Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | soon adv. | birazdan | ||
Finally, I would like to say something about the members of the Swedish Moderate Party who will soon be speaking here. Son olarak, birazdan burada konuşacak olan İsveç Ilımlı Parti üyeleri hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. More Sentences |
||||
Common Usage | soon adv. | kısa süre içinde | ||
Layla soon embraced the country lifestyle. Leyla kısa süre içinde kırsal yaşam tarzını benimsedi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | soon adj. | az sonra | ||
Soon, the tea was ready. Az sonra çay hazırdı. More Sentences |
||||
General | soon adv. | hemen | ||
Finally, we politicians must not legislate as soon as we see a phenomenon we do not like. Son olarak biz politikacılar hoşumuza gitmeyen bir olgu gördüğümüzde hemen yasa çıkarmamalıyız. More Sentences |
||||
General | soon adv. | çok geçmeden | ||
Tom flopped onto his bed and was soon fast asleep. Tom kendini yatağına attı ve çok geçmeden derin uykuya daldı. More Sentences |
||||
General | soon adv. | yakın zamanda | ||
Unfortunately the situation on the ground gives no reason to believe that things will get any better soon. Ne yazık ki sahadaki durum, işlerin yakın zamanda daha iyiye gideceğine inanmak için hiçbir sebep sunmuyor. More Sentences |
||||
General | soon adv. | çabuk | ||
It's great you could get over here so soon. Buraya bu kadar çabuk gelebilmeniz harika. More Sentences |
||||
General | soon adv. | biraz sonra | ||
The airplane soon went out of sight. Uçak biraz sonra görüş mesafesinden çıktı. More Sentences |
||||
General | soon adv. | yakında | ||
That will soon become clear, because competition between ports is ruthless. Bu yakında netleşecek çünkü limanlar arasındaki rekabet acımasızdır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | soon adv. | birazdan | ||
Please come here soon if you don't mind. Sakıncası yoksa birazdan buraya gelin, lütfen. More Sentences |
||||
Technical | soon adv. | yakında | ||
Let us hope that some progress is made soon. Umalım ki yakında bir ilerleme kaydedilsin. More Sentences |
||||
General | ||||
General | soon adj. | erken | ||
General | soon adj. | ilk | ||
General | soon adv. | ha bugün ha yarın | ||
General | soon adv. | nerede ise | ||
General | soon adv. | kolaylıkla | ||
General | soon adv. | er | ||
General | soon adv. | kolayca | ||
General | soon adv. | neredeyse | ||
General | soon adv. | şimdi | ||
General | soon adv. | bugün yarın | ||
General | soon adv. | pek yakında | ||
General | soon adv. | erkenden | ||
General | soon adv. | erken | ||
General | soon adv. | az zaman içinde | ||
General | soon adv. | çoka varmaz | ||
Archaic | ||||
Archaic | soon adj. | hızlı | ||
Archaic | soon adj. | atik | ||
Archaic | soon adj. | ivedi | ||
Archaic | soon adj. | çevik |