Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
-lived
"-lived"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
-lived
s.
canlı
2
Genel
-lived
s.
ömürlü
3
Genel
-lived
s.
yaşamlı
"-lived"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 44 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
short-lived peace
i.
kısa süren barış
2
Genel
long-lived
s.
uzun ömürlü
3
Genel
short-lived
s.
kısa ömürlü
4
Genel
longest-lived
s.
en uzun ömürlü
5
Genel
long-lived
s.
dayanıklı
6
Genel
lived-in
s.
kendi evindeymiş gibi
7
Genel
lived-in
s.
rahat
8
Genel
lived-in
s.
doğal
9
Genel
low-lived
s.
adi
10
Genel
low-lived
s.
düşük
11
Genel
low-lived
s.
varoş
12
Genel
low-lived
s.
kaba
13
Genel
low-lived
s.
namussuz
14
Genel
low-lived
s.
güvenilmez
15
Genel
low-lived
s.
alçak
16
Genel
long-lived
s.
uzun süre dayanan
17
Genel
long-lived
s.
uzun süren
18
Genel
long-lived
s.
kalıcı
19
Genel
long-lived
s.
uzun soluklu
20
Genel
long-lived
s.
uzun süre çalışan
21
Genel
long-lived
s.
sağlam
Phrases
22
İfadeler
(and) they lived happily ever after
expr.
(ve) ömürlerinin sonuna kadar mutlu oldular/yaşadılar
23
İfadeler
and they lived happily ever after
expr.
ve sonsuza dek mutlu yaşadılar
Colloquial
24
Konuşma Dili
(one) hasn't lived (until)
expr.
(bir şeyi yapmadan) yaşadım deme
25
Konuşma Dili
(one) hasn't lived (until)
expr.
(biri) bir şeyi yapmadan yaşamış sayılmaz
Speaking
26
Konuşma
i kind of lived there for a while
expr.
bir süre orada yaşadım sayılır
27
Konuşma
I lived with my parents last year
expr.
geçen yıl ailemle birlikte yaşıyordum
28
Konuşma
how long have you lived here?
expr.
ne zamandır burada yaşıyorsunuz?
29
Konuşma
how long have you lived here?
expr.
ne zamandır burada yaşıyorsun?
30
Konuşma
you haven't lived
expr.
(yapmamışsan/görmemişsen) yaşamamışsın demektir/yaşamış sayma kendini
31
Konuşma
you haven't lived till something
expr.
-e kadar yaşıyorum/yaşadım diyemezsin
32
Konuşma
you haven't lived until something
expr.
-e kadar yaşıyorum/yaşadım diyemezsin
33
Konuşma
I have lived here for years
expr.
yıllardır burada yaşıyorum
Trade/Economic
34
Ticaret/Ekonomi
other long lived assets
i.
diğer duran varlıklar
35
Ticaret/Ekonomi
long lived (fixed) assets
i.
duran varlıklar
36
Ticaret/Ekonomi
intangible long lived assets
i.
maddi olmayan uzun ömürlü varlıklar
37
Ticaret/Ekonomi
tangible long lived assets
i.
maddi duran varlıklar
38
Ticaret/Ekonomi
intangible long lived assets
i.
maddi olmayan duran varlıklar
39
Ticaret/Ekonomi
long lived assets
i.
uzun ömürlü varlık
40
Ticaret/Ekonomi
long lived assets
i.
uzun ömürlü varlıklar
Politics
41
Siyasal
short-lived climate pollutants
i.
kısa ömürlü çevre kirleticiler
Mechanic
42
Mekanik
short-lived
s.
kısa ömürlü
Social Sciences
43
Sosyal Bilimler
lived name
i.
mevcut isim
44
Sosyal Bilimler
lived name
i.
kullanılan isim
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of -lived
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy