kalın - Turco Inglés Diccionario

kalın

Significados de "kalın" en diccionario inglés turco : 42 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
kalın thick adj.
The walls are thicker than they seem.
Duvarlar göründüğünden daha kalın.

More Sentences
General
kalın deep adj.
Tom has a deep voice.
Tom'un kalın bir sesi var.

More Sentences
kalın fat adj.
My fingers are too fat to fit into these gloves.
Parmaklarım bu eldivenlere sığmayacak kadar kalın.

More Sentences
kalın thick adj.
She offered me a thick slice of pizza.
Bana kalın bir pizza dilimi uzattı.

More Sentences
kalın bold adj.
The keywords are in bold type.
Anahtar sözcükler kalın puntolarla yazılmıştır.

More Sentences
kalın husky adj.
Siberian Huskies have a thick fur coat.
Sibirya Husky'lerinin kalın bir kürkü vardır.

More Sentences
Technical
kalın thick adj.
My heart goes out to the Galicians, and to the people who are clearing up the oil, which is now more than a metre thick.
Kalbim Galiçyalılarla ve şu anda bir metreden daha kalın olan petrolü temizleyen insanlarla birlikte.

More Sentences
Computer
kalın bold adj.
All verbs are indicated in bold text.
Tüm fiiller kalın yazıyla belirtilmiştir.

More Sentences
Common Usage
kalın coarse adj.
General
kalın fruitiness n.
kalın cavernous adj.
kalın rich adj.
kalın dense adj.
kalın stout adj.
kalın thicker adj.
kalın gross adj.
kalın full adj.
kalın massive adj.
kalın soupy adj.
kalın girthy adj.
kalın raploch adj.
kalın blubber adj.
kalın mothered adj.
kalın limous adj.
kalın lubber adj.
kalın riley adj.
kalın depectible [obsolete] adj.
kalın fast [obsolete] adj.
kalın squab adj.
kalın pachy- pref.
Technical
kalın massive adj.
Computer
kalın boldface adj.
kalın bold on expr.
Informatics
kalın boldface adj.
Mechanic
kalın course adj.
Forestry
kalın tulgey adj.
Linguistics
kalın back adj.
kalın velarised adj.
kalın velarized adj.
Music
kalın low adj.
Abbreviation
kalın thk n.
Archaic
kalın blabber adj.

Significados de "kalın" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
kalın bıyık thick mustache n.
Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Bu kalın bıyığı büyütmek epey zamanımı aldı.

More Sentences
kalın harf bold letter n.
This morning at the station, her attention was caught by a poster with bold letters.
Bu sabah istasyonda, kalın harflerle yazılmış bir poster dikkatini çekti.

More Sentences
kalın giysiler warm clothes n.
Wear warm clothes in the winter.
Kışın kalın giysiler giyin.

More Sentences
kalın sis thick fog n.
The thick fog prevented the plane from taking off.
Kalın sis uçağın kalkmasını engelledi.

More Sentences
kalın kıyafetler thick clothes n.
Sami dressed in thick clothes to protect himself from the cold.
Sami kendini soğuktan korumak için kalın kıyafetler giymişti.

More Sentences
kalın harfler boldface n.
The title of the book was printed in boldface.
Kitabın başlığı kalın harflerle basılmıştı.

More Sentences
kalın kafalı philistine n.
He was a philistine who showed no appreciation for art or culture.
Sanata ya da kültüre değer vermeyen kalın kafalının biriydi.

More Sentences
kalın kafalı thick adj.
Is it just me, or is she a bit thick?
Bana mı öyle geliyor, yoksa biraz kalın kafalı biri mi?

More Sentences
kalın kafalı thickheaded adj.
Tom is thickheaded.
Tom kalın kafalıdır.

More Sentences
kalın (elbise) heavy adj.
I need a heavy coat.
Kalın bir cekete ihtiyacım var.

More Sentences
daha kalın thicker adj.
The Earth is thicker around the equator.
Dünya ekvator çevresinde daha kalındır.

More Sentences
kalın kafalı dense adj.
Are you that dense?
O kadar kalın kafalı mısınız?

More Sentences
kalın kafalı thick-headed adj.
He is thick-headed.
O kalın kafalı.

More Sentences
ensesi kalın minted adj.
The young entrepreneur became minted.
Genç girişimci ensesi kalınlardan olmuş.

More Sentences
kalın yazılmış bold adj.
The walls were decorated with bold yellow stripes.
Duvarlar kalın sarı çizgilerle süslenmişti.

More Sentences
kalın olacak şekilde thick adv.
The cheese in my hamburger was sliced thick.
Hamburgerimdeki peynir kalın dilimlenmişti.

More Sentences
kalın tabaka halinde thickly adv.
The sauce was spread thickly over the pizza.
Aşçı, sosu pizzanın üzerine kalın bir tabaka halinde sürdü.

More Sentences
hoşça kalın! goodbye! interj.
Goodbye!
Hoşça kalın.

More Sentences
Speaking
bizimle kalın stay with us expr.
Jim stayed with us while he was in Japan as an exchange student.
Jim, değişim öğrencisi olarak Japonya'da bizimle kaldı.

More Sentences
lütfen hatta kalın please hold expr.
For all other requests, please hold the line.
Diğer tüm istekler için, lütfen hatta kalın.

More Sentences
General
kalın perde drape n.
akarsuların iki yakasına gerilen ve geçisi önleyen kalın zincir boom n.
kalın bir dilim et steak n.
tezgah (kasabın üstünde et kestiği kalın tahta) slab n.
kalın pançeta thick skirt n.
kalın kafalı woodenhead n.
kısa ve kalın sopa bludgeon n.
kalın palto greatcoat n.
kalın ve kapalı tava dutch oven n.
kalın sapları olan geniş bir bambu krooman n.
kalın kafalı chucklehead n.
kalın kafalı numskull n.
kalın saplı mantar thick footed morel n.
kalın ses deep voice n.
kısa ve kalın sopa truncheon n.
kalın mutfak tezgahı chunky worktop n.
kalın bir parça chunk n.
en kalın kadın sesi contralto n.
yünlü kalın kumaş beaver n.
kalın kafalı bonehead n.
kalın dilim (ekmek/kek için) slab n.
kalın tabaka slab n.
ayakkabı pençesi kalın clump n.
kalın diz thick knee n.
ekstra kalın mutfak tezgahı extra chunky worktop n.
kalın fincan thick cup n.
kalın yapılı kimse thickset n.
kalın bir çeşit yünlü kumaş kersey n.
ipekli kalın kumaş samite n.
en kalın kadın sesi alto n.
kruvaze kalın ceket reefer n.
kalın arabacı paltosu box coat n.
kısa ve kalın şey spud n.
kalın siyah harfler boldface n.
kalın cilt thick skin n.
kalın çelik halat cable n.
kalın derili hayvan pachyderm n.
kısa ve kalın parça chunk n.
kalın dokuma kayış webbing n.
kısa ve kalın sopa cudgel n.
kısa kalın tüyleri olan bir kedi türü shorthair n.
kalın bağırsak large bowel n.
kalın dilim slab n.
kalın ve dayanıklı ayakkabı brogue n.
kalın işçi tulumu dungarees n.
kalın diz thick-knee n.
kısa kalın direk bollard n.
kalın karton cardboard n.
kalın parça chunk n.
kalın tüylü kaban duffel coat n.
kartvizit yapımında kullanılan kalın bir kağıt cover stock n.
kalın sicim twine n.
el dokuması kalın yün yunan halısı flokati n.
kalın giysiler heavy clothes n.
kalın bağırsak large/lower intestine n.
kozanın kalın kabuğu thick hide of the cocoon n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı clodhopper n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı brogan n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı wingtips n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı brogue n.
kalın sis/pus thick haze n.
kalın kıyafetler warm/heavy clothing n.
kalın elbiseler thick clothes n.
kalın elbiseler warm/heavy clothing n.
kalın kafalılık density n.
kısa kalın ceket donkey jacket n.
kalın kafalı dizzard n.
yoğun duman (kalın duman bulutu) pall of smoke n.
kalın kesme tahtası butcher's block n.
kalın kıyafet thick clothes n.
kalın kaş thick eyebrow n.
kalın palto thick coat n.
kalın dudak thick lip n.
kalın dudak full lip n.
kalın bacak thick leg n.
kalın bir tuğla duvar brick-and-half wall n.
kalın halat thick rope n.
uzun ve kalın saç örgüsü locs n.
uzun ve kalın saç örgüsü dreads n.
uzun ve kalın saç örgüsü dreadlocks n.
kalın ceket heavy jacket n.
kalın palto heavy coat n.
kalın yünlü bir kumaş, iplik yada şerit caddis n.
kalın yünlü bir kumaş, iplik yada şerit caddice n.
bir tür kalın şayak cadis n.
şehri kuşatan kalın duvarlar ceinture n.
kısa ve kalın topuklu kadın ayakkabısı court shoes n.
bir şeyin kalın kısmı thickness n.
kalın kafa thickskull n.
en kalın kısmı thick n.
kalın kafalı kimse underhead n.
yuvarlak kalın bir somun ekmek fade [scotland] n.
büyük ve kalın parça junk n.
kalın yün ceket blanket–coat n.
gemi donanımını aşınmadan korumak için kullanılan kalın bir halat ağı mat n.
kalın kafa blockhead [obsolete] n.
kalın kafalılık blockheadism n.
kalın tabanlı ve ağır bir ayakkabı work shoe n.
kalın bir oxford ayakkabı brogue shoe n.
sıcak mutfak aletlerini tutmak için kullanılan kalın bez holder n.
kalın sis misle n.
kalın veya gür saç mop head n.
kalın veya gür saçlı kimse mop head n.
kalın ve kabarık saçlı kimse mophead n.
kalın seslilik reverberance n.
kalın seslilik plangency n.
kalın seslilik sonorousness n.
kalın parçalar hunks n.
kalın toz bull dust [australia] n.
kalın toz bulldust [australia] n.
kısa, kalın ve güçlü boyun bull neck n.
kısa, kalın ve güçlü boyun bullneck n.
(saç) kalın favori burnsides [us] n.
(kütüğün, tüfeğin,) geniş veya kalın ucu but end n.
eskiden irlandalı erkeklerin alın kısmında bıraktığı keçeleşmiş kalın saç tutamı glib n.
kalın kaplama malzemesi overcoating n.
kalın okunaklı el yazısı round hand n.
kalın okunaklı el yazısı roundhand n.
(özellikle et parçasında) kalın ve küt uç chump n.
kalın tabanlı, geniş ağızlı ve 7-8 ons hacimli kısa ve geniş bir bardak old-fashioned n.
kalın tabanlı, geniş ağızlı ve 7-8 ons hacimli kısa ve geniş bir bardak old-fashioned n.
kalın tahta parçası clog [dialect] [uk] n.
kalın yapılı bodur kız cutty n.
kalın tabanlı bir tür iş ayakkabısı dom pedro n.
kalın ve şekilsiz nesne dump [dialect] [uk] n.
kalın madeni para piedfort n.
kalın madeni para piefort n.
bazı köpeklerde kalın alt tüyler pile n.
(üniforma) üst giysilerinin yapımında kullanılan kalın ve mavi kumaş pilot cloth n.
kalın tabanlı bağcıklı bir ayakkabı türü polish n.
kalın kafalı fathead n.
kalın dudaklı pouch-mouthed n.
ipekli kalın kumaş samette n.
ipekli kalın bir kumaş türü sarsnet n.
cenaze töreni öncesi ölünün başında beklerken kullanılan kalın mum corpse candle n.
kerestecilerin giydiği kalın botlar over n.
eskiden at binerken kullanılan kalın kumaş veya deriden yapılmış koruyucu tayt sherryvallies n.
kalın ve gür öbek shock n.
kalın ve gür ses çıkarmak thunder v.
kalın giyinmek (soğuğa karşı) wrap up v.
kalın tabaka yapmak slab v.
kalın sesle söylemek roll out v.
çok kalın giyinmek overdress v.
(çocuğu vb.) çok kalın giydirmek overdress v.
çok kalın giyinmek overclothe v.
(çocuğu vb) çok kalın giydirmek overclothe v.
kalın elbiseler giymek wear thick clothes v.
kalın elbiseler giymek wear warm clothes v.
kalın veya yağlı bir şeyle sıvamak beslubber v.
kalın bir astarla kaplamak overlard v.
kalın yapılı thickset adj.
kalın kabuklu thickskinned adj.
kalın (kar tabakası) heavy adj.
en kalın thickest adj.
ensesi kalın rich adj.
kalın derili thickskinned adj.
kısa ve kalın chunky adj.
ensesi kalın influential adj.
kalın kafalı dull adj.
kalın kafalı thickwitted adj.
kalın kafalı stupid adj.
en kalın olanı densest adj.
ensesi kalın powerful adj.
kadar kalın as thick as adj.
kalın kafalı thickskulled adj.
en kalın kafalı olanı dimmest adj.
kalın sesli bass adj.
kalın kafalı dim adj.
kalın kafalı wooden adj.
kısa ve kalın stubby adj.
kalın (ses) deep adj.
kalın kafalı woodenheaded adj.
kalın kabuklu pachydermatous adj.
kalın kafalı slowwitted adj.
kalın kafalı obtuse adj.
kalın derili pachydermatous adj.
kalın olmayan thin adj.
yeterince kalın thick enough adj.
kalın kafalı dumb adj.
en kalın heaviest adj.
kalın kafalı bone-headed adj.
kalın kafalı fat-headed adj.
kalın kabuklu thick-shelled adj.
kalın kafalı slow-witted adj.
ensesi kalın well-off adj.
başında yukarı dikilmiş sık ve kalın saçlara sahip olan shockheaded adj.
kalın kabuklu indurate adj.
kalın derili indurate adj.
kalın kabuklu callous adj.
kalın derili callous adj.
kalın dilimli thick-sliced adj.
kalın dilimlenmiş thick-sliced adj.
kalın kafalı half-witted adj.
kalın bağırsak ile ilgili colonic adj.
kalın dudaklı thick-lipped adj.
kalın dudaklı full-lipped adj.
kısa ve kalın boyunlu bullnecked adj.
kısa ve kalın boyunlu bull-necked adj.
ucu kalın club-shaped adj.
nispeten kalın thickish adj.
kalın kafalı thick-witted adj.
kalın tonlu base adj.
kısa boylu, kalın yapılı ve kısa geniş yüzlü olan lateral adj.
(yazı tipi) kalın bold type adj.
kısa ve kalın low-set adj.
kalın kafalı lumbering adj.
kalın kafalı lumberly adj.
kalın yapılı lumpy adj.
kalın ve yuvarlak globby adj.
kalın kafalı gross-headed adj.
kalın paltolu heavy-coated adj.
kısa ve kalın heavy-set adj.
ortalamadan kalın heavyweight adj.
kalın kafalı opaque adj.
çok kalın giyinmiş overclad adj.
çok kalın overthick adj.
aşırı kalın overthick adj.
kalın dokulu rough-grained adj.
kalın lifli rough-grained adj.
kalın saçlı rough-haired adj.
kalın ve küt uçlu chump adj.
(özellikle örme giysiler) kalın ve ağır malzemeden yapılmış chunky [uk] adj.
kalın parçalarla dolu chunky adj.
yüzeyi kuru ve kalın bir tabakayla kaplı olan caked adj.
kalın (yüzük vb.) belcher adj.
kalın kafalı drowsy adj.
kalın duvarlı pachydermous adj.
kalın kafalı fatbrained adj.
yuvarlak, kalın ve net (el yazısı) roman adj.
kalın dokulu saçları olan shag-haired adj.
yukarı dikilmiş sık ve kalın saçları olan shock-headed adj.
kısa ve kalın snub adj.
kısa ve kalın snubbed adj.
kısa ve kalın yapılı spuddy adj.
çok kalın superthick adj.
aşırı kalın superthick adj.
kalın bir halde thick adv.
kalın kafalı gibi woodenly adv.
kalın bir sesle bassly adv.
kalın ve koyu puntoyla big and bold adv.
kalın bir şekilde grossly adv.
esen kalın good bye interj.
hoşça kalın! bye-bye! interj.
hoşça kalın valete interj.
sağlıcakla kalın bv (bene vale) abrev.
Phrasals
uzun ve kalın saç örgüsü jata (sanskritçe) n.
kalın şeyler giyinmek bundle up v.
at eyerinin altına halı gibi kalın bir madde koymak rug up v.
kalın ve yüksek bir sesle söylemek/bildirmek drone (something) out v.
kalın ve monoton bir sesle söylemek/bildirmek drone (something) out v.
basılı malzemeyi üstüne daha kalın baskı yaparak iptal etmek block out v.
Phrases
hoşça kalın arkadaşlar adios muchachos expr.
takipte kalın stay tuned expr.
Colloquial
kilolu bir kimsenin baldırı ile bileği arasında kalan kalın bölge cankle n.
ensesi kalın kimse big daddy n.
ensesi kalın kişi big hitter n.
ensesi kalın kişi heavy hitter n.
önde büyük cepleri olan kapüşonlu svetşört/kalın üst bunny hug n.
kalın kafa dumb cluck n.
kalın kafa cluckhead n.
kalın kafa clucky n.
kalın kafa clunkhead n.
kalın kafalı thick head n.
kalın kafalı chowderhead n.
kalın kafalı dough-head n.
ensesi kalın kişi face card n.
ensesi kalın kişi face card n.
kışladaki askerlerin giydiği kalın ve dayanıklı elbise/kıyafet fattygews n.
kalın kafalı dipwad n.
kalın kafalı hamburger n.
kalın kafalı kimse newt n.
kısa, kalın telli ve kıvırcık saç wool n.
kalın kafalı kimse log n.
üzerine daha kalın şeyler giymek wear something warmer v.
kalın yapılı (kimse) nuggety [aus] adj.
kalın kafalı a bit obtuse adj.
çok kalın kafalı daft as a brush [uk] adj.
kalın kafalı loggerheaded adj.
kalın kafalı duncical adj.
kalın kafalı duncish adj.
kalın kafalı thick-skulled adj.
kalın kafalı pudding-headed adj.
hatta kalın lütfen please hold interj.
olduğunuz yerde kalın stay where you are expr.
sağlıcakla kalın take care of yourself expr.
sevgiyle kalın! so long! expr.
sevgiyle kalın take care expr.
şimdilik hoşça kalın (goodbye) till later expr.
şimdilik hoşça kalın (goodbye) till then expr.
şimdilik hoşça kalın (goodbye) until later expr.
şimdilik hoşça kalın (goodbye) until next time expr.
bir dahaki sefere kadar hoşça kal/hoşça kalın (goodbye) until next time expr.
hatta kalın lütfen! could you hold(, please)? expr.
şimdilik hoşça kal/hoşça kalın goodbye for now expr.
kalın yazı tipi bld (boldface) abrev.
Idioms
ensesi kalın kimse a (person) of substance n.
kalın kafalı bean head n.
kalın kafalı a bean head n.
kalın/küt bacak beef to (the) heel [ireland] n.
kalın/küt bacak beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland] n.
kalın/küt bacak beef to the hoof [ireland] n.
ensesi kalın kişi big white chief n.
ensesi kalın kişi a (person) of substance n.
ensesi kalın kişi a woman, man, person of substance n.
ensesi kalın kimse a big fish n.
kalın kafalı olmak not have two brain cells to rub together v.
bir şeyi birinin kalın kafasına sokmak get something through someone's thick skull v.
bir şeyi birinin kalın kafasına sokmak get something into someone's thick head v.
kalın kafalı olmak have a thick head v.
kalın kafalı olmak have a hard head v.
derisi kalın olmak have a hide like a rhinoceros v.
derisi kalın olmak have a skin like a rhinoceros v.
kalın kafalı olmak have a thick skull v.
(bir şeyi birinin) kalın kafasına iyice sokmak hammer (something) into (one's) thick skull v.
(bir şeyi birinin) kalın kafasına sokmak pound (something) into (one's) thick skull v.
(bir şeyi) tekrar ede ede (birinin) kalın kafasına sokmak pound (something) into (one's) thick skull v.
kalın bir tabaka halinde yaymak/sürmek spread something on thick v.
kalın kafalı olmak be (as) thick as a brick v.
kalın kafalı olmak be (as) thick as a short plank v.
kalın kafalı olmak be (as) thick as two short planks v.
(bir şeyi) kalın kafasına sokmak get (something) into (one's) thick head v.
(bir şeyi birinin) kalın kafasına sokmak get (something) into (one's) thick head v.
(bir şeyi) kalın kafasına sokmak get (something) into (someone's) thick skull v.
(bir şeyi birinin) kalın kafasına sokmak get (something) into (someone's) thick skull v.
bir şeyi birinin (kalın) kafasına sokmak get something into somebody's (thick) head v.
kalın kafasına sokmak get through thick skull v.
hatta kal/kalın hold the wire v.
kalın bir tabaka halinde yaymak/sürmek spread on thick v.
kalın derili thick-skinned adj.
kalın kabuklu thick-skinned adj.
kalın kafalı slow on the draw adj.
kalın kafalı out to lunch expr.
koyu ve kalın (sis) thick as pea soup expr.
koyu ve kalın (sis) as thick as pea soup expr.
kalın kafalı slow on the uptake expr.
kalın kafalı three bricks shy of a load expr.
kalın kafalı slow off the mark expr.
kalın kafalı as thick as a brick expr.
hoşça kalın so long, and thanks for all the fish expr.
hoşça kalın ve her şey için teşekkürler so long, and thanks for all the fish expr.
Speaking
hoşça kalın be good n.
hatta kalın lütfen hold please interj.
hatta kalın lütfen hold the line please interj.
hatta kalın lütfen hold the phone please interj.
hatta kalın lütfen hold the wire please interj.
bunu o kalın kafana sok get that through your thick skull expr.
bunu o kalın kafana sok get this into your thick head expr.
bunu o kalın kafana sok get something into your thick head expr.
bunu o kalın kafana sok get it into your thick skull expr.
bunu o kalın kafana sok get this through your thick skull expr.
hatta kalın lütfen! will you hold? expr.
hatta kalın lütfen! can you hold? expr.
esenlikler dilerim/esen kalın peace be with you expr.
hatta kalın please hold expr.
hatta kalın lütfen! could you hold? expr.
lütfen hatta kalın hold the line please expr.
lütfen hatta kalın hold the phone please expr.
lütfen hatta kalın hold the wire please expr.
lütfen hatta kalın hold please expr.
sağlıkla ve güvende kalın be safe and healthy expr.
Industry
kalın mukavvaları kesmede kullanılan bıçaklı bir makine ripper n.
Technical
taş veya tuğladan yapılan kalın kiriş raggle [scotland] n.
buhar kazanlarının yapımında kullanılan, çelik levhadan ince fakat sac ya da soba borusundan kalın olan sac levha tank iron n.
bir hortumdan oksijen ile beslendiğinde kalın metal kesmek için ısı veren demir boru lance n.
baklavalı kalın sac checker plate n.
çok kalın metal levha platina n.
çembersel kalın saclar circular plates n.
çok kalın boru extra heavy pipe n.
darçıkımlı kalın çubuk extruded rod n.
dokuma kalın şerit webbing n.
dört ayaklı ve sonsuz dikişli düz kalın dokuma sapanlar four-leg and endless sewn flat woven webbing sling n.
döşemelik kalın kadife kumaş moquette n.
geminin demirlemesinde kullanılan kalın yoma halatı hawser n.
kalın kauçuk thick rubber n.
kalın hatve coarse pitch n.
kalın numune bulk specimen n.
kalın etli boru thick-walled pipe n.
kalın mukavva millboard n.
kalın dişli cıvata stove bolt n.
kalın parlatma çarkı mop n.
kalın eğe bastard file n.
kalın eğe coarse file n.
kalın filtre yöntemiyle sabitlik kontrolü constancy check by the thick filter method n.
kalın kabuk heavy case n.
kalın yazıyüzü boldface n.
kalın doku deep case n.
kalın Ethernet thick Ethernet n.
kalın kalem blunt pencil n.
kalın sesleri düzenleme bass compensation n.
kalın gövde heavy panel n.
kalın düz cam thick sheet glass n.
kalın karton cardboard n.
kalın diş coarse thread n.
kalın yer thick section n.
kalın zımpara coarse emery n.
kalın pencere camı extra heavy sheet glass n.
kalın yağ thick oil n.
kalın petrol yağı heavy oil n.
kalın taneli kum coarse sand n.
kalın folyo thick foil n.
kalın dip heavy bottom n.
kalın zar algılıyıcıları thick-film sensors n.
kalın havlı yünlü kumaş duffle n.
kalın tel heavy gauge wire n.
kalın zar yağlaması thick film lubrication n.
kalın taneli çakıl coarse gravel n.
kalın cidarlı döküm heavy-walled casting n.
kalın kenarlı savak broad crested weir n.
kalın cidarlı kaymalı yatak thick-walled plain bearing n.
kalın düzcam crystal sheet glass n.
kalın pencere camı extra thick sheet glass n.
kalın mercek thick lens n.
kalın kesit thick section n.
kalın tel thick wire n.
kalın zımpara bezi coarse emery n.
kalın gres consistent grease n.
kalın filmli yağlama thick-film lubrication n.
kalın cam plate glass n.
kısa kalın sopa singlestick n.
mavi tavlı kalın sac blue annealed plate n.
ortası kalın pencere camı crown glass n.
paslanmaz çelik kalın çubuk stainless steel rod n.
soğuk çekilmiş kalın çubuk cold-drawn rod n.
sıkımlı kalın çubuk extruded rod n.
sıcak haddelenmiş çelik kalın çubuklar hot-rolled steel rods n.
suni liflerden yapılan düz kalın dokuma sapan flat-woven webbing sling made of man-made fibers n.
taşlanmış kalın cam thick polished plate glass n.
üniversal kalın sac haddesi universal plate mill n.
ucu kalın sopa bludgeon n.
yünde kalın kıl kemp n.
yüzeyi pürüzlü kalın dökme cam thick rough cast plate glass n.
yüksek ve orta ısıl dirençli kalın mamuller thick products of high and medium thermal resistance n.
kalın parça junk [dated] n.
koyu renkli kalın camdan yapılan bira şişesi junk bottle n.
keskin ve sivri çıkıntıları olan kalın eğe wood file n.
(kalın kauçuk) ayakkabı tabanı lug sole n.
levhanın kalın ucu butt n.
çubuğun kalın ucu butt n.
panonun kalın ucu butt n.
padavranın kalın ucu butt n.
kalın dosya rubber n.
kalın sert kauçuk lastik cushion tire n.
küçük ve çok kalın sikke dump n.
kalın tahta ucu butt n.
kalın petrol yağı dead oil n.
kalın uçlu ahşap keskisi slick n.
kalın kaymak double cream v.
üzerine kalın katmanlar halinde eklemek slab v.
kalın katmanlar halinde uygulamak slab v.
bir kasnağı diğerinden daha kalın olan (halat takımı) thick-and-thin adj.
kalın duvarlı heavy walled adj.
kalın cidarlı thick-wall adj.
kalın film entegreli thick film integrated adj.
kalın gibi thickish adj.
kalın duvarlı thick-walled adj.
kalın cidarlı heavy walled adj.
kalın çift katmanlı thick double layering adj.
kalın cidarlı thick-walled adj.
(madeni para) küçük ve kalın dumpy adj.
Computer
arial kalın arial bold n.
çok kalın sol kenarlık xl left border n.
çok kalın extra thick n.
gizli kalın hidden bold n.
kalın dalga thick wave n.
kalın yazıtipi boldface type n.
kalın metin bold text n.
kalın nokta çizgi thick dot dash n.
kalın italik bold italic n.
karmaşık kalın complex bold n.
kalın alt çizgi thick underline n.
kalın anahat thick outline n.
kalın nokta-çizgi thick dot-dash n.
kalın boşluk thick space n.
kalın kağıt thicker paper n.
kalın kağıt thick paper n.
kalın çizgi thick dash n.
kalın ok thick arrow n.
kalın kenarlı mercek concave lens n.
kalın nokta thick dot n.
kalın oblik bold oblique n.