about - Turc Anglais Dictionnaire

about

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "about" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 87 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
about adv. hemen hemen
What is more, the vote was about the same as at the elections to the European Parliament.
Dahası, oy oranı Avrupa Parlamentosu seçimlerindekiyle hemen hemen aynıydı.

More Sentences
about adv. aşağı yukarı
About how many glasses of milk did you drink last week?
Geçen hafta aşağı yukarı kaç bardak süt içtin?

More Sentences
about adv. konusunda
This is why we need to be sensible about applying quotas.
İşte bu nedenle kota uygulama konusunda mantıklı olmalıyız.

More Sentences
about adv. dair
There are, as yet, few proposals on how to go about this.
Bu konuda nasıl bir yol izleneceğine dair henüz çok az öneri var.

More Sentences
about adv. üzere
Here we are once again to speak about GMOs.
Bir kez daha GDO'lar hakkında konuşmak üzere buradayız.

More Sentences
about adv. ilgili
The Commission needs to tackle the lack of information SMEs and micro-enterprises have about these programmes.
Komisyon'un KOBİ'lerin ve mikro işletmelerin bu programlarla ilgili bilgi eksikliğini gidermesi gerekmektedir.

More Sentences
General
about adv. hususunda
I would, though, highlight three things about it.
Yine de bu konuda üç hususun altını çizmek isterim.

More Sentences
about adv. doğru
Tom usually wakes up about noon.
Tom genellikle öğlene doğru uyanır.

More Sentences
about adv. üzerine
Our work on the value of sport, on social and educational sport, will help to bring this about.
Sporun değeri, sosyal ve eğitsel spor üzerine çalışmalarımız bunun gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.

More Sentences
about adv. buralarda
I lost my key about here.
Buralarda anahtarımı kaybettim.

More Sentences
about adv. yakınlarda
I've directed about thirty movies.
Otuza yakın film yönettim.

More Sentences
about adv. çevresinde
Secondly, if we want to do justice to Lisbon and Gothenburg, we must stop beating about the environmental bush.
İkinci olarak Lizbon ve Göteborg'un hakkını vermek istiyorsak, çevre konusuna değinmeyi bırakmalıyız.

More Sentences
about adv. aksi yöne
In the EU, there is otherwise a lot about the need to improve animal welfare.
AB'de hayvan refahını iyileştirme ihtiyacı konusunda aksi yönde çok şey var.

More Sentences
about adv. kadar
The manufacturing sector accounts for about 27% of GDP and 23% of total employment.
İmalat sektörü, GSYH’nin %27 ve toplam istihdamın %23 kadarını sağlamaktadır.

More Sentences
about adv. etrafına
However, this alien planet is hostile with creatures lurking about.
Ancak, bu yabancı gezegen, etrafta gizlenen yaratıklarla düşmanca ilişkiler içinde.

More Sentences
about adv. gibi
I got up about six.
Altı gibi kalktım.

More Sentences
about adv. her yerinde
It is our view about the situation everywhere in the world.
Bu bizim dünyanın her yerindeki durumla ilgili görüşümüzdür.

More Sentences
about adv. civarda
I have been told that a bus is bringing people from Brussels and is expected to arrive about 8.30 p.m.
Bir otobüsün Brüksel'den insanları getirdiği ve akşam 8.30 civarında varmasının beklendiği söylendi.

More Sentences
about adv. ile ilgili
My second point is about Serbia and Montenegro.
Değinmek istediğim ikinci husus Sırbistan ve Karadağ ile ilgili.

More Sentences
about adv. için
Will the new system bring about legal uncertainty for dealers?
Yeni sistem bayiler için yasal belirsizlik getirecek mi?

More Sentences
about adv. yaklaşık olarak (sayıca)
He is about forty.
O yaklaşık olarak 40 yaşında.

More Sentences
about prep. konusunda
The Council has not wished to decide about restrictions on catch quotas, which have not been at all realistic.
Konsey, hiç de gerçekçi olmayan avlanma kotalarına ilişkin kısıtlamalar konusunda karar vermek istememiştir.

More Sentences
about prep. etrafına
However, this alien planet is hostile with creatures lurking about.
Ancak bu yabancı gezegen, etrafta gizlenen yaratıklara düşmandır.

More Sentences
Law
about adv. buralarda
He must be somewhere about.
Buralarda bir yerde olmalı.

More Sentences
Common Usage
about adv. yaklaşık
about adv. hakkında
about adv. takriben
General
about adv. oraya buraya
about adv. orada burada
about adv. şurada burada
about adv. takriben
about adv. ters yöne
about adv. etrafta
about adv. şuraya buraya
about adv. her tarafta
about adv. nerede ise
about adv. her tarafa
about adv. ötede beride
about adv. öteye beriye
about adv. değgin
about adv. her tarafında
about adv. ortalıkta
about adv. üstüne
about adv. üstünde (bir kimsenin)
about adv. yanında
about adv. her tarafına
about adv. neredeyse
about adv. döndürmek veya çevirmek gibi fiilleri pekiştirir
about adv. yakınında
about adv. sularında
about adv. geriye
about adv. oradan oraya
about adv. berisinde
about adv. az çok
about adv. etrafında
about adv. ötesinde
about adv. vücudunda (bir kimsenin)
about adv. civarında
about adv. şuralarda
about adv. üstünde
about adv. ötesinde berisinde
about adv. her yanında
about adv. -de
about adv. -e dair
about adv. -in karakterinde
about adv. -in orasında burasında
about adv. -in orasına burasına
about adv. -in özünde
about adv. yakında
about adv. yaklaşık
about adv. çevresine
about adv. geride
about adv. zıt yönde
about adv. ters yönde
about adv. her yerine
about adv. arkasını
about prep. bölgesinde
about prep. amaçlayarak
about prep. den ötürü
about prep. esas mesele olarak
about prep. nedeniyle
about prep. üzerinde
Phrases
about adv. noktasında
Trade/Economic
about adj. yaklaşık
about prep. hakkında
about prep. takriben
Textile
about expr. neredeyse

Sens de "about" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
talk about v. hakkında konuşmak
Regrettably, when we talk about sustainable development, we find it hard to be specific.
Ne yazık ki sürdürülebilir kalkınma hakkında konuştuğumuzda spesifik olmakta zorlanıyoruz.

More Sentences
care about v. önemsemek
We have, but we also care about the people concerned.
Ettik ama aynı zamanda ilgili kişileri de önemsiyoruz.

More Sentences
General
think about v. hakkında düşünmek
However, if you will permit me I would like to ask you think about what I have just said.
Bununla birlikte izin verirseniz az önce söylediklerim hakkında düşünmenizi rica etmek istiyorum.

More Sentences
care about v. ilgilenmek
Tom only cares about pretty faces.
Tom sadece güzel yüzlerle ilgilenir.

More Sentences
worry about v. için kaygılanmak
We're worried about Grandma and Grandpa.
Büyük annem ve büyük babam için kaygılanıyoruz.

More Sentences
bring about v. doğurmak
The Council recommendations on the equal participation of men and women have not brought about the expected results.
Kadın ve erkeklerin eşit katılımına ilişkin Konsey tavsiyeleri beklenen sonuçları doğurmamıştır.

More Sentences
know about v. bilmek
We learn that the Council knows about but has not examined the conditions of the trial.
Konsey'in dava koşullarını bildiğini ancak incelemediğini öğreniyoruz.

More Sentences
go about v. başlamak
Now I must go about my work.
Şimdi işime başlamalıyım.

More Sentences
hear about v. haberdar olmak
I heard about Tom.
Tom'dan haberdar oldum.

More Sentences
be shy about v. çekinmek
Don't be shy about talking to the teacher; if you don't understand, use some initiative!
Öğretmenle konuşmaktan çekinmeyin; eğer anlamıyorsanız, biraz inisiyatif kullanın!

More Sentences
inquire about v. sormak
They inquired about his past experience.
Geçmiş deneyimlerini sordular.

More Sentences
be crazy about v. divane olmak
Tom is crazy about you.
Tom sana divane oluyor.

More Sentences
be worried about v. endişelenmek
I was worried about him.
Onun için endişeliydim.

More Sentences
concern about v. ilgilenmek
They seem to be more concerned about protecting political friends than protecting the people of Europe.
Avrupa halkını korumaktan ziyade siyasi dostlarını korumakla ilgileniyor gibi görünüyorlar.

More Sentences
see about v. bakmak
He promised to see about my broken watch.
Bozuk saatime bakacağına söz verdi.

More Sentences
ask about v. sormak
He asked about the Commission's plans as regards the timing of the revision of the European works council directive.
Avrupa çalışma konseyi direktifinin revizyonunun zamanlamasıyla ilgili olarak Komisyon'un planlarını sordu.

More Sentences
be particular about v. seçmek
She is particular about food.
O, yemek hakkında seçicidir.

More Sentences
care about v. umursamak
They think their government doesn't care about them.
Hükümetlerinin onları umursamadığını düşünüyorlar.

More Sentences
wander about v. gezinmek
The boy was wandering about the town.
Çocuk, kasabayı geziniyordu.

More Sentences
bring about v. yol açmak
When fully implemented it will bring about a transformation in the culture of recycling in many Member States.
Tam olarak uygulandığında, birçok Üye Devlette geri dönüşüm kültüründe bir dönüşüme yol açacaktır.

More Sentences
hear about v. duymak
We heard about the large-scale repression of Catholics and Muslims earlier on.
Daha önce Katoliklere ve Müslümanlara yönelik geniş çaplı baskıları duymuştuk.

More Sentences
be mad about v. deli olmak
He is mad about football.
Futbol için deli oluyor.

More Sentences
rush about v. koşuşturmak
When the electricity went off everyone was rushing about in a state of confusion.
Elektrikler kesildiğinde herkes şaşkınlık içinde koşuşturuyordu.

More Sentences
be curious about v. merak etmek
Never again would she be curious about the city.
Bir daha asla şehri merak etmeyecekti.

More Sentences
walk about v. dolaşmak
He was walking about in the town.
Kasabada dolaşıyordu.

More Sentences
feel bad about v. üzülmek
I feel bad about leaving you all by yourself at work too.
Ben de seni işyerinde tek başına bıraktığım için üzülüyorum.

More Sentences
bother about v. endişelenmek
Please don't bother about me.
Lütfen benim için endişelenme.

More Sentences
bring about v. beraberinde getirmek
Its entry into force brought about active European lawmaking.
Yürürlüğe girmesi aktif bir Avrupa kanun yapımını beraberinde getirmiştir.

More Sentences
come about v. çıkmak
The reason that the Cartagena Protocol came about is that GMOs and trade require special precautionary measures.
Cartagena Protokolü'nün ortaya çıkmasının nedeni, GDO'ların ve ticaretinin özel ihtiyati tedbirler gerektirmesidir.

More Sentences
be anxious about v. endişe etmek
His mother prevented him from going out because she was anxious about his health.
Annesi onun sağlığından endişe ettiği için dışarı çıkmasını engelliyordu.

More Sentences
know about v. anlamak
One doctor can't know about every disease.
Bir doktor her hastalıktan anlamaz.

More Sentences
go about v. dolaşmak
He went about with a bag.
Bir çanta ile dolaştı.

More Sentences
talk about v. bahsetmek
You talked about how women can help in increasing production and growth.
Kadınların üretimi ve büyümeyi arttırmaya nasıl yardımcı olabileceğinden bahsettiniz.

More Sentences
come about v. meydana gelmek
I wonder how it came about.
Onun nasıl meydana geldiğini merak ediyorum.

More Sentences
run about v. koşuşturmak
Don't run about wildly in the room.
Odada çılgın gibi koşuşturma.

More Sentences
complain about v. yakınmak
You are always complaining about your husband.
Her daim kocandan yakınıyorsun.

More Sentences
bring about v. gerçekleştirmek
It is therefore important that we bring about the simplification intended in the Commission's proposal.
Bu nedenle Komisyonun teklifinde amaçlanan sadeleştirmeyi gerçekleştirmemiz önemlidir.

More Sentences
bustle about v. koşuşturmak
Students bustled about all through the night.
Öğrenciler neredeyse bütün gece boyunca koşuşturdu.

More Sentences
toss about v. savurmak
The little boat, tossed about by the angry waters, appeared and disappeared in the waves.
Kızgın suların savurduğu küçük tekne, dalgaların arasında bir görünüp bir kayboluyordu.

More Sentences
be about v. hakkında olmak
I have no idea what this is about.
Bunun ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

More Sentences
set about v. koyulmak
We got up early and set about cleaning our house.
Erkenden kalktık ve evimizi temizlemeye koyulduk.

More Sentences
be concerned about v. kaygılanmak
People are concerned about racial problems.
İnsanlar ırksal sorunlar hakkında kaygılılar.

More Sentences
look about v. etrafına bakmak
He looked about.
Etrafına baktı.

More Sentences
bustle about v. koşturmak
Students bustled about all night.
Öğrenciler neredeyse bütün gece koşturdu.

More Sentences
be about v. üzere olmak
Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him.
Tom, Mary'nin onu öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi.

More Sentences
wander about v. başıboş dolaşmak
I wandered about the streets all day.
Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.

More Sentences
hear about v. haberini almak
There is no doubt that the refugee ship we heard about this summer is only the first small portent of what is to come.
Bu yaz haberini aldığımız mülteci gemisinin, olacakların sadece ilk küçük habercisi olduğuna hiç şüphe yok.

More Sentences
wonder about v. merak etmek
I really am slowly coming to wonder about that.
Gerçekten yavaş yavaş bunu merak etmeye başlıyorum.

More Sentences
come about v. olmak
Reforms in Russia have thus been slow to come about.
Bu nedenle Rusya'da reformların gerçekleşmesi yavaş olmuştur.

More Sentences
think about v. düşünmek
Just think about changing your bank.
Sadece bankanızı değiştirmeyi düşünün.

More Sentences
be crazy about v. deli olmak
Kate is crazy about a new singer who often appears on TV.
Kate sık sık televizyona çıkan yeni bir şarkıcıya deli oluyor.

More Sentences
inform about v. hakkında bilgi vermek
The radio didn't inform about the accident.
Radyo, kaza hakkında bilgi vermedi.

More Sentences
ask about v. hakkında sormak
Tom asked about the meeting.
Tom toplantı hakkında soru sordu.

More Sentences
worry about v. merak etmek
I'm supposed to worry about you.
Seni merak etmem gerekiyor.

More Sentences
walk about v. gezinmek
I walked about aimlessly on the street.
Caddede amaçsızca gezindim.

More Sentences
inform about v. haberdar etmek
Following Tom on Twitter keeps me informed about the latest memes.
Twitter'da Tom'u takip etmek beni en yeni internet geyiklerinden haberdar ediyor.

More Sentences
be concerned about v. endişe duymak
Tom is concerned about his health.
Tom sağlığı hakkında endişe duymaktadır.

More Sentences
talk about v. söz etmek
We should therefore be talking about 'liberation' and not 'war' in respect of Iraq.
Dolayısıyla Irak'la ilgili olarak 'savaş'tan değil 'özgürleştirme'den söz etmeliyiz.

More Sentences
hear about v. haberi olmak
Sami never heard about this girl before.
Sami'nin bu kızdan daha önce hiç haberi olmadı.

More Sentences
see about v. ilgilenmek
He promised to see about my broken watch.
Bozuk saatimle ilgileneceğine söz verdi.

More Sentences
care about v. aldırmak
Tom doesn't care about what Mary says about him.
Tom Mary'nin onun hakkında söylediklerine aldırmıyor.

More Sentences
set about v. başlamak
Let us, then, set about improving the position of women, hoping for peace and stability in the region!
O halde bölgede barış ve istikrar umuduyla kadınların konumunu iyileştirmeye başlayalım!

More Sentences
know about v. haberi olmak
Tom wished he'd known about the party.
Tom keşke partiden haberi olsaydı.

More Sentences
have second thoughts (about) v. tereddüt etmeye başlamak
I'm beginning to have second thoughts.
Tereddüt etmeye başlıyorum.

More Sentences
be knowledgeable about v. bilgili olmak
Being knowledgeable about Japanese culture is a good thing.
Japon kültürü hakkında bilgili olmak iyi bir şeydir.

More Sentences
argue about v. hakkında tartışmak
Secondly, there is no arguing about matters of taste, and on that we are once more in agreement.
İkinci olarak, zevk meseleleri hakkında tartışmaya gerek yok ve bu konuda bir kez daha hemfikiriz.

More Sentences
dream about v. hayalini kurmak
The Jewish people dreamt about their own country and they got it, and rightly so.
Yahudi halkı kendi ülkelerinin hayalini kurdu ve bunu elde etti, haklı olarak.

More Sentences
fantasize about v. hayalini kurmak
People fantasize about doing something dramatic in times like these.
İnsanlar böyle zamanlarda dramatik bir şeyler yapmanın hayalini kurarlar.

More Sentences
Common Usage
ask about v. hatır sormak
General
man about town n. boşgezen
about afterdeath n. uhrevi
about face n. geriye dön emri
blowing about n. savurma
man about town n. tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam
much ado about nothing n. kuru gürültü
law about cinema video and music works n. sinema video ve müzik eserleri kanunu
a land measure of about 920 square metres n. dönüm
being talked about n. söz konusu
key point (about something) n. bir işin püf noktası
key point (about something) n. işin püf noktası
man about town n. gösteriş düşkünü
much ado about nothing n. kuruntu
about-face n. eskiden savunduğunun tersini savunmaya başlama
right-about n. sağdan geri
apologetic about n. (bir konu hakkında) özür dileme/üzgün olma
the truths about life n. hayatla ilgili gerçekler
a story about africa n. afrika'yla ilgili bir hikaye
about-sledge n. demirciler tarafından kullanılan en büyük çekiç
right about n. 180 derecelik dönüş
right-about n. zıt yöne bakacak şekilde doğrudan sağa/sola dönerek ulaşılan pozisyon
right-about (to) n. tam karşıdaki çeyrek
right-about n. tutumun tamamen tersine çevrilmesi
right-about n. bakış açısının tamamen tersine çevrilmesi
right-about n. politikanın tamamen tersine çevrilmesi
go-about n. serseri
go-about n. aylak kimse
bringing about n. meydana getirme
be unsettled about v. hakkında tereddüt içinde olmak
hang about v. aylak aylak dolaşmak
have scruples about doing something v. vicdani nedenle bir şeyi yapmaktan çekinmek
bone about v. duraksamadan yapmak
knock about v. gezmek
cavort about v. hoplayıp sıçramak
send about one's business v. kovmak
be about something v. bir şey yapmak
see about v. alakadar olmak
reminisce about v. hatırlamak
set about v. girişmek
harp on about v. ısrarla bahsetmek
scratch about v. eşelemek
saunter about v. gezip tozmak
be mad about v. hasta olmak
be informed about v. haberdar olmak
be skeptical about v. şüphe etmek
monkey about v. vakit geçirmek
scamper about v. koşuşturmak
bustle about v. çırpınmak
be positive about v. emin olmak
be uneasy about v. endişe duymak
wheel about v. dönmek
wander about v. boş boş dolaşmak
feel raw about something v. bir olayı hazmedememek
beat about the bush v. sözü ağzında gevelemek
scout about v. aramak
feel a twinge of guilt about something v. vicdan azabı çekmek
throw one's weight about v. aslan kesilmek
be cross with somebody about something v. kızmak
go about a task v. bir işi ele almak
be about v. ayakta olmak
pry about v. gözetlemek
root about v. altını üstüne getirmek
fall about laughing v. gülmekten ölmek
muck about v. aptalca davranmak
poke about v. bir yerde bir şeyi aramak veya merakını gidermek için etrafı karıştırmak
put about v. kızdırmak
chop about v. değişmek
twist about v. kıvrılmak
make a disclaimer about v. feragat etmek
revolve about v. döndürmek (etrafında)
twine about v. çevrelemek
rove about v. göz gezdirmek
feel a twinge of guilt about (something) v. vicdan azabı duymak
moon about v. dalgın dalgın dolanıp durmak
gad about v. başıboş dolaşmak
gallivant about v. gezip tozmak
blow about v. savurmak
loaf about v. kaytarmak
beat about the bush v. lafı gevelemek
racket about v. gününü gün etmek
wheel about v. dönüvermek
be troubled about v. üzülmek
twine about v. etrafını sarmak
buffet about v. hırpalamak
talk about v. mevzubahis etmek
send about one's business v. yol vermek
feel sad about v. yerinmek
lay about one v. sağına soluna vurmak
prime someone about v. birini bir konuda aydınlatmak
think about v. tasarlamak
be knowledgeable about v. anlamak
rove about v. gezinmek
enthuse about v. hayranlık duymak
go about in disguise v. tebdil gezmek
feel badly about v. üzülmek
talk about something v. lafını etmek
loaf about v. aylaklık etmek
have the wrong information about something v. yanlış bilmek
beat about the bush v. lafı dolandırmak
hedge about v. kısıtlamak
hang about v. oyalanmak
roam about v. başıboş dolaşmak
about ship v. bir geminin yönünü değiştirmek
draw somebody out about something v. söyletmek
lark about v. şaka yapmak
whirl about v. dönüvermek
beat about the bush v. ağzında gevelemek
roam about v. aylak aylak dolaşmak
feel hopeful about v. bir şeyden umutlu olmak
be talked about v. dilden dile dolaşmak
be sceptical about v. kuşkuyla karşılamak
feel hopeful about something v. bir şeyden umutlu olmak
lounge about v. avare avare dolaşmak
boss about v. amirlik taslamak
gad about v. serserilik yapmak
grope about v. el yordamıyla aramak
lark about v. muziplik yapmak
talk about v. dem vurmak
scour about v. acele etmek
have one's wits about one v. doğru dürüst düşünebilmek
get about v. çıkıp dolaşmak (bir hastalıktan sonra yeniden)
putter about v. ufak tefek işlerle meşgul olmak
hang about v. beklemek
think about v. aklına gelmek
ferret about v. araştırmak
approach about v. söz etmek
be oneself talked about v. dile düşmek
disappoint about v. umduğunu bulamamak
moon about v. dalgın dalgın dolaşmak
go on about v. bıktıracak kadar konuşmak
lazy about v. üşengeç olmak
fool about v. tembellik etmek
loaf about v. başıboş dolaşmak
blow hot and cold about v. bir dediği bir dediğine uymamak
loaf about v. boş kalmak
chuck one's weight about v. gösteriş yapmak
turn about v. öbür tarafa dönmek
be angry about v. sinir olmak
speak about someone v. kulağını çınlatmak
go about v. ele almak
potter about v. ufak işlerle oyalanmak
monkey about with v. ellemek
get about v. dolaşmak
noise about v. etrafa yaymak
have a bee in one's bonnet about something v. kafasını takmak
worry about v. merak içinde olmak
rake about v. taramak
look about v. bakınmak
set about v. bir şeye başlamak
complain about one's troubles v. dert yanmak
enthuse about v. çok övmek
moralize about v. ahlak bakımından değerlendirmek
see about v. icabına bakmak
be about v. meşgul olmak
thrash about v. hummalı bir hasta gibi çırpınıp durmak
be forgotten about v. kenarda kalmak
feel about for v. bulmaya çalışmak
be so cynical about something v. kuşkuyla karşılamak
cast about v. düşünmek
rove about v. başıboş dolaşmak
have second thoughts about v. önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak
lurk about v. sinsi sinsi dolaşmak
think about v. düşünmek (bir şey yapmayı)
tumble about v. yuvarlanmak
get one's wits about one v. aklını başına toplamak
have doubts about v. kuşku duymak
thrash about v. kıvranmak
have one's wits about one v. kafası yerinde olmak
sit about v. boş oturmak
bother about v. üzülmek
inform about v. bildirmek
walk about v. gezdirmek
run about v. öteye beriye koşmak
fly about v. uçuşmak
romp about v. sıçrayıp oynamak
be sceptical about v. kuşku duymak
be happy about v. -den memnun olmak
have a bee in one's bonnet about something v. kafaya takmak
be in doubt about v. kuşku duymak
knock about v. tartaklamak
put about v. başını çevirmek (geminin)
be optimistic about something v. bir şeyden umutlu olmak
hem about v. içine almak
bring about v. husule getirmek
reminisce about v. hakkındaki anılarını anlatmak
hang about v. dolanmak
go on about v. fazlasıyla konuşmak (hakkında)
hem about v. sarmak
enthuse about v. göklere çıkarmak
muck about v. sürtmek
be sticky about doing something v. isteksiz olmak
rummage about v. kolaçan etmek
sway about v. sallanmak (araba vb)
quibble about v. önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek
cast about v. çare aramak
boss about v. patron gibi davranmak
potter about v. oyalanmak
be fussy about v. titizlenmek
prime someone about v. birine bir şey hakkında bilgi vermek
make a fuss about v. mesele yapmak
gad about v. fink atmak
thrash about v. debelenmek
beat about the bush v. lafı ağzında gevelemek
be concerned about v. merak etmek
see about v. bir yolunu bulmaya çalışmak
cast about v. tasarlamak
cavort about v. tepinmek
be crazy about v. hasta olmak
throw one's weight about v. ağırlığını koymak
be solicitous about v. ilgi göstermek
fool about v. oyalanmak
toss about v. çalkalamak
put about v. yön değiştirmek (gemi)
kick about v. dövmek
push about v. zorluk çıkarmak
gad about v. aylaklık etmek
be suspicious about v. kuşku duymak
sway about v. yalpalamak
be about again v. kalkmak
noise about v. yaymak
worry about v. başına dert etmek
be anxious about v. korkmak
bandy about v. çok iyi biliyormuş gibi kullanmak (bir sözü)
go about v. gezmek
go about v. yön değiştirmek
be in doubt about v. şüphelenmek
worry about v. gamlanmak
get about v. yayılmak (söylenti)
know about v. malumatı olmak
get about v. gezmek
feel sick about v. çok üzgün olmak
be about v. kol gezmek (kötü bir şey)
get about v. gezinmek
fool about v. aylak aylak dolaşmak
niggle about v. ile uğraşmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar)
think about v. içinden geçirmek
rave about v. göklere çıkarmak
be talked about v. sözü geçmek
sneak about v. sinsice dolaşmak
mess something about v. karıştırmak
be skeptical about v. kuşku duymak
make a decision about v. karara bağlamak
get oneself talked about v. dile düşmek
fret about v. dokuz doğurmak
fiddle about v. vaktini boşa harcamak
go about v. yaygın olmak
hang about v. gezinmek
get about v. yayılmak
hem about v. kuşatmak
have information about something v. bilgi sahibi olmak
bother about v. canını sıkmak
wheel about v. birdenbire dönmek
chop about v. dönmek
fall about with laughter v. katıla katıla gülmek
feel raw about something v. birşey yüzünden kendini kötü hissetmek
worry about v. tasasını çekmek
have a bee in one's bonnet about something v. aklını takmak
buffet about v. sarsmak
laze about v. tembellik etmek
lounge about v. dollanıp durmak
knock about v. hırpalamak
be in two minds about v. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
be about something v. bir şeyle meşgul olmak
turn about v. vazgeçmek
gad about v. sürtmek
monkey about with v. ile oynamak
rush about v. koşuşmak
chop about v. yön değiştirmek
scour about v. koşuşturmak
turn about v. evirip çevirmek
feel uneasy about something v. tedirgin olmak
inquire about v. hakkında bilgi almak istemek
bandy about v. yaymak (bir haberi)
buzz about v. koşturmak
think about v. aklına getirmek
fret about v. içi içini yemek
be spoken about v. konuşulmak
lay about v. saldırmak
throw about v. savurmak
get about v. gidip gelmek
look about v. etrafını gözlemek
poke about v. el yordamıyla aramak
gad about v. eğlence peşinde koşmak
lark about v. takılmak
be of two minds about v. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
have misgivings about v. kuşkuyla karşılamak
enquire about an address v. adres sormak
speak about v. bir konu hakkında konuşmak
cast about v. araştırmak
run about v. koşuşmak
caper about v. zıplamak
walk about v. dolaştırmak
bring about v. sebep olmak
be lazy about v. bir konuda tembel olmak
bother about v. aldırmak
hector about v. başına bela olmak
fiddle about v. aylaklık etmek
hang about v. sallanmak
be unsettled about v. hakkında kararsız olmak
make a complaint about v. şikayetçi olmak
make a great ado about nothing v. yaygarayı basmak
fuss about v. çırpınmak
follow about v. peşini bırakmamak
be worried about v. düşünmek
get about v. yayılmak (haber/söylenti)
put someone right about v. yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
go about a task v. bir işe başlamak
thrash about v. çırpınmak
be oneself talked about v. dillere düşmek
be fed up about v. usanmak
idle about v. aylak aylak dolaşmak
turn about v. altüst etmek
ruminate about v. üzerinde derin derin düşünmek
ferret about v. karıştırmak
rake about for something v. arayıp taramak
be sceptical about v. şüphe etmek
noise about v. ilan etmek
caper about v. hoplamak
cross with somebody about something v. kızmak
scatter about v. hallaç pamuğu gibi atmak
be glad about v. kıvanmak
talk about v. lafını etmek
get suspicious about v. kuşkuyla karşılamak
fall about laughing v. katılmak
knock about v. çıkmak
gossip about v. laf etmek
beat about the bush v. bin dereden su getirmek
speculate about v. tahminlerde bulunmak (hakkında)
lurk about v. gizli gizli dolaşmak
form an opinion about v. fikir edinmek
hedge about v. sınırlamak
bum about v. amaçsız dolaşmak
set someone right about v. yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
get about v. seyahat etmek
bruit about v. çıkarmak
pick one's brains about something v. tavsiye almak
draw somebody out about something v. konuşturmak
putter about v. oyalanmak
think about v. uzun uzun düşünmek
be anxious about v. merak etmek
niggle about v. üzerinde durmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar)
knock about v. yalan söylemek
knock about v. şiddetle sarsmak
wriggle about v. kıvrılmak
get about v. duyum almak
be hazy about v. kararsız olmak
talk about v. kurcalamak
lounge about v. tembellik etmek
hector about v. gözdağı vermek
flit about v. uçuşmak
scamper about v. koşmak
revolve about v. çevirmek
race about v. koşmak
bring about a marriage v. evliliği gerçekleştirmek
hedge about v. engellemek
bandy about v. ortaya atmak (bir fikri)
hem about v. çevresini çevirmek
be vague about something v. tereddüt etmek
be about again v. kalkmak
gush about v. hayranlığını abartılı bir şekilde anlatmak
puddle about v. çamurda yürümek
be mad about v. hastası olmak
feel uneasy about something v. endişelenmek
come about v. doğmak
knock about v. tekrar tekrar vurmak
put about v. yön değiştirmek
be wild about v. deli divane olmak
rave about v. övmek
rummage about v. araştırma yapmak
put about v. yaymak (söylenti)
put about v. (geminin) başını çevirmek
put about v. yaymak (haber/dedikodu)
put about v. canını sıkmak
put about v. dönmek (gemi)
walking about v. dolanmak
bring about v. ileri sürmek
bring about v. meydana getirmek
bring about v. neden olmak
ruminate about v. düşünmek
ruminate about v. düşünüp taşınmak
ruminate about v. kurmak
ruminate about v. uzun uzun düşünmek
ruminate about v. tasarlamak
ruminate about v. dalıp gitmek
see about it v. icabına bakmak
gossip about v. bir şeyin dedikodusunu yapmak
be nuts about v. bir şeyin delisi olmak
feel sore about something v. kuyruk acısı olmak
dream about v. hülyalaştırmak
be extremely pleased (about something) v. etekleri zil çalmak
not know about v. haberi olmamak
be overjoyed (about something) v. etekleri zil çalmak
beat about the bush v. kırk dereden su getirmek
have a discussion on/about something with someone a lot v. çok tartışmak
relate someone (about) one's feelings v. duygularını anlatmak
tell someone (about) one's feelings v. duygularını anlatmak
talk about something v. sözünü etmek
talk about somebody v. lafını etmek
talk about somebody/something v. sövüp saymak
talk about somebody v. sözünü etmek
gossip (unfavorably about somebody) v. lafını etmek
gossip (unfavorably about somebody) v. sözünü etmek
inform someone about the result v. sonucu bildirmek
kick up a row (about something) v. kavga çıkarmak
kick up a row (about something) v. mesele çıkarmak
ask about the health or condition of someone v. halini hatırını sormak
ask about v. halini hatırını sormak
look about v. sağa sola bakınmak
look about v. sağa sola bakmak
be positive about v. bir şeyden emin olmak
wander about v. boş boş takılmak
talk about worldly things v. dünya kelamı etmek
make a bet with each other (about) v. iddiaya tutuşmak
gad about around v. aylak aylak dolanmak
gad about around v. sürtmek
bring about integration v. entegrasyon yapmak
horse about v. maskaralık etmek
horse about v. oyalanmak
fool about v. vaktini boşa harcamak
fool about v. avare avare dolaşmak
horse about v. vaktini boşa harcamak
fool about v. maskaralık etmek
horse about v. aylak aylak dolaşmak
horse about v. avare avare dolaşmak
be in a stew about something v. paçaları tutuşmak
bandy about v. herkese yaymak
be bandied about v. ağızdan ağıza dolaşmak
bandy about v. dedikodusunu yapmak
be confident about the future v. geleceğe güvenle bakmak
bring about peace v. barış sağlamak
get pumped up about something v. havaya girmek