kısım kısım - Turc Anglais Dictionnaire

kısım kısım

Sens de "kısım kısım" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 5 résultat(s)

Turc Anglais
General
kısım kısım fragmentary adj.
kısım kısım bitty adj.
kısım kısım in sections adv.
kısım kısım by dribs and drabs adv.
kısım kısım in parts adv.

Sens de "kısım kısım" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kısım section n.
This section of the library is closed to the public.
Kütüphanenin bu kısmı halka kapalıdır.

More Sentences
kısım part n.
The first part will enter into force for the current 15 Member States on 1 January 2004.
İlk kısım mevcut 15 Üye Devlet için 1 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girecektir.

More Sentences
General
orta kısım middle n.
The lower and middle sections of the river Júcar are of major environmental interest.
Júcar nehrinin alt ve orta kısımları çevre açısından büyük önem taşımaktadır.

More Sentences
büyük kısım bulk n.
Instead, the resolution levels the bulk of its criticism at Iraq and bemoans the tension with the US.
Bunun yerine karar, eleştirilerinin büyük kısmını Irak'a yöneltmekte ve ABD ile yaşanan gerginlikten yakınmaktadır.

More Sentences
iç kısım interior n.
Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
Dan, büyükbabasının arabasının kırmızı iç kısmını hatırlıyor.

More Sentences
kısım percentage n.
People born in February get to spend a higher percentage of the month celebrating their birthdays than those born in other months.
Şubat ayında doğanlar, diğer aylarda doğanlara göre ayın daha büyük bir kısmını doğum günlerini kutlayarak geçirirler.

More Sentences
kısım proportion n.
Following implementation, a large proportion of the problems also remained unsolved.
Uygulama sonrasında da sorunların büyük bir kısmı çözümsüz kalmıştır.

More Sentences
kısım part n.
This directive possibly changes part of the regulation.
Bu direktif muhtemelen yönetmeliğin bir kısmını değiştirmektedir.

More Sentences
kısım fraction n.
In reality, therefore, it is just a fraction of the original amount.
Dolayısıyla gerçekte bu miktar, orijinal miktarın sadece bir kısmıdır.

More Sentences
iç kısım inside n.
If there are no tissues, use the inside of your elbow.
Eğer mendil yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanın.

More Sentences
kısım portion n.
We have taken a portion of the power from those in power.'
Gücün bir kısmını iktidardakilerden aldık.

More Sentences
altı çizili kısım underlined part n.
Translate the underlined part.
Altı çizili kısmı tercüme et.

More Sentences
kısım bit n.
I nodded off and missed the last bit of the film.
Uyuyakalıp filmin son kısmını kaçırmışım.

More Sentences
büyük bir kısım a major part n.
I believe that a major part of the European Parliament's proposals were included.
Avrupa Parlamentosunun önerilerinin büyük bir kısmının dahil edildiğine inanıyorum.

More Sentences
birinci kısım part one n.
However, Part One also identifies a number of shortcomings in the judiciary.
Bununla beraber, birinci kısımda, adli sistemde bazı yetersizlikler de tespit edilmiştir.

More Sentences
kısım end n.
I just want to make sure you live up to your end of the bargain.
Sadece anlaşmanın size düşen kısmını yerine getirdiğinizden emin olmak istiyorum.

More Sentences
son kısım last part n.
Mr Whitehead, I would ask you to repeat the last part of your question, which was not very clear.
Sayın Whitehead, sorunuzun çok açık olmayan son kısmını tekrarlamanızı rica ediyorum.

More Sentences
yumuşak kısım soft n.
An alveolar soft part sarcoma is a rare form of cancer occuring primarily in children and young adults.
Alveoler yumuşak kısım sarkomu, öncelikli olarak çocuklarda ve genç yetişkinlerde ender görülen bir kanser türüdür.

More Sentences
(elbise) üst kısım bodice n.
The dress had a beautifully embroidered bodice.
Elbisenin üst kısmında güzel bir işleme vardı.

More Sentences
çok az kısım fraction n.
He bought the car for only a fraction of its value.
Arabayı değerinin çok az bir kısmına satın aldı.

More Sentences
kalan kısım the rest n.
May I have the rest of your fries?
Patates kızartmanızın kalanını alabilir miyim?

More Sentences
Trade/Economic
kısım portion n.
I am talking about the female portion of the population.
Ben nüfusun kadın olan kısmından bahsediyorum.

More Sentences
Technical
kısım part n.
The Commission rejects these amendments or parts of them.
Komisyon bu değişiklikleri ya da bunların bir kısmını reddetmektedir.

More Sentences
kısım portion n.
A large portion of projects receiving foreign assistance are not included in the budget.
Dış yardım alan projelerin büyük bir kısmı bütçeye dahil edilmez.

More Sentences
kısım fraction n.
In reality therefore it is just a fraction of the original amount.
Bu nedenle gerçekte bu miktar orijinal miktarın sadece bir kısmıdır.

More Sentences
General
düzeltilmeye muhtaç kısım area requiring corrective action n.
en özlü kısım quintessence n.
üst kısım roof n.
etli kısım pulp n.
kısım müdürü division manager n.
en büyük kısım the most part n.
boncuklu kısım beading n.
kısım branch n.
üst kısım deck n.
iç kısım inner side n.
baş kısım heading n.
kısım kısım olma fragmentariness n.
pencereli üst kısım yapı clerestory n.
orta kısım waist n.
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım excursus n.
üst kısım headpiece n.
kısım compartment n.
kısım snack n.
kısım fragment n.
kısım arm n.
mahalli kısım local department n.
kısım dole n.
(fıçıda/çuvalda) boş kalan kısım ullage n.
en iyi kısım the best part n.
tepe kısım spire n.
kısım stretch n.
kısım article n.
en şiddetli kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) brunt n.
en iyi kısım the fat n.
geri ödenen kısım rebate n.
dip kısım butt n.
kısım kind n.
en ağır kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) brunt n.
geri kalan kısım remainder n.
bir nutuğa son kısım ekleme epiloguing n.
kısım genus n.
sınırları çizilen kısım intercept n.
kısım instalment n.
orta kısım heart n.
sütun başlığıyla kaide arasındaki kısım shaft n.
en iyi kısım cream n.
içeri kıvrık kısım involution n.
kalan kısım residue n.
arka kısım tail n.
kısım piece n.
en iyi kısım titbit n.
ön kısım (araba) snout n.
aşınmış kısım abrasion n.
fazla kısım surplusage n.
uyuşmayan kısım incongruity n.
bir dramada marazın çıktığı kısım epitasis n.
iç kısım innerside n.
uç kısım head n.
kollara ayrılan kısım fork n.
alttan kesilmiş kısım undercut n.
büyük kısım body n.
boyna benzer kısım cervix n.
iç kısım innards n.
tamamlayıcı kısım part and parcel n.
eski kitaplarda kırmızı harflerle basılan kısım rubric n.
kısım line n.
kısım chamber n.
kısım break n.
ızgara ucunu taşıyan metal bir kısım grate bearer n.
üst kısım head n.
kısım department n.
kısım adı section name n.
kısım chapter n.
kısım division n.
uç kısım neb n.
kısım portio n.
en önemli kısım bulk n.
fazla olan kısım excess n.
orta kısım centre-piece n.
alt kısım sub-section n.
(ülke) iç kısım inland n.
kısım installment n.
iç kısım bowel n.
kısım lot n.
kısım partition n.
hareketli kısım walking part n.
alt kısım underside n.
arka kısım tail end n.
bir kısım medya certain parts of the media n.
gerekli kısım required part n.
gerekli kısım necessary part n.
gerekli kısım essential part n.
ilave kısım additional part n.
iç kısım internal part n.
dış kısım outer side n.
dış kısım external part n.
dış kısım outside n.
hayati önemde kısım vital part n.
hayati önemde kısım/bölüm vital part n.
mutfak kısım şefi chef de partie n.
bölüm/kısım passus n.
kare kısım canton n.
en iyi kısım tidbit n.
pencereli üst kısım yapı clerestorey n.
orta kısım midsection n.
aşan kısım exceeding part n.
son kısım tag end n.
yerel kısım local part n.
üçüncü kısım third part n.
alt kısım lower part n.
biyonik kısım bionic part n.
kısım layer n.
son kısım tail n.
arka kısım tail-end n.
en son kısım tag end n.
ilahi sonuna eklenen kısım acroteleutic [obsolete] n.
aşınmış yüzey/kısım abrasion n.
arka kısım back matter n.
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım back matter n.
arka kısım end matter n.
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım end matter n.
son kısım afternoon n.
kısım cantle n.
bayraklarda üst köşede, gönder direğine yakın bulunan dikdörtgen kısım canton n.
kısım cantlet n.
kısım canton [obsolete] n.
iade edilen kısım rebate n.
(şarkı, şiir vb.) akılda kalan ufak kısım catch n.
kısım region n.
arka kısım backward n.
çeneyi kaplayan etli kısım chaps n.
çeneyi kaplayan etli kısım chao n.
gemide top namlularının bulunduğu kısım chase [obsolete] n.
tükenmez ya da dolma kalemin ucundaki konik kısım nib n.
daha büyük kısım the most feck n.
daha fazla kısım the most feck n.
en aktif kısım thick n.
en yoğun kısım thick n.
30 ile 39 arasındaki kısım thirties n.
otuz sekizde birlik kısım thirty-eighth n.
otuz beşte birlik kısım thirty-fifth n.
otuz birde birlik kısım thirty-first n.
otuz dörtte birlik kısım thirty-fourth n.
otuz dokuzda birlik kısım thirty-ninth n.
otuz ikide birlik kısım thirty-second n.
otuz yedide birlik kısım thirty-seventh n.
otuz altıda birlik kısım thirty-sixth n.
otuz üçte birlik kısım thirty-third n.
en iyi kısım top n.
katlanmış olan kısım turn-under n.
kısım strand n.
ilave edilen kısım annex n.
elbiseden sarkan kısım bag n.
sakal gibi kısım barb n.
alt kısım underbelly n.
bağımlı kısım veya grup underfaction n.
bağlı kısım veya grup underfaction n.
alt kısım undersurface n.
aşağı kısım undersurface n.
bir şeyin en geniş olduğu kısım beam n.
üstüne binen kısım lap n.
tavla tahtasında oyuncunun kendi bölgesiyle rakibinkinden ayıran kısım bar n.
esas kısım essence n.
iç kısım estre [obsolete] n.
en iç kısım inner core n.
son kısım last n.
kısım leg n.
büyük kısım mass n.
dış kısım extern n.
dış kısım external n.
etek ucunda bir şeyler taşımak için katlanabilen ön kısım lap n.
kırbacın veya kamçının ucundaki esnek kısım lash n.
esas kısım main n.
en büyük kısım main n.
bir toplantı veya sunumda katılımcıların soru sorduğu kısım q and a n.
kısım blaud [scotland] n.
kısım blad [scotland] n.
nehir veya kanallarda teknelerin durduğu veya geçtiği genişletilmiş kısım layby n.
nehir veya kanallarda teknelerin durduğu veya geçtiği genişletilmiş kısım lay-by n.
şelalede balıkların sıçrayabileceği kısım leap n.
önemli kısım half n.
bir hayvanın genellikle gözlerinin üzerinde yer alan, yüzün rengine zıt olan kısım mask n.
temel kısım mass n.
(et, ahşap) beyaz veya açık renkli kısım white n.
post üzerindeki tüysüz kısım window n.
kürk üzerindeki tüysüz kısım window n.
on beşinci kısım quindem n.
(bilet, hisse) tek bir birim olarak işlem gören kısım block n.
kısım meal n.
en önemli veya esasi kısım meat and potatoes n.
orta kısım mediety [obsolete] n.
bir bestedeki en önemli kısım veya nağme melody n.
en ortadaki kısım midmost n.
tam ortadaki kısım midmost n.
sürenin sonu ve başı dışında kalan kısım midst n.
girişin en uzağındaki kısım head n.
en önemli kısım heart n.
temel kısım heart n.
kayıp kısım hiatus n.
arka kısım hind end n.
arkadan gelen kısım hind end n.
üst bacak ve kalçaların en geniş olduğu kısım hip n.
çıkıntı yapan kısım huckle n.
hörgüçlü kısım huckle n.
büyük kısım mole [obsolete] n.
küçük kısım moment n.
en iyi kısım yolk [obsolete] n.
en önemli kısım yolk [obsolete] n.
budanan kısım lop n.
en kötü kısım mud n.
(kılıç veya bıçak) kör kısım ricasso n.
kısım by-end n.
darlaşan kısım choke n.
dokuma tezgahında durdurucu işlevi gören çıkıntılı kısım dagger n.
kısım decerption n.
kısım şefi department head n.
basık kısım depression n.
en yoğun kısım depth n.
orta kısım depth n.
yamalı kısım dern n.
sevk edilen kısım detachment n.
hayati kısım heart and soul n.
ana kısım heft [us] n.
bir şeyin üzerinde uzanan kısım overlier n.
üst kısım overpart n.
kısım compartition n.
belirgin çıkıntı oluşturan kısım belly n.
ön kısım belly n.
iç kısım belly n.
alt kısım belly n.
dikkat çeken kısım clou n.
tepe kısım cob n.
baş kısım cob n.
arta kalmış kısım cotchel [dated] n.
kullanılmayan kısım cotchel [dated] n.
asıl kötü olan kısım dickens n.
kutu içerisindekileri serpmek için deliklerin bulunduğu kısım dredge n.
kutu içerisindekileri serpmek için deliklerin bulunduğu kısım dredger n.
palmat yapıdaki kısım palmation n.
kısım parcel n.
sivri uç ile çalışılabilen kısım pick n.
dilli anahtarda içi oyuk kısım pipe n.
en iyi kısım fat n.
kısım feck [obsolete] n.
(büyük oranda homojen kütlede) homojen olmayan kısım inhomogeneity n.
iki bölge arasındaki kısım interzone n.
iç kısım inwards n.
iki büyük yapıyı veya boşluğu birbirine bağlayan dar kısım isthmus n.
kısım pan n.
döngüsel fenomen veya dalgalanmaların en aza indiği kısım plateau n.
çıkıntı yapan kısım pop-up n.
gözenekli kısım porosity n.
eğreltiotu gibi bitkilerin ucunda bulunan kıvrık kısım fiddle head n.
kısım flaw [obsolete] n.
bükülü kısım flexion n.
pusulada yönlerin işaretli olduğu kısım fly n.
başlıca kısım forehand [obsolete] n.
ön kısım forehead n.
oral kısım oral n.
çıkıntılı kısım outjut n.
ücra kısım outpart n.
uzaktaki kısım outpart n.
(yol, kaldırım) yola en yakın kısım outside n.
kısım parti n.
ufak kısım particle n.
(el falında) avuç içinde dördüncü parmağın alt kenarına denk gelen kısım percussion n.
en iyi kısım prime n.
önde gelen kısım primo n.
daha ağır kısım preponderance n.
ağır kısım preponderancy n.
daha ağır kısım preponderation n.
yüz kızartıcı olan kısım pudendum n.
araçta tepe kısım roof n.
ufak kısım schtik n.
kısım sect (section) n.
kısım sect. (section) n.
antik yunan ya da roma tapınaklarında ayinlerin yapıldığı orta kısım sekos n.
(zaman diliminde) erken kısım shank n.
dördüncü kısım fourth part n.
ilk kısım fresh n.
yeni kısım fresh n.
bölümlemede 60-70 aralığına düşen kısım sixties n.
bütünün geri kalanından daha küçük ve dar olan kısım sma [scotland] n.
çıkıntı yapan kısım protrusion n.
çıkıntı yapan kısım protuberancy n.
çıkıntı yapan kısım protuberation n.
sivri ve çıkıntılı ön kısım prow n.
tarladaki çamurlu kısım spew [dialect] [uk] n.
(tiyatro salonunda) sahne önü ile arka duvar arasındaki kısım stagehouse n.
kısım stick n.
alt kısım subsect n.
saçta uzayan kısım suit n.
fazla kısım superplusage [obsolete] n.
sarkan kısım flapper n.
arka kısım heel n.
üst kısım top n.
etli kısım (meyvede) pulp n.
(kabuk, dış kısım) çıkarmak unshale v.
yağlı kısım oluşturarak ayırmak oil v.
on ikide bir kısım duodenary adj.
iç kısım inward adj.
üst kısım (bir yaprağın vb) adaxial adj.
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip concolor adj.
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip concolorate adj.
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip concolorous adj.
(canlı organizmada kısım) şişmiş incrassate adj.
(canlı organizmada kısım) şişmiş incrassated adj.
(hatalı yazılan kısım) metindeki şekliyle sic adv.
alt kısım anlamı veren ön ek baso- pref.
kısım veya kısmi anlamlarını veren bir ön ek mer- pref.
kısım veya kısmi anlamlarını veren bir ön ek meri- pref.
kısım veya kısmi anlamlarını veren bir ön ek mero- pref.
bu kısım doğru granted expr.
Phrases
bu kısım doğru çalışmıyor this part doesn't work properly expr.
Colloquial
işi yapan kısım business end of something n.
temel kısım part and parcel n.
tiyatro salonunda perdenin önünde kalan kısım front of house n.
güneş şapkası çiçeğinin ortasındaki koyu kahverengi kısım eye n.
satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarması/amorti etmesi earn-out n.
satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarmak/amorti etmek earn out v.
alt kısım (genital bölge için kullanılan hüsnütabir) down below expr.
alt kısım (genital bölge için kullanılan hüsnütabir) down there expr.
asıl zor kısım bundan sonra (it's) all uphill from here expr.
asıl zorlu kısım şimdi başlıyor (it's) all uphill from here expr.
Idioms
en eğlenceli/keyifli/güzel kısım high point n.
eksik kalmış/tamamlanmamış kısım loose end n.
en önemli kısım/parça/nokta crowning touch n.
en dikkat çekici/çeken kısım high point n.
son kısım fag-end n.
asıl önemli kısım (down to) bedrock n.
en önemli kısım alpha and omega n.
savunmasız kısım soft underbelly n.
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım the top of one's mind expr.
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım the top of one's head expr.
asıl zor/meşakkatli kısım the rubber hits the road expr.
Speaking
hangi kısım? which part? expr.
hangi kısım? which section? expr.
Trade/Economic
alınan mala karşı peşin ödenen kısım down payment n.
araba yükünden daha eksik kısım less than car load lot n.
bankada hesapta bulunandan çekilmiş kısım overdraft n.
bir ekonomide toplam üretimden tüketilen kısım çıkartıldığında geri kalan pay aggregate demand externality n.
boş kalan kısım (fıçı/çuval vb) fire wantage n.
borçlardan geri kalan kısım net assets n.
bir şirketin bir kısım aktifinin başka bir şirketin hisse senetleri karşılığında devredilmesi split-of n.
çalışmayan kısım gider ve zararları idle capacity expenses and losses n.
çalışmayan kısım gider ve zararları idle capacity expenses losses n.
çalışmayan kısım giderleri ve zararları expenses and losses from the non-operating section n.
esaslı kısım essential part n.
fıçıdaki boş kısım ullage n.
harcamaların yapıldığı kısım spending unit n.
hisse satışında bir kısım hakların yeni sahibine geçmeyip eski sahibine ait olarak kalması durumu ex rights n.
kısım division n.
kısım lot n.
kısım instalment n.
kısım amiri section manager n.
kısım installment n.
kısım department n.
kısım component n.
kısım şefi section chief n.
kısım şefi department chief n.
kısım segment n.
kısım şefi section manager n.
kısım şefi service manager n.
kısım müdürü/yöneticisi functional manager n.
kısım amiri section chief n.
önemli kısım essential part n.
reklama karşı ilgiyi artırmak için eklenen yapay kısım veya bu amaçla kullanılan araçlar gimmick n.
tasarruf yeter sayısına sahip kısım disposable portion n.
barda ucuz içki satılan kısım public bar [uk] n.
barda ucuz içki satılan kısım the public [uk] n.
Law
abd iflas kanununda iflas eden şirketin mahkeme gözetimi altında işini yeniden düzenleyebileceğini belirten kısım chapter 11 [usa] n.
abd iflas kanununda iflas eden şirketin mahkeme gözetimi altında işini yeniden düzenleyebileceğini belirten kısım chapter xi n.
abd iflas kanununda iflas eden şirkete mahkemenin kayyım atayabileceğini belirten kısım chapter 7 [usa] n.
kısım tranche n.
mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair şart american clause n.
mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair kloz american clause n.
mirastan mirasçıya düşen kısım assets per descent n.
teslim edilmemiş kısım undelivered section n.
orijinal üyelerinden geriye yalnızca küçük bir kısım kaldığından temsiliyet gücünü veya otoritesini kaybetmiş yasama organı rump n.
Politics
siyasi kampanyada parti üyelerinin kapı kapı dolaşarak oy toplamaya çalıştığı kısım ground war n.
Industry
ispermeçet balinasının yağı çıkarıldıktan sonra derisinden geriye kalan kısım twitter n.
Insurance
reasürans yoluyla bir kısım sorumluluğu devralan şirket reinsurer n.
Tourism
(mutfak) kısım şefi line chef n.
yolcunun taşıta binmesiyle inmesi arasındaki kısım segment n.
Media
tv programlarında karakterlerin tek başlarına kamera karşısına geçip duygu ve düşüncelerini aktardıkları kısım confessional n.
televizyon yayını sırasında ekranın altında yer alan ve ekrandaki görüntüyü tanımlayan, bilgi amaçlı grafik, resim veya metin içeren kısım lower third n.
programın zamanında bitmesi için uzatılan, kısaltılan veya çıkarılan kısım cushion n.
Technical
radyal kısım radial n.
(topoğrafya ölçümünde) kavisli noktalar arasındaki düz kısım tangent n.
alıcı taraf/kısım receiving end n.
alt kısım base n.
arka kısım rear side n.
arka kısım stern n.
aşınmış kısım abrasion n.
ayrılacak kısım leaver section n.
bisiklet motosiklet vb ini yönetmek için kullanılan ve ön tekere kumanda eden kısım handle bar n.
bir uçağın kanadında bulunan ve motorları ihtiva eden kapalı kısım nacelle n.
bükülmüş kıvrık kısım bend n.
boş kalan kısım ullage n.
contalı kısım sealed area n.
çok az bir basınçla bir silahı ateşleyen kısım hair trigger n.
dönmeyen kısım stator n.
düz kısım taper journals n.
esas kısım body n.
filtreden geçmeyerek ayrıştırılan kısım retentate n.
filtre edilmeyen kısım retentate n.
genişlemiş kısım ampulla n.
iğne valfi taşıyan kısım nozzle body n.
kaplarda ağza yakın dar kısım neck n.
kaplanan kısım tread n.
kalan kısım remaining body n.
kısım mühendisi section engineer n.
kısım zone n.
kısım offtake n.
kondenserlerde deniz suyunun verildiği ve oradan borulara geçtiği kısım water box n.
motoru örten ve içine alan kısım nacelle n.
plastik kısım plastical body n.
sanal kısım imaginary part n.
sert kısım solid body n.
silindir bloklarını taşıyan kısım jib frame n.
supap saplarının içerisinde hareket ettikleri silindirik kısım valve guide n.
stringer ve borda saçlarının birleştiği kısım wake n.
son kısım kesimi suffix truncation n.
tüysüz kısım bare spot n.
üst kısım upper part n.
üst kısım top side n.
yakıtın yakıldığı kısım furnace n.
yuvarlakça kısım lobe n.
mıknatıslı görüntü aygıtlarında silmeyi sağlayan kısım erase head n.
her iki taraftaki ambarlara yönlendirme yapılabilmesi için geminin kömür ikmal kapağını bölen kısım saddle n.
haritada havadan fotoğraflama uçuşu ile ana hatları çizilen alanların enlem, boylam, harita ve sorti gibi bilgilerinin yer aldığı kısım master plot n.
zarf üzerinde adresin göründüğü şeffaf kısım window n.
uzunlamasına kısım midfeather n.
kağıt veya karton üzerinde delinmeden çukurlaştırılmış kısım dimpled chad n.
kağıt veya karton üzerinde delinmeden çukurlaştırılmış kısım pregnant chad n.
aletin kabza veya tutamağının yanındaki kısım heel n.
manyetik ortam yüzeyinde kusur veya kaydetme arızasından ötürü yanlışlıkla yazılmış kısım drop in n.
delinmiş metal levhanın delik kısmından çıkan disk/silindir şekilli kısım slug n.
noktalı klişe yapılan alanda koyu olan kısım solid n.
graptolit kolonisinde belirli bir kısım stipe n.
sorguçlu veya püsküllü kısım anlamını veren bir ön ek lopho pref.
Computer
bir kısım metin some text n.
geçerli kısım current section n.
kısım etiketi section label n.
kısım sonu end of section n.
kısım başlığı section heading n.
kısım konu başlığı section title n.
kısım başlığı chapter heading n.
orta kısım center section n.
programın çalışması sırasında işlemcide en fazla zaman alan kısım hot-spot n.
sağ kısım right section n.
seçili kısım selection n.
sol kısım left section n.
son kısım kesimi suffix truncation n.
yerleşik olmayan kısım nonresident portion n.
bilgisayar belleğinde belirli türde verileri depolaması için atanan kısım area n.
bir disketin veya sabit diskin içinde bilgilerin depolandığı adreslerin kayıtlarının tutulduğu kısım file allocation table n.
dijital dosyaları bir kısım verinin kaybına yol açan sıkıştırma formatına ait veya ilişkin lossy adj.
Telecom
önemli kısım substantial part n.
telefon rehberinde kişi ve işletme isimlerinin alfabetik olarak listelendiği kısım white pages n.
Electric
akım taşıyan kısım live part n.
Mechanic
i-kirişi veya h-kirişinde kirişin iki flanşını birleştiren orta kısım web n.
(perçinlenmiş çivide, vidada) bükülmüş kısım clinch n.
cıvata somununun vidalanması sırasında dönmesini engelleyen kısım snug n.
Textile
etekte üst kısım yoke n.
tüysüz kısım bare spot n.
üst kısım cap n.
yan kısım side part n.
elbisede sallanan kısım lap n.
dokuma tezgahında yeni ipe başladıktan sonra dokunan ilk birkaç santimetrelik kısım headend n.
(eğirme, dokuma makinelerinde) iğin altındaki tambur benzeri kısım hurl [dialect] [uk] n.
giyside fermuar veya düğmeleri gizleyen kumaş parçasının bulunduğu ön kısım fly front n.
Architecture
sütunun tepesinde yer alan süslemeli kısım capital n.
sütunda başın hemen altındaki dar kısım neck n.
eski kiliselerde mihrabın güneyinde bulunan raflarla döşeli kısım apothesis n.
sütun baştabanı ile pervaz arasındaki kısım zoophorous n.
bir yerin en gizli kısım penetralium n.
bir yerin en içteki kısım penetralium n.
büyük bir odanın zeminindeki yükseltilmiş kısım hautpas n.
çatının yanlarında alçak pencereleri veya panjurları olup ışık ve hava girişi için kullanılan yükseltilmiş kısım monitor n.