| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | thirties n. | otuzlu yıl | ||
|
This is the driest month of june since the thirties. Otuzlu yıllardan beri en kurak haziran ayı bu. More Sentences |
||||
| General | thirties n. | otuzlu yaşlar | ||
|
I was a spy when I was in my thirties. Otuzlu yaşlarımdayken casusluk yapıyordum. More Sentences |
||||
| General | thirties n. | 30 ile 39 arasındaki kısım | ||
| General | thirties n. | otuz yaş | ||
| Math | ||||
| Math | thirties n. | otuzlar | ||
| Math | thirties n. | otuz yaşlar | ||
| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | mid-thirties n. | otuzlu yaşlar | ||
|
Tom is probably in his mid-thirties. Tom muhtemelen otuzlu yaşların ortasında. More Sentences |
||||
| General | in her thirties adv. | otuzlarında | ||
|
She says she has no intention of having a baby until she's in her thirties. Otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor. More Sentences |
||||
| Phrases | ||||
| Phrases | in his thirties expr. | otuzlarında | ||
|
Tom didn't learn how to swim until he was in his thirties. Tom otuzlu yaşlarına kadar nasıl yüzeceğini öğrenmedi. More Sentences |
||||
