doğuştan - Türkçe İngilizce Sözlük

doğuştan

"doğuştan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 42 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
doğuştan innate s.
When a human being has an accident and the spinal cord is completely severed, it leaves the body innate.
Bir insan kaza geçirdiğinde ve omuriliği tamamen koptuğunda, bedeni doğuştan terk eder.

More Sentences
doğuştan congenital s.
The brain damage was congenital.
Beyin hasarı doğuştan idi.

More Sentences
doğuştan natural s.
She is a natural to play the part of Juliet.
Juliet rolünü oynamak için doğuştan yetenekli.

More Sentences
General
doğuştan natural s.
She is a natural musician.
O, doğuştan müzisyen.

More Sentences
doğuştan trueborn s.
Ali is a trueborn Istanbulite.
Ali doğma büyüme İstanbullu.

More Sentences
doğuştan inherent s.
The desire to succeed in life is inherent in us all.
Hayatta başarılı olma arzusu hepimizin doğasında var.

More Sentences
doğuştan born s.
He is a born poet.
O, doğuştan bir şairdir.

More Sentences
doğuştan natural-born s.
Tom is a natural-born teacher.
Tom doğuştan bir öğretmendi.

More Sentences
doğuştan innate s.
Generosity is innate in some people.
Cömertlik bazı insanlarda doğuştan vardır.

More Sentences
doğuştan congenitally zf.
She is congenitally disabled.
O doğuştan özürlü.

More Sentences
doğuştan by nature zf.
I'm an optimist by nature.
Doğuştan iyimserim.

More Sentences
doğuştan naturally zf.
Mary's hair is naturally curly.
Mary'nin saçı doğuştan kıvırcık.

More Sentences
doğuştan by birth zf.
Mr Ozan Ceyhun, Turkish by birth, is a Member of the German Parliament.
Doğuştan Türk olan Sayın Ozan Ceyhun, Alman Parlamentosunun bir üyesidir.

More Sentences
doğuştan from birth zf.
She has been blind from birth.
O, doğuştan görme özürlüdür.

More Sentences
Medical
doğuştan congenital s.
The brain damage was congenital.
Beyin hasarı doğuştandı.

More Sentences
Linguistics
doğuştan innate s.
Generosity is innate in some people.
Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.

More Sentences
General
doğuştan organic s.
doğuştan natal s.
doğuştan connatural s.
doğuştan inborn s.
doğuştan connate s.
doğuştan native s.
doğuştan inbred s.
doğuştan true-born s.
doğuştan unschooled s.
doğuştan genial [obsolete] s.
doğuştan glandular s.
doğuştan idiopathic s.
doğuştan congenite [obsolete] s.
doğuştan ingenerate s.
doğuştan ingenite [obsolete] s.
doğuştan ingrain s.
doğuştan instinct [obsolete] s.
doğuştan ingrown s.
doğuştan innative s.
doğuştan connately zf.
doğuştan natively zf.
doğuştan inside zf.
doğuştan of ed.
Colloquial
doğuştan since birth expr.
Idioms
doğuştan in blood expr.
Medical
doğuştan genetous s.

"doğuştan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 289 sonuç

Türkçe İngilizce
General
doğuştan yetenek gift i.
You have a gift for music.
Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.

More Sentences
doğuştan lider born leader i.
Kent is a born leader.
Kent doğuştan liderdir.

More Sentences
doğuştan gelen hak birthright i.
In some cultures, inheriting the family estate isn't considered a birthright.
Bazı kültürlerde, aile mülkünü miras almak doğuştan gelen bir hak olarak görülmez.

More Sentences
doğuştan gelen innate s.
Even small children have an innate sense of what's fair and what's not.
Küçük çocukların bile neyin adil olup olmadığına dair doğuştan gelen bir hisleri vardır.

More Sentences
doğuştan kör blind from birth s.
Tom has been blind from birth.
Tom doğuştan kördü.

More Sentences
doğuştan kör born blind s.
Tom was born blind.
Tom doğuştan kördü.

More Sentences
doğuştan serbest bırakma innate releasing i.
doğuştan israilli olan sabra i.
doğuştan hak kazanılan mülk apanage i.
doğuştan yetenek apanage i.
doğuştan olan özür birth defect i.
doğuştan kazanılan hak birthright i.
doğuştan uyrukluk hakkı olan kimse native citizen i.
doğuştan olma innateness i.
doğuştan zeka özürlü kimse mooncalf i.
doğuştan gelen statü ascribed status i.
doğuştan olan günah original sin i.
doğuştan hak kazanılan mülk appanage i.
doğuştan gelen özel yetenek endowment i.
doğuştan hünerli kimse natural i.
doğuştan budala natural fool i.
doğuştan yetenek inherent ability i.
doğuştan yetenek aptitude i.
doğuştan var olan kusur inherent defect i.
doğuştan yetenek inborn talent i.
doğuştan kabiliyet inborn talent i.
doğal/doğuştan beceri inherent skill i.
doğuştan yetenek appanage i.
doğuştan olan bağışıklıkla ilgili autoimmune i.
doğuştan gelen hak natural right i.
doğuştan yetenek raw talent i.
(bir şeye) doğuştan kabiliyetli kimse natural i.
doğuştan gelen yetenek endowments i.
doğuştan gelen özellik endowments i.
doğuştan ingiliz olma englishry [obsolete] i.
doğuştan gelen soyluluk eugeny i.
doğuştan asalet eugeny i.
doğuştan gelen yetenek head i.
doğuştan gelen karakter veya kişilik geography i.
doğuştan yapışıklık connation i.
doğuştan olma connaturality i.
doğuştan olma connaturalness i.
doğuştan yetenek diathesis i.
doğuştan gelen yetenek ingeny [obsolete] i.
doğuştan gelen maharet ingine [scotland] i.
doğuştan gelen nitelik ingrain i.
doğuştan gelen meziyetler dotes i.
doğuştan yetenek feel (for) i.
doğuştan gelen karakter inherency i.
doğuştan gelen tutum inherency i.
doğuştan gelen davranış biçimi inherent aptitude i.
doğuştan sağırlık ve dilsizlik deaf-muteness i.
doğuştan sağırlık ve dilsizlik deaf-mutism i.
doğuştan gelen kusur privative i.
doğuştan gelen karakter subsistence i.
doğuştan gelen tutum subsistence i.
birincil ahlaki eylem ilkelerine ilişkin doğuştan gelen bilgi synderesis i.
birincil ahlaki eylem ilkelerine ilişkin doğuştan gelen bilgi synteresis i.
doğuştan sahip olmak endow with f.
doğuştan yetenekli olmak have a flair for f.
doğuştan yetenekli olmak have natural ability f.
doğuştan yetenekli olmak have a gift for f.
doğuştan yetenekli olmak have a talent for f.
doğuştan yetenekli olmak be gifted for f.
doğuştan yetenekli olmak be gifted f.
bir şeyde doğuştan yetenekli olmak be gifted at something f.
doğuştan olmayan bir hakla sahip olmak borrow f.
doğuştan olan native s.
doğuştan olan connate s.
doğuştan olan natural s.
doğuştan sahip endowed with s.
doğuştan kabiliyetli gifted s.
doğuştan olan inherent s.
doğuştan gelen natal s.
doğuştan gelen inborn s.
doğuştan olan given s.
doğuştan olan unconditioned s.
doğuştan olan connatural s.
doğuştan olan natal s.
(hastalık) doğuştan congenital s.
doğuştan sağır born deaf s.
doğuştan sağır deaf from birth s.
doğuştan yetenekli gifted s.
doğuştan olan subsistent s.
doğuştan edinilen ascriptive s.
doğuştan olan hard-wired s.
doğuştan gelen ahlak ve adalet duygusuna dayalı natural s.
doğuştan gelen congenital s.
doğuştan yetenekli apanaged s.
doğuştan mülk sahibi apanaged s.
doğuştan yetenekli appanaged s.
doğuştan mülk sahibi appanaged s.
doğuştan yetenekli olmayan ungifted s.
doğuştan bilinen unlearned s.
doğuştan bilinen unlearnt s.
doğuştan olmayan unnative s.
doğuştan gelen habitual s.
doğuştan gelen ingenerate s.
doğuştan gelen ingenite [obsolete] s.
doğuştan gelen instinct [obsolete] s.
doğuştan olacak şekilde şartlandırılmış instinctive s.
doğuştan gelen ingrown s.
doğuştan yabancı foreign-born s.
doğuştan bir şekilde connaturally zf.
doğuştan olarak innately zf.
doğuştan alışık to the manner born expr.
Phrases
doğuştan hakkı olarak as of right zf.
sanki doğuştan yetenekli as to the manner born expr.
sanki doğuştan yetenekli as if to the manner born expr.
Colloquial
doğuştan anne an earth mother i.
doğuştan savaşçı born-fighter i.
doğuştan performansçı kimse natural born performer i.
doğuştan anne a born mother i.
doğuştan enayi a born sucker i.
doğuştan kaybeden two-time loser i.
doğuştan vegan birth vegan i.
sonradan değil doğuştan born, not made s.
doğuştan yetenekli born, not made s.
doğuştan tembel bone-lazy s.
doğuştan tembel bone-idle s.
Idioms
doğuştan asi/aykırı rebel without a cause i.
doğuştan asi/aykırı a rebel without a cause i.
doğuştan gelen şey accident of birth i.
kişinin doğuştan gelen hiçbir şeyin kendi kontrolünde olmaması accident of birth i.
doğuştan kaybeden two time loser i.
doğuştan kaybeden a confirmed loser i.
doğuştan yalancı a born liar i.
doğuştan yetenekli kimse a whole team and the dog under the wagon [us] i.
doğuştan/karakteri öyle olmak be born that way f.
doğuştan/karakteri öyle olmak be made that way f.
o özelliğe doğuştan sahip olmamak not built that way f.
doğuştan öyle/böyle olmak be made that way f.
doğuştan öyle/böyle olmak be born that way f.
doğuştan şanslı olmak be born under a lucky star f.
doğuştan (bir şeye) sahip olmak be endowed with (something) f.
bir şeyde doğuştan yetenekli olmak have a flair for something f.
bir şey (yapma) konusunda doğuştan yetenekli olmak have a gift for (doing) something f.
doğuştan şanslı born with a caul on (one's) head s.
doğuştan yorgun born tired s.
doğuştan bir şey born to (be or do something) s.
doğuştan zengin/varlıklı born with a silver spoon s.
doğuştan şanslı born with a silver spoon s.
doğuştan şanslı ve zengin born with a silver spoon s.
doğuştan zengin/varlıklı born with a silver spoon in his or her mouth s.
doğuştan zengin/varlıklı born with a silver spoon in mouth s.
(birine) doğuştan/aileden gelen in (one's) blood expr.
birine doğuştan/aileden gelen in one's blood expr.
doğuştan/aileden gelen in your blood expr.
doğuştan biliyormuş gibi like a duck to water expr.
doğuştan biliyormuş gibi like a martin to its gourd [dated] [us] expr.
doğuştan biliyormuş gibi like a martin to his gourd [dated] [us] expr.
Speaking
ben doğuştan meraklıyım I am naturally curious expr.
Trade/Economic
doğuştan sahip olunan yetenek ve beceriler inherent skill i.
doğuştan yurttaş olanlar native citizen i.
Law
doğuştan hak kazanılan mülk appenage i.
doğuştan kazanılan hak heritage i.
Politics
doğuştan vatandaş natural born citizen i.
doğuştan ingiliz vatandaşı natural born british subject i.
doğuştan vatandaş native citizen i.
doğuştan vatanına bağlılık natural allegiance i.
doğuştan vatandaşlık jus soli (birthright citizenship) i.
Medical
kalbin doğuştan bulunmayışı acardia i.
elin anormal şekilde fleksiyonu ve radyal tarafa bükülmesiyle belirgin doğuştan şekil bozukluğu talipomanus i.
belkemiğinin doğuştan ayrık olması schistorrhachis i.
doğuştan gelen ve tedavisi olmayan bir çeşit deri hastalığı epidermolysis bullosa i.
doğuştan el/ayak parmaklarının olmayışı adactylia i.
doğuştan cilt bozukluğu naevus i.
doğuştan mevcut sakatlık congenital defects i.
doğuştan bağışıklık innate immunity i.
doğuştan bağışıklık dizgesi eksikliği inherited immunity cascade deficiency i.
doğuştan penisin olmaması aphallia i.
doğuştan kalp defektleri congenital heart defects i.
doğuştan gelen frengi congenital syphilis i.
doğuştan el/ayak parmaklarının olmayışı adactyly i.
doğuştan çarpık ayak congenital pes equinovarus i.
doğuştan ayak deformiteleri congenital foot deformities i.
doğuştan kalp hastalıkları congenital heart diseases i.
doğuştan epulis congenital epulis i.
doğuştan penis yokluğu aphallia i.
doğuştan kalp rahatsızlığı congenital heart defect i.
doğuştan kalça çıkığı congenital hip dislocation i.
doğuştan cilt bozukluğu nevus i.
doğuştan sakatlık congenital disability i.
doğuştan immün hücre innate immune cell i.
doğuştan kusurlar inborn defects i.
doğuştan defektler congenital defects i.
doğuştan kalp hastalığı congenital heart defect i.
doğuştan adrenal hiperplazi congenital adrenal hyperplasia i.
doğuştan çarpık ayak clubfoot i.
doğuştan el deformiteleri congenital hand deformities i.
doğuştan vücutta bulunan leke birthmark i.
doğuştan kusurlar metabolizması inborn errors metabolism i.
doğuştan çarpık ayak pes equinovarus i.
doğuştan el/ayak parmaklarının olmayışı adactylism i.
karın duvarındaki doğuştan çatlak gastroschises i.
karın duvarındaki doğuştan çatlak gastroschisis i.
karın duvarının doğuştan yarık olması gastroschisis i.
meme ucunun doğuştan yokluğu athelia i.
tabii kanalların deliklerinin doğuştan tıkalı olması atresia i.
1956-61 yılları arasında kullanılan ve 10.000 çocukta doğuştan şekil bozukluğuna sebep olan bir ilaç thalidomide i.
doğuştan gelen refleks inborn reflex i.
doğuştan gelen refleks innate reflex i.
doğuştan çarpık ayak kyllosis i.
el ve ayakların mevcut olup bir veya daha fazla kol veya bacağın doğuştan kısmen eksik olması ile karakterize edilen bir anomali meromelia i.
doğuştan tek bacaklı veya ayaklı doğan kimse monopus i.
vücutta doğuştan bulunan iz mother's mark i.
doğuştan var olan genetous s.
doğuştan özürlü congenitally handicapped/disabled s.
doğuştan suçlu born criminal s.
doğuştan beyaz saçlı albino s.
Psychology
doğuştan delilik congenital insanity i.
doğuştan fikirler innate ideas i.
doğuştan yatkınlık innate predisposition i.
doğuştan serbest bırakma mekanizmaları innate releasing mechanism i.
doğuştan suçlular born criminals i.
doğuştan serbest bırakma mekanizması irm (innate releasing mechanism) kısalt.
Mental Health
doğuştan zihinsel olarak yetersiz kimse ament i.
doğuştan zihinsel olarak yetersiz kimse amentum i.
Dentistry
doğuştan dişlerin olmaması anodontia i.
Pathology
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe lactase deficiency i.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe lactose intolerance i.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe milk intolerance i.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe lactose intolerance i.
lenf damarını doğuştan genişlemesi veya lenf damarı tıkanıklığı sonucu cildin kalınlaşması nevoid elephantiasis i.
morarmaya sebep olan, doğuştan gelen bir kalp rahatsızlığı tetralogy of fallot i.
kadınlarda x kromozomunun tamamen veya kısmen olmamasından kaynaklı doğuştan gelen bir bozukluk turner syndrome i.
kadınlarda x kromozomunun tamamen veya kısmen olmamasından kaynaklı doğuştan gelen bir bozukluk turners syndrome i.
kadınlarda x kromozomunun tamamen veya kısmen olmamasından kaynaklı doğuştan gelen bir bozukluk turner's syndrome i.
kol veya bacağın doğuştan olmaması amelia i.
doğuştan miyatoni congenital myatonia i.
rahmin doğuştan olmaması ametria i.
doğuştan gelen hastalık veya yaralanma sonucu irisin olmaması aniridia i.
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk ankyloglossia i.
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk tongue tie i.
organın doğuştan olmaması aplasia i.
organın doğuştan anormal gelişimi aplasia i.
doğuştan akciğerlerin tamamen genişleyememesi atelectasis i.
doğuştan gelen fakat genellikle kalıtsal olmayan malformasyon embryopathy i.
hücrelerde fonksiyonel peroksizomların azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen doğuştan gelen nadir bir hastalık zellweger syndrome i.
hücrelerde fonksiyonel peroksizomların azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen doğuştan gelen nadir bir hastalık cerebrohepatorenal syndrome i.
idrar kanalının penisin üst duvarında açık kaldığı doğuştan gelen bir anormallik epispadias i.
doğuştan çarpık ayak equinovarus i.
ergenlik döneminde testislerin olgunlaşmadığı, doğuştan gelen bir cinsel bozukluk kallman's syndrome i.
ayak ve bacakların birbirine yapışık olduğu doğuştan gelen bir anomali mermaid i.
ayak ve bacakların birbirine yapışık olduğu doğuştan gelen bir anomali sirenomelus i.
alındaki frontal sütürlerin kapanmamasından kaynaklanan doğuştan bir şekil bozukluğu metopism i.
kaslarda zayıflık ve zeka geriliği şeklinde kendini gösteren doğuştan bir bozukluk lysine intolerance i.
kaslarda zayıflık ve zeka geriliği şeklinde kendini gösteren doğuştan bir bozukluk lysinemia i.
el veya ayakta bir veya birkaç parmağın doğuştan yokluğu oligodactyly i.
yüzün bir yarısında anomali ile karakterize, doğuştan gelen bir bozukluk goldenhar's syndrome i.
yüzün bir yarısında anomali ile karakterize, doğuştan gelen bir bozukluk oculoauriculovertebral dysplasia i.
kanserin yüzdeki deriyi yok ettiği ve körlüğe sebep olduğu doğuştan gelen ender bir bozukluk gorlin syndrome i.
kafatası ve yüz kemiklerinde doğuştan gelen şekil bozukluğu dyscephalia i.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindiremeyen lactose-intolerant s.
doğuştan sağır prelingually deaf s.
Biology
doğuştan gelen cinsiyet cis-gender i.
doğuştan gelen cinsiyet cisgender i.
doğuştan erkek (cinsiyet) cismale i.
doğuştan erkek (cinsiyet) cis-male i.
doğuştan kadın (cinsiyet) cisfemale i.
doğuştan kadın (cinsiyet) cis-female i.
doğuştan beyaz saçlı leucoethiops i.
doğuştan bitişik adherent s.
doğuştan bitişik adnate s.
doğuştan yapışık connate s.
Zoology
(hayvanların doğuştan gelen) yön bulma kabiliyeti homing abilities i.
testisleri doğuştan gizli olan testicond s.
doğuştan boynuzsuz (hayvan) mulley s.
Botanic
doğuştan bitişik kısımları olmadan olgunlaşmış perikarptan oluşan bir meyve autocarp i.
aynı türden olan parçaların doğuştan birleşik olması cohesion i.
doğuştan bitişik kısımları olmadan olgunlaşmış perikarptan oluşan autocarpous s.
Tobacco
doğuştan gelen bir yeteneğe sahip olan green-fingered s.
Religious
insanoğlunun doğuştan günahlı olduğunu kabul edip kurtuluşun özgür irade ile kutsal ruh'un ortak çalışması olduğunu öne süren öğretiyi takip eden kimse semi-pelagian i.
Philosophy
bilginin doğuştan geldiğini öne süren felsefi öğretiyi savunan kimse nativist i.
doğuştan ideler innate ideas i.
doğuştan iyi olma innate goodness i.
doğuştan gelen iz archi-trace i.
tüm insanların doğuştan iyi olduklarına inanan bir görüş innate goodness i.
var olma ideasının doğuştan bulunduğunu ve doğru bilgiye bu yol ile ulaşılabileceğini öne süren rosmini felsefesi rosminianism i.
doğuştan olan innate s.
Music
(doğuştan değil) sonradan, eğitim ile gelişen müzik kulağı relative pitch i.
Abbreviation
doğuştan getirilen ve bütün insan dillerinde ortak birtakım kuralların varlığını savunan kuram ug (universal grammar) i.
Archaic
doğuştan gelen karakter subsistency i.
doğuştan gelen tutum subsistency i.
doğuştan budala natural s.
doğuştan gelen zihin güçleri olmayan unqualitied s.
doğuştan olan inexistent s.
Slang
doğuştan hayırsız addedilen ve insanlar üzerinde kötü etki bırakması muhtemel kimse bad seed i.
Modern Slang
zihinsel ve fiziksel bazı engellere neden olan ve doğuştan gelen bir anomali amsterdam syndrome i.