carry one - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

carry one

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"carry one" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Speaking
carry one expr. elde var 1
carry one expr. elde var bir

"carry one" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 74 sonuç

İngilizce Türkçe
General
carry one through f. bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak
carry one through f. bir şey birini ayakta tutmak
carry one step further f. ileri taşımak
Phrasals
carry something around (with one) f. beraberinde taşımak
carry something around (with one) f. yanında taşımak
carry something around (with one) f. yanında bulundurmak
carry something with one f. beraberinde taşımak
carry something with one f. yanında taşımak
carry something around with one f. (bir şeyi) beraberinde/yanında taşımak
carry (one) back f. (birini) geçmişe götürmek
carry (one) back f. (birine) eski bir zamanı hatırlatmak
carry (something) with (one) f. (bir şeyi) aklının bir köşesinde tutmak
carry (something) with (one) f. (bir şeyi) hiç unutmamak
carry (something) with (one) f. bir his, düşünce her zaman biriyle olmak
carry (something) with (one) f. (bir şeyi) içinde/ruhunda taşımak
Idioms
carry the world before (one) f. başarı basamaklarını hızla tırmanmak
carry the world before (one) f. hızla yükselmek
carry the world before (one) f. kısa sürede büyük başarı elde etmek/göstermek
carry the world before (one) f. dünyayı önüne katmak
carry fire in one hand and water in the other f. iki yüzlü olmak
carry fire in one hand and water in the other f. iki yüzlü davranmak
carry the world before (one) f. her engeli aşarak başarı elde etmek
carry the world before (one) f. her zorluğun üstesinden gelmek
carry all before (one) f. her engeli aşarak başarı elde etmek
carry all before (one) f. her zorluğun üstesinden gelmek
carry all before one f. başarmak
carry all before one f. tüm engelleri aşmak
carry (one) (somewhere) f. (birine bir yere) kadar eşlik etmek
carry (one) (somewhere) f. (birini bir yere) götürmek
carry (one) (somewhere) f. (birini bir yere) bırakmak
carry a torch for (one) f. (birine) abayı yakmak
carry a torch for (one) f. (birine) aşık olmak
carry a torch for (one) f. (birine) gizli/karşılıksız bir şekilde aşık olmak
carry a torch for (one) f. (birine) platonik aşık olmak
carry a torch for (one) f. (birini) gizliden gizliye sevmek
carry all before (one) f. tüm rakiplerini geride bırakmak
carry all before (one) f. tüm rakiplerinin önüne geçmek
carry with one f. beraberinde taşımak
carry with one f. yanında taşımak
carry with one f. kucağında taşımak
carry with one f. yanında gezdirmek
run as fast as (one's) legs can carry (one) f. koşabildiği kadar hızlı koşmak
run as fast as (one's) legs can carry (one) f. olabildiğince hızlı koşmak
run as fast as (one's) legs can carry (one) f. son sürat koşmak
run as fast as (one's) legs can carry (one) f. var gücüyle koşmak
run as fast as (one's) legs can carry (one) f. olanca hızıyla koşmak
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacaklarının seni taşıyacağı yere kadar
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacakların kesilene/kopana kadar
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacakların tutmaz olana kadar
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. var gücüyle
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. var hızıyla
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. olabildiğince hızlı
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. olanca hızıyla
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacakları kopana/kesilene dek
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacaklarına kuvvet
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. var gücüyle
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. var hızıyla
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. olabildiğince hızlı
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. olanca hızıyla
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacakları kopana/kesilene dek
as fast as (one's) legs can carry (one) zf. bacaklarına kuvvet
as fast as (one's) legs can carry (one) expr. kaçabildiği kadar hızlı
as fast as (one's) legs can carry (one) expr. koşabildiği kadar hızlı
as fast as (one's) legs can carry (one) expr. olabildiğince hızlı
Speaking
carry the one expr. elde var bir
carry the one expr. elde var 1
Archaic
dot and carry one f. yazmak
dot and carry one f. kaydetmek
dot and carry one f. saymak
dot and carry one f. sıralamak
dot and carry one f. topallamak
dot and carry one f. koltuk değneği ile yürümek
dot and carry one f. düzensiz ilerlemek
dot and carry one f. sarsılarak gitmek