tutuklu - Turco Inglés Diccionario

tutuklu

Significados de "tutuklu" en diccionario inglés turco : 21 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
tutuklu prisoner n.
However, we must insist that political and religious prisoners are released.
Ancak, siyasi ve dini tutukluların serbest bırakılması konusunda ısrarcı olmalıyız.

More Sentences
General
tutuklu detainee n.
The detainee and his lawyer dispute these.
Tutuklu ve avukatı bunlara itiraz ediyor.

More Sentences
tutuklu prisoner n.
The ELDR Group has tabled a number of amendments concerning, for example, the 200 Lebanese held prisoner in Syria.
ELDR Grubu, örneğin Suriye'de tutuklu bulunan 200 Lübnanlı ile ilgili bir dizi değişiklik önergesi sunmuştur.

More Sentences
tutuklu imprisoned adj.
The imprisoned members of parliament and other innocent detainees must be released.
Tutuklu milletvekilleri ve diğer masum tutuklular serbest bırakılmalıdır.

More Sentences
tutuklu under arrest adj.
Ladies and gentlemen, you are all under arrest for murder.
Bayanlar ve baylar, hepiniz cinayetten tutuklusunuz.

More Sentences
Law
tutuklu prisoner n.
Washington's claims are based on Al Qaida prisoners in Guantanamo Bay.
Washington'un iddiaları Guantanamo Körfezi'ndeki El Kaide tutuklularına dayanıyor.

More Sentences
Military
tutuklu prisoner n.
Washington's claims are based on Al Qaida prisoners in Guantanamo Bay.
Washington'un iddiaları Guantanamo Körfezi'ndeki El Kaide tutuklularına dayanmaktadır.

More Sentences
Common Usage
tutuklu inmate n.
General
tutuklu arrestee n.
tutuklu arrested adj.
tutuklu apprehended adj.
tutuklu busted adj.
Colloquial
tutuklu nicked adj.
Law
tutuklu detainee n.
tutuklu detainee n.
tutuklu pris (prisoner) n.
tutuklu in charge adj.
Politics
tutuklu hostage n.
Slang
tutuklu gaffled adj.
tutuklu guzzled adj.
tutuklu jammed (up) adj.

Significados de "tutuklu" con otros términos en diccionario inglés turco: 68 resultado(s)

Turco Inglés
General
siyasi tutuklu political prisoner n.
The opposition leaders and all other political prisoners must be released immediately.
Muhalefet liderleri ve diğer tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır.

More Sentences
tutuklu olmak be under arrest v.
I asked if I was under arrest.
Tutuklu olup olmadığımı sordum.

More Sentences
(gözaltında, tutuklu halde) tutmak remand v.
The suspect was remanded in custody until the trial date.
Şüpheli şahıs, duruşma gününe kadar gözaltında tutuldu.

More Sentences
Law
siyasi tutuklu political detainee n.
Political detainees in Malaysia enjoy none of these things.
Malezya'daki siyasi tutuklular bunların hiçbirine sahip değildir.

More Sentences
Common Usage
tutuklu olarak tutmak hold v.
General
tutuklu ikilemi prisoner's dilemma n.
tutuklu nakil arabası patrol wagon n.
eski tutuklu ex-convict n.
tutuklu nakil arabası waggon n.
siyasi tutuklu political n.
tutuklu olmak be under custody v.
geri göndermek (tutuklu) remand v.
tutuklu kalmak stay detained v.
tutuklu kalmak stay in prison/jail v.
tutuklu kalmak be kept in prison/jail v.
tutuklu kalmak be kept in confinement v.
tutuklu kalmak be imprisoned/incarcerated v.
tutuklu kalmak be kept in detention v.
tutuklu kalmak remain in (police) custody v.
duruşmasını ertelemek (tutuklu) remand v.
kimseyle görüştürülmeyen tutuklu incommunicado adj.
Colloquial
(özellikle abd askeriyesinde) gizli tutuklu ghost prisoner n.
tutuklu için kefalet vermek go v.
tutuklu muyum? am I under arrest? expr.
tutuklu muyum? am I under arrest? expr.
Idioms
bir ingiliz hapishanesinde tutuklu at her majesty's pleasure [uk] expr.
bir ingiliz hapishanesinde tutuklu at his majesty's pleasure [uk] expr.
Law
tutuklu yargılama emri remand n.
tutuklu yargılanma remand n.
tutuklu olarak yargılanma remandment n.
adli tutuklu ordinary prisoner n.
eski tutuklu ex-inmate n.
eski tutuklu former inmate n.
hücre hapsine çarptırılmış tutuklu incommunicado n.
hükmen tutuklu prisoner on remand n.
mahkeme kararı ile tutuklu prisoner on remand n.
tutuklu kefili mainpernor n.
tutuklu teslim tutanağı bailpiece n.
tutuklu olarak yargılanma remand n.
tutuklu olma being under arrest n.
tutuklu yargılanma pre-trial detention n.
tutuklu iş arrestee involved n.
tutuklu teslim tutanağı bail piece n.
tutuklu kişi arrested person n.
tutuklu refah fonu inmate welfare fund n.
tutuklu olma hold n.
tutuklu olarak yargılanmak be jailed pending trial v.
tutuklu olarak tutmak hold for trial v.
tutuklu yargılanmak be jailed pending trial v.
tutuklu yargılanan on remand adj.
tutuklu olarak under arrest expr.
Politics
marmara tutuklu aileleri ve insan hakları için dayanışma yardımlaşma derneği (marmara tiyad) marmara association for solidarity with families of prisoners and for human rights n.
marmara tutuklu aileleri ve insan hakları için dayanışma yardımlaşma derneği (marmara tiyad) marmara association for solidarity and assistance with relatives of prisoners and human rights n.
tutuklu mübadelesi prisoner exchange n.
Military
askeri tutuklu military prisoner n.
tutuklu vagonu railway prison car n.
Slang
tutuklu dosyası jacket n.
Star Wars
abridon tutuklu kampı abridon holding camp n.
tutuklu bloğu aa-23 detention block aa-23 n.
tutuklu bloğu b7 detention block b7 n.
goshyn tutuklu merkezi goshyn detention center n.
imparatorluk tutuklu merkezi & çalışma kampı leg-817 imperial detention center & labor camp leg-817 n.
jedi tapınağı tutuklu merkezi jedi temple detention center n.
oovo dört tutuklu merkezi oovo four detention center n.
penladen tutuklu kampı penladen detention camp n.
cumhuriyet ana hukuki tutuklu merkezi republic judiciary central detention center n.
tarkin tutuklu tesisi tarkin detention facility n.
tapınak tutuklu merkezi temple detention center n.