Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | mediator n. | arabulucu | ||
We call on the European Union, across the party political divide, to offer its services as mediator. Avrupa Birliği'ni, siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, arabulucu olarak hizmetlerini sunmaya çağırıyoruz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | mediator n. | ara bulucu | ||
We also propose appointing a confidential mediator at the workplace to whom employees can turn if they so wish. Ayrıca iş yerinde çalışanların istedikleri takdirde başvurabilecekleri gizli bir ara bulucu atanmasını öneriyoruz. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | mediator n. | arabulucu | ||
Perhaps the European Union could act as a mediator in this. Belki de Avrupa Birliği bu konuda bir arabulucu olarak hareket edebilir. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | mediator n. | arabulucu | ||
They need a mediator and I think that we have now identified him. Bir arabulucuya ihtiyaçları var ve sanırım şimdi onu belirledik. More Sentences |
||||
Telecom | ||||
Telecom | mediator n. | arabulucu | ||
We call on the European Union, across the party political divide, to offer its services as mediator. Avrupa Birliği'ni, siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, arabulucu olarak hizmet sunmaya çağırıyoruz. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | mediator n. | aracı | ||
General | ||||
General | mediator n. | aracı | ||
General | mediator n. | uzlaştırıcı | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | mediator n. | aracı | ||
Trade/Economic | mediator n. | arabulucuk yapan | ||
Trade/Economic | mediator n. | hakem | ||
Politics | ||||
Politics | mediator n. | aracı | ||
Politics | mediator n. | mutavassıt | ||
Medical | ||||
Medical | mediator n. | mediyatör | ||
Psychology | ||||
Psychology | mediator n. | ara/aracı değişken | ||
Physiology | ||||
Physiology | mediator n. | vücut dokusunda özel bir tepkinin oluşmasına aracılık eden madde veya yapı | ||
Physics | ||||
Physics | mediator n. | diğer atomaltı parçacıklara etkiyen veya kuvveti birinden diğerine ileten atomaltı parçacık | ||
Biochemistry | ||||
Biochemistry | mediator n. | kimyasal reaksiyonlarda veya biyolojik süreçlerde rol alan enzim ve hormon gibi aracı maddeler | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | mediator n. | aracı |
Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | woman mediator n. | arabulucu kadın | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | official mediator n. | resmi arabulucu | ||
Medical | ||||
Medical | glucose dye oxidoreductase mediator reaction n. | glikoz renklendirici oksidoredüktaz medyatör reaksiyonu | ||
Medical | the late mediator of inflammation n. | inflamasyonun geç medyatörü | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | free-radical mediator n. | serbest radikal-aracılı | ||
Chemistry | hydrogen peroxide mediator adj. | hidrojen peroksit aracılı | ||
Star Wars | ||||
Star Wars | mediator-class battle cruiser n. | hakem-sınıfı savaş kruvazörü |