilimli	violent s.
42	Genel	tamamlamaya eğilimli	accompletive s.
43	Genel	uyuşmaya eğilimli	accordable [obsolete] s.
44	Genel	hakaret eğilimli	affrontive [obsolete] s.
45	Genel	ilerleme eğilimli	advancive s.
46	Genel	kusur bulma eğilimli	cavilous s.
47	Genel	öğrenmeye eğilimli	toward [obsolete] s.
48	Genel	değişiklik yapmaya eğilimli	alterant s.
49	Genel	kaçma eğilimli	evolatic s.
50	Genel	başarısız olmaya eğilimli	miscarriageable s.
51	Genel	degradasyona eğilimli	degradative s.
52	Genel	degradasyona eğilimli	degradational s.
53	Genel	aşırı eğilimli	overapt s.
54	Genel	sapmaya eğilimli	deviative s.
55	Genel	sapmaya eğilimli	deviatory s.
56	Genel	okşamaya eğilimli	physical s.
57	Genel	eğilimli hale getiren	predisponent s.
58	Genel	aşırı yazmaya eğilimli	scribacious s.
59	Genel	intihara eğilimli	self-destructive s.
60	Genel	… eğilimli	set s.
61	Genel	eğilimli olarak	affectionately [obsolete] zf.
62	Genel	fiil köklerine gelerek eğilimli anlamı veren sıfat son eki	-le snk.
Phrasals
63	Öbek Fiiller	-e eğilimli olmak	tend toward f.
64	Öbek Fiiller	(bir şeye) eğilimli olmak	tend toward (something) f.
Colloquial
65	Konuşma Dili	(bir şey yapmaya) meyilli/eğilimli	inclined to (do something) s.
66	Konuşma Dili	yapmaya meyilli/eğilimli	inclined to do s.
Idioms
67	Deyim	(bir şeye) eğilimli olma	a taste for (something) i.
68	Deyim	-e eğilimli olma	taste for i.
69	Deyim	sorun çıkarmaya eğilimli olmak	hell-bent on causing trouble f.
70	Deyim	(bir şey olmaya/yapmaya) eğilimli olmak	be bound to (be or do something) f.
71	Deyim	(bir şeye) eğilimli olmak	be subject to (something) f.
72	Deyim	(bir şeye) meyilli/eğilimli	subject to (something) s.
Trade/Economic
73	Ticaret/Ekonomi	negatif eğilimli eğri	negative biased curve i.
74	Ticaret/Ekonomi	satın almaya eğilimli pazar	receptivity market i.
75	Ticaret/Ekonomi	grev eğilimli	strike-prone s.
Law
76	Hukuk	kötü eğilimli	abuseful s.
77	Hukuk	hileyle kurtulmaya eğilimli	evasive s.
78	Hukuk	kötü eğilimli	abusive s.
Politics
79	Siyasal	muhafazakarlığa eğilimli	toryish i.
80	Siyasal	(abd'de) cumhuriyetçilere mütemayil/eğilimli seçmenlerin bölgesi	republican-leaning district i.
81	Siyasal	devlet eğilimli	pro-state s.
82	Siyasal	isyan etme eğilimli	riot-prone s.
83	Siyasal	muhafazakar eğilimli	bien-pensant s.
84	Siyasal	sağ eğilimli	bien pensant s.
85	Siyasal	sol eğilimli	leftist s.
86	Siyasal	sağ eğilimli	right-leaning s.
87	Siyasal	sol eğilimli	left-leaning s.
88	Siyasal	sağ eğilimli	bien-pensant s.
89	Siyasal	siyasete eğilimli	politically-minded s.
90	Siyasal	siyasete eğilimli	politically-orientated s.
91	Siyasal	federasyon eğilimli	federative s.
Technical
92	Teknik	azaltma eğilimli	reductional s.
93	Teknik	dağıtmaya eğilimli	dispersive s.
94	Teknik	kuraklığa eğilimli	prone to drought s.
95	Teknik	zarar/hasar eğilimli	prone to damage s.
96	Teknik	eliminasyon eğilimli	eliminative s.
97	Teknik	çıkarma eğilimli	eliminative s.
Construction
98	İnşaat	eğilimli çatılar	pitched roofs i.
99	İnşaat	tepkime eğilimli	reactive s.
Medical
100	Medikal	bağımlı olmaya eğilimli karakter	addiction prone personality i.
101	Medikal	kansere eğilimli genetik bozukluklar	cancer prone genetic disorders i.
102	Medikal	alerjik reaksiyona eğilimli	prone to allergic reaction s.
103	Medikal	alerjik reaksiyonlara eğilimli	prone to allergic reactions s.
104	Medikal	anksiyete eğilimli	prone to anxiety s.
105	Medikal	hastalığa eğilimli	prone to illness s.
106	Medikal	enfeksiyon eğilimli	infection-prone s.
107	Medikal	enfeksiyon eğilimli	prone to infection s.
108	Medikal	obstrüksiyon eğilimli	prone to obstruction s.
109	Medikal	methemoglobinemiye eğilimli	prone to methemoglobinemia s.
Psychology
110	Psikoloji	depresyona eğilimli	prone to depression s.
111	Psikoloji	depresyon eğilimli	prone to depression s.
Physiology
112	Fizyoloji	tahriş olmaya aşırı eğilimli olan	hyperirritable s.
Dermatology
113	Dermatoloji	yağlanma eğilimli	oily-prone (skin) s.
Biology
114	Biyoloji	hata eğilimli onarım	error-prone repair i.
115	Biyoloji	bir mevsimde bir nesil veren ve kış uykusuna yatma eğilimli olan	univoltine s.
116	Biyoloji	ön adaptasyona eğilimli	preadaptive s.
History
117	Tarih	1960'larda çin kültür devriminde oluşan maocu eğilimli radikal aktivist genç grubun üyesi olan kimse	red guard i.
Geology
118	Jeoloji	(çatlak veya maden damarı) düşeye doğru eğilimli olmak	hade f.
119	Jeoloji	ince,düz parçalara ayrılmaya eğilimli olan	tabular s.
Art
120	Sanat	12 ile 19. yüzyıl arasında kuzey avrupa'da gelişen, natüralizm eğilimli bir sanat tarzına ait veya ilgili	gothic s.
Archaic
121	Eski Kullanım	kompliman yapmaya eğilimli olan	complimental s.
Entomology
122	Böcek Bilimi	insana gelmeye eğilimli (böcek)	anthropophilic s.
Star Wars
123	Star Wars	şiddete eğilimli tutuklular hapishanesi	violent prisoners ward i.