|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
uzun |
long adj.
|
|
This type of principle is going to be general for a long period.
Bu tip prensipler uzun bir süre genel geçer olacak.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
uzun |
tall adj.
|
|
Quite apart from the Gallic bias of its content, this timetable started out as a tall order in linguistic terms.
İçeriğindeki Galya yanlılığı bir yana bu zaman çizelgesi dilbilimsel açıdan uzun bir sipariş olarak başladı.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
uzun boylu |
tall adj.
|
|
I want to be strong and tall and powerful.
Güçlü, uzun boylu ve kuvvetli olmak istiyorum.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
uzun ömür |
longevity n.
|
|
The secret of longevity is to choose your parents carefully.
Uzun ömrün sırrı, anne ve babayı dikkatli bir biçimde seçmektir.
More Sentences
|
5 |
General |
uzun atlama |
long jump n.
|
|
He has given up running in order to focus on the long jump.
Uzun atlamaya odaklanmak için koşmayı bıraktı.
More Sentences
|
6 |
General |
uzun zaman |
long time n.
|
|
It is true that we sometimes take a long time to reply.
Bazen cevap vermemizin uzun zaman aldığı doğrudur.
More Sentences
|
7 |
General |
bakış (uzun ve dikkatli) |
stare n.
|
|
My sister fixed me with an angry stare.
Kız kardeşim öfkeli bir bakışla beni düzeltti.
More Sentences
|
8 |
General |
uzun süre |
long time n.
|
|
I will stop there and thank you for listening, as there are a few people who have been waiting a very long time already.
Burada duracağım ve beni dinlediğiniz için teşekkür edeceğim, zira zaten çok uzun süredir bekleyen birkaç kişi var.
More Sentences
|
9 |
General |
uzun ömürlü olma |
longevity n.
|
|
The secret of longevity is to choose your parents carefully.
Uzun ömürlü olmanın sırrı ebeveynlerini dikkatli seçmektir.
More Sentences
|
10 |
General |
uzun mesafeli |
long distance n.
|
|
Can long distance relationships work?
Uzun mesafeli ilişkiler yürüyebilir mi?
More Sentences
|
11 |
General |
uzun çalışma saatleri |
long hours n.
|
|
This translates into longer hours and less job security for the staff.
Bu da personel için daha uzun çalışma saatleri ve daha az iş güvencesi anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
12 |
General |
uzun süre |
ages n.
|
|
It's been ages.
Uzun süre oldu.
More Sentences
|
13 |
General |
uzun zaman |
ages n.
|
|
I haven't done this in ages.
Bunu uzun zamandır yapmamıştım.
More Sentences
|
14 |
General |
uzun süre |
a long time n.
|
|
The Commission proposal, however, will undermine these prospects for a long time.
Ancak Komisyon teklifi, bu beklentileri uzun süre baltalayacaktır.
More Sentences
|
15 |
General |
uzun hikaye |
long story n.
|
|
He bored us with his long stories.
Uzun hikayeleriyle bizi sıktı.
More Sentences
|
16 |
General |
uzun adım |
stride n.
|
|
The new year is coming with long strides.
Yeni yıl uzun adımlarla geliyor.
More Sentences
|
|
17 |
General |
uzun liste |
long list n.
|
|
With that long list you make it sound as though I have been extremely busy.
Bu uzun listeyle sanki son derece meşgulmüşüm gibi bir izlenim yaratıyorsunuz.
More Sentences
|
18 |
General |
uzun süreli |
long duration n.
|
|
Lifelong learning requires the opposite, namely continuity and courses of long duration.
Yaşam boyu öğrenme bunun tam tersini, yani sürekliliği ve uzun süreli kursları gerektirir.
More Sentences
|
19 |
General |
uzun mesafe |
long distance n.
|
|
Spices, for example, can be transported over extremely long distances.
Örneğin baharatlar son derece uzun mesafelere taşınabilir.
More Sentences
|
20 |
General |
uzun saç |
long hair n.
|
|
Medicine man Hoo Sateow from Thailand has the world's documented longest hair at 16' 11 long.
Taylandlı şifacı Hoo Sateow 16' 11 uzunluğuyla dünyanın belgelenmiş en uzun saçına sahip.
More Sentences
|
21 |
General |
uzun sakal |
long beard n.
|
|
All the old men in our village have long beards.
Köyümüzdeki tüm yaşlı adamların uzun sakalları var.
More Sentences
|
22 |
General |
ince uzun kılıç |
rapier n.
|
|
The fencer skillfully wielded his rapier.
Eskrimci ince uzun kılıcını ustalıkla kullandı.
More Sentences
|
23 |
General |
uzun vadeli etkiler |
long-term effects n.
|
|
But where is the scientific evidence about the medium- and long-term effects of GM crops upon biodiversity?
Ancak GD ürünlerin biyoçeşitlilik üzerindeki orta ve uzun vadeli etkilerine ilişkin bilimsel kanıtlar nerede?
More Sentences
|
24 |
General |
uzun yürüyüşler |
long walks n.
|
|
I enjoy long walks on the beach.
Sahilde uzun yürüyüşlerden hoşlanırım.
More Sentences
|
25 |
General |
en uzun mesafe |
longest distance n.
|
|
Time is the longest distance between two places.
Zaman, iki yer arasındaki en uzun mesafedir.
More Sentences
|
26 |
General |
uzun bir liste |
a long list n.
|
|
Crisis conditions, to put it mildly, prevail in a long list of developing countries.
Kriz koşulları, en hafif tabirle, gelişmekte olan ülkelerin uzun bir listesinde hüküm sürmektedir.
More Sentences
|
27 |
General |
uzun mesafe |
long haul n.
|
|
We're here for the long haul.
Uzun mesafe için buradayız.
More Sentences
|
28 |
General |
uzun süreç |
long process n.
|
|
This has been a problem in the long process on many occasions.
Bu uzun süreçte pek çok kez sorun teşkil etmiştir.
More Sentences
|
29 |
General |
uzun süreli tedavi |
long-term treatment n.
|
|
Our own citizens who are HIV positive are able to access long-term treatment with effective medication.
HIV pozitif olan kendi vatandaşlarımız etkili ilaçlarla uzun süreli tedaviye erişebilmektedir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
30 |
Common Usage |
uzun öğüt |
lecture n.
|
|
31 |
Common Usage |
uzun ve uydurma hikaye |
yarn n.
|
|
32 |
Common Usage |
uzun tahta |
batten n.
|
|
General |
|
33 |
General |
postiş (uzun bir) |
switch n.
|
|
34 |
General |
uzun gövdeli ve uzun kuyruklu orta boy tropik yaban kedisi |
jaguarondi n.
|
|
35 |
General |
uzun kuyruklu çift |
long tail pair n.
|
|
36 |
General |
hayli uzun zaman |
a good long time n.
|
|
|
37 |
General |
uzun yürüyüş yapan kimse |
hiker n.
|
|
38 |
General |
uzun mesafe uçuşu |
long distance flight n.
|
|
39 |
General |
uzun bir aradan sonra bir yere dönen (kimse) |
returnee n.
|
|
40 |
General |
horozun boynundaki uzun tüyler |
hackle n.
|
|
41 |
General |
uzun yemlik |
trough n.
|
|
42 |
General |
uzun tırnakli büyük pençeli koyu postlu bir hayvan |
wolverine n.
|
|
43 |
General |
uzun sürelilik |
diuturnity n.
|
|
44 |
General |
alçak basınçlı dar ve uzun hava sahası |
low pressure trough n.
|
|
45 |
General |
uzun saplı tencere |
saucepans n.
|
|
46 |
General |
uzun taşıma mesafesi |
a long haul n.
|
|
47 |
General |
yünden yapılmış renkli uzun şal |
sarape n.
|
|
48 |
General |
uzun süren zor bir iş |
a long haul n.
|
|
49 |
General |
uzun zırh |
byrnie n.
|
|
50 |
General |
ince uzun yaprak |
blade n.
|
|
51 |
General |
uzun müddet |
a long time n.
|
|
52 |
General |
sabahlık (uzun ve süslü) |
negligee n.
|
|
53 |
General |
kısa, geniş kanatlı ve uzun kuyruklu bir şahin |
accipiter n.
|
|
54 |
General |
türlü işlerde kullanılan ağaçtan uzun ve geniş kap |
hull n.
|
|
55 |
General |
uzun yürüyüşe çıkan kimse |
hiker n.
|
|
56 |
General |
uzun süren düşmanlık |
feud n.
|
|
57 |
General |
uzun bir mesafe |
a good distance n.
|
|
58 |
General |
uzun adımlarla yürüme |
stride n.
|
|
59 |
General |
uzun boyluluk |
lankness n.
|
|
60 |
General |
dar ve uzun açıklık |
slot n.
|
|
61 |
General |
hindistan polisi tarafından kullanılan uzun ağır bambu’dan yapılmış bir cop |
lathi n.
|
|
62 |
General |
iki uzun heceli sözcük |
spondee n.
|
|
63 |
General |
uzun ince parça |
sliver n.
|
|
64 |
General |
ince uzun sandal |
toothpick n.
|
|
65 |
General |
uzun ve dar kesik |
slit n.
|
|
66 |
General |
uzun adımlarla yürüme |
lope n.
|
|
67 |
General |
uzun kuyruklu ufak tefek bir asya maymunu |
langur n.
|
|
68 |
General |
uzun ve sivri diş |
fang n.
|
|
69 |
General |
uzun yaprak |
blade n.
|
|
70 |
General |
uzun bacaklılık |
longleggedness n.
|
|
71 |
General |
insanların ve hayvanların toplu halde ve uzun mesafelerde yer değiştirmesi |
migration n.
|
|
72 |
General |
daha uzun yaşama |
survival n.
|
|
73 |
General |
uzun odaklı mercek |
long focus lens n.
|
|
74 |
General |
bir direğin ucuna uzun bir iple bağlı olan bir top ile oynanan çift kişilik bir oyun |
tetherball n.
|
|
75 |
General |
uzun eşek oynama |
leapfrogging n.
|
|
76 |
General |
uzun yol bisikleti |
roadster n.
|
|
|
77 |
General |
uzun köprü (göl/bataklık üzerinden geçen) |
causeway n.
|
|
78 |
General |
uzun vadeli değişim |
secular trend n.
|
|
79 |
General |
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) |
aspiration n.
|
|
80 |
General |
uzun ve zorlu bir yolculuk |
trek n.
|
|
81 |
General |
mısraları bir kısa bir uzun on ikişer heceli şiir |
alexandrine n.
|
|
82 |
General |
uzun yürüyüş yapan |
hiker n.
|
|
83 |
General |
uzun kesik |
slash n.
|
|
84 |
General |
uzun konuşma |
homily n.
|
|
85 |
General |
uzun münakaşa |
diatribe n.
|
|
86 |
General |
uzun makale |
feature n.
|
|
87 |
General |
uzun vokal |
long vocal n.
|
|
88 |
General |
uzun ve sıkıcı bölüm |
longueur n.
|
|
89 |
General |
uzun yürüyüş |
hike n.
|
|
90 |
General |
uzun çizme |
thigh boot n.
|
|
91 |
General |
uzun ve bol kemerli palto |
ulster n.
|
|
92 |
General |
uzun süreli hava tahmini |
long range forecast n.
|
|
93 |
General |
uzun palto |
chesterfield n.
|
|
94 |
General |
uzun boylu ve zayıf olma |
ranginess n.
|
|
95 |
General |
uzun yolculuk (özel bir amaçla yapılan) |
expedition n.
|
|
96 |
General |
uzun alevli kömür |
candle coal n.
|
|
97 |
General |
eski yunan şiirinde kısa bir beytin uzun bir beyti takip ettiği manzume şekli |
epode n.
|
|
98 |
General |
uzun yastık |
bolster n.
|
|
99 |
General |
nefesini uzun tutabilme |
long windedness n.
|
|
100 |
General |
uzun mesafe hedefi (okçuluk) |
rover n.
|
|
101 |
General |
düz ve uzun kılıç |
rapier n.
|
|
102 |
General |
uzun mesafeler arası iletişim |
long distance communications n.
|
|
103 |
General |
ince uzun bayrak |
streamer n.
|
|
104 |
General |
uzun saplı balta |
poleax n.
|
|
105 |
General |
uzun testere |
whipsaw n.
|
|
106 |
General |
uzun süren bir ihtilaf |
a running battle n.
|
|
107 |
General |
çok uzun zaman |
blue moon n.
|
|
108 |
General |
uzun bıçak |
bolo n.
|
|
109 |
General |
ince uzun bacaklar |
spindleshanks n.
|
|
110 |
General |
uzun ve ince kumul |
seif n.
|
|
111 |
General |
uzun putrel |
boom n.
|
|
112 |
General |
çok uzun zaman |
eon n.
|
|
113 |
General |
uzun yaşam |
longevity n.
|
|
114 |
General |
uzun süre |
heaps of time n.
|
|
115 |
General |
uzun ve eğri bıçak |
bowie knife n.
|
|
116 |
General |
uzun etekli kadın elbisesi |
gown n.
|
|
117 |
General |
uzun sap |
staff n.
|
|
118 |
General |
uzun yara |
slash n.
|
|
119 |
General |
vezinsiz uzun şiir |
ode n.
|
|
120 |
General |
bir uzun ve bir kısa heceli ölçü |
trochaic n.
|
|
121 |
General |
uzun bacaklılık |
legginess n.
|
|
122 |
General |
geçmeye yarayan dar ve uzun aralık |
corridor n.
|
|
123 |
General |
uzun araç |
long vehicle n.
|
|
124 |
General |
asya ve afrika'da yetişen uzun çam ağacı |
palmyra n.
|
|
125 |
General |
uzun boynuzlu hayvan |
longhorn n.
|
|
126 |
General |
uzun kuyruklu |
longtail n.
|
|
127 |
General |
uzun süre |
aeon n.
|
|
128 |
General |
uzun sivri diş |
fang n.
|
|
129 |
General |
uzun çizme |
hessian boot n.
|
|
130 |
General |
çok uzun süre |
aeon n.
|
|
131 |
General |
uzun ve çetin yürüyüş |
hike n.
|
|
132 |
General |
uzun arap giysisi |
jellaba n.
|
|
133 |
General |
uzun uzadıya düşünme |
rumination n.
|
|
134 |
General |
uzun saplı tencere |
saucepan n.
|
|
135 |
General |
uzun bir uçak yolculuğundan sonra zaman farkından doğan uyku düzensizliği, yorgunluk vb |
jet lag n.
|
|
136 |
General |
uzun ayaklı amerikan tavşanı |
jackrabbit n.
|
|
137 |
General |
fazlasıyla uzun (konuşma/yazma) |
verbosity n.
|
|
138 |
General |
ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk |
journey n.
|
|
139 |
General |
uzun ve tumturaklı konuşma |
harangue n.
|
|
140 |
General |
uzun adımlarla koşma |
lope n.
|
|
141 |
General |
akrobatların taktıkları çok uzun ayaklar |
stilt n.
|
|
142 |
General |
uzun ömürlülük |
longevity n.
|
|
143 |
General |
uzun uzadıya söz |
diffuseness n.
|
|
144 |
General |
çok uzun bir eteğin yerde sürünen kısmı |
train n.
|
|
145 |
General |
uzun ve dar parça |
strip n.
|
|
146 |
General |
uzun mesafe koşucusu |
long distance runner n.
|
|
147 |
General |
eski hindu hekimlik ve uzun yaşam sanatı |
ayurveda n.
|
|
148 |
General |
çok sayıda yolcu taşıyan ve uzun yolculuklarla turlarda kullanılan motorlu, büyük kara taşıtı |
coach n.
|
|
149 |
General |
uzun kemik |
long bone n.
|
|
150 |
General |
iki mors harfinden uzun olanı |
dah n.
|
|
151 |
General |
daha uzun bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
152 |
General |
özellikle ağaçlar arasından uzun ve dar manzara |
vista n.
|
|
153 |
General |
hayvanın uzun burnu |
snout n.
|
|
154 |
General |
uzun bir süre |
a good while n.
|
|
155 |
General |
uzun ve dar delik |
slit n.
|
|
156 |
General |
uzun çizme |
top boot n.
|
|
157 |
General |
uzun uzun düşünme |
deliberation n.
|
|
158 |
General |
uzun olma |
lengthiness n.
|
|
159 |
General |
uzun konçlu çizme |
top boot n.
|
|
160 |
General |
uzun saplı balta |
poleaxe n.
|
|
161 |
General |
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) |
ambition n.
|
|
162 |
General |
üniversitedeki öğretim üyesine tanınan uzun ve maaşlı izin |
sabbatical n.
|
|
163 |
General |
çengelli uzun sırık |
boat hook n.
|
|
164 |
General |
uzun ve ince makarna |
spaghetti n.
|
|
165 |
General |
özellikle kuzeybatı ispanya'da akarsu vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan dar ve uzun koylar |
ria n.
|
|
166 |
General |
uzun tahta |
plank n.
|
|
167 |
General |
uzun yay |
longbow n.
|
|
168 |
General |
uzun çizme |
hessian boots n.
|
|
169 |
General |
uzun gövdeli ve kısa bacaklı bir av köpeği |
basset n.
|
|
170 |
General |
uzun saplı gözlük |
lorgnette n.
|
|
171 |
General |
uzun kablo |
long wire n.
|
|
172 |
General |
uzun dalga |
long wave n.
|
|
173 |
General |
uzun çizgi |
band n.
|
|
174 |
General |
uzun ve su geçirmez çizme |
waders n.
|
|
175 |
General |
çok uzun veya sonsuz zaman |
eon n.
|
|
176 |
General |
uzun stroklu motor |
long stroke engine n.
|
|
177 |
General |
uzun menzilli radar |
long range radar n.
|
|
178 |
General |
dar ve uzun yiv |
slot n.
|
|
179 |
General |
uzun boyluluk |
lankiness n.
|
|
180 |
General |
deniz araçlarında zor hava şartlarına ve uzun fırtınalara dayanıklılık |
seakeeping n.
|
|
181 |
General |
uzun kelimelerin kullanımı |
sesquipedality n.
|
|
182 |
General |
uzun ve ensiz masa örtüsü |
runner n.
|
|
183 |
General |
uzun azar |
tirade n.
|
|
184 |
General |
uzun ses |
long n.
|
|
185 |
General |
gösteride uzun süreli alkışı hakeden oyuncu veya gösterinin bir sahnesi |
showstopper n.
|
|
186 |
General |
uzun ömürlü bitki |
perennial n.
|
|
187 |
General |
uzun çorap |
stocking n.
|
|
188 |
General |
uzun dönem |
long run n.
|
|
189 |
General |
uzun mumluk |
torchere n.
|
|
190 |
General |
uzun şamdan |
torchere n.
|
|
191 |
General |
uzun balık oltası |
trotline n.
|
|
192 |
General |
büyük kiliselerin binanın diğer kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı (mimari) |
nave n.
|
|
193 |
General |
uzun namlulu bir ateşli silah |
hackbut n.
|
|
194 |
General |
uzun vadeli çalışmalar |
longitudinal studies n.
|
|
195 |
General |
uzun vadeli metot |
longitudinal method n.
|
|
196 |
General |
uzun antenli çekirgeler |
katydids n.
|
|
197 |
General |
uzun ömürlülük |
indelibility n.
|
|
198 |
General |
uzun muhabbet |
long conversation n.
|
|
199 |
General |
uzun muhabbet |
lengthy conversation n.
|
|
200 |
General |
uzun film |
feature n.
|
|
201 |
General |
uzun ömürlülük |
perennity n.
|
|
202 |
General |
uzun ve kıvırcık peruk |
afro wig n.
|
|
203 |
General |
uzun saplı bel |
paddle n.
|
|
204 |
General |
yaprağın ince uzun kısmı |
lamina n.
|
|
205 |
General |
uzun uzadıya yapılan açıklama veya bahane |
song and dance n.
|
|
206 |
General |
müslüman hintlilere özgü uzun ceket |
achkan n.
|
|
207 |
General |
uzun süre hizmet etmiş asker |
veteran soldier n.
|
|
208 |
General |
çok uzun bir süre |
blue moon n.
|
|
209 |
General |
uzun görüşme |
long interview n.
|
|
210 |
General |
uzun görüşme |
long discussion n.
|
|
211 |
General |
uzun süre |
long period of time n.
|
|
212 |
General |
dar uzun geçit |
corridor n.
|
|
213 |
General |
uzun sürgün |
elongated shoot n.
|
|
214 |
General |
uzun eldiven |
gauntlet n.
|
|
215 |
General |
uzun kadın giysisi |
gown n.
|
|
216 |
General |
uzun süreli müşteri |
long-standing customer n.
|
|
217 |
General |
uzun çizme |
calf-length n.
|
|
218 |
General |
uzun kuyruklu örümcekkuşu |
long-tailed shrike n.
|
|
219 |
General |
uzun süredir hastanede yatan hasta |
long-stay patient n.
|
|
220 |
General |
uzun dönemli bakım hizmetleri |
long-term care facilities n.
|
|
221 |
General |
uzun saplı tatlı kaşığı |
iced-tea spoon n.
|
|
222 |
General |
uzun kuyruklu korsanmartı |
long-tailed skua n.
|
|
223 |
General |
uzun rapor |
long-form report n.
|
|
224 |
General |
uzun metrajlı film |
full-length film n.
|
|
225 |
General |
uzun vadeli plan |
long-range plan n.
|
|
226 |
General |
nefesini uzun tutabilme |
long-windedness n.
|
|
227 |
General |
uzun yol sürücüsü |
long-distance driver n.
|
|
228 |
General |
uzun süreli müşteri |
long-time customer n.
|
|
229 |
General |
uzun kuyruklu baştankara |
long-tailed tit n.
|
|
230 |
General |
çok önemli olmayan ve üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gerekmeyen |
no-brainer n.
|
|
231 |
General |
çin cinsi küçük uzun tüylü bir köpek türü |
shih-tzu n.
|
|
232 |
General |
uzun ve zor iş |
grind n.
|
|
233 |
General |
uzun yuvarlak yastık |
bolster n.
|
|
234 |
General |
ayrıntılı ve uzun mektup |
epistle n.
|
|
235 |
General |
uzun mesafeler arası iletişim |
long-distance communications n.
|
|
236 |
General |
uzun sıra |
pew n.
|
|
237 |
General |
uzun bank |
pew n.
|
|
238 |
General |
uzun bir bekleme süresi |
a long wait n.
|
|
239 |
General |
uzun yün başlık |
poncho n.
|
|
240 |
General |
uzun kollu pamuklu kazak |
sweatshirt n.
|
|
241 |
General |
uzun yorucu yürüyüş |
trudge n.
|
|
242 |
General |
(19. yüzyılda kullanılan) uzun çizme |
hessian boot n.
|
|
243 |
General |
(19. yüzyılda kullanılan) uzun çizme |
wellington n.
|
|
244 |
General |
(19. yüzyılda kullanılan) uzun çizme |
hessian n.
|
|
245 |
General |
(19. yüzyılda kullanılan) uzun çizme |
jackboot n.
|
|
246 |
General |
uzun ve sıkıcı konuşma |
tirade n.
|
|
247 |
General |
uzun çizme |
top boots n.
|
|
248 |
General |
(19. yüzyılda kullanılan) uzun çizme |
wellington boot n.
|
|
249 |
General |
uzun yürüyüş |
tramp n.
|
|
250 |
General |
uzun süre |
long duration n.
|
|
251 |
General |
uzun ve geniş bir kayık türü |
tirhandil n.
|
|
252 |
General |
temelde tahıl ve bakliyat tüketimine dayalı bir diyet uygulayarak uzun ve sağlıklı bir hayat yaşamayı öngören bir öğreti |
macrobiotics n.
|
|
253 |
General |
uzun atlama tepsisi |
long jump tray n.
|
|
254 |
General |
uzun yaşamın sırrı |
the secret of long life n.
|
|
255 |
General |
uzun isim |
long title n.
|
|
256 |
General |
uzun haftasonu |
long weekend n.
|
|
257 |
General |
uzun süre |
extended period of time n.
|
|
258 |
General |
uzun zaman |
extended period of time n.
|
|
259 |
General |
ince ve uzun bir puro |
cheroot n.
|
|
260 |
General |
ince ve uzun bir puro |
stogie n.
|
|
261 |
General |
uzun bir olta |
boulter n.
|
|
262 |
General |
uzun süreli alıştırma/pratik |
long-term practice n.
|
|
263 |
General |
uzun süreli çalışma |
long-term practice n.
|
|
264 |
General |
uzun şort |
jamaica shorts n.
|
|
265 |
General |
uzun şort |
bermuda shorts n.
|
|
266 |
General |
18. yüzyılda giyilen uzun palto |
roquelaure n.
|
|
267 |
General |
uzun dönemdeki etkiler |
long-term effects n.
|
|
268 |
General |
uzun merdiven |
long stairs n.
|
|
269 |
General |
uzun merdiven |
long ladders n.
|
|
270 |
General |
uzun merdiven |
long stairway n.
|
|
271 |
General |
uzun süren ölüm |
protracted death n.
|
|
272 |
General |
uzun kollu tişört |
long sleeve t-shirt n.
|
|
273 |
General |
uzun vadeli sonuç |
long term outcome n.
|
|
274 |
General |
uzun vadede sonuç |
long term outcome n.
|
|
275 |
General |
uzun vadedeki getiri |
long term outcome n.
|
|
276 |
General |
bağış toplamak için düzenlenen uzun televizyon programı |
telethon n.
|
|
277 |
General |
uzun (kelime) |
sesquipedalia n.
|
|
278 |
General |
uzun süren/süreli yas/elem/keder |
prolonged grief n.
|
|
279 |
General |
uzun kelime kullanma |
sesquipedalianism n.
|
|
280 |
General |
uzun dal |
long branch n.
|
|
281 |
General |
uzun palto |
long coat n.
|
|
282 |
General |
uzun süredir kayıp/ortalıkta görünmeyen |
long lost n.
|
|
283 |
General |
uzun süreli korkular |
long-held fears n.
|
|
284 |
General |
uzun süreli korkular |
long-term fears n.
|
|
285 |
General |
uzun özet |
long summary n.
|
|
286 |
General |
uzun süredir görülmeyen akraba |
a long-lost relative n.
|
|
287 |
General |
uzun yol seyahati |
long road trip n.
|
|
288 |
General |
dünyanın en uzun binası |
the tallest building in the world n.
|
|
289 |
General |
uzun tır |
b-double n.
|
|
290 |
General |
sadece yüzme amaçlı kullanılan uzun ince havuz |
lap pool n.
|
|
291 |
General |
uzun adım |
long step n.
|
|
292 |
General |
uzun adımlar |
long steps n.
|
|
293 |
General |
iki kısa bir uzun heceli ölçü |
anapaest n.
|
|
294 |
General |
iki kısa bir uzun heceli ölçü |
anapest n.
|
|
295 |
General |
uzun namlulu eski bir tür silah |
arquebus n.
|
|
296 |
General |
uzun ve tümsekli dalga |
comber n.
|
|
297 |
General |
uzun boylu ve kıvrak kimse |
corn stalk n.
|
|
298 |
General |
uzun kiriş/omurga |
whelky n.
|
|
299 |
General |
uzun zaman yasaklanmış ziyaret |
long-banned visit n.
|
|
300 |
General |
uzun görüşmeler/müzakereler |
long negotiations n.
|
|
301 |
General |
uzun bıyıklı adam |
man with long mustache n.
|
|
302 |
General |
uzun eldiven |
gantlet n.
|
|
303 |
General |
uzun saplı balta |
pole-axe n.
|
|
304 |
General |
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
long house n.
|
|
305 |
General |
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
longhouse n.
|
|
306 |
General |
uzun süreli kullanım |
extended use n.
|
|
307 |
General |
uzun süreli kullanım |
long term use n.
|
|
308 |
General |
(uzun süredir kullanılmayan) hiçbir yere çıkmayan merdiven |
blank stairs n.
|
|
309 |
General |
uzun hapis cezası |
long sentence n.
|
|
310 |
General |
uzun hapis cezası |
long imprisonment n.
|
|
311 |
General |
uzun hapis cezası |
long term of imprisonment n.
|
|
312 |
General |
uzun yağmurluk |
long raincoat n.
|
|
313 |
General |
uzun süredir duyulan ihtiyaç |
long-felt need n.
|
|
314 |
General |
uzun süredir ihtiyaç duyulan şey |
long-felt need n.
|
|
315 |
General |
uzun konuşma |
screed n.
|
|
316 |
General |
uzun yazı |
screed n.
|
|
317 |
General |
uzun ve sıkıcı konuşma |
screed n.
|
|
318 |
General |
(ayı balığı, fil gibi hayvanların) uzun azı dişleri |
tusks n.
|
|
319 |
General |
uzun vadeli etki |
long-range impact n.
|
|
320 |
General |
uzun veda |
the long goodbye n.
|
|
321 |
General |
uzun bir hikaye veya izahat |
megillah n.
|
|
322 |
General |
resmi bir tören sonrası düzenlenen uzun soluklu kutlama |
vin d'honneur [fr] n.
|
|
323 |
General |
uzun arka sırtlığı olan kollu sandalye |
conversation chair n.
|
|
324 |
General |
uzun arka sırtlığı olan kollu sandalye |
caquetoire n.
|
|
325 |
General |
yarışlarda pistlerde otomobillerin yavaşlayabilmesini sağlamak amacıyla uzun düzlüklere yerleştirilen yapay viraj |
chicane n.
|
|
326 |
General |
yarışçının boğa üzerinde 8 saniye veya daha uzun süre kalmayı amaçladığı rodeo türü |
bull riding n.
|
|
327 |
General |
uzun erkek mayosu |
boardshorts n.
|
|
328 |
General |
uzun süredir kayıp oğul |
long-lost son n.
|
|
329 |
General |
uzun süre belalara ve acıya dayanma/sabretme |
longanimity n.
|
|
330 |
General |
uzun ve kalın saç örgüsü |
locs n.
|
|
331 |
General |
uzun ve kalın saç örgüsü |
dreads n.
|
|
332 |
General |
uzun ve kalın saç örgüsü |
dreadlocks n.
|
|
333 |
General |
rus denizcilerin giydiği mavi beyaz enine çizgileri olan uzun kollu atlet |
telnyashka n.
|
|
334 |
General |
genellikle siyah renkli uzun ve hafif konik bir orta çağ şapkası |
capatain n.
|
|
335 |
General |
genellikle siyah renkli uzun ve hafif konik bir orta çağ şapkası |
capotain n.
|
|
336 |
General |
genellikle siyah renkli uzun ve hafif konik bir orta çağ şapkası |
copotain n.
|
|
337 |
General |
uzun süreli refah |
prolonged welfare n.
|
|
338 |
General |
uzun kuş tüylerinden başa takılan süsler veya şapkaya takılan uzun bir kuş tüyü |
aigrette n.
|
|
339 |
General |
uzun ömürlü, dayanıklı mürekkep |
archival ink n.
|
|
340 |
General |
uzun heyecan verici yolculuk/seyahat |
odyssey n.
|
|
341 |
General |
uzun uzadıya düşünen kimse |
excogitator n.
|
|
342 |
General |
halatın büküldüğü uzun ve dar yapı |
ropewalk n.
|
|
343 |
General |
tavşanın uzun kulakları |
rabbit ears n.
|
|
344 |
General |
uzun, arkadan yukarı doğru kavis yapan bisiklet koltuğu |
banana seat n.
|
|
345 |
General |
uçurtmanın ince ve uzun kuyruğu |
tail n.
|
|
346 |
General |
uzun saplı geniş balık yakalama filesi |
tailer n.
|
|
347 |
General |
çayırlarda yetişen uzun otlar |
tallgrass n.
|
|
348 |
General |
çayırlarda yetişen uzun otlar |
tall-grass n.
|
|
349 |
General |
toprak gibi maddeleri bir yere sıkıştırmak için kullanılan uzun demir çubuk |
tamping iron n.
|
|
350 |
General |
uzun soluklu tartışma, görüş alış verişi ya da konuşma |
talkathon n.
|
|
351 |
General |
uzun süren zarar |
lasting damage n.
|
|
352 |
General |
armada kullanılan zürafaya benzer uzun boynuzlu hayvan figürü |
camelopard n.
|
|
353 |
General |
uzun soluklu olma |
aeolism n.
|
|
354 |
General |
uzun ve sıkıcı olma |
aeolism n.
|
|
355 |
General |
uzun kuş tüylerinden başa takılan süsler veya şapkaya takılan uzun bir kuş tüyü |
aigret n.
|
|
356 |
General |
çok uzun olup laf kalabalığı içerme |
tediousness n.
|
|
357 |
General |
uzun saçın içine yerleştirilerek kabarık gösteren dolgu malzemesi |
rat n.
|
|
358 |
General |
geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı |
rattail n.
|
|
359 |
General |
geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı |
rat-tail n.
|
|
360 |
General |
uzun ve zayıf kimse |
tangle [scottish] n.
|
|
361 |
General |
filipinler'de kullanılan, uzun, ağır, tek kenarlı pala |
bolo n.
|
|
362 |
General |
saçın arkasına takılan uzun dişli geniş süs tarağı |
backcomb n.
|
|
363 |
General |
diğer kardeşlerinden uzun yıllar sonra doğmuş çocuk |
laat lammetjie [south african] n.
|
|
364 |
General |
ağır bacakları olan dar ve uzun yemek masası |
refectory table n.
|
|
365 |
General |
uzun çorap |
netherstock [obsolete] n.
|
|
366 |
General |
christian dior'un yarattığı, kadın kıyafetlerinde uzun eteklerin hüküm sürdüğü bir moda |
new look n.
|
|
367 |
General |
uzun saplı fırça |
long handled brush n.
|
|
368 |
General |
uzun süre boyunca ısısını koruyan malzemeden üretilmiş, ısıyı saklamakta kullanılan alet |
thermophore n.
|
|
369 |
General |
uzun konçlu çizme |
top n.
|
|
370 |
General |
yorucu, monoton ve fazlasıyla uzun iş |
trauchle [scottish] n.
|
|
371 |
General |
yorucu, monoton ve fazlasıyla uzun görev |
trauchle [scottish] n.
|
|
372 |
General |
uzun yolculuk |
trounce [dialect] n.
|
|
373 |
General |
uzun ve sığ bir sepet türü |
trug [brit] n.
|
|
374 |
General |
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
tucking-comb n.
|
|
375 |
General |
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
back comb n.
|
|
376 |
General |
uzun mesafeli ok atışı |
turtle-back shooting n.
|
|
377 |
General |
sıvılar için ölçü kabı olarak da kullanılan uzun ince cam bardak |
ale yard n.
|
|
378 |
General |
uzun ağaçlar veya çalılarla kaplı yol |
allée n.
|
|
379 |
General |
kaba çimde uzun süre vakit geçiren acemi, yeteneksiz golfçü |
cabbage pounder n.
|
|
380 |
General |
bir tür uzun bıçak |
yataghan n.
|
|
381 |
General |
uzun vadeli hedef |
a long-term goal n.
|
|
382 |
General |
uzun zaman önce yaşamış kimse |
ancient n.
|
|
383 |
General |
uzun favori |
earlock n.
|
|
384 |
General |
uzun ve bol, kemerli paltonun hafif versiyonu |
ulsterette n.
|
|
385 |
General |
uzun ve anlamsız konuşma |
yak n.
|
|
386 |
General |
uzun süre bozulmadan kalabilen yiyecek |
keeper n.
|
|
387 |
General |
uzun ve gereksiz konuşma |
yatter [scottish] n.
|
|
388 |
General |
uzun veya maceralı yolculuk |
safari n.
|
|
389 |
General |
uzun sefer |
safari n.
|
|
390 |
General |
ince uzun parça |
bandeau n.
|
|
391 |
General |
filipinler'de kullanılan uzun geniş bir bıçak |
barong n.
|
|
392 |
General |
(svahili dilinde) doğu afrika'da uzun kollu ve genelde beyaz renkte uzun bir erkek giysisi |
kanzu n.
|
|
393 |
General |
samurayların iki elle kullandıkları tek yönlü uzun bir kılıç |
katana n.
|
|
394 |
General |
hindistan polisi tarafından kullanılan uzun ağır bambu’dan yapılmış bir cop |
lathee n.
|
|
395 |
General |
bir giysiyi uzun ve gevşek dikişlerle diken terzi |
baster n.
|
|
396 |
General |
müslüman kadınların taktığı çene altından tutturulan ve vücudun bir kısmını örten uzun başörtüsü |
khimar n.
|
|
397 |
General |
çenenin altından bağlanan uzun başlık ipleri |
kissing strings n.
|
|
398 |
General |
uzun ve ince keskin çıkıntı |
knife n.
|
|
399 |
General |
sıkacak kadar uzun olma |
lengthiness n.
|
|
400 |
General |
uzun zamandır bekar olup yeni evlenmiş erkek |
benedict n.
|
|
401 |
General |
yanları kısa üstleri uzun saç |
fade n.
|
|
402 |
General |
uzun eleştiri |
jobation n.
|
|
403 |
General |
uzun öğüt |
jobation n.
|
|
404 |
General |
uzun ve düz saç |
lank hair n.
|
|
405 |
General |
uzun, ince ve dar olan şey |
lath n.
|
|
406 |
General |
uzun, ince ve dar yapılı kimse |
lath n.
|
|
407 |
General |
uzun fakat anlamsız konuşma |
macrology n.
|
|
408 |
General |
sağ elde ince ve uzun kılıç tutarken sol elde taşınan düşmanın ince ve uzun kılıcı ile yaptığı saldırıları savuşturmaya yaran hançer |
main-gauche n.
|
|
409 |
General |
yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı |
mamaku n.
|
|
410 |
General |
yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı |
mamako n.
|
|
411 |
General |
yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı |
mamakau n.
|
|
412 |
General |
yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı |
black tree fern n.
|
|
413 |
General |
yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı |
cyathea medullaris n.
|
|
414 |
General |
uzun dönem |
saeculum n.
|
|
415 |
General |
uzun süre |
saeculum n.
|
|
416 |
General |
dramatik olaylar veya bölümler içeren çok uzun hikaye |
saga n.
|
|
417 |
General |
uzun elyaf |
line n.
|
|
418 |
General |
uzun liste |
longlist n.
|
|
419 |
General |
uzun mesafede etkili şey |
big bertha n.
|
|
420 |
General |
üstten kabartılmış uzun saç |
big hair n.
|
|
421 |
General |
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
binder n.
|
|
422 |
General |
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
binder line n.
|
|
423 |
General |
uzun ve boş konuşma |
blabber n.
|
|
424 |
General |
uzun ve ağır bir tür kırbaç |
blacksnake whip n.
|
|
425 |
General |
bir saniyeden uzun süren melodik hareket |
leap n.
|
|
426 |
General |
uzun ve gür insan saçı |
mane n.
|
|
427 |
General |
uzun yürüyüş |
march n.
|
|
428 |
General |
uzun süren piknik |
maroon n.
|
|
429 |
General |
uzun süren piknik |
marooning party n.
|
|
430 |
General |
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi |
marriage lines n.
|
|
431 |
General |
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi |
line of marriage n.
|
|
432 |
General |
uzun namlulu taşınabilir ateşli bir silah |
hackbuss n.
|
|
433 |
General |
kıyafetin uzun kenarı |
wing n.
|
|
434 |
General |
uzun oluklu matkap ucu |
quill bit n.
|
|
435 |
General |
ince uzun saç tokası |
hairslide n.
|
|
436 |
General |
uzun süs yastığı |
bolster n.
|
|
437 |
General |
uzun kıvrık bıyık |
handlebars n.
|
|
438 |
General |
uzun namlulu ateşli bir silah |
haquebut n.
|
|
439 |
General |
uzun ömürlü şey |
hardy perennial n.
|
|
440 |
General |
amerikan tazısı gibi bazı köpeklere özgü uzun dar kapalı ayak |
harefoot n.
|
|
441 |
General |
1 mayıs kutlamaları kapsamında yürütülen spor faaliyetlerinin yapıldığı açık alanın tam ortasına konulan, çiçeklerle kaplanmış uzun sırık |
may pole n.
|
|
442 |
General |
sapı uzun olan kanca |
meak [obsolete] n.
|
|
443 |
General |
uzun bir seyahatin bir bölümü |
meander n.
|
|
444 |
General |
uzun bir seyahatin parçası olan yan gezi |
meander n.
|
|
445 |
General |
özellikle toprağın içinde, toprak üstünde veya denizin dibinde yaşayıp çıplak gözle görülebilen ve genellikle 2 mm'den uzun olan hayvanlar üzerine yazılmış bilimsel eser |
megafauna n.
|
|
446 |
General |
uzun devirli bir taş plakta yer alan dar oluk |
microgroove n.
|
|
447 |
General |
ağır veya uzun süreli kullanımda güvenilir çalışan şey |
workhorse n.
|
|
448 |
General |
uzun ve sistematik edebi kompozisyon |
book n.
|
|
449 |
General |
uzun saçlı birinin lakabı iken sonradan soyadına dönüşmüş bir ifade |
fairfax n.
|
|
450 |
General |
cankurtaranlıkta kullanılan uzun ip sarılı kutu |
faking box n.
|
|
451 |
General |
uzun ve salınmış postiş |
fall n.
|
|
452 |
General |
uzun takma saç |
fall n.
|
|
453 |
General |
(uzun nesnelerin ucundaki) çıkıntı |
head n.
|
|
454 |
General |
aynadan yansıyan güneş ışınlarıyla uzun mesafeli gözlemler yapmak için jeodezik ölçümde kullanılan bir alet |
heliotrope n.
|
|
455 |
General |
afrika'nın bazı bölgelerinde giyilen uzun bir kıyafet |
boubou n.
|
|
456 |
General |
afrika'nın bazı bölgelerinde giyilen uzun bir kıyafet |
bubu n.
|
|
457 |
General |
uzun far |
brights n.
|
|
458 |
General |
eskiden londra belediye başkanına eşlik eden uzun kıyafetli bir grup erkekten biri |
budge bachelor n.
|
|
459 |
General |
uzun yürüyüş |
hike n.
|
|
460 |
General |
arazide uzun ve yorucu yürüyüşlere çıkma etkinliği |
hiking n.
|
|
461 |
General |
saçı anormal derecede uzun kimse |
hippie n.
|
|
462 |
General |
sahnedeki göstericiyi tutup çekmeye yarayan kancalı uzun sopa |
hook n.
|
|
463 |
General |
(briçte) oyuncunun deklarasyon veya oyundan önce düşünmek için verdiği uzun ara |
huddle n.
|
|
464 |
General |
uzun ve zorlu süreç |
mission [south africa] n.
|
|
465 |
General |
ölçülü müzikte uzun ve kısa arasındaki ilişki |
modus n.
|
|
466 |
General |
manastırdaki keşişlerce giyilen uzun ve bol giysi |
monastic habit n.
|
|
467 |
General |
başkalarının yanında yapılan uzun konuşma |
monolog n.
|
|
468 |
General |
çok uzun zaman |
month of sundays n.
|
|
469 |
General |
uzun ve belirsiz süre |
months n.
|
|
470 |
General |
ilerde kullanılmak üzere uzun süreliğine muhafaza etme |
mothballs n.
|
|
471 |
General |
birkaç zirvesi olan veya uzun sırt meydana getiren yüksek kara parçası |
mountain n.
|
|
472 |
General |
uzun süre sonra tatilden dönen kimse |
returnee n.
|
|
473 |
General |
uzun süre ardından geri dönen kimse |
revenant n.
|
|
474 |
General |
uzun ve dar geçit |
gallery n.
|
|
475 |
General |
binicilerin bacaklarını korumak için eyerin iki yanına takılan uzun çizme |
gambado n.
|
|
476 |
General |
uzun adımlarla yürüme |
lop [rare] n.
|
|
477 |
General |
uzun boylu kaslı erkek |
lunk n.
|
|
478 |
General |
(kuş çağırmada kullanılan) ucu tüylü uzun ipten oluşan bir cihaz |
lure n.
|
|
479 |
General |
yayaların kısa mesafeleri kat etmesi için tasarlanmış uzun ve geniş yürüyen bant |
moving sidewalk n.
|
|
480 |
General |
hayvan yakalamak için kullanılan uzun ilmekli ip |
riata n.
|
|
481 |
General |
sihlere ait uzun ve bol gömlekten oluşan geleneksel kıyafet |
chola n.
|
|
482 |
General |
uzun favoriler |
chops n.
|
|
483 |
General |
uzun kollu ve yandan yırtmaçlı, bol ve kemersiz bir ortaçağ kıyafeti |
dalmatica n.
|
|
484 |
General |
iki mors harfinden uzun olanı |
dao n.
|
|
485 |
General |
uzun süre çölde yaşamış kimse |
desert rat n.
|
|
486 |
General |
çok uzun boylu kimse |
giant n.
|
|
487 |
General |
uzun çaba veya arayışla elde edilmesi arzulanan nihai amaç |
grail n.
|
|
488 |
General |
uzun yaşam |
grandevity [obsolete] n.
|
|
489 |
General |
uzun gelişim süreci nedeniyle büyük veya etkileyici olan şey |
grandfather n.
|
|
490 |
General |
uzun ve genelde tutarsızca yazmak |
graphorrhea n.
|
|
491 |
General |
genellikle motosikletçi çetesine mensup olan uzun saçlı genç |
greaser n.
|
|
492 |
General |
hindistan'da suyu soğutmak için kullanılan uzun boyunlu bir su kabı |
guglet n.
|
|
493 |
General |
ince uzun çubuk sakız |
gum-stick n.
|
|
494 |
General |
uzun ve ağır sörf tahtası |
big gun n.
|
|
495 |
General |
uzun süre |
long n.
|
|
496 |
General |
uzun pantolon |
long n.
|
|
497 |
General |
uzun süre |
long haul n.
|
|
498 |
General |
uzun zaman dilimi |
long haul n.
|
|
499 |
General |
uzun yastık |
long pillow n.
|
|
500 |
General |
bir duruma yönelik uzun vadeli yaklaşım |
long view n.
|
|