İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | hail i. | dolu | ||
The hail harmed the crops. Dolu ekinlere zarar verdi. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | hail f. | dolu yağmak | ||
It's hailing. Dolu yağıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | hail f. | selamlamak | ||
Some speakers have hailed the Valencia Summit as a success. Bazı konuşmacılar Valencia Zirvesini bir başarı olarak selamladılar. More Sentences |
||||
Genel | hail f. | taksi çağırmak | ||
There's no need to hail a taxi. Taksi çağırmaya gerek yok. More Sentences |
||||
Genel | hail f. | dolu yağmak | ||
Have you ever seen it hail? Hiç dolu yağdığını gördün mü? More Sentences |
||||
Genel | hail f. | alkışlamak | ||
The crowd hailed the winner. Kalabalık, kazananı alkışladı. More Sentences |
||||
Genel | hail ünl. | yaşasın | ||
Hail! Yaşasın! More Sentences |
||||
Tobacco | ||||
Tütün | hail i. | dolu | ||
The hail cracked the window. Dolu, camı kırdı. More Sentences |
||||
Geography | ||||
Coğrafya | hail i. | dolu | ||
How does hail form? Dolu nasıl oluşur? More Sentences |
||||
Meteorology | ||||
Meteoroloji | hail i. | dolu | ||
The hail cracked the window. Dolu, pencereyi çatlattı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | hail i. | sağanak | ||
Genel | hail i. | yağmur | ||
Genel | hail i. | selamlama | ||
Genel | hail i. | yemekhane | ||
Genel | hail i. | dikkat çekmek için bağırma | ||
Genel | hail i. | selamlamak için bağırma | ||
Genel | hail i. | duyma mesafesi | ||
Genel | hail i. | dolu sağanağı | ||
Genel | hail i. | buz tanesi sağanağı | ||
Genel | hail i. | seslenme mesafesi | ||
Genel | hail i. | söz, fikir, düşünce silsilesi | ||
Genel | hail i. | dolu etkisi veren şey | ||
Genel | hail f. | çağırmak | ||
Genel | hail f. | limanından gelmek | ||
Genel | hail f. | yağdırmak | ||
Genel | hail f. | yağmak | ||
Genel | hail f. | dolu halinde yağmak | ||
Genel | hail f. | yerlisi olmak | ||
Genel | hail f. | seslenmek | ||
Genel | hail f. | övmek | ||
Genel | hail f. | göklere çıkarmak | ||
Genel | hail f. | takdir etmek | ||
Genel | hail f. | (bir şeyi) dökmek | ||
Genel | hail f. | (geçen gemiye verilen) selamlama veya teşhis sinyali | ||
Genel | hail f. | kutlamak | ||
Genel | hail f. | yaklaşıp konuşmak | ||
Genel | hail f. | tezahüratla ilan etmek | ||
Genel | hail f. | onaylamak | ||
Genel | hail f. | dikkat çekmek için bağırmak | ||
Genel | hail f. | … olarak selamlamak | ||
Genel | hail f. | selamlamak için sinyal vermek | ||
Genel | hail f. | dolu gibi yağmak | ||
Genel | hail s. | kusursuz | ||
Genel | hail s. | hastalıksız | ||
Genel | hail ünl. | çok yaşa | ||
Genel | hail ünl. | var ol | ||
Genel | hail ünl. | oley | ||
Tobacco | ||||
Tütün | hail i. | yağış | ||
Literature | ||||
Edebiyat | hail ünl. | selam olsun sana | ||
Meteorology | ||||
Meteoroloji | hail i. | dolulu gün | ||
Meteoroloji | hail f. | çağırmak | ||
Meteoroloji | hail f. | dolu yağmak |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | hail | curtain i. |
Genel | hail | barrier i. |
Ottoman Turkish | ||
Osmanlıca | hail | barrier i. |