ara ara - Turc Anglais Dictionnaire

ara ara

Sens de "ara ara" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 10 résultat(s)

Turc Anglais
General
ara ara sometimes adv.
ara ara intervally adv.
ara ara occasionally adv.
ara ara from time to time adv.
ara ara off-and-on adv.
Colloquial
ara ara every now and then/again adv.
ara ara ever and again/anon expr.
Idioms
ara ara in snatches adv.
ara ara by fits and starts expr.
ara ara in fits and starts expr.

Sens de "ara ara" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ara recess n.
The students are having a recess now.
Öğrenciler şimdi aradalar.

More Sentences
ara gap n.
I plan to take a gap year before going to university.
Üniversiteye gitmeden önce bir yıl ara vermeyi planlıyorum.

More Sentences
ara break n.
Shall we take a break? You must be tired.
Biraz ara verelim mi? Yorulmuşsundur herhalde.

More Sentences
ara vermek have a break v.
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.

More Sentences
oturuma ara vermek adjourn v.
We shall adjourn the sitting and leave the Chamber immediately.
Oturuma ara vereceğiz ve derhal Meclis'i terk edeceğiz.

More Sentences
ara sıra sometimes adv.
Come by and see me sometimes.
Ara sıra uğrayıp beni gör.

More Sentences
ara sıra occasionally adv.
It used to be considered normal for every cow to be affected by it occasionally, thereby building up immunity.
Eskiden her ineğin ara sıra bu hastalığa yakalanması ve böylece bağışıklık kazanması normal kabul edilirdi.

More Sentences
ara interim n.
The interim review of the agricultural policy has to be presented.
Tarım politikasının ara dönem gözden geçirme raporunun sunulması gerekiyor.

More Sentences
ara intermediate adj.
Another somewhat problematic issue is that of intermediate storage.
Bir başka biraz sorunlu konu da ara depolama konusudur.

More Sentences
General
ara rapor interim report n.
The Commission has also done good work on the drafting of the interim report and on its presentation.
Komisyon ara raporun hazırlanması ve sunulması konusunda da iyi bir çalışma yürütmüştür.

More Sentences
ara hiatus n.
The band is on hiatus.
Grup ara verdi.

More Sentences
ara interval n.
Can we get some popcorn during the interval?
Ara olunca biraz patlamış mısır alabilir miyiz?

More Sentences
ara bulucu mediator n.
We also propose appointing a confidential mediator at the workplace to whom employees can turn if they so wish.
Ayrıca iş yerinde çalışanların istedikleri takdirde başvurabilecekleri gizli bir ara bulucu atanmasını öneriyoruz.

More Sentences
kısa ara short break n.
We'll be back after this short break.
Bu kısa aradan sonra döneceğiz.

More Sentences
ara pause n.
We should sometimes pause to think.
Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.

More Sentences
ara verme break n.
If she has been studying since 9 o'clock, she will need to take a break.
Eğer saat 9'dan beri çalışıyorsa, biraz ara vermesi gerekecek.

More Sentences
ara sokak alley n.
Tom was found dead in the alley.
Tom ara sokakta ölü bulundu.

More Sentences
ara sokak side street n.
We live in a cozy little house in a side street.
Ara sokakta küçük şirin bir evde yaşıyoruz.

More Sentences
ara öğün snack n.
Children have a snack after school.
Okuldan sonra çocukların bir ara öğünü var.

More Sentences
ara seçim by-election n.
I congratulate his party on securing a victory in this by-election.
Partisini bu ara seçimde elde ettiği zaferden dolayı kutluyorum.

More Sentences
ara intermission n.
I went to the restroom during the intermission.
Ara sırasında tuvalete gittim.

More Sentences
ara toplam subtotal n.
The subtotal on the bill was calculated by adding all charges.
Faturadaki ara toplam, tüm masraflar eklenerek hesaplandı.

More Sentences
kısa bir ara a short break n.
Could I please take a short break?
Kısa bir ara verebilir miyim lütfen?

More Sentences
ara adım intermediate step n.
The Commission proposal on new rules for the allocation of slots is a necessary intermediate step.
Slotların tahsisi için yeni kurallara ilişkin Komisyon teklifi gerekli bir ara adımdır.

More Sentences
ara vermek break v.
Let’s break for a meal; we’ll continue later.
Yemek için ara verelim; sonra devam ederiz.

More Sentences
ara vermek adjourn v.
We shall adjourn the debate here and resume it at 3 p.m.
Görüşmelere burada ara verip saat 15:00'te devam edeceğiz.

More Sentences
ara vermek suspend v.
As a voting session is soon due to begin, I shall suspend the joint debate on these two reports.
Oylama oturumu yakında başlayacağı için, bu iki rapor üzerindeki ortak tartışmaya ara veriyorum.

More Sentences
ara vermek have a break v.
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar.

More Sentences
işlemden geçirmek (ham ya da ara malları) treat v.
If we want to eat fresh produce, then it is impossible first to treat it thermally.
Taze ürün yemek istiyorsak, önce onu termal olarak işlemden geçirmek imkansızdır.

More Sentences
ara vermek interrupt v.
We will now interrupt the debate for the vote.
Şimdi oylama için tartışmaya ara veriyoruz.

More Sentences
ara sıra sporadic adj.
Sporadic gunfire was heard in the distance.
Uzaktan ara sıra silah sesleri duyuluyordu.

More Sentences
ara middle adj.
He often breaks into the middle of a conversation.
Sık sık bir konuşmanın ortasında araya giriyor.

More Sentences
ara vermeden unremitting adj.
The workers continued their unremitting efforts to complete the project.
İşçiler projeyi tamamlamak için ara vermeden çalışmaya devam ettiler.

More Sentences
ara sıra now and then adv.
But, now and then, I read one or two.
Ama ara sıra bir iki tane okuyorum.

More Sentences
ara sıra on occasion adv.
He reads detective stories on occasion.
Ara sıra dedektif hikayeleri okur.

More Sentences
ara sıra sometimes adv.
Do you sometimes study in the library?
Ara sıra kütüphanede ders çalışıyor musun?

More Sentences
ara vermeden without a break adv.
She spoke for 30 minutes without a break.
O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.

More Sentences
ara sıra now and again adv.
He goes there now and again.
Ara sıra oraya gider.

More Sentences
bir ara sometime adv.
We should get together sometime.
Bir ara bir araya gelmeliyiz.

More Sentences
ara sıra occasionally adv.
I occasionally meet him at the club.
Onunla ara sıra kulüpte karşılaşırım.

More Sentences
Phrases
google'da ara google it expr.
Did you google it?
Google'da aradın mı?

More Sentences
Colloquial
ara beni call me expr.
You ever want to do this again, call me.
Bunu bir daha yapmak istersen, ara beni.

More Sentences
google'da ara google it expr.
Google it.
Google'da arat.

More Sentences
polisi ara call the police expr.
Please call the police.
Lütfen polisi ara.

More Sentences
Common Usage
ara verme pause n.
ara vermek pause v.
ara intermediary adj.
General
ara respite n.
ara interlude n.
ara discontinuation n.
ara verme solution n.
ara ürünler intermediates n.
ara kablosu connecting cable n.
ara seçim bye election n.
ara yol bystreet n.
minimum ara boşluğu minimum clearance n.
ara rejim interim regime n.
iki kat arasında kurulu ara kat mezzanine n.
ara verme suspension n.
ara spacing n.
ara letup n.
ara truce n.
ara lull n.
ara ıslatımlı intermediate wet n.
ara değer hesabı interpolation n.
ara yerde betweenness n.
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz lock n.
ara oyunu interludes n.
bilgisayar ara birimleri computer interfaces n.
ara takozu link block n.
ara dönem interregnum period n.
ara interspace n.
kısa ara quick break n.
ara kapı communicating door n.
ara kablosu lead n.
ara yol crossroad n.
ara distance n.
ara cessation n.
ara açılması rift n.
ara mallar intermediate n.
ara yol aisle n.
ara yol byroad n.
ara duvar party wall n.
ara margin n.
ara relation n.
ingiliz ara oyunu english interludes n.
ara terms n.
ara half n.
ara bulucu moderator n.
ara spread n.
ara verme relief n.
ara teftiş interim audit n.
ara dönem interlude n.
ara breather n.
ara rejim interim regyme n.
ara chasm n.
ara recreation n.
ara wait n.
ara maddeler excipients n.
ara abscission n.
ara bozukluğu rift n.
ara discontinuance n.
ara bulucu interceder n.
çalışmaya ara verme sabbatism n.
ara tatil intersession n.
tiyatroda ara salonu foyer n.
ara miktar pause quanta n.
ara surcease n.
ara check n.
ara yol alley n.
ara yönler intercardinal points n.
karbonat ya da bi karbonat bileşimi ya da her ikisini içeren ara tuz sesquicarbonate n.
ara time lag n.
ara kontrol intermediate control n.
ara ürün byproduct n.
ara toplam sub total n.
ara karar interim decision n.
ara karar preceding judgment n.
ara half time n.
ara parça connector n.
ara öğün refreshment n.
ara öğün elevenses n.
ara ısıtıcı reheater n.
ara bulucu peace maker n.
ara verme cessation n.
veriyi ara belleğe alma data buffering n.
ara parçası easement n.
ara breathing-space n.
ara bağlantı inter-relationship n.
ara yol by-road n.
ara sokak by-street n.
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife point-to-point air fare n.
ara stand-down n.
ara sıra kullanım için tutulan ev pied-a-terre n.
ara time-out n.
ara faslı interlude n.
ara kat interstage n.
ara interstice n.
ara cease n.
ara comma n.
ara meantime n.
ara interruption n.
ara lapse n.
ara kablo patch cord n.
ara bölme partition n.
ara duvar partition n.
ara hakediş progress payment n.
ara range n.
ara stop n.
ara leg n.
ara interm n.
ara kuşak transgeneration n.
ara istasyon way station n.
ara durak way station n.
ara sıra içen occasional drinker n.
bir aylık ara a month-long recess n.
ara cadde surface street n.
ara taban midsole n.
ara/kısa/kese/kestirme yol rat run n.
ara/kısa/kese/kestirme yol rat-run n.
ara kesinlik intermediate precision n.
(satrançta) ara hamle intermediate move n.
(satrançta) ara hamle zwischenzug n.
ara faktör intermediate factor n.
ara ürün by-product n.
ara form intermediate form n.
ara mesafe intermediate distance n.
kısa zihinsel ara brain-break n.
ara dinlenme rest break n.
ara dinlenme break n.
ara tatil mid-term break n.
ara bulan kimse compromiser n.
ara renk accent color n.
ara renk accent colour n.
ara basamak intermediate step n.
ara adım intermediary step n.
ara basamak intermediary step n.
ara bulucu peacemaker n.
ara sokak back street n.
ara yol aisleway n.
konuşma vs. ara verme cesura n.
ara chasm n.
birdenbire ara verme chasm n.
ara chaun [obsolete] n.
ara relache n.
konuşma vs. ara verme caesura n.
ara bozan kimse embroiler n.
oyunun kurallarına ara verme çağrısı barley [dialect] n.
ara void n.
ara verme letup n.
ara verme let-up n.
ara mean [obsolete] n.
ara zamanı mean [obsolete] n.
iki uç arasında ara bulucu olma meanness n.
ara yol mews n.
(güney afrika'da) çiftçi kooperatifine ekin veya yün kırkma için yapılan ara ödeme middelskot [south africa] n.
(sevgiliyle) ilişkiye ara verme break n.
(konferans) ara oturum breakout n.
(briçte) oyuncunun deklarasyon veya oyundan önce düşünmek için verdiği uzun ara huddle n.
hayvan türü veya grubu ile varsayılan ataları arasındaki evrimsel ara form missing link n.
tercih edilen ara figür missing link n.
değerli olan ara pozisyon missing link n.
ara buluculuk moderatorship n.
ara bulucu kadın moderatrix n.
ara öğün morsel n.
ara sokak ile caddenin birleştiği yer mouth n.
(aşıklar arasında) ara bulucu love broker n.
ara bulan kimse lubricant n.
ara öğün lunch n.
ara sıra olan bir şey occasional n.
ara sokak ruelle n.
ara söz discursion n.
ara parça interlink n.
ara bağlantı interlink n.
ara bağlantı interlinking n.
ara verme disturbance n.
ara sıra belediyeden yardım alan kimse casual [uk] n.
mutlu sonla biten ara oyunu comedy [obsolete] n.
ara ödüllü yarış course des primes n.
açık ara önde olma cushion n.
ara öğün drinking [dialect] [uk] n.
ara sözcük parembole n.
ara sözcük paremptosis n.
ara bağlantı unsuru mean n.
ara unsur instrumentality n.
ara gösteri yapan oyuncu interluder n.
ara dönem intermean [obsolete] n.
ara form intermediary n.
ara aşama intermediary n.
ara ürün intermediary n.
ara intermezzo n.
ara tatil interterm n.
(atletler için) yavaş tempolu ara egzersizleri de içeren hızlı egzersiz serisi interval n.
ara dünya interworld n.
ara sıra yapılan tenkit potshot n.
ara sıra et veya balık tüketen vejetaryen kimse flexitarian n.
ara renk secondary n.
ara mal semimanufacture n.
ara verme preterition n.
ara verme pretermission n.
okyanus suyunda akış hızının arttığı ara katman pycnocline n.
(ara yüz tasarımı) bir ürünü sahibi için vazgeçilmez hale getiren özgün niteliklerin sunumu stickiness n.
ara bulucu stickler [obsolete] n.
ara verme surceaseance n.
ara bozmak destroy the friendship v.
ara vermek lie off v.
ara vermek prorogue v.
ara bulmak reconcile v.
ara bulmak compromise v.
geçici olarak ara vermek intermittence v.
ara sıra nefes almak breathe spasmodically v.
ara vermek have a breather v.
ara vermek (toplantıya) recess v.
ara toplam çıkarmak subtotal v.
ara vermek recess v.
ara buluculuk yapmak compose v.
ara bulmak settle a dispute v.
ara vermek take a break v.
ara vermeksizin restlessly v.
ara vermek lay over v.
ara vermek make a pause v.
ara bulmak mediate v.
ara vermek discontinue v.
ara vermek have break v.
ara vermek space out v.
ara vermek lay off v.
ara vermek surcease v.
ara vermek remit v.
ara bozmak make mischief v.
ara bozmak set at odds v.
ara bozmak sow discord v.
ara bozmak disunite v.
ara bozmak embroil v.
ara bozmak create a rift v.
ara vermek pause v.
ara vermek interspace v.
yayına ara vermek go off the air v.
birini kolayca ve açık ara yenmek beat hollow v.
ara vermek take a pause v.
ilişkiye ara vermek take a break in the relationship v.
biraz ara vermek take some time off v.
on beş dakika ara vermek take a fifteen minute break v.
ara gazı vermek rev up the engine v.
ara vermek use a break v.
ara vermek cease v.
ara verdirmek cease v.
ara vermek check v.
ara bulmak temporize v.
ara bulmak temporise v.
ara bulmak upknit [obsolete] v.
geceyi geçirmek için yolculuğa ara vermek hang up v.
ara bulmak mean [obsolete] v.
(briçte) düşünmek için ara vermek huddle v.
ara buluculuk yapmak moderate v.
ara bulmak lubricitate v.
ara bulmak decide v.
ara katman oluşturmak interlayer v.
ara katman oluşturmak interleave v.
ara gösteri sergilemek interlude v.
ara bulmak intervene v.
ara bulmak pander v.
ara söz eklemek parenthesize v.
ara söz eklemek parenthesise v.
açık ara farkla yenmek shame v.
ara vermek sit down v.
ara vermek pretermit v.
ara buluculuk etmek stickle [obsolete] v.
(grev nedeniyle) çalışmaya ara vermek strike v.
ara sıra olan occasional adj.
ara sıra olan sporadic adj.
ara recessional adj.
ara sıra olabilen odd adj.
ara vermeden nonstop adj.
ara sıra meydana gelen odd adj.
ara sıra meydana gelen occasional adj.
ara sıra olan snatchy adj.
ara (renk) secondary adj.
ara bozucu factious adj.
ancak ara sıra iyi olan spotty adj.
ara mediate adj.
ara bozucu divisive adj.
ara sıra gözüken sporadic adj.
ara sıra yağmur yağan showery adj.
ara sıra meydana gelen sporadic adj.
ara interlocutory adj.
ara verilmiş suspended adj.
ara ara konuşan halting adj.
ara ürün derivative adj.
ara vermeden non-stop adj.
ara vermeden yapılan around-the-clock adj.
ara geçitli aisled adj.
ara yolu olan aisled adj.
ara yolu olmayan aisless adj.
ara sıra olan casual adj.
ara bulucu reconciliatory adj.
ara transitive adj.
ara sıra bozulabilen trick adj.
ara vermeyen unresting adj.
ara bozucu factional adj.
ara bulan upknitting [obsolete] adj.
ara mesal adj.
ara işlev gören mezzanine adj.
ara mezzo adj.
ara sıra olan daimen [obsolete] [scotland] adj.
ara sıra meydana gelen daimen [obsolete] [scotland] adj.
ara sıra gerçekleşen odd adj.
bir ara gerçekleşmiş one adj.
bir yarışmacının diğerine açık ara üstün olması ile nitelenen one-sided adj.
açık ara (zafer) convincing adj.
ara sıra olan infrequent adj.
ara katmanlı instratified adj.
ara sıra gelişen popping adj.
ara intermedious [obsolete] adj.
ara niteliğinde olan intermissive adj.
ara intervenient adj.
ara sıra meydana gelen orra [scotland] adj.
ara sıra olan orra [scotland] adj.
ara sıra meydana gelen orrow [scotland] adj.
ara sıra olan orrow [scotland] adj.
ara sıra from time to time adv.
bir hafta ara a week off adv.
ara meanwhile adv.
ara vermeden on and on adv.
bir ara for a moment adv.
ara sıra every now and again adv.
iki ay ara ile bimonthly adv.
ara sıra every so often adv.
aralıksız bir hamlede ara vermeden at a stretch adv.
ara sıra at intervals adv.
iki ay ara ile every two months adv.
ara sıra every now and then adv.
ara vermeden all the time adv.
ara sıra here and there adv.
şu ara at present adv.
bir ara some time adv.
ara vermeden ceaselessly adv.
ara sıra at times adv.
ara sıra on and off adv.
ara vermeden at a stretch adv.
ara sıra at regular intervals adv.
ara sıra every once in a while adv.
ara sıra once in a while adv.
açık ara by far adv.
ara sıra off and on adv.
ara vermeden straight adv.
ara bozucu olarak divisively adv.
ara vermeden continuously adv.
ara sıra in spots adv.
bir ara incidentally adv.
geçen hafta bir ara some time last week adv.
ara ile intermittently adv.
ara sıra time to time adv.
(birkaç) gün ara ile a few days apart adv.
açık ara by several lengths adv.
açık ara altında far below adv.
ara vermeden unremittingly adv.
ara vermeden over adv.
ara vermeksizin agitato adv.
ara bularak temporizingly adv.
ara bularak temporisingly adv.
açık ara farkla out and away adv.
ara vermeden unintermittedly adv.
ara vermeden unrestingly adv.
ara sıra whiles adv.
ara sıra whiles [scotland] adv.
açık ara much adv.
ara kademe olmadan direct adv.
ara sıra once and again adv.
ara sıra incidentally adv.
ara pozisyonda intermediately adv.
ara sıra semioccasionally adv.
bir ara somewhen adv.
hidratlı ara form olduğu varsayılan inorganik asit anlamını veren bir ön ek mes- pref.
hidratlı ara form olduğu varsayılan inorganik asit anlamını veren bir ön ek meso- pref.
ara sıra olan occas (occasional) abrev.
ara sıra occas (occasionally) abrev.
ara discontinuity n.
Phrasals
ara vermeden konuşmak run on v.
işe ara vermek lie by v.
ara vermek let up v.
(iki veya daha çok taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak arbitrate between v.
(iki taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak arbitrate between (someone and someone else) v.
(iki kişi veya grup) arasında ara buluculuk yapmak step between (someone or something) v.
başka bir yere geçmek için ara vermek/yarıda kesmek adjourn to (some place) v.
ara vermek hold on v.
(bir şey için) bir şeye ara vermek break for something v.
(bir şeye) ara verdikten sonra tekrar devam etmek return from (something or some place) v.
(bir şeye) ara vermeksizin çalışmak labor away (at something) v.
açık ara kaybetmek wipe out v.
açık ara kazanmak romp in [uk] v.
ara kabloyla bağlamak wire into v.
açık ara yenmek snow under v.
açık ara farkla yenmek take away v.
açık ara yenmek take away v.
ara vermek lay aside v.
için ara vermek adjourn to v.
geceyi geçirmek için yolculuğa ara vermek hang up v.
ara vermek break away v.
-e ara vermek break for v.
ara vermek break up v.
(bir şey yapması için) işine ara verdirmek call away v.
(bir ara) uğramak drop around (sometime) v.
ara ara gösterip durmak flash around v.
(bir şey yapmaya) ara verip dinlenmek rest from (doing) (something) v.
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak romp all over (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak romp on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) açık ara yenmek stomp on (someone or something) v.
ara gazı vermek tach up v.
birini/bir şeyi açık ara yenmek take someone or something apart v.
(birini/bir şeyi) açık ara yenmek tear into (someone or something) v.
Phrases
geçen sene bir zaman/ara sometime last year n.
açık ara by all odds [us] adv.
ara vermeden without cease expr.
açık ara farkla by a long way expr.
ara sıra at one time or another expr.
ara sıra ever and anon expr.
iki ay ara ile at two month intervals expr.
(birkaç) gün ara ile several days apart expr.
ara ara (bir şeye) göz atarak with one eye on (something) expr.
ara ara bir şeye göz atarak with one eye on expr.
ara sıra on an irregular basis expr.
sabah bir ara/öğleden sonra bir ara/akşam bir ara of a morning/afternoon/evening expr.
açık ara (by) far and away expr.
açık ara en iyi (bir şey) far and away the best (something) expr.
Proverb
ördeği/kuşu/balığı yuvasında ara hunt where the ducks are
Colloquial
ara ara yapılan aktivite a sometime thing n.
ara sona erdi break over n.
bir ara at one stage n.
kısa bir ara (mahkeme) a short recess n.
açık ara galibiyet blowout n.
orta/ara uzunlukta kadın giysisi midi n.
orta/ara uzunlukta kadın elbisesi midi n.
orta/ara uzunluk midi n.
bir fincan kahve/çay ve bazen de atıştırmalıktan oluşan ara öğün mug–up n.
on dakika ara vermek take ten v.
bir şeye ara vermek give it a rest v.
uzak ara bitirmek romp home v.
(birini) açık ara yenmek give (one) a hammering v.
(birini) açık ara yenmek give (one) a pasting v.
açık ara yenilmek/kaybetmek take a hammering v.
(bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak have it (all) over someone or something (in something) v.
açık ara yenmek blow out v.
(birini) açık ara farkla yenmek knock the starch out of (one) v.
(birini) açık ara yenmek put it to (someone) v.
açık ara yenmek whomp on v.
ara vermek park it v.
birini açık ara yenmek stomp someone v.
açık ara going away adv.
ara sıra ever and again adv.
ara sıra every now and then/again adv.
ara bitti break over expr.
ara sıra on occasions expr.
(bir ara) buluşmalıyız/buluşalım we should get together (sometime) expr.
(bir ara) görüşmeliyiz/görüşelim we should get together (sometime) expr.
(bir ara) buluşup beraber bir şeyler yapmalıyız/yapalım we should get together (sometime) expr.
(bir ara) bir araya gelmeliyiz/gelelim we should get together (sometime) expr.
beni ara write if you get work [old-fashioned] expr.
beni ara wiygw (write if you get work) expr.
bir ara bir öğle yemeği yiyelim let's do the lunch thing expr.
bir ara öğlen yemeğinde buluşalım let's do the lunch thing expr.