alay alay - Turc Anglais Dictionnaire

alay alay

Sens de "alay alay" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
alay alay in large crowds adv.
alay alay row upon row adv.

Sens de "alay alay" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
alay derision n.
Derision is the food of fools.
Alay aptalların yiyeceğidir.

More Sentences
alay ridicule n.
The proposals for training on a healthy diet have already attracted widespread ridicule in the British press.
Sağlıklı beslenme eğitimi önerileri şimdiden İngiliz basınında alay konusu oldu.

More Sentences
alay mockery n.
His cruel mockery of her appearance hurt her deeply.
Adamın dış görünüşüyle acımasızca alay etmesi onu derinden yaralamıştı.

More Sentences
alay fun n.
Are you making fun of me?
Benimle alay mı ediyorsunuz?

More Sentences
alay etmek tease v.
Don't tease him.
Onunla alay etmeyin.

More Sentences
alay etmek ridicule v.
It is a pity that we always go too far and end up ridiculing fundamental rights.
Ne yazık ki her zaman çok ileri gidiyor ve sonunda temel haklarla alay ediyoruz.

More Sentences
alay etmek mock v.
This is how these profound thinkers mock the whole world.
Bu derin düşünürler tüm dünyayla böyle alay ediyorlar.

More Sentences
General
alay konusu mockery n.
It makes a mockery of the idea of the free movement of goods across the European Union.
Bu durum, malların Avrupa Birliği genelinde serbest dolaşımı fikrini alay konusu haline getirmektedir.

More Sentences
alay sport n.
Don't make sport of her.
Onunla alay etme.

More Sentences
alay konusu laughingstock n.
We were the laughingstock of the whole countryside.
Biz bütün kırsal bölge için alay konusuyduk.

More Sentences
alay jeer n.
Tom's speech was interrupted by jeers.
Tom'un konuşması alaylarla kesildi.

More Sentences
ince alay irony n.
Tone of voice can indicate anger and irony.
Ses tonu öfke ve ince alayı gösterebilir.

More Sentences
alay gibe n.
He never spoke of the softer passions, save with a gibe and a sneer.
Bir alay ve küçümseme dışında, daha zararsız tutkulardan hiç bahsetmedi.

More Sentences
alay teasing n.
Tom was teased at school because he was a slow learner.
Tom yavaş öğrenen biri olduğu için okulda alay konusu oldu.

More Sentences
alay jibe n.
Such jibes degrade Parliament as an institution and the European Union as a political process.
Bu tür alaylar bir kurum olarak Parlamentoyu ve siyasi bir süreç olarak Avrupa Birliği'ni küçük düşürmektedir.

More Sentences
alay konusu joke n.
They're a complete joke.
Onlar tam bir alay konusu.

More Sentences
alay etme teasing n.
Will you stop teasing me?
Benimle alay etmeyi keser misin?

More Sentences
alay etmek sneer v.
Tom sneered.
Tom alay etti.

More Sentences
alay etmek taunt v.
You're taunting me.
Benimle alay ediyorsun.

More Sentences
ile alay etmek make fun of v.
I have told Tom over and over again not to make fun of Mary.
Tom'a Mary ile alay etmemesini defalarca söyledim.

More Sentences
alay etmek laugh at v.
A lot of people derided him or laughed at him because of what he had said.
Söyledikleri nedeniyle pek çok insan onunla alay etti ya da ona güldü.

More Sentences
alay etmek mock v.
This is how these profound thinkers mock the whole world.
Bu derin düşünürler tüm dünyayla böyle alay ediyorlar.

More Sentences
ile alay etmek ridicule v.
Sami would ridicule Layla.
Sami, Layla ile alay ederdi.

More Sentences
alay etmek poke fun at v.
Don't poke fun at foreigners.
Yabancılarla alay etme.

More Sentences
alay etmek mess with v.
Don't mess with me, Tom.
Benimle alay etme, Tom.

More Sentences
alay etmek scoff at v.
I scoff at it.
Alay ediyorum.

More Sentences
alay etmek jeer v.
The crowd continued to jeer.
Kalabalık alay etmeye devam etti.

More Sentences
ile alay etmek mock v.
He mocked the way the professor speaks.
O, profesörün konuşma şekli ile alay etti.

More Sentences
alay etmek make fun of v.
Don't make fun of others.
Diğerleriyle alay etmeyin.

More Sentences
ile alay etmek mock v.
He mocked the way the professor speaks.
O, profesörün konuşma şekli ile alay etti.

More Sentences
(alay maksatlı) seçmece rarefied adj.
The exclusive club was known for its rarefied members.
Seçkin kulüp, birbirinden seçmece üyeleriyle ünlüydü.

More Sentences
Phrasals
alay etmek poke fun at v.
Don't poke fun at foreigners.
Yabancılarla alay etme.

More Sentences
Idioms
alay konusu laughing stock n.
I would say that, if this proposal is adopted, we shall simply be a laughing stock throughout Europe.
Eğer bu öneri kabul edilirse, Avrupa çapında alay konusu olacağımızı söyleyebilirim.

More Sentences
alay etmek poke fun at v.
Don't poke fun at foreigners.
Yabancılarla alay etme.

More Sentences
alay etmek make fun of v.
Don't make fun of others.
Diğerleriyle alay etmeyin.

More Sentences
Technical
alay ridicule n.
The proposals for training on a healthy diet have already attracted widespread ridicule in the British press.
Sağlıklı beslenme eğitimi önerileri şimdiden İngiliz basınında alay konusu oldu.

More Sentences
ile alay etmek ridicule v.
Sami would ridicule Layla.
Sami, Layla ile alay ederdi.

More Sentences
Common Usage
alay mock n.
alay regiment n.
alay ederek sataşmak tease v.
alay oluşturmak regiment v.
General
insana alay gibi gelen bir tesadüf irony n.
alay irony n.
alay konusu object of derision n.
alay etme mocking n.
alay etme persiflage n.
alay eden taunter n.
alay troop n.
alay etme jeering n.
alay wipe n.
alay taunt n.
alay scoff n.
alay procession n.
alay quiz n.
alay etme taunt n.
alay etme japing n.
alay fleer n.
alay konusu tip patsy n.
alay edilecek şey mockery n.
alay slant n.
alay travesty n.
alay komutanlığı depot n.
dokunaklı alay sarcasm n.
alay pageant n.
alay cortege n.
alay banter n.
alay gibejibe n.
alay sneer n.
alay crowd n.
alay jape n.
alay komutanı regiment commander n.
alay parade n.
alay legion n.
gizli alay sarcasm n.
alay komutanı field officer n.
alay jest n.
alay fleet n.
alay konusu standing jest n.
alay persiflage n.
gizli alay irony n.
alay eden tantaliser n.
alay konusu mock n.
alay rub n.
alay troops in line n.
alay konusu kimse butt n.
alay etme taunting n.
alay raillery n.
alay eden giber n.
alay etme irrision n.
alay etme derision n.
alay leg-pull n.
alay etmek için isim takma name-calling n.
acı alay sarcasm n.
alay konusu olabilecek kimse fair game n.
alay eden tantalizer n.
alay gybe n.
alay konusu joking matter n.
alay (askeri birlik) regiment n.
alay konusu an object of ridicule n.
alay (etme) rag n.
alay etme tantalization n.
alay etme tantalisation n.
alay eden, sataşan kadın tauntress n.
alay oluşturma regimentation n.
alay edilip küçümsenen kimse toy n.
alay tweak n.
alay twit n.
alay japery n.
alay konusu jest n.
alay eden kimse vexer n.
alay blague n.
alay etme yeteneği wit n.
alay quib n.
alay quizzification n.
alay etme bob [dialect] n.
alay konusu may game n.
alay ederek canını sıkma hazing n.
alay borak [australia] n.
alay hething [obsolete] n.
alay etme hoker [obsolete] n.
alay mockage [obsolete] n.
alay konusu mockingstock n.
davranışları alay konusu olan kimse moniment [scotland] n.
alay ludification n.
alay gird n.
alay girr [scotland] n.
alay glaik [scotland] n.
alay glike [obsolete] n.
alay ridicle n.
alay etme rig [uk] n.
alay konusu byword n.
alay konusu derision n.
alay konusu guy n.
alay eden kimse heckler n.
sert alay roast n.
alay eden rotter n.
alay improperation [obsolete] n.
alay etme deriding n.
alay etme drollery n.
alay konusu cockshy n.
alay flout n.
alay konusu floutingstock n.
alay konusu geck n.
alay edercesine kötü olan taklit parody n.
alay parody n.
alay phalanx n.
alay konusu scoff n.
alay konusu yapma scoffery n.
alay konusu yapma scoffing n.
alay scomm n.
kendiyle alay etme self-mockery n.
kemik asker grubu olan alay skeleton regiment n.
sadakatsiz kişiyi yuhalamak için toplanan alay skimitry n.
sadakatsiz kişiyi yuhalamak için toplanan alay skimmerton n.
sadakatsiz kişiyi yuhalamak için toplanan alay skimmington [dialect] [uk] n.
sadakatsiz eşleri alay konusu eden kimse skimmington n.
alay konusu skyte [uk] [scotland] n.
alay konusu skite [uk] [scotland] n.
alay slant n.
alay konusu pointingstock n.
alay spoofery n.
alay konusu stale [obsolete] n.
alay subsannation n.
alay etmek flout v.
alay konusu olmak become an object of derision v.
alay etmek groove v.
alay ederek yüzünü gözünü tuhaf şekillere sokmak make faces v.
alay etmek burlesque v.
alay etmek jolly v.
bir kimse ile alay etmek make fun of v.
taklidini yaparak alay etmek mock v.
alay etmek hold in derision v.
alay etmek rag v.
bir kimse ile alay etmek poke fun at v.
alay etmek gibe at v.
alay etmek scoff v.
alay etmek josh v.
alay etmek jeer at v.
alay etmek doty v.
alay etmek jibe v.
alay ederek sataşmak taunt v.
alay etmek jape v.
alay etmek gird at v.
alay etmek make a game of v.
alay etmek poke fun v.
alay etmek razz v.
alay etmek rot v.
alay etmek roast v.
alay etmek make a jest of v.
alay etmek guy v.
alay etmek make fun v.
alay etmek take the mickey out of somebody v.
alay etmek ironize v.
alay etmek make merry over v.
alay konusu yapmak ridicule v.
alay etmek deride v.
alay etmek gibe v.
alay geçmek make fun of v.
alay oluşturmak regiment v.
alay etmek gird at somebody v.
alay etmek give somebody a roasting v.
sataşıp alay etmek take the piss out of v.
taklit ederek alay etmek burlesque v.
ile alay etmek deride v.
alay etmek profit-bringing v.
alay etmek rally v.
alay gibi gelmek seem incredible to v.
alay gibi gelmek seem incredible v.
alay edilmek be mocked v.
alay edilmek be jeered v.
alay etmek ironise v.
alay etmek gybe v.
alay etmek needle v.
alay etmek heap ridicule upon v.
alay etmek heap ridicule on v.
alay yoluyla yermek satirize v.
alay etmek tantalise v.
alay etmek tantalize v.
alay ederek sataşmak taunt v.
(birini) alay konusu yapmak trot v.
alay etmek tweak v.
alay etmek twit v.
alay etmek jest v.
alay etmek jolly v.
alay etmek blackguard v.
alay etmek joke [dated] v.
alay etmek quip v.
alay etmek quizzify v.
(okul arkadaşıyla) alay etmek haze [us] [canada] v.
alay ederek canını sıkmak hazle v.
alay etmek hurrah v.
alay etmek gird v.
alay etmek ridiculize v.
alay etmek ridiculise v.
alay ederek oynamak dally v.
alay etmek delude [obsolete] v.
sürekli alay ederek işkence yapmak heckle v.
alay ederek sataşmak murder v.
çok alay etmek overroast v.
alay etmek run v.
alay etmek illume [obsolete] v.
alay etmek disparage v.
(biriyle) alay etmek goof v.
alay etmek clown v.
alay etmek downcast [scotland] v.
alay ederek gülmek fleer at v.
alay ederek kovmak outjest v.
alay ederek uzaklaşmak outjest v.
alay etmek outlaugh v.
alay etmek scout v.
(alay) asgari düzeye indirgemek skeletonize [us] v.
(alay) asgari düzeye indirgemek skeletonise [uk] v.
alay etmek skit v.
alay etmek spruce v.
alay edilen ragged adj.
alay konusu olan derisory adj.
alay konusu olan derisive adj.
taklit ederek alay eden burlesque adj.
alay halinde yapılan processional adj.
alay edilen ridiculed adj.
inceden inceye alay eden ironical adj.
alay edilmiş japed adj.
alay edilmiş jeered adj.
alay edilmiş scoffed adj.
inceden inceye alay eden ironic adj.
alay edilmiş taunted adj.
alay edici derisive adj.
alay edilecek türden derisive adj.
alay edici derisory adj.
alay edilebilir teasable adj.
alay edilen teasable adj.
alay eden jesting adj.
alay eden vernaculous adj.
alay edilebilir mockable adj.
alay eden ludificatory adj.
alay eden derisive adj.
alay eden derisive adj.
alay eden derisory adj.
özellikle alay amaçlı kıyaslama konusunda yetenekli comparative [obsolete] adj.
alay eden convicious adj.
alay konusu olan scoffing adj.
kendi ile alay eden self-mocking adj.
alay için for fun adv.
alay ederek japingly adv.
alay ederek burlesquely adv.
alay ederek jibingly adv.
alay ederek joshingly adv.
alay ederek fleeringly adv.
alay ederek gibingly adv.
alay ederek jeeringly adv.
alay ederek tauntingly adv.
alay edercesine scoffingly adv.
alay ederek sarcastically adv.
alay ederek mockingly adv.
kendisiyle alay ederek self-mockingly adv.
inceden inceye alay etmeden unironically adv.
alay ederek derisively adv.
alay ederek derisorily adv.
alay ederek floutingly adv.
(alay amaçlı) diyorsun yani so conj.
eğlenmek veya alay etmek için kullanılan ifade he interj.
alay etmek için kullanılan bir ünlem go up interj.
Phrasals
alay etmek fling out v.
alay etmek run on v.
alay ederek suiistimal etmek run on v.
alay etmek bust on (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) alay etmek quip about (someone or something) v.
alay etmek kid around with someone v.
alay etmek rip down v.
(biriyle) alay etmek jest at someone v.
(rap müziğinde biriyle) alay veya kötüleme içerecek şekilde kafiyeli atışmak rap at (someone) v.
(biriyle) alay etmek sling off at (someone) v.
(birini) alay konusu yapmak sling off at (someone) v.
(birini) alay ederek (bir şey yapmaya) itmek taunt (one) into (doing something) v.
birini dalga geçerek/alay ederek bir şeye itmek taunt someone into something v.
birini dalga geçerek/alay ederek bir şeye mecbur bırakmak taunt someone into something v.
alay etmek work over v.
ile alay etmek screw with v.
alay etmek wind up [uk] v.
(biriyle karşılıklı biriyle/bir şeyle) alay etmek joke (with someone) (about someone or something) v.
ile alay etmek hate on v.
(biriyle/bir şeyle) dalga geçmek/alay etmek jab at (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek jeer at (someone or something) v.
ile dalga geçmek/alay etmek jest about v.
(biriyle/bir şeyle) dalga geçmek/alay etmek jest about (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) dalga geçmek/alay etmek jest at (someone or something) v.
ile dalga geçmek/alay etmek jest with v.
(biriyle) dalga geçmek/alay etmek jest with (one) v.
(biriyle bir konuda) alay etmek/dalga geçmek josh (one) about (something) v.
(birinin bir şeyiyle) alay etmek/dalga geçmek josh (one) about (something) v.
(birinin bir şeyi) ile alay etmek kid (one) about (something) v.
ile alay etmek kid about v.
(biriyle/bir şeyle) gülerek alay etmek/dalga geçmek laugh at (someone or something) v.
ile alay etmek quip about v.
(biriyle) alay etmek rag on (one) v.
(biriyle) alay etmek rake on (one) v.
ile alay veya kötüleme içerecek şekilde kafiyeli atışmak rap at v.
(biriyle) alay veya kötüleme içerecek şekilde kafiyeli atışmak rap at (someone) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek rip on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay edip başından savmak/göz ardı etmek scoff at (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek score off (someone or something) [uk] v.
alay ederek (bir şey yapmaya) itmek taunt into v.
dalga geçerek/alay ederek (bir şeye) itmek taunt into v.
dalga geçerek/alay ederek (bir şeye) mecbur bırakmak taunt into v.
Colloquial
alay etme razzing n.
alay etme putdown n.
boş alay apple of sodom n.
alay shy n.
(alay amaçlı) sandalye sosyalistleri socialism of the chair n.
alay etmek make game of v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek goof on (someone or something) v.
biriyle alay etmek goof on someone v.
alay etmek goof on v.
(birinin) aklıyla alay etmek mess with (one's) head v.
birinin aklıyla alay etmek mess with someone's head v.
alay konusu yapmak make a mock of v.
alay etmek barbecue v.
alay konusu olmak be on v.
alay etmek quiz [uk] v.
(biriyle) alay etmek razz (one) v.
alay etmek sling off [australia/new zealand] v.
alay konusu olmuş dragged adj.
alay, küçümseme veya iğrenme ünlemi yah interj.
alay veya küçümseme anlamında kullanılan evet yah interj.
(bazen alay yollu) ben ne anlarım ki what do I know expr.
(alay yollu) ne eğlenceli ama değil mi? awhfy (are we having fun yet?) expr.
(alay yollu) ne eğleniyoruz ama değil mi? awhfy (are we having fun yet?) expr.
(alay yollu) ne eğlenceli ama değil mi? are we having fun yet? expr.
(alay yollu) ne eğleniyoruz ama değil mi? are we having fun yet? expr.
(alay yollu) (biri bilmeyecek de) ben mi bileceğim what do I know expr.
(alay yollu) (o bilmeyecek de) ben mi bileceğim? what does (he/she) know? expr.
istediğin kadar alay et mock all you like expr.
bravo gerçekten (alay etmek maksatlı) nice work expr.
Idioms
(alay yollu) cömert/yüce gönüllü patron/müdür benevolent overlord n.
(bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız/oğlan/çocuk poor little rich girl/boy/kid n.
(bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/oğlan/çocuk/çocuğu poor little rich girl/boy/kid n.
(bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız poor little rich girl n.
(bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/çocuk/çocuğu poor little rich girl n.
alay etme/geçme the business n.
kampüste herkesçe tanınan ve önem verilen kız öğrenci (kendini beğenmişler için alay yollu da söylenir) big woman on campus n.
alay konusu a figure of fun n.
alay konusu butt of a joke n.
eğlence/alay kaynağı source of laughter n.
eğlence/alay kaynağı source of ridicule n.
dab yaparak alay etme çağrısı dab on them folks n.
sürekli alay konusu standing joke n.
her daim alay/espri konusu standing joke n.
alay etmek için sonuncu gelen kişiye/en başarısız kişiye verilen ödül booby prize n.
alay konusu figure of fun n.
alay konusu the butt of a joke n.
alay konusu the butt of the joke n.
alay etmek drag v.
alay etmek flap in the mouth v.
alay etmek laugh to scorn v.
alay etmek cast in the teeth v.
kendisiyle alay/dalga geçilmesine katlanmak carry coals v.
alay ederek yüzünü gözünü tuhaf şekillere sokmak make funny faces v.
alay ederek zafer kutlamak crow over v.
alay etmek laugh in the face of v.
alay etmek take the mick v.
alay etmek take the mickey/mick (out of someone) v.
alay etmek take the piss out of v.
alay etmek take the mickey v.
alay etmek jeer at v.
alay konusu etmek hold up to scorn v.
alay konusu etmek hold up to ridicule v.
alay konusu olmak be made the butt of a joke v.
alay konusu olmak be a standing joke v.
biriyle alay etmek take a jab at someone v.
birinin bir şeyi ile alay etmek kid someone about one's something v.
biriyle alay etmek give someone a dig v.
biriyle alay etmek take a dig at someone v.
bir yerde alay konusu olmak be the laughing stock of somewhere v.
biriyle alay etmek take digs at someone v.
gözünün içine baka baka alay etmek laugh in one's face v.
kahkahalarla gülerek (dalga geçerek/alay ederek) birinin sahneden kaçmasına neden olmak laugh someone off the stage v.
(biriyle) dalga geçmek/alay etmek play ducks and drakes with (one) v.
(biriyle veya bir şeyle) alay etmek have a jab at (someone or something) v.
(biriyle) alay etmek poke borak at (someone) [old-fashioned] [australia/new zealand] v.
(birini) alay konusu yapmak poke borak at (someone) [old-fashioned] [australia/new zealand] v.
(biriyle) alay etmek poke mullock at (someone or something) [old-fashioned] [australia/new zealand] v.
(birini) alay konusu yapmak poke mullock at (someone or something) [old-fashioned] [australia/new zealand] v.
bir şeyle alay etmek make a joke of something v.
bir şeyi alay konusu yapmak make a joke of something v.
ciddi bir konuyla alay etmek make a joke of something v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take a pop at (someone or something) [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take a poke at (someone or something) v.
biriyle/bir şeyle alay etmek take a poke at somebody/something [old-fashioned] [us] v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take the mike (out of someone or something) v.
biriyle/bir şeyle alay etmek take the rise out of someone/something [uk] v.
(birini/bir şeyi) alay konusu yapmak make (a) mock of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek make (a) mock of (someone or something) v.
bir şakaya konu olmaktan/alay konusu olmaktan rahatsız olmamak able to take a joke v.
(birine) isim/lakap takıp alay etmek call (one) names v.
(birinin) arkasından alay etmek call (one) names v.
(biriyle) alay etmek call (one) names v.
(biriyle) alay etmek/dalga geçmek give (one) a bad time v.
(biriyle) alay etmek give (one) a hard time v.
alay etmek give a dig v.
(birini/bir şeyi) alay konusu etmek hold (someone or something) up to ridicule v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek hold (someone or something) up to ridicule v.
(birini/bir şeyi) alay konusu etmek hold (someone or something) up to scorn v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek hold (someone or something) up to scorn v.
kahkahalarla gülerek (dalga geçerek/alay ederek) (birinin) sahneden kaçmasına/inmesine neden olmak laugh (one) off the stage v.
(biriyle) alay edip sahneden indirmek laugh (one) off the stage v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek laugh (someone or something) to scorn v.
alay etmek laugh in face v.
gözünün içine baka baka alay etmek laugh in face v.
biriyle alay etmek laugh in somebody's face v.
kahkahalarla gülerek (dalga geçerek/alay ederek) sahneden kaçmasına neden olmak laugh off the stage v.
yüzüne karşı gülerek/alay ederek sahneden indirmek laugh off the stage v.
(ciddi bir şeyle) alay etmek make (a) nonsense of (something) v.
(birini/bir şeyi/kendini) alay konusu yapmak make (someone, something, or oneself) a laughingstock v.
'-i alay konusu etmek make a laughingstock of v.
(birini/bir şeyi/kendini) alay konusu yapmak make a laughingstock of (someone, something, or oneself) v.
(bir şeyle) alay etmek make a mockery (out) of (something) v.
(bir şeyle) alay etmek make a mockery of something v.
(biriyle) alay ederek yüzünü gözünü tuhaf şekillere sokmak make faces (at someone) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek make fun of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek make game of (someone or something) v.
biriyle dalga geçmek/alay etmek play ducks and drakes with someone [old-fashioned] [uk] v.
ile alay etmek poke mullock at [australia/new zealand] v.
-i alay konusu yapmak poke mullock at [australia/new zealand] v.
alay etmek pull leg v.
ile alay etmek take a dig at v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take a dig at (someone or something) v.
ile alay etmek take a jab at v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take a jab at (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take the michael (out of someone or something) [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take the mick (out of someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alay etmek take the mickey (out of someone or something) v.
alay etmek pull somebody's leg v.
kahvaltıda alışık olmadığımız, sağlıklı olmayan şeyler yeme veya içme anlamında alay yollu bir ifade breakfast of champions expr.
alay bulaşıcıdır mocking is catching expr.
biri alay ederse diğerleri de etmeye başlar mocking is catching expr.
alay konusu oldu joke is on someone expr.
alay konusu oldu joke is on expr.
Speaking
(alay maksadıyla) beyefendiciğim sir interj.
alay mı ediyorsun? are you being sarcastic? expr.
Trade/Economic
alay procession n.
Law
alay mahkemesi regimental court n.
Politics
alay ile ilgili regiminal adj.
Literature
kahramanla alay eden yapıt mock-heroic n.
kahramanla alay eden bir beste mock-heroic n.
kahramanla alay eden mock heroic adj.
History
bizans imparatorluğu'nda alay komutanı akoluthos n.
Religious
yahudilerin kralı (alay amaçlı) inri n.
Geography
alay sıradağları alay n.
alay sıradağları alai n.
alay sıradağları alai mountains n.
Military
alay emir subayı aid-major n.
genel hizmetler için kurulmuş alay regiment of the line n.
alay üniforması regimental n.
(ingiltere'de) alay okulu regimental school n.
alay üniforması regimentals n.
alay eğitim ve harekat subayı regimental plans and training officer n.
alay komutanı regimental commander n.
alay kıyı başı regimental beachhead n.
alay posta eri regimental mail clerk n.
alay bozan tüfeği blunderbuss n.