|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kısım |
section n.
|
|
This section of the library is closed to the public.
Kütüphanenin bu kısmı halka kapalıdır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
kısım |
part n.
|
|
The first part will enter into force for the current 15 Member States on 1 January 2004.
İlk kısım mevcut 15 Üye Devlet için 1 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girecektir.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
orta kısım |
middle n.
|
|
The lower and middle sections of the river Júcar are of major environmental interest.
Júcar nehrinin alt ve orta kısımları çevre açısından büyük önem taşımaktadır.
More Sentences
|
4 |
General |
büyük kısım |
bulk n.
|
|
Instead, the resolution levels the bulk of its criticism at Iraq and bemoans the tension with the US.
Bunun yerine karar, eleştirilerinin büyük kısmını Irak'a yöneltmekte ve ABD ile yaşanan gerginlikten yakınmaktadır.
More Sentences
|
5 |
General |
iç kısım |
interior n.
|
|
Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
Dan, büyükbabasının arabasının kırmızı iç kısmını hatırlıyor.
More Sentences
|
6 |
General |
kısım |
percentage n.
|
|
People born in February get to spend a higher percentage of the month celebrating their birthdays than those born in other months.
Şubat ayında doğanlar, diğer aylarda doğanlara göre ayın daha büyük bir kısmını doğum günlerini kutlayarak geçirirler.
More Sentences
|
7 |
General |
kısım |
proportion n.
|
|
Following implementation, a large proportion of the problems also remained unsolved.
Uygulama sonrasında da sorunların büyük bir kısmı çözümsüz kalmıştır.
More Sentences
|
8 |
General |
kısım |
part n.
|
|
This directive possibly changes part of the regulation.
Bu direktif muhtemelen yönetmeliğin bir kısmını değiştirmektedir.
More Sentences
|
9 |
General |
kısım |
fraction n.
|
|
In reality, therefore, it is just a fraction of the original amount.
Dolayısıyla gerçekte bu miktar, orijinal miktarın sadece bir kısmıdır.
More Sentences
|
10 |
General |
iç kısım |
inside n.
|
|
If there are no tissues, use the inside of your elbow.
Eğer mendil yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanın.
More Sentences
|
11 |
General |
kısım |
portion n.
|
|
We have taken a portion of the power from those in power.'
Gücün bir kısmını iktidardakilerden aldık.
More Sentences
|
12 |
General |
altı çizili kısım |
underlined part n.
|
|
Translate the underlined part.
Altı çizili kısmı tercüme et.
More Sentences
|
13 |
General |
kısım |
bit n.
|
|
I nodded off and missed the last bit of the film.
Uyuyakalıp filmin son kısmını kaçırmışım.
More Sentences
|
14 |
General |
büyük bir kısım |
a major part n.
|
|
I believe that a major part of the European Parliament's proposals were included.
Avrupa Parlamentosunun önerilerinin büyük bir kısmının dahil edildiğine inanıyorum.
More Sentences
|
15 |
General |
birinci kısım |
part one n.
|
|
However, Part One also identifies a number of shortcomings in the judiciary.
Bununla beraber, birinci kısımda, adli sistemde bazı yetersizlikler de tespit edilmiştir.
More Sentences
|
|
16 |
General |
kısım |
end n.
|
|
I just want to make sure you live up to your end of the bargain.
Sadece anlaşmanın size düşen kısmını yerine getirdiğinizden emin olmak istiyorum.
More Sentences
|
17 |
General |
son kısım |
last part n.
|
|
Mr Whitehead, I would ask you to repeat the last part of your question, which was not very clear.
Sayın Whitehead, sorunuzun çok açık olmayan son kısmını tekrarlamanızı rica ediyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
yumuşak kısım |
soft n.
|
|
An alveolar soft part sarcoma is a rare form of cancer occuring primarily in children and young adults.
Alveoler yumuşak kısım sarkomu, öncelikli olarak çocuklarda ve genç yetişkinlerde ender görülen bir kanser türüdür.
More Sentences
|
19 |
General |
(elbise) üst kısım |
bodice n.
|
|
The dress had a beautifully embroidered bodice.
Elbisenin üst kısmında güzel bir işleme vardı.
More Sentences
|
20 |
General |
çok az kısım |
fraction n.
|
|
He bought the car for only a fraction of its value.
Arabayı değerinin çok az bir kısmına satın aldı.
More Sentences
|
21 |
General |
kalan kısım |
the rest n.
|
|
May I have the rest of your fries?
Patates kızartmanızın kalanını alabilir miyim?
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
22 |
Trade/Economic |
kısım |
portion n.
|
|
I am talking about the female portion of the population.
Ben nüfusun kadın olan kısmından bahsediyorum.
More Sentences
|
Technical |
|
23 |
Technical |
kısım |
part n.
|
|
The Commission rejects these amendments or parts of them.
Komisyon bu değişiklikleri ya da bunların bir kısmını reddetmektedir.
More Sentences
|
24 |
Technical |
kısım |
portion n.
|
|
A large portion of projects receiving foreign assistance are not included in the budget.
Dış yardım alan projelerin büyük bir kısmı bütçeye dahil edilmez.
More Sentences
|
25 |
Technical |
kısım |
fraction n.
|
|
In reality therefore it is just a fraction of the original amount.
Bu nedenle gerçekte bu miktar orijinal miktarın sadece bir kısmıdır.
More Sentences
|
General |
|
26 |
General |
düzeltilmeye muhtaç kısım |
area requiring corrective action n.
|
|
27 |
General |
en özlü kısım |
quintessence n.
|
|
28 |
General |
üst kısım |
roof n.
|
|
29 |
General |
etli kısım |
pulp n.
|
|
30 |
General |
kısım müdürü |
division manager n.
|
|
31 |
General |
en büyük kısım |
the most part n.
|
|
32 |
General |
boncuklu kısım |
beading n.
|
|
33 |
General |
kısım |
branch n.
|
|
34 |
General |
üst kısım |
deck n.
|
|
35 |
General |
iç kısım |
inner side n.
|
|
|
36 |
General |
baş kısım |
heading n.
|
|
37 |
General |
kısım kısım olma |
fragmentariness n.
|
|
38 |
General |
pencereli üst kısım yapı |
clerestory n.
|
|
39 |
General |
orta kısım |
waist n.
|
|
40 |
General |
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım |
excursus n.
|
|
41 |
General |
üst kısım |
headpiece n.
|
|
42 |
General |
kısım |
compartment n.
|
|
43 |
General |
kısım |
snack n.
|
|
44 |
General |
kısım |
fragment n.
|
|
45 |
General |
kısım |
arm n.
|
|
46 |
General |
mahalli kısım |
local department n.
|
|
47 |
General |
kısım |
dole n.
|
|
48 |
General |
(fıçıda/çuvalda) boş kalan kısım |
ullage n.
|
|
49 |
General |
en iyi kısım |
the best part n.
|
|
50 |
General |
tepe kısım |
spire n.
|
|
51 |
General |
kısım |
stretch n.
|
|
52 |
General |
kısım |
article n.
|
|
53 |
General |
en şiddetli kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) |
brunt n.
|
|
54 |
General |
en iyi kısım |
the fat n.
|
|
55 |
General |
geri ödenen kısım |
rebate n.
|
|
56 |
General |
dip kısım |
butt n.
|
|
57 |
General |
kısım |
kind n.
|
|
58 |
General |
en ağır kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) |
brunt n.
|
|
59 |
General |
geri kalan kısım |
remainder n.
|
|
60 |
General |
bir nutuğa son kısım ekleme |
epiloguing n.
|
|
61 |
General |
kısım |
genus n.
|
|
62 |
General |
sınırları çizilen kısım |
intercept n.
|
|
63 |
General |
kısım |
instalment n.
|
|
64 |
General |
orta kısım |
heart n.
|
|
65 |
General |
sütun başlığıyla kaide arasındaki kısım |
shaft n.
|
|
66 |
General |
en iyi kısım |
cream n.
|
|
67 |
General |
içeri kıvrık kısım |
involution n.
|
|
68 |
General |
kalan kısım |
residue n.
|
|
69 |
General |
arka kısım |
tail n.
|
|
70 |
General |
kısım |
piece n.
|
|
71 |
General |
en iyi kısım |
titbit n.
|
|
72 |
General |
ön kısım (araba) |
snout n.
|
|
73 |
General |
aşınmış kısım |
abrasion n.
|
|
74 |
General |
fazla kısım |
surplusage n.
|
|
75 |
General |
uyuşmayan kısım |
incongruity n.
|
|
|
76 |
General |
bir dramada marazın çıktığı kısım |
epitasis n.
|
|
77 |
General |
iç kısım |
innerside n.
|
|
78 |
General |
uç kısım |
head n.
|
|
79 |
General |
kollara ayrılan kısım |
fork n.
|
|
80 |
General |
alttan kesilmiş kısım |
undercut n.
|
|
81 |
General |
büyük kısım |
body n.
|
|
82 |
General |
boyna benzer kısım |
cervix n.
|
|
83 |
General |
iç kısım |
innards n.
|
|
84 |
General |
tamamlayıcı kısım |
part and parcel n.
|
|
85 |
General |
eski kitaplarda kırmızı harflerle basılan kısım |
rubric n.
|
|
86 |
General |
kısım |
line n.
|
|
87 |
General |
kısım |
chamber n.
|
|
88 |
General |
kısım |
break n.
|
|
89 |
General |
ızgara ucunu taşıyan metal bir kısım |
grate bearer n.
|
|
90 |
General |
üst kısım |
head n.
|
|
91 |
General |
kısım |
department n.
|
|
92 |
General |
kısım adı |
section name n.
|
|
93 |
General |
kısım |
chapter n.
|
|
94 |
General |
kısım |
division n.
|
|
95 |
General |
uç kısım |
neb n.
|
|
96 |
General |
kısım |
portio n.
|
|
97 |
General |
en önemli kısım |
bulk n.
|
|
98 |
General |
fazla olan kısım |
excess n.
|
|
99 |
General |
orta kısım |
centre-piece n.
|
|
100 |
General |
alt kısım |
sub-section n.
|
|
101 |
General |
(ülke) iç kısım |
inland n.
|
|
102 |
General |
kısım |
installment n.
|
|
103 |
General |
iç kısım |
bowel n.
|
|
104 |
General |
kısım |
lot n.
|
|
105 |
General |
kısım |
partition n.
|
|
106 |
General |
hareketli kısım |
walking part n.
|
|
107 |
General |
alt kısım |
underside n.
|
|
108 |
General |
arka kısım |
tail end n.
|
|
109 |
General |
bir kısım medya |
certain parts of the media n.
|
|
110 |
General |
gerekli kısım |
required part n.
|
|
111 |
General |
gerekli kısım |
necessary part n.
|
|
112 |
General |
gerekli kısım |
essential part n.
|
|
113 |
General |
ilave kısım |
additional part n.
|
|
114 |
General |
iç kısım |
internal part n.
|
|
115 |
General |
dış kısım |
outer side n.
|
|
116 |
General |
dış kısım |
external part n.
|
|
117 |
General |
dış kısım |
outside n.
|
|
118 |
General |
hayati önemde kısım |
vital part n.
|
|
119 |
General |
hayati önemde kısım/bölüm |
vital part n.
|
|
120 |
General |
mutfak kısım şefi |
chef de partie n.
|
|
121 |
General |
bölüm/kısım |
passus n.
|
|
122 |
General |
kare kısım |
canton n.
|
|
123 |
General |
en iyi kısım |
tidbit n.
|
|
124 |
General |
pencereli üst kısım yapı |
clerestorey n.
|
|
125 |
General |
orta kısım |
midsection n.
|
|
126 |
General |
aşan kısım |
exceeding part n.
|
|
127 |
General |
son kısım |
tag end n.
|
|
128 |
General |
yerel kısım |
local part n.
|
|
129 |
General |
üçüncü kısım |
third part n.
|
|
130 |
General |
alt kısım |
lower part n.
|
|
131 |
General |
biyonik kısım |
bionic part n.
|
|
132 |
General |
kısım |
layer n.
|
|
133 |
General |
son kısım |
tail n.
|
|
134 |
General |
arka kısım |
tail-end n.
|
|
135 |
General |
en son kısım |
tag end n.
|
|
136 |
General |
ilahi sonuna eklenen kısım |
acroteleutic [obsolete] n.
|
|
137 |
General |
aşınmış yüzey/kısım |
abrasion n.
|
|
138 |
General |
arka kısım |
back matter n.
|
|
139 |
General |
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
back matter n.
|
|
140 |
General |
arka kısım |
end matter n.
|
|
141 |
General |
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
end matter n.
|
|
142 |
General |
son kısım |
afternoon n.
|
|
143 |
General |
kısım |
cantle n.
|
|
144 |
General |
bayraklarda üst köşede, gönder direğine yakın bulunan dikdörtgen kısım |
canton n.
|
|
145 |
General |
kısım |
cantlet n.
|
|
146 |
General |
kısım |
canton [obsolete] n.
|
|
147 |
General |
iade edilen kısım |
rebate n.
|
|
148 |
General |
(şarkı, şiir vb.) akılda kalan ufak kısım |
catch n.
|
|
149 |
General |
kısım |
region n.
|
|
150 |
General |
arka kısım |
backward n.
|
|
151 |
General |
çeneyi kaplayan etli kısım |
chaps n.
|
|
152 |
General |
çeneyi kaplayan etli kısım |
chao n.
|
|
153 |
General |
gemide top namlularının bulunduğu kısım |
chase [obsolete] n.
|
|
154 |
General |
tükenmez ya da dolma kalemin ucundaki konik kısım |
nib n.
|
|
155 |
General |
daha büyük kısım |
the most feck n.
|
|
156 |
General |
daha fazla kısım |
the most feck n.
|
|
157 |
General |
en aktif kısım |
thick n.
|
|
158 |
General |
en yoğun kısım |
thick n.
|
|
159 |
General |
30 ile 39 arasındaki kısım |
thirties n.
|
|
160 |
General |
otuz sekizde birlik kısım |
thirty-eighth n.
|
|
161 |
General |
otuz beşte birlik kısım |
thirty-fifth n.
|
|
162 |
General |
otuz birde birlik kısım |
thirty-first n.
|
|
163 |
General |
otuz dörtte birlik kısım |
thirty-fourth n.
|
|
164 |
General |
otuz dokuzda birlik kısım |
thirty-ninth n.
|
|
165 |
General |
otuz ikide birlik kısım |
thirty-second n.
|
|
166 |
General |
otuz yedide birlik kısım |
thirty-seventh n.
|
|
167 |
General |
otuz altıda birlik kısım |
thirty-sixth n.
|
|
168 |
General |
otuz üçte birlik kısım |
thirty-third n.
|
|
169 |
General |
en iyi kısım |
top n.
|
|
170 |
General |
katlanmış olan kısım |
turn-under n.
|
|
171 |
General |
kısım |
strand n.
|
|
172 |
General |
ilave edilen kısım |
annex n.
|
|
173 |
General |
elbiseden sarkan kısım |
bag n.
|
|
174 |
General |
sakal gibi kısım |
barb n.
|
|
175 |
General |
alt kısım |
underbelly n.
|
|
176 |
General |
bağımlı kısım veya grup |
underfaction n.
|
|
177 |
General |
bağlı kısım veya grup |
underfaction n.
|
|
178 |
General |
alt kısım |
undersurface n.
|
|
179 |
General |
aşağı kısım |
undersurface n.
|
|
180 |
General |
bir şeyin en geniş olduğu kısım |
beam n.
|
|
181 |
General |
üstüne binen kısım |
lap n.
|
|
182 |
General |
tavla tahtasında oyuncunun kendi bölgesiyle rakibinkinden ayıran kısım |
bar n.
|
|
183 |
General |
esas kısım |
essence n.
|
|
184 |
General |
iç kısım |
estre [obsolete] n.
|
|
185 |
General |
en iç kısım |
inner core n.
|
|
186 |
General |
son kısım |
last n.
|
|
187 |
General |
kısım |
leg n.
|
|
188 |
General |
büyük kısım |
mass n.
|
|
189 |
General |
dış kısım |
extern n.
|
|
190 |
General |
dış kısım |
external n.
|
|
191 |
General |
etek ucunda bir şeyler taşımak için katlanabilen ön kısım |
lap n.
|
|
192 |
General |
kırbacın veya kamçının ucundaki esnek kısım |
lash n.
|
|
193 |
General |
esas kısım |
main n.
|
|
194 |
General |
en büyük kısım |
main n.
|
|
195 |
General |
bir toplantı veya sunumda katılımcıların soru sorduğu kısım |
q and a n.
|
|
196 |
General |
kısım |
blaud [scotland] n.
|
|
197 |
General |
kısım |
blad [scotland] n.
|
|
198 |
General |
nehir veya kanallarda teknelerin durduğu veya geçtiği genişletilmiş kısım |
layby n.
|
|
199 |
General |
nehir veya kanallarda teknelerin durduğu veya geçtiği genişletilmiş kısım |
lay-by n.
|
|
200 |
General |
şelalede balıkların sıçrayabileceği kısım |
leap n.
|
|
201 |
General |
önemli kısım |
half n.
|
|
202 |
General |
bir hayvanın genellikle gözlerinin üzerinde yer alan, yüzün rengine zıt olan kısım |
mask n.
|
|
203 |
General |
temel kısım |
mass n.
|
|
204 |
General |
(et, ahşap) beyaz veya açık renkli kısım |
white n.
|
|
205 |
General |
post üzerindeki tüysüz kısım |
window n.
|
|
206 |
General |
kürk üzerindeki tüysüz kısım |
window n.
|
|
207 |
General |
on beşinci kısım |
quindem n.
|
|
208 |
General |
(bilet, hisse) tek bir birim olarak işlem gören kısım |
block n.
|
|
209 |
General |
kısım |
meal n.
|
|
210 |
General |
en önemli veya esasi kısım |
meat and potatoes n.
|
|
211 |
General |
orta kısım |
mediety [obsolete] n.
|
|
212 |
General |
bir bestedeki en önemli kısım veya nağme |
melody n.
|
|
213 |
General |
en ortadaki kısım |
midmost n.
|
|
214 |
General |
tam ortadaki kısım |
midmost n.
|
|
215 |
General |
sürenin sonu ve başı dışında kalan kısım |
midst n.
|
|
216 |
General |
girişin en uzağındaki kısım |
head n.
|
|
217 |
General |
en önemli kısım |
heart n.
|
|
218 |
General |
temel kısım |
heart n.
|
|
219 |
General |
kayıp kısım |
hiatus n.
|
|
220 |
General |
arka kısım |
hind end n.
|
|
221 |
General |
arkadan gelen kısım |
hind end n.
|
|
222 |
General |
üst bacak ve kalçaların en geniş olduğu kısım |
hip n.
|
|
223 |
General |
çıkıntı yapan kısım |
huckle n.
|
|
224 |
General |
hörgüçlü kısım |
huckle n.
|
|
225 |
General |
büyük kısım |
mole [obsolete] n.
|
|
226 |
General |
küçük kısım |
moment n.
|
|
227 |
General |
en iyi kısım |
yolk [obsolete] n.
|
|
228 |
General |
en önemli kısım |
yolk [obsolete] n.
|
|
229 |
General |
budanan kısım |
lop n.
|
|
230 |
General |
en kötü kısım |
mud n.
|
|
231 |
General |
(kılıç veya bıçak) kör kısım |
ricasso n.
|
|
232 |
General |
kısım |
by-end n.
|
|
233 |
General |
darlaşan kısım |
choke n.
|
|
234 |
General |
dokuma tezgahında durdurucu işlevi gören çıkıntılı kısım |
dagger n.
|
|
235 |
General |
kısım |
decerption n.
|
|
236 |
General |
kısım şefi |
department head n.
|
|
237 |
General |
basık kısım |
depression n.
|
|
238 |
General |
en yoğun kısım |
depth n.
|
|
239 |
General |
orta kısım |
depth n.
|
|
240 |
General |
yamalı kısım |
dern n.
|
|
241 |
General |
sevk edilen kısım |
detachment n.
|
|
242 |
General |
hayati kısım |
heart and soul n.
|
|
243 |
General |
ana kısım |
heft [us] n.
|
|
244 |
General |
bir şeyin üzerinde uzanan kısım |
overlier n.
|
|
245 |
General |
üst kısım |
overpart n.
|
|
246 |
General |
kısım |
compartition n.
|
|
247 |
General |
belirgin çıkıntı oluşturan kısım |
belly n.
|
|
248 |
General |
ön kısım |
belly n.
|
|
249 |
General |
iç kısım |
belly n.
|
|
250 |
General |
alt kısım |
belly n.
|
|
251 |
General |
dikkat çeken kısım |
clou n.
|
|
252 |
General |
tepe kısım |
cob n.
|
|
253 |
General |
baş kısım |
cob n.
|
|
254 |
General |
arta kalmış kısım |
cotchel [dated] n.
|
|
255 |
General |
kullanılmayan kısım |
cotchel [dated] n.
|
|
256 |
General |
asıl kötü olan kısım |
dickens n.
|
|
257 |
General |
kutu içerisindekileri serpmek için deliklerin bulunduğu kısım |
dredge n.
|
|
258 |
General |
kutu içerisindekileri serpmek için deliklerin bulunduğu kısım |
dredger n.
|
|
259 |
General |
palmat yapıdaki kısım |
palmation n.
|
|
260 |
General |
kısım |
parcel n.
|
|
261 |
General |
sivri uç ile çalışılabilen kısım |
pick n.
|
|
262 |
General |
dilli anahtarda içi oyuk kısım |
pipe n.
|
|
263 |
General |
en iyi kısım |
fat n.
|
|
264 |
General |
kısım |
feck [obsolete] n.
|
|
265 |
General |
(büyük oranda homojen kütlede) homojen olmayan kısım |
inhomogeneity n.
|
|
266 |
General |
iki bölge arasındaki kısım |
interzone n.
|
|
267 |
General |
iç kısım |
inwards n.
|
|
268 |
General |
iki büyük yapıyı veya boşluğu birbirine bağlayan dar kısım |
isthmus n.
|
|
269 |
General |
kısım |
pan n.
|
|
270 |
General |
döngüsel fenomen veya dalgalanmaların en aza indiği kısım |
plateau n.
|
|
271 |
General |
çıkıntı yapan kısım |
pop-up n.
|
|
272 |
General |
gözenekli kısım |
porosity n.
|
|
273 |
General |
eğreltiotu gibi bitkilerin ucunda bulunan kıvrık kısım |
fiddle head n.
|
|
274 |
General |
kısım |
flaw [obsolete] n.
|
|
275 |
General |
bükülü kısım |
flexion n.
|
|
276 |
General |
pusulada yönlerin işaretli olduğu kısım |
fly n.
|
|
277 |
General |
başlıca kısım |
forehand [obsolete] n.
|
|
278 |
General |
ön kısım |
forehead n.
|
|
279 |
General |
oral kısım |
oral n.
|
|
280 |
General |
çıkıntılı kısım |
outjut n.
|
|
281 |
General |
ücra kısım |
outpart n.
|
|
282 |
General |
uzaktaki kısım |
outpart n.
|
|
283 |
General |
(yol, kaldırım) yola en yakın kısım |
outside n.
|
|
284 |
General |
kısım |
parti n.
|
|
285 |
General |
ufak kısım |
particle n.
|
|
286 |
General |
(el falında) avuç içinde dördüncü parmağın alt kenarına denk gelen kısım |
percussion n.
|
|
287 |
General |
en iyi kısım |
prime n.
|
|
288 |
General |
önde gelen kısım |
primo n.
|
|
289 |
General |
daha ağır kısım |
preponderance n.
|
|
290 |
General |
ağır kısım |
preponderancy n.
|
|
291 |
General |
daha ağır kısım |
preponderation n.
|
|
292 |
General |
yüz kızartıcı olan kısım |
pudendum n.
|
|
293 |
General |
araçta tepe kısım |
roof n.
|
|
294 |
General |
ufak kısım |
schtik n.
|
|
295 |
General |
kısım |
sect (section) n.
|
|
296 |
General |
kısım |
sect. (section) n.
|
|
297 |
General |
antik yunan ya da roma tapınaklarında ayinlerin yapıldığı orta kısım |
sekos n.
|
|
298 |
General |
(zaman diliminde) erken kısım |
shank n.
|
|
299 |
General |
dördüncü kısım |
fourth part n.
|
|
300 |
General |
ilk kısım |
fresh n.
|
|
301 |
General |
yeni kısım |
fresh n.
|
|
302 |
General |
bölümlemede 60-70 aralığına düşen kısım |
sixties n.
|
|
303 |
General |
bütünün geri kalanından daha küçük ve dar olan kısım |
sma [scotland] n.
|
|
304 |
General |
çıkıntı yapan kısım |
protrusion n.
|
|
305 |
General |
çıkıntı yapan kısım |
protuberancy n.
|
|
306 |
General |
çıkıntı yapan kısım |
protuberation n.
|
|
307 |
General |
sivri ve çıkıntılı ön kısım |
prow n.
|
|
308 |
General |
tarladaki çamurlu kısım |
spew [dialect] [uk] n.
|
|
309 |
General |
(tiyatro salonunda) sahne önü ile arka duvar arasındaki kısım |
stagehouse n.
|
|
310 |
General |
kısım |
stick n.
|
|
311 |
General |
alt kısım |
subsect n.
|
|
312 |
General |
saçta uzayan kısım |
suit n.
|
|
313 |
General |
fazla kısım |
superplusage [obsolete] n.
|
|
314 |
General |
sarkan kısım |
flapper n.
|
|
315 |
General |
arka kısım |
heel n.
|
|
316 |
General |
üst kısım |
top n.
|
|
317 |
General |
etli kısım (meyvede) |
pulp n.
|
|
318 |
General |
(kabuk, dış kısım) çıkarmak |
unshale v.
|
|
319 |
General |
yağlı kısım oluşturarak ayırmak |
oil v.
|
|
320 |
General |
on ikide bir kısım |
duodenary adj.
|
|
321 |
General |
iç kısım |
inward adj.
|
|
322 |
General |
üst kısım (bir yaprağın vb) |
adaxial adj.
|
|
323 |
General |
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip |
concolor adj.
|
|
324 |
General |
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip |
concolorate adj.
|
|
325 |
General |
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip |
concolorous adj.
|
|
326 |
General |
(canlı organizmada kısım) şişmiş |
incrassate adj.
|
|
327 |
General |
(canlı organizmada kısım) şişmiş |
incrassated adj.
|
|
328 |
General |
(hatalı yazılan kısım) metindeki şekliyle |
sic adv.
|
|
329 |
General |
alt kısım anlamı veren ön ek |
baso- pref.
|
|
330 |
General |
kısım veya kısmi anlamlarını veren bir ön ek |
mer- pref.
|
|
331 |
General |
kısım veya kısmi anlamlarını veren bir ön ek |
meri- pref.
|
|
332 |
General |
kısım veya kısmi anlamlarını veren bir ön ek |
mero- pref.
|
|
333 |
General |
bu kısım doğru |
granted expr.
|
|
Phrases |
|
334 |
Phrases |
bu kısım doğru çalışmıyor |
this part doesn't work properly expr.
|
|
Colloquial |
|
335 |
Colloquial |
işi yapan kısım |
business end of something n.
|
|
336 |
Colloquial |
temel kısım |
part and parcel n.
|
|
337 |
Colloquial |
tiyatro salonunda perdenin önünde kalan kısım |
front of house n.
|
|
338 |
Colloquial |
güneş şapkası çiçeğinin ortasındaki koyu kahverengi kısım |
eye n.
|
|
339 |
Colloquial |
satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarması/amorti etmesi |
earn-out n.
|
|
340 |
Colloquial |
satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarmak/amorti etmek |
earn out v.
|
|
341 |
Colloquial |
alt kısım (genital bölge için kullanılan hüsnütabir) |
down below expr.
|
|
342 |
Colloquial |
alt kısım (genital bölge için kullanılan hüsnütabir) |
down there expr.
|
|
343 |
Colloquial |
asıl zor kısım bundan sonra |
(it's) all uphill from here expr.
|
|
344 |
Colloquial |
asıl zorlu kısım şimdi başlıyor |
(it's) all uphill from here expr.
|
|
Idioms |
|
345 |
Idioms |
en eğlenceli/keyifli/güzel kısım |
high point n.
|
|
346 |
Idioms |
eksik kalmış/tamamlanmamış kısım |
loose end n.
|
|
347 |
Idioms |
en önemli kısım/parça/nokta |
crowning touch n.
|
|
348 |
Idioms |
en dikkat çekici/çeken kısım |
high point n.
|
|
349 |
Idioms |
son kısım |
fag-end n.
|
|
350 |
Idioms |
asıl önemli kısım |
(down to) bedrock n.
|
|
351 |
Idioms |
en önemli kısım |
alpha and omega n.
|
|
352 |
Idioms |
savunmasız kısım |
soft underbelly n.
|
|
353 |
Idioms |
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım |
the top of one's mind expr.
|
|
354 |
Idioms |
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım |
the top of one's head expr.
|
|
355 |
Idioms |
asıl zor/meşakkatli kısım |
the rubber hits the road expr.
|
|
Speaking |
|
356 |
Speaking |
hangi kısım? |
which part? expr.
|
|
357 |
Speaking |
hangi kısım? |
which section? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
358 |
Trade/Economic |
alınan mala karşı peşin ödenen kısım |
down payment n.
|
|
359 |
Trade/Economic |
araba yükünden daha eksik kısım |
less than car load lot n.
|
|
360 |
Trade/Economic |
bankada hesapta bulunandan çekilmiş kısım |
overdraft n.
|
|
361 |
Trade/Economic |
bir ekonomide toplam üretimden tüketilen kısım çıkartıldığında geri kalan pay |
aggregate demand externality n.
|
|
362 |
Trade/Economic |
boş kalan kısım (fıçı/çuval vb) fire |
wantage n.
|
|
363 |
Trade/Economic |
borçlardan geri kalan kısım |
net assets n.
|
|
364 |
Trade/Economic |
bir şirketin bir kısım aktifinin başka bir şirketin hisse senetleri karşılığında devredilmesi |
split-of n.
|
|
365 |
Trade/Economic |
çalışmayan kısım gider ve zararları |
idle capacity expenses and losses n.
|
|
366 |
Trade/Economic |
çalışmayan kısım gider ve zararları |
idle capacity expenses losses n.
|
|
367 |
Trade/Economic |
çalışmayan kısım giderleri ve zararları |
expenses and losses from the non-operating section n.
|
|
368 |
Trade/Economic |
esaslı kısım |
essential part n.
|
|
369 |
Trade/Economic |
fıçıdaki boş kısım |
ullage n.
|
|
370 |
Trade/Economic |
harcamaların yapıldığı kısım |
spending unit n.
|
|
371 |
Trade/Economic |
hisse satışında bir kısım hakların yeni sahibine geçmeyip eski sahibine ait olarak kalması durumu |
ex rights n.
|
|
372 |
Trade/Economic |
kısım |
division n.
|
|
373 |
Trade/Economic |
kısım |
lot n.
|
|
374 |
Trade/Economic |
kısım |
instalment n.
|
|
375 |
Trade/Economic |
kısım amiri |
section manager n.
|
|
376 |
Trade/Economic |
kısım |
installment n.
|
|
377 |
Trade/Economic |
kısım |
department n.
|
|
378 |
Trade/Economic |
kısım |
component n.
|
|
379 |
Trade/Economic |
kısım şefi |
section chief n.
|
|
380 |
Trade/Economic |
kısım şefi |
department chief n.
|
|
381 |
Trade/Economic |
kısım |
segment n.
|
|
382 |
Trade/Economic |
kısım şefi |
section manager n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
kısım şefi |
service manager n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
kısım müdürü/yöneticisi |
functional manager n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
kısım amiri |
section chief n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
önemli kısım |
essential part n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
reklama karşı ilgiyi artırmak için eklenen yapay kısım veya bu amaçla kullanılan araçlar |
gimmick n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
tasarruf yeter sayısına sahip kısım |
disposable portion n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
barda ucuz içki satılan kısım |
public bar [uk] n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
barda ucuz içki satılan kısım |
the public [uk] n.
|
|
Law |
|
391 |
Law |
abd iflas kanununda iflas eden şirketin mahkeme gözetimi altında işini yeniden düzenleyebileceğini belirten kısım |
chapter 11 [usa] n.
|
|
392 |
Law |
abd iflas kanununda iflas eden şirketin mahkeme gözetimi altında işini yeniden düzenleyebileceğini belirten kısım |
chapter xi n.
|
|
393 |
Law |
abd iflas kanununda iflas eden şirkete mahkemenin kayyım atayabileceğini belirten kısım |
chapter 7 [usa] n.
|
|
394 |
Law |
kısım |
tranche n.
|
|
395 |
Law |
mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair şart |
american clause n.
|
|
396 |
Law |
mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair kloz |
american clause n.
|
|
397 |
Law |
mirastan mirasçıya düşen kısım |
assets per descent n.
|
|
398 |
Law |
teslim edilmemiş kısım |
undelivered section n.
|
|
399 |
Law |
orijinal üyelerinden geriye yalnızca küçük bir kısım kaldığından temsiliyet gücünü veya otoritesini kaybetmiş yasama organı |
rump n.
|
|
Politics |
|
400 |
Politics |
siyasi kampanyada parti üyelerinin kapı kapı dolaşarak oy toplamaya çalıştığı kısım |
ground war n.
|
|
Industry |
|
401 |
Industry |
ispermeçet balinasının yağı çıkarıldıktan sonra derisinden geriye kalan kısım |
twitter n.
|
|
Insurance |
|
402 |
Insurance |
reasürans yoluyla bir kısım sorumluluğu devralan şirket |
reinsurer n.
|
|
Tourism |
|
403 |
Tourism |
(mutfak) kısım şefi |
line chef n.
|
|
404 |
Tourism |
yolcunun taşıta binmesiyle inmesi arasındaki kısım |
segment n.
|
|
Media |
|
405 |
Media |
tv programlarında karakterlerin tek başlarına kamera karşısına geçip duygu ve düşüncelerini aktardıkları kısım |
confessional n.
|
|
406 |
Media |
televizyon yayını sırasında ekranın altında yer alan ve ekrandaki görüntüyü tanımlayan, bilgi amaçlı grafik, resim veya metin içeren kısım |
lower third n.
|
|
407 |
Media |
programın zamanında bitmesi için uzatılan, kısaltılan veya çıkarılan kısım |
cushion n.
|
|
Technical |
|
408 |
Technical |
radyal kısım |
radial n.
|
|
409 |
Technical |
(topoğrafya ölçümünde) kavisli noktalar arasındaki düz kısım |
tangent n.
|
|
410 |
Technical |
alıcı taraf/kısım |
receiving end n.
|
|
411 |
Technical |
alt kısım |
base n.
|
|
412 |
Technical |
arka kısım |
rear side n.
|
|
413 |
Technical |
arka kısım |
stern n.
|
|
414 |
Technical |
aşınmış kısım |
abrasion n.
|
|
415 |
Technical |
ayrılacak kısım |
leaver section n.
|
|
416 |
Technical |
bisiklet motosiklet vb ini yönetmek için kullanılan ve ön tekere kumanda eden kısım |
handle bar n.
|
|
417 |
Technical |
bir uçağın kanadında bulunan ve motorları ihtiva eden kapalı kısım |
nacelle n.
|
|
418 |
Technical |
bükülmüş kıvrık kısım |
bend n.
|
|
419 |
Technical |
boş kalan kısım |
ullage n.
|
|
420 |
Technical |
contalı kısım |
sealed area n.
|
|
421 |
Technical |
çok az bir basınçla bir silahı ateşleyen kısım |
hair trigger n.
|
|
422 |
Technical |
dönmeyen kısım |
stator n.
|
|
423 |
Technical |
düz kısım |
taper journals n.
|
|
424 |
Technical |
esas kısım |
body n.
|
|
425 |
Technical |
filtreden geçmeyerek ayrıştırılan kısım |
retentate n.
|
|
426 |
Technical |
filtre edilmeyen kısım |
retentate n.
|
|
427 |
Technical |
genişlemiş kısım |
ampulla n.
|
|
428 |
Technical |
iğne valfi taşıyan kısım |
nozzle body n.
|
|
429 |
Technical |
kaplarda ağza yakın dar kısım |
neck n.
|
|
430 |
Technical |
kaplanan kısım |
tread n.
|
|
431 |
Technical |
kalan kısım |
remaining body n.
|
|
432 |
Technical |
kısım mühendisi |
section engineer n.
|
|
433 |
Technical |
kısım |
zone n.
|
|
434 |
Technical |
kısım |
offtake n.
|
|
435 |
Technical |
kondenserlerde deniz suyunun verildiği ve oradan borulara geçtiği kısım |
water box n.
|
|
436 |
Technical |
motoru örten ve içine alan kısım |
nacelle n.
|
|
437 |
Technical |
plastik kısım |
plastical body n.
|
|
438 |
Technical |
sanal kısım |
imaginary part n.
|
|
439 |
Technical |
sert kısım |
solid body n.
|
|
440 |
Technical |
silindir bloklarını taşıyan kısım |
jib frame n.
|
|
441 |
Technical |
supap saplarının içerisinde hareket ettikleri silindirik kısım |
valve guide n.
|
|
442 |
Technical |
stringer ve borda saçlarının birleştiği kısım |
wake n.
|
|
443 |
Technical |
son kısım kesimi |
suffix truncation n.
|
|
444 |
Technical |
tüysüz kısım |
bare spot n.
|
|
445 |
Technical |
üst kısım |
upper part n.
|
|
446 |
Technical |
üst kısım |
top side n.
|
|
447 |
Technical |
yakıtın yakıldığı kısım |
furnace n.
|
|
448 |
Technical |
yuvarlakça kısım |
lobe n.
|
|
449 |
Technical |
mıknatıslı görüntü aygıtlarında silmeyi sağlayan kısım |
erase head n.
|
|
450 |
Technical |
her iki taraftaki ambarlara yönlendirme yapılabilmesi için geminin kömür ikmal kapağını bölen kısım |
saddle n.
|
|
451 |
Technical |
haritada havadan fotoğraflama uçuşu ile ana hatları çizilen alanların enlem, boylam, harita ve sorti gibi bilgilerinin yer aldığı kısım |
master plot n.
|
|
452 |
Technical |
zarf üzerinde adresin göründüğü şeffaf kısım |
window n.
|
|
453 |
Technical |
uzunlamasına kısım |
midfeather n.
|
|
454 |
Technical |
kağıt veya karton üzerinde delinmeden çukurlaştırılmış kısım |
dimpled chad n.
|
|
455 |
Technical |
kağıt veya karton üzerinde delinmeden çukurlaştırılmış kısım |
pregnant chad n.
|
|
456 |
Technical |
aletin kabza veya tutamağının yanındaki kısım |
heel n.
|
|
457 |
Technical |
manyetik ortam yüzeyinde kusur veya kaydetme arızasından ötürü yanlışlıkla yazılmış kısım |
drop in n.
|
|
458 |
Technical |
delinmiş metal levhanın delik kısmından çıkan disk/silindir şekilli kısım |
slug n.
|
|
459 |
Technical |
noktalı klişe yapılan alanda koyu olan kısım |
solid n.
|
|
460 |
Technical |
graptolit kolonisinde belirli bir kısım |
stipe n.
|
|
461 |
Technical |
sorguçlu veya püsküllü kısım anlamını veren bir ön ek |
lopho pref.
|
|
Computer |
|
462 |
Computer |
bir kısım metin |
some text n.
|
|
463 |
Computer |
geçerli kısım |
current section n.
|
|
464 |
Computer |
kısım etiketi |
section label n.
|
|
465 |
Computer |
kısım sonu |
end of section n.
|
|
466 |
Computer |
kısım başlığı |
section heading n.
|
|
467 |
Computer |
kısım konu başlığı |
section title n.
|
|
468 |
Computer |
kısım başlığı |
chapter heading n.
|
|
469 |
Computer |
orta kısım |
center section n.
|
|
470 |
Computer |
programın çalışması sırasında işlemcide en fazla zaman alan kısım |
hot-spot n.
|
|
471 |
Computer |
sağ kısım |
right section n.
|
|
472 |
Computer |
seçili kısım |
selection n.
|
|
473 |
Computer |
sol kısım |
left section n.
|
|
474 |
Computer |
son kısım kesimi |
suffix truncation n.
|
|
475 |
Computer |
yerleşik olmayan kısım |
nonresident portion n.
|
|
476 |
Computer |
bilgisayar belleğinde belirli türde verileri depolaması için atanan kısım |
area n.
|
|
477 |
Computer |
bir disketin veya sabit diskin içinde bilgilerin depolandığı adreslerin kayıtlarının tutulduğu kısım |
file allocation table n.
|
|
478 |
Computer |
dijital dosyaları bir kısım verinin kaybına yol açan sıkıştırma formatına ait veya ilişkin |
lossy adj.
|
|
Telecom |
|
479 |
Telecom |
önemli kısım |
substantial part n.
|
|
480 |
Telecom |
telefon rehberinde kişi ve işletme isimlerinin alfabetik olarak listelendiği kısım |
white pages n.
|
|
Electric |
|
481 |
Electric |
akım taşıyan kısım |
live part n.
|
|
Mechanic |
|
482 |
Mechanic |
i-kirişi veya h-kirişinde kirişin iki flanşını birleştiren orta kısım |
web n.
|
|
483 |
Mechanic |
(perçinlenmiş çivide, vidada) bükülmüş kısım |
clinch n.
|
|
484 |
Mechanic |
cıvata somununun vidalanması sırasında dönmesini engelleyen kısım |
snug n.
|
|
Textile |
|
485 |
Textile |
etekte üst kısım |
yoke n.
|
|
486 |
Textile |
tüysüz kısım |
bare spot n.
|
|
487 |
Textile |
üst kısım |
cap n.
|
|
488 |
Textile |
yan kısım |
side part n.
|
|
489 |
Textile |
elbisede sallanan kısım |
lap n.
|
|
490 |
Textile |
dokuma tezgahında yeni ipe başladıktan sonra dokunan ilk birkaç santimetrelik kısım |
headend n.
|
|
491 |
Textile |
(eğirme, dokuma makinelerinde) iğin altındaki tambur benzeri kısım |
hurl [dialect] [uk] n.
|
|
492 |
Textile |
giyside fermuar veya düğmeleri gizleyen kumaş parçasının bulunduğu ön kısım |
fly front n.
|
|
Architecture |
|
493 |
Architecture |
sütunun tepesinde yer alan süslemeli kısım |
capital n.
|
|
494 |
Architecture |
sütunda başın hemen altındaki dar kısım |
neck n.
|
|
495 |
Architecture |
eski kiliselerde mihrabın güneyinde bulunan raflarla döşeli kısım |
apothesis n.
|
|
496 |
Architecture |
sütun baştabanı ile pervaz arasındaki kısım |
zoophorous n.
|
|
497 |
Architecture |
bir yerin en gizli kısım |
penetralium n.
|
|
498 |
Architecture |
bir yerin en içteki kısım |
penetralium n.
|
|
499 |
Architecture |
büyük bir odanın zeminindeki yükseltilmiş kısım |
hautpas n.
|
|
500 |
Architecture |
çatının yanlarında alçak pencereleri veya panjurları olup ışık ve hava girişi için kullanılan yükseltilmiş kısım |
monitor n.
|
|