|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
vücut yapısı |
figure n.
|
|
Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.
More Sentences
|
2 |
General |
vücut yapısı |
build n.
|
|
He's well built.
Vücut yapısı iyi.
More Sentences
|
3 |
General |
vücut sıcaklığı |
body temperature n.
|
|
My normal body temperature is around 37 degrees.
Normal vücut sıcaklığım 37 derece civarındadır.
More Sentences
|
4 |
General |
vücut sıvısı |
bodily fluid n.
|
|
Ebola spreads from person to person through bodily fluids.
Ebola vücut sıvıları yoluyla insandan insana yayılır.
More Sentences
|
5 |
General |
vücut losyonu |
body lotion n.
|
|
I need some body lotion.
Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.
More Sentences
|
6 |
General |
vücut ağırlığı |
body weight n.
|
|
The proposed ADI is 7 mg/kg of body weight.
Önerilen ADI 7 mg/kg vücut ağırlığıdır.
More Sentences
|
|
7 |
General |
vücut bölümleri/kısımları |
body parts n.
|
|
I use at least one basic movement for each body part.
Her vücut bölümü için en az bir temel hareket yapıyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
(pis) vücut kokusu |
body odor n.
|
|
The cell was stinking of body odor.
Hücre vücut kokusu kokuyordu.
More Sentences
|
9 |
General |
vücut ısısı |
body temperature n.
|
|
Children generally have a higher body temperature than adults.
Çocuklar genellikle yetişkinlerden daha yüksek vücut ısısına sahiptir.
More Sentences
|
10 |
General |
tüm vücut |
entire body n.
|
|
Relax your entire body.
Tüm vücudunu gevşet.
More Sentences
|
11 |
General |
tüm vücut |
whole body n.
|
|
Whole body vibrations cause lumbar pain, slipped discs, as well as premature degeneration of the spinal column.
Tüm vücut titreşimleri bel ağrısına, disk kaymalarına ve omurganın erken dejenerasyonuna neden olur.
More Sentences
|
12 |
General |
bütün vücut |
whole body n.
|
|
My whole body was shaking.
Bütün vücudum titriyordu.
More Sentences
|
13 |
General |
vücut geliştirme |
bodybuilding n.
|
|
Her hobby is bodybuilding.
Onun hobisi vücut geliştirmek.
More Sentences
|
14 |
General |
vücut ağrıları |
body aches n.
|
|
Have you experienced body aches recently?
Son zamanlarda vücut ağrıları yaşadınız mı?
More Sentences
|
15 |
General |
vücut tarayıcı |
body scanner n.
|
|
Full body scanners were installed at the airport.
Havaalanına tam vücut tarayıcıları yerleştirildi.
More Sentences
|
16 |
General |
vücut ısısı |
body heat n.
|
|
They were stuck together to maintain their own body heat.
Kendi vücut ısılarını korumak için birbirlerine yapıştılar.
More Sentences
|
17 |
General |
vücut sıcaklığı |
temperature n.
|
|
When we sleep, the temperature of the body falls by several degrees.
Uyurken, vücut sıcaklığı birkaç derece düşer.
More Sentences
|
18 |
General |
vücut egzersizi yapmak |
work out v.
|
|
Tom works out regularly.
Tom düzenli vücut egzersizi yapar.
More Sentences
|
Medical |
|
19 |
Medical |
vücut ısısı |
body temperature n.
|
|
Children generally have a higher body temperature than adults.
Çocuklar genellikle yetişkinlerden daha yüksek vücut ısısına sahiptir.
More Sentences
|
20 |
Medical |
vücut sıvıları |
body fluids n.
|
|
Layla drank her body fluids.
Layla kendi vücut sıvılarını içti.
More Sentences
|
21 |
Medical |
vücut ağırlığı |
body weight n.
|
|
The proposed ADI is 7 mg/kg of body weight.
Önerilen ADI 7 mg/kg vücut ağırlığıdır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
22 |
Common Usage |
vücut bulma |
incarnation n.
|
|
General |
|
23 |
General |
yüksek vücut ısısı |
temperature n.
|
|
24 |
General |
kutsal vücut yağı |
chrism n.
|
|
25 |
General |
vücut dilini inceleyen bilim |
kinesics n.
|
|
26 |
General |
vücut yapısı |
anatomy n.
|
|
27 |
General |
vücut ısısı |
heat n.
|
|
28 |
General |
aşırı vücut ölçüsü |
flab n.
|
|
29 |
General |
uyumulu vücut hareketleri |
eurythmics n.
|
|
30 |
General |
yaşayan vücut |
live body n.
|
|
31 |
General |
vücut duvarı |
body wall n.
|
|
32 |
General |
vücut sıcaklığı |
animal heat n.
|
|
33 |
General |
hindu tanrısı vishnu'nun vücut bulması |
krishna n.
|
|
34 |
General |
vücut geliştirme |
body building n.
|
|
35 |
General |
yapı (vücut) |
build n.
|
|
36 |
General |
vücut şifresi |
body code n.
|
|
37 |
General |
vücut yapısı |
physique n.
|
|
38 |
General |
uyumulu vücut hareketleri |
eurhythmics n.
|
|
39 |
General |
vücut ölçüsü |
body size n.
|
|
40 |
General |
anlamı ortamına göre değişen el, kol, baş veya vücut hareketi |
deictic gesture n.
|
|
41 |
General |
vücut sıvısı |
liquid body substance n.
|
|
42 |
General |
vücut kimyası |
physical chemistry n.
|
|
43 |
General |
kabul etme (vücut) |
take n.
|
|
44 |
General |
müzikteki ahenk ve ritmi vücut hareketleriyle ifade etme sanatı |
eurythmics n.
|
|
45 |
General |
vücut bütünlüğü |
physical integrity n.
|
|
46 |
General |
vücut uzunluğu |
body length n.
|
|
|
47 |
General |
vücut ısısı |
fever n.
|
|
48 |
General |
vücut yapısı |
body build n.
|
|
49 |
General |
tanrının insan bedeninde vücut bulması |
avatar n.
|
|
50 |
General |
vücut sıvıları |
bodily fluids n.
|
|
51 |
General |
yağ sürme (vücut) |
unction n.
|
|
52 |
General |
vücut tüyleri |
body hairs n.
|
|
53 |
General |
vücut hareketleri |
gestures n.
|
|
54 |
General |
isa'nın vücut bulma duası |
angelus n.
|
|
55 |
General |
vücut bakımı |
body care n.
|
|
56 |
General |
vücut yapısı |
body structure n.
|
|
57 |
General |
vücut yükü |
body burden n.
|
|
58 |
General |
vücut faaliyetleri |
body activities n.
|
|
59 |
General |
vücut dışkısı |
excretion n.
|
|
60 |
General |
vücut dışkısı |
body waste n.
|
|
61 |
General |
vücut dışkısı |
excrement n.
|
|
62 |
General |
vücut dışkısı |
excreta n.
|
|
63 |
General |
vücut dışkısı |
excretory product n.
|
|
64 |
General |
vücut geliştirme |
body-building n.
|
|
65 |
General |
vücut şekillendirme |
body-building n.
|
|
66 |
General |
yağsız vücut ağırlığı |
lean body weight n.
|
|
67 |
General |
(pis) vücut kokusu |
body odour n.
|
|
68 |
General |
vücut ağırlığı |
bodyweight n.
|
|
69 |
General |
vücut-kafa uyumu |
body mind harmony n.
|
|
70 |
General |
vücut direnci |
body immunity n.
|
|
71 |
General |
vücut direnci |
body resistance n.
|
|
72 |
General |
vücut suyu |
body water n.
|
|
73 |
General |
vücut hatları |
body lines n.
|
|
74 |
General |
vücut ölçüleri |
body sizes n.
|
|
75 |
General |
vücut dengesi |
body balance n.
|
|
76 |
General |
bütün vücut |
entire body n.
|
|
77 |
General |
vücut kremi |
body cream n.
|
|
78 |
General |
(kötü) vücut/beden kokusu |
body odour n.
|
|
79 |
General |
kötü vücut kokusu |
body odor n.
|
|
80 |
General |
(kötü) vücut/beden kokusu |
body odor n.
|
|
81 |
General |
kötü vücut kokusu |
body odour n.
|
|
82 |
General |
vahdet-i vücut |
unity of existence n.
|
|
83 |
General |
geniş vücut |
bulk n.
|
|
84 |
General |
vücut kokusu |
body odour n.
|
|
85 |
General |
vücut geliştiren |
bodybuilder n.
|
|
86 |
General |
vücut yapısı |
bodybuild n.
|
|
87 |
General |
vücut kokusu |
body odor n.
|
|
88 |
General |
akıl vücut tıbbı |
mind-body medicine n.
|
|
89 |
General |
vücuttaki (vücut için) ölü deriyi kaldırma kremi |
body scrub n.
|
|
90 |
General |
vücut büyüklüğü |
body size n.
|
|
91 |
General |
kaslı/yapılı vücut |
well-built body n.
|
|
92 |
General |
kaslı vücut |
muscular body n.
|
|
93 |
General |
mükemmel vücut |
perfect body n.
|
|
94 |
General |
yüksek nemlendiricili vücut losyonu |
moisture rich body lotion n.
|
|
95 |
General |
yoğun nemlendiricili vücut losyonu |
moisture rich body lotion n.
|
|
96 |
General |
ölünün vücut ısısının düşmesi |
algor mortis n.
|
|
97 |
General |
hayvanların vücut bölümleri |
body parts of animals n.
|
|
98 |
General |
vücut biçimi/şekli |
body shape n.
|
|
99 |
General |
vücut sanatı |
body art n.
|
|
100 |
General |
vücut emülsiyonu |
body emulsion n.
|
|
101 |
General |
vücut sağlığı |
body health n.
|
|
102 |
General |
vücut sağlığı |
health of the body n.
|
|
103 |
General |
vücut bakım ürünü |
body care product n.
|
|
104 |
General |
vücut sıkılaştırma |
body firming n.
|
|
105 |
General |
sportif vücut |
sportive body n.
|
|
106 |
General |
tüylü vücut |
hairy body n.
|
|
107 |
General |
kıllı vücut |
hairy body n.
|
|
108 |
General |
... vücut bulmuş hali |
embodiment of something n.
|
|
109 |
General |
vücut yapısı |
body composition n.
|
|
110 |
General |
vücut geliştirme egzersizleri |
body building exercises n.
|
|
111 |
General |
vücut veya zihin yeterliliği |
ableness n.
|
|
112 |
General |
vücut sıcaklığı |
body heat n.
|
|
113 |
General |
geleneksel olarak kol ile vücut arasına sıkıştırılarak çalınan afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı |
talking drum n.
|
|
114 |
General |
cansız vücut |
caroigne [obsolete] n.
|
|
115 |
General |
ellerin ve ayakların arkadan bağlanarak kişinin etkisiz hale getirildiği vücut pozisyonu |
hobble position n.
|
|
116 |
General |
hastalık veya kullanmama sebebiyle vücut bölümlerinin güçten düşmesi |
natural wastage n.
|
|
117 |
General |
zayıf bünye/vücut |
weak constitution n.
|
|
118 |
General |
incelenmek üzere parçalara ayrılmış vücut |
anatomy [obsolete] n.
|
|
119 |
General |
vücut rahatlığı |
self-ease n.
|
|
120 |
General |
banyo yapmak için ya da vücut kokusu olarak kullanılan yüksek alkollü ve hafif kokulu parfüm |
eau de toilette n.
|
|
121 |
General |
banyo yapmak için ya da vücut kokusu olarak kullanılan yüksek alkollü ve hafif kokulu parfüm |
toilet water n.
|
|
122 |
General |
vücut pudrası |
bath powder n.
|
|
123 |
General |
vücut koruyucu olarak giyilen şey |
belt n.
|
|
124 |
General |
bir vücut bölümünün köşesi, açısı veya eğimi |
bight [obsolete] n.
|
|
125 |
General |
erkeğin vücut kıllarını estetik amaçlı temizlemesi veya düzenlemesi |
manscaping n.
|
|
126 |
General |
vücut yüzeyi |
habit [obsolete] n.
|
|
127 |
General |
vücut görünümü |
habit n.
|
|
128 |
General |
fazla vücut yağı |
blubber n.
|
|
129 |
General |
küçük vücut |
bodikin n.
|
|
130 |
General |
bir şeyin vücut bulmuş hali |
body n.
|
|
131 |
General |
vücut örtüsü |
body clothes n.
|
|
132 |
General |
vücut örtüsü |
body covering n.
|
|
133 |
General |
vücut modifikasyonu |
body modification n.
|
|
134 |
General |
(takı amaçlı) vücut delme |
body piercing n.
|
|
135 |
General |
vücut maddesi |
body substance n.
|
|
136 |
General |
vücut tipi |
body type n.
|
|
137 |
General |
(bakım amaçlı) vücut sargılama |
body wrap n.
|
|
138 |
General |
vücut sargılama malzemeleri |
body wrap n.
|
|
139 |
General |
vücut boyası |
bodypaint n.
|
|
140 |
General |
kaderin vücut bulmuş hali |
weird n.
|
|
141 |
General |
kaderin vücut bulmuş hali |
wyrd n.
|
|
142 |
General |
zihinsel özelliklerin vücut bulduğu kimse |
mind n.
|
|
143 |
General |
zihinsel özelliklerin vücut bulduğu insan grubu |
mind n.
|
|
144 |
General |
yakarak yapılan süs amaçlı vücut izi |
brand n.
|
|
145 |
General |
eski yunan ve romalıların insan bedeninin yapısını ve çalışmasını dört ana vücut sıvısının varlığına dayandırdığı teori |
humoralism [obsolete] n.
|
|
146 |
General |
alışılagelmiş vücut hareketi |
motion n.
|
|
147 |
General |
vücut egzersizi |
motion [obsolete] n.
|
|
148 |
General |
yoga ve meditasyonda düzgün vücut pozisyonları ve duruşlar |
mudra n.
|
|
149 |
General |
vücut bulma |
genius n.
|
|
150 |
General |
para kazanmak için vücut gücü kullanmayan bir erkek |
gentleman n.
|
|
151 |
General |
küremsi vücut |
globoid n.
|
|
152 |
General |
kasların egzersizle büyüdüğü iyi gelişmiş vücut |
muscle n.
|
|
153 |
General |
vücut hareketi yapma |
gesturement [obsolete] n.
|
|
154 |
General |
vücut hasarı |
grief [obsolete] n.
|
|
155 |
General |
vücut bulma |
image n.
|
|
156 |
General |
vücut parçasında maksimum genişlik |
diameter n.
|
|
157 |
General |
(fikrin, özelliğin) vücut bulmuş hali |
incarnation n.
|
|
158 |
General |
özelliğin vücut bulduğu kimse |
incarnation n.
|
|
159 |
General |
tanrı veya ruhun vücut bulduğu varlık |
incarnation n.
|
|
160 |
General |
vücut yapısı |
complection [obsolete] n.
|
|
161 |
General |
(vücut yapısında) fonksiyonel asimetri |
dominance n.
|
|
162 |
General |
(vücut yapısında) baskınlık |
dominance n.
|
|
163 |
General |
vücut selamı |
dop [obsolete] n.
|
|
164 |
General |
vücut pudrası |
dusting powder n.
|
|
165 |
General |
tuhaf vücut hareketi |
irp [obsolete] n.
|
|
166 |
General |
vücut bulmuş hali |
pink n.
|
|
167 |
General |
çapraz vücut hareketi |
crossbody n.
|
|
168 |
General |
çapraz vücut konumu |
crossbody n.
|
|
169 |
General |
vücut bölümü |
feature [obsolete] n.
|
|
170 |
General |
vücut boşluğundan toz, gaz veya buhar geçirmek |
insufflation n.
|
|
171 |
General |
birbiriyle ilişkili iki vücut parçası arasındaki boşluk |
interspace n.
|
|
172 |
General |
vücut organının ters dönmesi |
inversion n.
|
|
173 |
General |
yaşlanma sonucu vücut yıpranması |
involution n.
|
|
174 |
General |
kadınlarda menopozla birlikte vücut canlılığının azalmaya başlaması |
involution n.
|
|
175 |
General |
yaşam için gerekli vücut sıvısı |
sap n.
|
|
176 |
General |
sağlık veya tazeliğin göstergesi olan vücut sıvısı |
sap n.
|
|
177 |
General |
yumuşak ve yağlı vücut dokusu |
flab n.
|
|
178 |
General |
hoş görünmeyen vücut yağı |
flab n.
|
|
179 |
General |
vücut yağı |
flesh n.
|
|
180 |
General |
vücut açıklıkları |
ore n.
|
|
181 |
General |
vücut olma |
organity n.
|
|
182 |
General |
ağız benzeri vücut açıklığı |
os n.
|
|
183 |
General |
ağız benzeri vücut açıklığı |
osar n.
|
|
184 |
General |
insanı çevreleyen şey (kıyafet, vücut) |
outwall [obsolete] n.
|
|
185 |
General |
fiziksel vücut |
physical body n.
|
|
186 |
General |
belirli bir işlevin merkezi olan vücut bölümü |
seat n.
|
|
187 |
General |
vücut duruşu |
shape [dialect] n.
|
|
188 |
General |
vücut örtüsü |
shroud [obsolete] n.
|
|
189 |
General |
vücut spreyi |
body mist n.
|
|
190 |
General |
vücut biti |
crumb n.
|
|
191 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing n.
|
|
192 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmax n.
|
|
193 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing n.
|
|
194 |
General |
protez vücut eklentisi |
prosthetic n.
|
|
195 |
General |
protez vücut eklentisi |
prosthetic device n.
|
|
196 |
General |
protez vücut eklentisi |
prothesis n.
|
|
197 |
General |
tıknaz vücut tipi |
pycnosome n.
|
|
198 |
General |
kol ve bacakların kısa olduğu şişmanca vücut yapısı |
pyknic type n.
|
|
199 |
General |
tıknaz vücut tipi |
pyknosome n.
|
|
200 |
General |
vücut yapısı tipi |
somatotype n.
|
|
201 |
General |
insana ait vücut yapısının ektomorfik, endomorfik ve mezomorfik bileşenlerin göreceli gelişimine göre sınıflandırılması |
somatotype n.
|
|
202 |
General |
doğaüstü vücut yaralarının oluşumu |
stigmatisation [uk] n.
|
|
203 |
General |
doğaüstü vücut yaralarının oluşumu |
stigmatization [us] n.
|
|
204 |
General |
vücut deldirme ve dövmelere karşı cinsel haz duyma |
stigmatophilia n.
|
|
205 |
General |
vücut deldirme ve dövmelere karşı cinsel haz duyan kimse |
stigmatophilist n.
|
|
206 |
General |
vücut bölümlerini birbirine sürten kimse |
stridulator n.
|
|
207 |
General |
vücut bölümlerini birbirine sürterek ses çıkaran böcek |
stridulator n.
|
|
208 |
General |
vücut fonksiyonunun durdurulması |
suppression n.
|
|
209 |
General |
vücut vermek |
create v.
|
|
210 |
General |
vücut bulmak |
begin v.
|
|
211 |
General |
vücut çürümek |
bruise v.
|
|
212 |
General |
vücut kazandırmak |
incarnate v.
|
|
213 |
General |
vücut bulmak |
come into existence v.
|
|
214 |
General |
vücut ısısı fazla olmak |
run a temperature v.
|
|
215 |
General |
vücut hatlarını korumak |
keep one's figure v.
|
|
216 |
General |
vücut çalışmak |
body-build v.
|
|
217 |
General |
vücut vermek |
raise v.
|
|
218 |
General |
bir şeyden -e olarak çıkmak/vücut bulmak |
emerge from something as something v.
|
|
219 |
General |
vücut çalışmak |
work out v.
|
|
220 |
General |
vücut geliştirme yapmak |
work out v.
|
|
221 |
General |
vücut geliştirme yapmak |
do bodybuilding v.
|
|
222 |
General |
vücut geliştirmek |
do bodybuilding v.
|
|
223 |
General |
vücut geliştirmek |
work out v.
|
|
224 |
General |
hacim kazanmak (vücut geliştirme) |
gain muscle v.
|
|
225 |
General |
tek vücut olmak |
coalesce v.
|
|
226 |
General |
vücut bulmak |
take shape v.
|
|
227 |
General |
vücut kazandırmak |
encarnalise v.
|
|
228 |
General |
hayali bir şeye vücut vermek |
body (forth) v.
|
|
229 |
General |
vücut araması yapmak |
body-search v.
|
|
230 |
General |
(vücudu veya vücut parçasını) belirli pozisyonda taşımak |
hold v.
|
|
231 |
General |
(sözcükler veya vücut dili ile) açıklamak |
delineate v.
|
|
232 |
General |
vücut kazandırmak |
imbody v.
|
|
233 |
General |
tek vücut haline gelmek |
coalesque v.
|
|
234 |
General |
(vücut deliğine cinsel amaçlı) parmak veya nesne sokmak |
penetrate v.
|
|
235 |
General |
sorunlu vücut postürlerini tespit etmek |
posture v.
|
|
236 |
General |
(vücut geliştirme) yarışmadan önce yağ ve su ağırlığını azaltmak |
shred v.
|
|
237 |
General |
vücut yapısı tipini belirlemek |
somatotype v.
|
|
238 |
General |
vücut yapısına göre sınıflandırmak |
somatotype v.
|
|
239 |
General |
vücut sıvısı çıkarmak |
stream v.
|
|
240 |
General |
vücut sıvısını akıtmak |
stream v.
|
|
241 |
General |
vücut bölümlerini sürterek yaratmak |
stridulate v.
|
|
242 |
General |
vücut bölümlerini ovarak oluşturmak |
stridulate v.
|
|
243 |
General |
vücut bölümlerini birbirine sürtmek |
stridulate v.
|
|
244 |
General |
vücut bulmuş |
incarnate adj.
|
|
245 |
General |
ham (vücut) |
soft adj.
|
|
246 |
General |
vücut sıvıları ile ilgili |
humoral adj.
|
|
247 |
General |
vücut ile ilgili |
systemic adj.
|
|
248 |
General |
vücut sistemiyle ilgili |
systemic adj.
|
|
249 |
General |
vücut çalışan |
buff adj.
|
|
250 |
General |
vücut yapan |
buff adj.
|
|
251 |
General |
çok meşgul (beyin-vücut) |
overactive adj.
|
|
252 |
General |
vücut bulmuş |
incarnational adj.
|
|
253 |
General |
vücut bulmuş |
carnate adj.
|
|
254 |
General |
vücut hatları belirgin |
zaftig adj.
|
|
255 |
General |
vücut hatları belirgin |
zoftig adj.
|
|
256 |
General |
vücut bulmamış |
uncarnate adj.
|
|
257 |
General |
(vücut geliştirme) steroid alan |
juiced adj.
|
|
258 |
General |
vücut hatları birbiriyle uyumlu |
harmonical adj.
|
|
259 |
General |
yapılı (vücut) |
brolic adj.
|
|
260 |
General |
(özellikle dans sırasındaki) vücut hareketlerine ait |
gestical adj.
|
|
261 |
General |
vücut hareketi olmayan |
gestureless adj.
|
|
262 |
General |
(vücut) biçimli |
rounded adj.
|
|
263 |
General |
(vücut) düzgün |
rounded adj.
|
|
264 |
General |
(vücut) ideal |
rounded adj.
|
|
265 |
General |
tek vücut olmuş |
incorporate adj.
|
|
266 |
General |
tek vücut haline getiren |
incorporating adj.
|
|
267 |
General |
belirli bir vücut tipinde olan |
fleshed adj.
|
|
268 |
General |
ip gibi (vücut) |
stringy adj.
|
|
269 |
General |
tek vücut halinde |
bodily adv.
|
|
270 |
General |
yek vücut |
in a body adv.
|
|
271 |
General |
tek vücut olarak |
in a body adv.
|
|
272 |
General |
kıvrımlı vücut hatlarıyla |
curvaceously adv.
|
|
273 |
General |
vücut ateşini yükseltici anlamı veren ön ek |
pyr- pref.
|
|
274 |
General |
testere benzeri vücut bölümüne sahip anlamını veren bir son ek |
-prion suf.
|
|
275 |
General |
vücut anlamına gelen son ek |
-soma suf.
|
|
276 |
General |
vücut bölümü anlamına gelen son ek |
-soma suf.
|
|
277 |
General |
vücut bölgesi anlamına gelen son ek |
-soma suf.
|
|
278 |
General |
vücut anlamını veren bir son ek |
-soma suf.
|
|
279 |
General |
vücut ağırlığı |
bw (body weight) abrev.
|
|
Phrasals |
|
280 |
Phrasals |
vücut bulmak |
pluck up v.
|
|
281 |
Phrasals |
tek vücut olmak |
band together v.
|
|
282 |
Phrasals |
vücut çalışmak |
pump something up v.
|
|
283 |
Phrasals |
vücut geliştirmek |
bulk out v.
|
|
284 |
Phrasals |
tek vücut olmak |
fall together v.
|
|
Phrases |
|
285 |
Phrases |
tek vücut |
as one man expr.
|
|
286 |
Phrases |
tek vücut |
as one expr.
|
|
287 |
Phrases |
tek vücut olarak |
as one expr.
|
|
288 |
Phrases |
tek vücut halinde |
as one expr.
|
|
289 |
Phrases |
(bir şey birinde bir şeyde) vücut bulmuş |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
Colloquial |
|
290 |
Colloquial |
vücut kokusu |
bo (body odor) n.
|
|
291 |
Colloquial |
güzel/hoş bir vücut/beden |
bod n.
|
|
292 |
Colloquial |
kendine özgü bir beden/vücut |
odd-bod n.
|
|
293 |
Colloquial |
üçgen vücut |
v shape n.
|
|
294 |
Colloquial |
bir kişinin vücut ölçüleri |
vital statistics n.
|
|
295 |
Colloquial |
yeteneksizliğin/beceriksizliğin vücut bulmuş hali |
keystone kops n.
|
|
296 |
Colloquial |
özellikle vücut geliştirenlerin giydiği kolsuz ve yakasız tişört |
muscle shirt n.
|
|
297 |
Colloquial |
ekipmansız veya az ekipman kullanarak vücut ağırlığı ile yapılan güç antrenmanı |
physical jerks [uk] n.
|
|
298 |
Colloquial |
vücut çalışmak için spor salonuna gitmek |
hit the gym v.
|
|
299 |
Colloquial |
vücut yapmak |
big up v.
|
|
300 |
Colloquial |
vücut geliştirmek |
big up v.
|
|
301 |
Colloquial |
vücut yapmak |
muscle up v.
|
|
302 |
Colloquial |
birinde vücut bulmuş halde/şekilde |
in the person of somebody expr.
|
|
Idioms |
|
303 |
Idioms |
ideal beden/vücut güzelliği |
the body beautiful n.
|
|
304 |
Idioms |
beden/vücut güzelliği |
the body beautiful n.
|
|
305 |
Idioms |
ideal beden/vücut ölçüleri |
the body beautiful n.
|
|
306 |
Idioms |
vücut dili |
body English n.
|
|
307 |
Idioms |
vücut hareketleri |
body English n.
|
|
308 |
Idioms |
şeytanın vücut bulmuş hali |
the devil incarnate n.
|
|
309 |
Idioms |
etten kemikten bir vücut |
flesh and blood n.
|
|
310 |
Idioms |
bir şeyin vücut bulmuş hali |
(very) picture of something n.
|
|
311 |
Idioms |
mayo giyildiğinde iyi duran fit vücut |
beach body n.
|
|
312 |
Idioms |
formda vücut |
beach body n.
|
|
313 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) vücut bulmuş hali |
the living image of (someone or something) n.
|
|
314 |
Idioms |
tek vücut olmak |
be one flesh v.
|
|
315 |
Idioms |
vücut vermek |
bring something into being v.
|
|
316 |
Idioms |
vücut bulmak |
first see the light of day v.
|
|
317 |
Idioms |
vücut bulmak |
come into being v.
|
|
318 |
Idioms |
vücut yapmak |
get some yokes on v.
|
|
319 |
Idioms |
vücut geliştirmek |
get some yokes on v.
|
|
320 |
Idioms |
tek vücut halinde daha güçlü olmak |
be greater/more than the sum of its parts v.
|
|
321 |
Idioms |
tek vücut halinde güçlü olmak |
be more/bigger/greater than the sum of its parts v.
|
|
322 |
Idioms |
(bir şeyin) vücut bulmuş hali olmak |
be the picture of (something) v.
|
|
323 |
Idioms |
sağlığın, mutluluğun vücut bulmuş hali olmak |
be the picture of health, happiness v.
|
|
324 |
Idioms |
tek vücut halinde bir yere gelmek/hareket etmek |
come in a body v.
|
|
325 |
Idioms |
düzgün vücut hatlarına sahip olmak |
have curves in all the right places v.
|
|
326 |
Idioms |
vücut ısısı fazla olmak |
have/run a temperature v.
|
|
327 |
Idioms |
toplu (vücut) |
broad in the beam adj.
|
|
328 |
Idioms |
tek vücut |
in a body expr.
|
|
329 |
Idioms |
yek vücut |
in a body expr.
|
|
330 |
Idioms |
vücut bulmuş hali |
a picture of expr.
|
|
331 |
Idioms |
vücut bulmuş hali |
the picture of expr.
|
|
332 |
Idioms |
tek vücut olmuş |
one flesh expr.
|
|
Speaking |
|
333 |
Speaking |
vücut mu çalışıyordun? |
have you been working out? expr.
|
|
334 |
Speaking |
(alaycı bir tavırla) sen ağırlık çalışması (vücut geliştirme) yapıyor musun ki? |
do you even lift? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
335 |
Trade/Economic |
bir işçinin yaptığı temel vücut hareketi |
therblig n.
|
|
336 |
Trade/Economic |
çalışan kimsenin vücut ve el hareketlerinin incelenmesi |
motion analysis n.
|
|
337 |
Trade/Economic |
ileride vücut bulacak borç |
future debt n.
|
|
338 |
Trade/Economic |
kişiler arası ilişkilerde insanların vücut hareketleriyle anlaşmaları |
body language n.
|
|
339 |
Trade/Economic |
vücut dili |
body language n.
|
|
Law |
|
340 |
Law |
vücut dokunulmazlığına karşı suçlar |
offences against physical integrity n.
|
|
341 |
Law |
vücut paketçisi |
body packer n.
|
|
342 |
Law |
zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması |
the egg shell skull rule n.
|
|
343 |
Law |
ispatı vücut etmek |
appear in person v.
|
|
Technical |
|
344 |
Technical |
bazal vücut ısısını ölçmede kullanılan hassas termometre |
basal thermometer n.
|
|
345 |
Technical |
bütün vücut titreşimine maruz kalma |
exposure to whole-body vibration n.
|
|
346 |
Technical |
el-kol ve bütün vücut titreşim değerleri |
hand arm and whole-body vibration values n.
|
|
347 |
Technical |
fizik (vücut) |
physique n.
|
|
348 |
Technical |
insan vücut modeli |
human body model n.
|
|
349 |
Technical |
insanın tüm vücut titreşimine maruz kalması |
human exposure to whole-body vibration n.
|
|
350 |
Technical |
kompleks vücut parçası |
complex body part n.
|
|
351 |
Technical |
teknolojik tasarımlar için temel insan vücut ölçüleri |
basic human body measurements for technological design n.
|
|
352 |
Technical |
tam vücut kuşağı |
full body harnesses n.
|
|
353 |
Technical |
tüm vücut görüntüleme sistemi |
whole body imaging system n.
|
|
354 |
Technical |
tam vücut kuşağı |
full body harness n.
|
|
355 |
Technical |
tam vücut kemer sistemleri |
full body harnesses n.
|
|
356 |
Technical |
vücut hareket analizi |
motion analysis n.
|
|
357 |
Technical |
vücut dokusunun aşırı su kaybetmesi |
dehydration n.
|
|
358 |
Technical |
vücut sıvısı toplama işlemi |
body fluid collection n.
|
|
359 |
Technical |
vücut sıvısı toplama kiti |
body fluid collection kit n.
|
|
360 |
Technical |
vücut ışınımölçeri |
whole-body radiation meter n.
|
|
361 |
Technical |
vücut kısımlarının yaklaşım hızına göre koruyucu teçhizatın yerleştirilmesi |
positioning of protective equipment in respect of approach speeds of parts of the human body n.
|
|
362 |
Technical |
vücut sıvısı |
body fluid n.
|
|
363 |
Technical |
vücut yüzey alanları |
body surface areas n.
|
|
364 |
Technical |
vücut ekseni |
body axis n.
|
|
365 |
Technical |
vücut hareketleri |
english n.
|
|
366 |
Technical |
vücut mikrofonu |
body mic n.
|
|
367 |
Technical |
vücut mikrofonu |
body mike n.
|
|
368 |
Technical |
kıyafetleri vücut kıvrımlarına oturtmak için dikilen sivri kat |
dart n.
|
|
369 |
Technical |
çevre sıcaklığı bağlı olarak değişen vücut sıcaklığına sahip (balık vb) |
poikilothermal adj.
|
|
370 |
Technical |
vücut ekseni boyunca |
longitudinal adj.
|
|
Informatics |
|
371 |
Informatics |
dijital aletleri kontrol etmek için yapılan vücut hareketi |
gesture n.
|
|
Textile |
|
372 |
Textile |
vücut ve omuz koruyucuları |
body and shoulder protectors n.
|
|
373 |
Textile |
(belirtilen vücut bölümüne) tam oturan |
-hugging adj.
|
|
374 |
Textile |
vücut hatlarını gösteren |
figure-hugging adj.
|
|
Marine |
|
375 |
Marine |
kişinin maruz kaldığı aşırı sıcak sonucu oluşan vücut sıcaklığındaki yükselme |
hyperthermia n.
|
|
Medical |
|
376 |
Medical |
hastanede yatan bir hastanın toplam sıvı ve elektrolit gereksinimlerinin, hastanın vücut ağırlığına, vücut sıcaklığına, hareketliliğine, ventilasyonuna ve diğer faktörlere dayanarak tahmin edilmesi |
caloric method n.
|
|
377 |
Medical |
vücut sıvılarının bozulması |
cacochymia n.
|
|
378 |
Medical |
vücut sıvıları bozulmuş |
cacochymic n.
|
|
379 |
Medical |
kusurlu, hasar görmüş veya şekli bozuk vücut bölümlerinin görünüş ve işlevinin düzeltilmesini amaçlayan tıbbi operasyonlar |
reconstructive surgery n.
|
|
380 |
Medical |
normal vücut sıcaklığı |
normothermia n.
|
|
381 |
Medical |
normal vücut sıcaklığına eşdeğer sıcaklık |
normothermia n.
|
|
382 |
Medical |
vücut üzerinde bir sinir tarafından beslenen bir bölgenin anestezisi |
nerve block anaesthesia n.
|
|
383 |
Medical |
iç vücut ısısını ölçerek ölümün ne zaman gerçekleştiğini belirlemekte kullanılan alet |
thanatometer n.
|
|
384 |
Medical |
kaza veya hastalık nedeniyle vücut kısmında kopma |
perforation n.
|
|
385 |
Medical |
vücut boşluklarından sıvı çıkarmakta kullanılan cerrahi alet |
trocar n.
|
|
386 |
Medical |
vücut boşluklarından sıvı çıkarmakta kullanılan cerrahi alet |
trochar n.
|
|
387 |
Medical |
vücut duruşu ve hareketleri hakkında farkındalık geliştirme üzerine bir teknik |
alexander technique n.
|
|
388 |
Medical |
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon |
gossypiboma n.
|
|
389 |
Medical |
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon |
textiloma n.
|
|
390 |
Medical |
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon |
retained foreign object (rfo) n.
|
|
391 |
Medical |
bir vücut sıvısı için depo görevini gören boşluk |
cisterna n.
|
|
392 |
Medical |
çeşitli hastalıklara karşı bağışıklık kazanmış vücut |
immune body n.
|
|
393 |
Medical |
deri yüzeyi ile vücut boşlukları arasında oluşan anormal kanal |
fistula n.
|
|
394 |
Medical |
düşük vücut kitle indeksi |
low body mass index n.
|
|
395 |
Medical |
düşük vücut sıcaklığı |
hypothermia n.
|
|
396 |
Medical |
düşük vücut ısısı |
low body temperature n.
|
|
397 |
Medical |
düşük vücut sıcaklığı |
hyperthermy n.
|
|
398 |
Medical |
embriyo'nun gelişimi sırasında oluşan vücut boşluğu |
coelom n.
|
|
399 |
Medical |
elektrik akımıyla vücut dokularına hararet verme usulü |
diathermy n.
|
|
400 |
Medical |
embriyo'nun gelişimi sırasında oluşan vücut boşluğu |
celom n.
|
|
401 |
Medical |
iki vücut parçasını birleştirme operasyonu |
anastomosis n.
|
|
402 |
Medical |
normal vücut sıcaklığı |
normal body temperature n.
|
|
403 |
Medical |
ortalama vücut ağırlığı |
average body weight n.
|
|
404 |
Medical |
ortalama vücut ısısı |
mean body temperature n.
|
|
405 |
Medical |
total vücut klerensi |
total body clearance n.
|
|
406 |
Medical |
total vücut gama radyasyonu |
whole-body gamma-irradiation n.
|
|
407 |
Medical |
total vücut nitrojeni |
total body nitrogen n.
|
|
408 |
Medical |
vücut suyu |
body water n.
|
|
409 |
Medical |
vücut ısısının normal sınırlar içinde olması |
normothermia n.
|
|
410 |
Medical |
vücut hareketini yükselten |
thermoexcitory n.
|
|
411 |
Medical |
vücut dışından böbrek taşı düşürme |
extracorporeally induced lithotripsy n.
|
|
412 |
Medical |
vücut sıcaklığının düşürülmesi |
hypothermia n.
|
|
413 |
Medical |
vücut alçısı |
orthopedic cast n.
|
|
414 |
Medical |
yarım vücut ışınlaması |
hemibody irradiation n.
|
|
415 |
Medical |
yağsız vücut kütlesi |
fat-free mass n.
|
|
416 |
Medical |
vücut bölümlerinin adları |
toponomy n.
|
|
417 |
Medical |
vücut yağı |
body fat n.
|
|
418 |
Medical |
vücut ısısını koruma/belli bir değerde tutma |
maintaining body temperature n.
|
|
419 |
Medical |
vücut üzerinde yayılan herhangi bir cilt hastalığı |
serpigo n.
|
|
420 |
Medical |
vücut dışı dolaşım kullanılmaksızın yapılan koroner arter baypas operasyonu |
off-pump coronary artery bypass grafting n.
|
|
421 |
Medical |
vücut peelingi |
body scrub n.
|
|
422 |
Medical |
vücut sıvılarının test edilmesi ile konulan teşhis |
serodiagnoses n.
|
|
423 |
Medical |
vücut hücreleri |
somatic cells n.
|
|
424 |
Medical |
vücut alçısı |
body cast n.
|
|
425 |
Medical |
vücut bileşimi |
body composition n.
|
|
426 |
Medical |
yağsız vücut kitlesi |
lean body mass n.
|
|
427 |
Medical |
yağsız vücut kitlesi |
fat-free body mass n.
|
|
428 |
Medical |
vücut sıcaklığı |
body warmth n.
|
|
429 |
Medical |
vücut ısısı |
body warmth n.
|
|
430 |
Medical |
vücut yüzeyindeki organizmalar |
organisms on body surface n.
|
|
431 |
Medical |
vücut ağırlığının hissedildiği egzersiz türü |
weight bearing exercise n.
|
|
432 |
Medical |
vücut rengi |
pigment colour n.
|
|
433 |
Medical |
vücut dışı tanı reaktifleri |
in-vitro diagnostic reagents n.
|
|
434 |
Medical |
vücut içine yerleştirilen madde |
implant n.
|
|
435 |
Medical |
vücut ısısı |
core temperature n.
|
|
436 |
Medical |
vücut dışı tahlil |
in-vitro assay n.
|
|
437 |
Medical |
vücut suyunun azalması |
dehydration n.
|
|
438 |
Medical |
vücut yağ indeksi |
body fat index n.
|
|
439 |
Medical |
vücut bosluğu dolaşım sıvısı |
hemolymph n.
|
|
440 |
Medical |
vücut pozisyonu |
body position n.
|
|
441 |
Medical |
vücut boşluklarına birikmiş sıvının boşaltılması |
paracentesis n.
|
|
442 |
Medical |
vücut demir deposu |
body iron store n.
|
|
443 |
Medical |
vücut sıcaklığı |
fever n.
|
|
444 |
Medical |
vücut kütle indeksi |
body mass index n.
|
|
445 |
Medical |
vücut alçısı |
surgical cast n.
|
|
446 |
Medical |
vücut çatlaklarını yok etme formülü |
stretch mark removal formula n.
|
|
447 |
Medical |
vücut yüzeyi |
body surface n.
|
|
448 |
Medical |
vücut ısısını yükselterek yapılan bir çeşit tedavi |
hyperthermia n.
|
|
449 |
Medical |
vücut sıcaklığının düşürülmesi |
hypothermy n.
|
|
450 |
Medical |
vücut dokularına elektrik iyonları vererek yapılan tedavi |
iontophoresis n.
|
|
451 |
Medical |
vücut ısısında düşme |
hypothermia n.
|
|
452 |
Medical |
vücut mekaniği |
body mechanics n.
|
|
453 |
Medical |
vücut yükü |
body burden n.
|
|
454 |
Medical |
yağ dışı vücut kütlesi |
lean body mass n.
|
|
455 |
Medical |
vücut dışı devreleri |
extracorporeal circuits n.
|
|
456 |
Medical |
vücut ısısının düzenlenmesi |
body temperature regulation n.
|
|
457 |
Medical |
vücut dokularına elektrik iyonları vererek yapılan tedavi |
ionotherapy n.
|
|
458 |
Medical |
vücut kütle kaybı |
body mass loss n.
|
|
459 |
Medical |
vücut içi tahlil |
in-vivo assay n.
|
|
460 |
Medical |
vücut içi dozimetre çalışması |
in vivo dosimetry n.
|
|
461 |
Medical |
vücut kitle indeksi |
body mass index n.
|
|
462 |
Medical |
vücut dışında kullanılan tıbbi tanı cihazları |
in vitro diagnostic medical devices n.
|
|
463 |
Medical |
vücut şekillendirme implantları |
body contouring implants n.
|
|
464 |
Medical |
vücut dışı şok dalga litotripsi |
extracorporeal shock wave lithotripsy n.
|
|
465 |
Medical |
vücut içinde veya dışında sıvıları taşıyan ince esnek kanal |
catheter n.
|
|
466 |
Medical |
vücut dokularının direnci |
body tissue resistance n.
|
|
467 |
Medical |
vücut ısısında artış |
increase in body temperature n.
|
|
468 |
Medical |
vücut algısı |
body image n.
|
|
469 |
Medical |
vücut direnci |
body resistance n.
|
|
470 |
Medical |
vücut ısısının düşük olması |
low body temperature n.
|
|
471 |
Medical |
zihin rahatsızlıklarının vücut bulması |
somatisation n.
|
|
472 |
Medical |
zihin rahatsızlıklarının vücut bulması |
somatization n.
|
|
473 |
Medical |
vücut boşluğundan sıvıların çekilmesinde kullanılan cihaz |
aspirator n.
|
|
474 |
Medical |
fetüs gelişimini ve vücut organlarını incelemek için kullanılan ultrason görüntüsü |
echogram n.
|
|
475 |
Medical |
vücut organının görüntüsünü oluşturmak için yüksek frekanslı ses dalgalarının yansımalarının kullanılması |
echography n.
|
|
476 |
Medical |
paket vücut sendromu |
body packer syndrome n.
|
|
477 |
Medical |
vücut tarafından emilen radyoaktif maddenin vücuttan ilaç yoluyla atılması |
decorporation n.
|
|
478 |
Medical |
bir vücut parçasının kaza sonucu kopması |
avulsion n.
|
|
479 |
Medical |
bir vücut parçasının ameliyatla kesilmesi |
avulsion n.
|
|
480 |
Medical |
vücut içine yerleştirilerek vücudun durumuyla ilgili bilgi aktaran elektronik cihaz |
endoradiosonde n.
|
|
481 |
Medical |
muayene, teşhis veya cerrahi tedavi için vücut boşluğuna veya bölümüne yerleştirilen tüp şeklinde ince alet |
endoscope n.
|
|
482 |
Medical |
bazal vücut ısısı |
basal body temperature n.
|
|
483 |
Medical |
(doğum kontrolünde) bazal vücut ısısı yöntemi |
basal body temperature method of family planning n.
|
|
484 |
Medical |
bazal vücut ısısı |
basal temperature n.
|
|
485 |
Medical |
bir organ ya da vücut parçasının kısmen çıkarılması/alınması |
resection n.
|
|
486 |
Medical |
kusurlu vücut bölümü |
maleformation [obsolete] n.
|
|
487 |
Medical |
canlı doku veya vücut yapılarının ultrason veya MRI ile ölçümü |
biometry n.
|
|
488 |
Medical |
bir vücut parçasının yerine elektronik veya mekanik başka bir parça koyma tekniği |
bionics n.
|
|
489 |
Medical |
üç boyutlu baskı için geliştirilen tekniklerle vücut parçası yapımı |
bioprinting n.
|
|
490 |
Medical |
vücut pletismografı |
body plethysmograph n.
|
|
491 |
Medical |
vücut sıvılarının ve temel dokuların araştırılması ve tedavisi |
merology n.
|
|
492 |
Medical |
fıtık gibi vücut kusurlarına yapılan cerrahi müdahalelerde kullanılan esnek ve ince bir ağ |
mesh n.
|
|
493 |
Medical |
vücut boşluğuna erişmek için minimum kesi ile yapılan ameliyat |
minimal access surgery n.
|
|
494 |
Medical |
vücut boşluğuna erişmek için minimum kesi ile yapılan ameliyat |
minimal access surgery n.
|
|
495 |
Medical |
antik dönem ve orta çağ tıbbında kişinin genel sağlık durumunu belirlediğine inanılan dört temel vücut sıvısından herhangi biri |
humor n.
|
|
496 |
Medical |
insan bedeninin yapısının ve çalışmasının temelinde dört ana vücut sıvısının olduğuna inanan kimse |
humoralist n.
|
|
497 |
Medical |
tüm hastalıkların vücut sıvılarının düzensizliğinden kaynaklandığı fikrini benimsemiş kimse |
humoralist n.
|
|
498 |
Medical |
insan bedeninin yapısının ve çalışmasının temelinde dört ana vücut sıvısının olduğuna inanan veya tüm hastalıkların vücut sıvılarının düzensizliğinden kaynaklandığı fikrini benimsemiş kimselerin savunduğu görüş |
humorism n.
|
|
499 |
Medical |
uzvun veya vücut parçasının normal aralığının ötesinde esnemesi |
hyperflexion n.
|
|
500 |
Medical |
vücut parçasının ve eklemin hareket aralığının artışı |
hypermobility n.
|
|