|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
kayaktan düşme veya snowboard yaparken yaralanma |
wipe out n.
|
|
2 |
General |
iş yaparken sarfedilen enerji miktarı |
ergon n.
|
|
3 |
General |
kayak yaparken kişinin havaya zıplaması |
taking air n.
|
|
4 |
General |
eskrim ya da düello yaparken kullanılan hafif kılıç |
smallsword n.
|
|
5 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
sea chantey n.
|
|
6 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
sea shanty n.
|
|
7 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
chantey n.
|
|
8 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
shanty n.
|
|
9 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
chanty n.
|
|
10 |
General |
gazete dağıtımı ve bunu yaparken kullanılan güzergah |
paper route n.
|
|
11 |
General |
gazete dağıtımı ve bunu yaparken kullanılan güzergah |
paper round n.
|
|
12 |
General |
tereyağ yaparken katılaşan yağın ardında kalan sıvı |
buttermilk n.
|
|
13 |
General |
kayaking yaparken kanoya suyun girmesine engel olan ekipman |
spray skirt n.
|
|
14 |
General |
kayaking yaparken kanoya suyun girmesine engel olan ekipman |
spraydeck [us] n.
|
|
15 |
General |
kayaking yaparken kanoya suyun girmesine engel olan ekipman |
akuilisaq (greenland) n.
|
|
16 |
General |
kayaking yaparken kanoya suyun girmesine engel olan ekipman |
tuiitsoq (greenland) n.
|
|
17 |
General |
şeker şurubu yaparken kullanılan termometre |
candy thermometer n.
|
|
18 |
General |
(incil'de) metinden alıntı yaparken kullanılan belirli bir bölüm ve ayet |
chapter and verse n.
|
|
19 |
General |
çizim veya kopyalama yaparken belirli çizgileri kullanan kimse |
liner n.
|
|
|
20 |
General |
dolgu yaparken dişin dış tabakasına destek olması için yerleştirilen bant |
matrix n.
|
|
21 |
General |
trapez gösterisi yaparken takılan güvenlik kemeri |
mechanic n.
|
|
22 |
General |
spor yaparken aniden yorulma |
bonk n.
|
|
23 |
General |
mağaracıların dar alanlarda sürünme alıştırması yaparken kullandığı ayarlanabilir kutu |
squeeze box n.
|
|
24 |
General |
hırsızlık yaparken yakalanmak |
be caught in the act of burglary v.
|
|
25 |
General |
birini yanlış bir şey yaparken yakalamak |
nab v.
|
|
26 |
General |
tahmin yaparken masrafını veya değerini fazla yüksek tutmak |
overestimate v.
|
|
27 |
General |
kötü bir şey yaparken yakalamak |
catch out v.
|
|
28 |
General |
birini saatte yüz mil hız yaparken yakalamak |
clock someone at speeds of up to one hundred miles per hour v.
|
|
29 |
General |
(bir şey yaparken) destek almak |
have support in v.
|
|
30 |
General |
bir şey yaparken yavaş davranmak |
tarry v.
|
|
31 |
General |
ilk kez ticaret yaparken ücret ödemek |
pay one's footing v.
|
|
32 |
General |
(reverans yaparken) şapka çıkarmak |
uncover v.
|
|
33 |
General |
(reverans yaparken) başındakini çıkarmak |
uncover v.
|
|
34 |
General |
jonglörlük yaparken koşmak |
joggle v.
|
|
35 |
General |
spor yaparken aniden yorulmak |
bonk v.
|
|
36 |
General |
yaparken bozmak |
mismake v.
|
|
37 |
General |
yaparken ustalığını kullanmak |
concoct v.
|
|
38 |
General |
bir şey yaparken hata yapmak |
make the mistake of doing something v.
|
|
39 |
General |
(reverans yaparken) şapka çıkarmış |
uncovered adj.
|
|
|
40 |
General |
(giysi, eşya) ekim dikim yaparken kullanıma yönelik |
plantation adj.
|
|
41 |
General |
hamle yaparken |
on the fly adv.
|
|
42 |
General |
hayalet taklidi yaparken çıkarılan ses |
ooh interj.
|
|
Phrasals |
|
43 |
Phrasals |
(kendini) yanlış iş yaparken yakalamak |
catch oneself on v.
|
|
44 |
Phrasals |
kötü bir şey yaparken yakalamak |
catch (someone or something) in (something) v.
|
|
45 |
Phrasals |
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak |
catch someone doing something v.
|
|
46 |
Phrasals |
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak |
catch someone at something v.
|
|
47 |
Phrasals |
(birini biriyle) yasadışı bir şey yaparken bulmak/basmak |
catch (one) with (someone) v.
|
|
48 |
Phrasals |
(birini bir şeyi yaparken) yönlendirmek |
take (one) through (something) v.
|
|
49 |
Phrasals |
(bir şeyi yaparken başka bir şeyi) örnek almak |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
50 |
Phrasals |
hırsızlık yaparken yakalamak |
find out v.
|
|
Phrases |
|
51 |
Phrases |
bunu yaparken |
by doing this expr.
|
|
52 |
Phrases |
(bir şey) yaparken |
in the act of (doing something) expr.
|
|
53 |
Phrases |
(bir şey yaparken) suçüstü |
in the act of (doing something) expr.
|
|
Proverb |
|
54 |
Proverb |
işini yaparken kendini de sağlama al |
one hand for (oneself) and one (hand) for the ship
|
|
55 |
Proverb |
işini yaparken bir elinle de kendini koru/tutunacak bir şeyin olsun |
one hand for (oneself) and one (hand) for the ship
|
|
56 |
Proverb |
işini yaparken kendini de sağlama al |
one hand for oneself and one for the ship
|
|
57 |
Proverb |
işini yaparken bir elinle de kendini koru/tutunacak bir şeyin olsun |
one hand for oneself and one for the ship
|
|
Colloquial |
|
58 |
Colloquial |
üzerini kirletecek işler yaparken giyilen eski kıyafet |
grubbies n.
|
|
59 |
Colloquial |
üzerini kirletecek işler yaparken giyilen eski kıyafet |
grubbers n.
|
|
60 |
Colloquial |
üzerini kirletecek işler yaparken giyilen eski kıyafet |
grubs n.
|
|
61 |
Colloquial |
gündelik bir işi yaparken bir anda akla gelen düşünce |
shower thought n.
|
|
62 |
Colloquial |
şaka yaparken şakalanmak |
jokes on you v.
|
|
63 |
Colloquial |
(bir şeyi yaparken/yapmak için kendini) helak etmek |
kill (oneself) (doing something) v.
|
|
64 |
Colloquial |
(bir şeyi yaparken/yapmak için kendi) canını çıkarmak |
kill (oneself) (doing something) v.
|
|
65 |
Colloquial |
(birini bir şey yaparken) düşünmek |
picture (one) (doing something) v.
|
|
66 |
Colloquial |
(birini bir şey yaparken) hayal etmek |
picture (one) (doing something) v.
|
|
67 |
Colloquial |
(birini bir şey yaparken) gözünde canlandırmak |
picture (one) (doing something) v.
|
|
68 |
Colloquial |
(bir daha) bir şey yaparken görülmemek |
not let someone catch someone doing something v.
|
|
69 |
Colloquial |
(bir daha) bir şey yaparken yakalanmamak |
not let someone catch someone doing something v.
|
|
70 |
Colloquial |
(birini bir şey yaparken) yakalamak |
catch (one) (doing something) v.
|
|
71 |
Colloquial |
(birini bir şey yaparken) basmak |
catch (one) (doing something) v.
|
|
72 |
Colloquial |
derinden bir gülme sesi taklidi yaparken kullanılan ifade |
ho, ho, ho expr.
|
|
73 |
Colloquial |
büyü/sihir yaparken yüksek sesle söylenen bir ifade |
shazam expr.
|
|
74 |
Colloquial |
büyü/sihir yaparken yüksek sesle söylenen bir ifade |
shazzam expr.
|
|
Idioms |
|
75 |
Idioms |
balina avcılığı yaparken balinaya kancayı takıp balina tarafından sürüklenen tekne |
nantucket sleigh ride n.
|
|
76 |
Idioms |
satış yaparken hile yapmak |
chant horses v.
|
|
77 |
Idioms |
ufak tefek şeylerde cimrilik yaparken bir taraftan da büyük miktarda israf veya savurganlık yapmak |
spare at the spigot and spill at the bung v.
|
|
78 |
Idioms |
ufak tefek şeylerde cimrilik yaparken bir taraftan da kontrolsüzce büyük miktarda para harcamak |
spare at the spigot and spill at the bung v.
|
|
79 |
Idioms |
(egzersiz yaparken) kaslarında yanmayı/acıyı hissetmek |
go for the burn v.
|
|
|
80 |
Idioms |
(yasak bir şey yaparken birine) yakalanmamak |
not let (someone) catch (one) (doing something) v.
|
|
81 |
Idioms |
(yaparken biri tarafından) görülmemek |
not let (someone) catch (one) (doing something) v.
|
|
82 |
Idioms |
(yasak bir şey yaparken birine) yakalanmamak |
not want to catch someone doing something v.
|
|
83 |
Idioms |
(yaparken biri tarafından) görülmemek |
not want to catch someone doing something v.
|
|
84 |
Idioms |
kendini bir şey yaparken bulmak (şaşkınlıkla) |
catch oneself doing something v.
|
|
85 |
Idioms |
kendini... yaparken bulmak |
wind up (by) doing something v.
|
|
86 |
Idioms |
kendini... yaparken bulmak |
end up (by) doing something v.
|
|
87 |
Idioms |
kötü bir şey yaparken yakalamak |
catch on the hop v.
|
|
88 |
Idioms |
(bir şeyi yaparken vb.) otomatiğe bağlamak |
be on automatic pilot v.
|
|
89 |
Idioms |
(bir şeyi yaparken vb.) otomatiğe bağlamak |
be on autopilot v.
|
|
90 |
Idioms |
uygunsuz durumda (seks yaparken) yakalanmak |
be caught in a compromising position v.
|
|
91 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken yakalayarak) utanmasına neden olmak |
give someone a red face v.
|
|
92 |
Idioms |
kaş yaparken göz çıkarmak |
sow dragon's teeth v.
|
|
93 |
Idioms |
kaş yaparken göz çıkarmak |
plant dragon's teeth v.
|
|
94 |
Idioms |
(izinsiz bir şey yaparken birine) yakalanmamak |
not let (someone) catch (one) (doing something) v.
|
|
95 |
Idioms |
bir şeyi yaparken çok eğlenmek |
have a high old time v.
|
|
96 |
Idioms |
muhasebe yaparken finansal kayıplarını kaydetmek |
write off (one's) losses v.
|
|
97 |
Idioms |
(bir şey yaparken) sınır tanımamak |
be not above (doing something) v.
|
|
98 |
Idioms |
bir şey yaparken sınır tanımamak |
not be above doing something v.
|
|
99 |
Idioms |
(bir şeyi) yaparken vaktini boşa harcamadığından emin olmak |
make (something) worth (one's) while v.
|
|
100 |
Idioms |
rol yaparken birini gerçekten yumruklamak |
not pull (one's) punches v.
|
|
101 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) yakalamak |
catch someone in the act (of doing something) v.
|
|
102 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) basmak |
catch someone in the act (of doing something) v.
|
|
103 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) suçüstü yakalamak/basmak |
catch someone in the act (of doing something) v.
|
|
104 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) iş üstünde yakalamak/basmak |
catch someone in the act (of doing something) v.
|
|
105 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) yakalamak |
catch somebody in the act (of doing something) v.
|
|
106 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) basmak |
catch somebody in the act (of doing something) v.
|
|
107 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) suçüstü yakalamak/basmak |
catch somebody in the act (of doing something) v.
|
|
108 |
Idioms |
birini (bir şey yaparken) iş üstünde yakalamak/basmak |
catch somebody in the act (of doing something) v.
|
|
109 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken) yakalamak |
catch (one) in the act of (doing something) v.
|
|
110 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken) basmak |
catch (one) in the act of (doing something) v.
|
|
111 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken) suçüstü yakalamak/basmak |
catch (one) in the act of (doing something) v.
|
|
112 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken) iş üstünde yakalamak/basmak |
catch (one) in the act of (doing something) v.
|
|
113 |
Idioms |
(birini) yasadışı bir şey yaparken yakalamak |
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v.
|
|
114 |
Idioms |
(kendini bir şey) yaparken bulmak |
end up doing v.
|
|
115 |
Idioms |
(bir daha bir şey) yaparken yakalanmamak |
not let catch doing v.
|
|
116 |
Idioms |
(bir daha bir şey) yaparken görülmemek |
not let catch doing v.
|
|
117 |
Idioms |
(yasak/izinsiz bir şey yaparken) yakalanmamak |
not let catch doing v.
|
|
118 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken) görmek istememek |
not want to catch (one) (doing something) v.
|
|
119 |
Idioms |
(birini bir şey yaparken) yakalamak istememek |
not want to catch (one) (doing something) v.
|
|
120 |
Idioms |
öğretmenlik yaparken |
at the chalkface expr.
|
|
121 |
Idioms |
sörf yaparken dalga kavisinin içinde |
in the tube expr.
|
|
122 |
Idioms |
yasadışı bir şey yaparken |
with (one's) hand in the cookie jar expr.
|
|
123 |
Idioms |
yasadışı bir şey yaparken |
with your hand in the cookie jar [us] expr.
|
|
Speaking |
|
124 |
Speaking |
bir daha bunu yaparken yakalamayayım seni! |
I don't want to catch you doing it again! expr.
|
|
125 |
Speaking |
bir daha bunu yaparken yakalamayayım seni! |
don't let me catch you doing that again! expr.
|
|
126 |
Speaking |
bunu yaparken aklından neler geçiyordu? |
what went through your head when you did that? expr.
|
|
127 |
Speaking |
(yaparken) acele etme |
don't rush it expr.
|
|
Politics |
|
128 |
Politics |
oylama yaparken kullanılan fasulye |
bean n.
|
|
Insurance |
|
129 |
Insurance |
bir işi yaparken yeterince özen göstermeme |
negligence n.
|
|
Tourism |
|
130 |
Tourism |
tur yaparken (bir yeri) ziyaret etmek |
tourist v.
|
|
Technical |
|
131 |
Technical |
döküm yaparken kalıba erimiş metalin döküldüğü kanal ağzı |
tedge n.
|
|
132 |
Technical |
torna yaparken destek için kullanılan konik uçlu çubuk |
center n.
|
|
133 |
Technical |
torna yaparken destek için kullanılan konik uçlu çubuk |
centre n.
|
|
134 |
Technical |
aletle süsleme yaparken koyulan işaret |
toolmark n.
|
|
135 |
Technical |
(kaynak yaparken kullanılan) siper |
apron n.
|
|
136 |
Technical |
deney yaparken kullanılan 29.166 gram değerinde ağırlık |
assay ton n.
|
|
137 |
Technical |
pergelle çizim yaparken merkez nokta etrafında eğriler oluşturmaya yarayan ortası delikli yuvarlak bir alet |
ball point n.
|
|
138 |
Technical |
çömlek yaparken alet kullanan kimse |
jollier n.
|
|
139 |
Technical |
çömlek yaparken alet kullanan kimse |
jollyer n.
|
|
140 |
Technical |
yontma yaparken kesilen parça |
whittling n.
|
|
141 |
Technical |
kement yaparken halatta düğüm yerine kullanılan bir tür ilmek |
honda [us] n.
|
|
142 |
Technical |
(döküm yaparken kalıbın bir kısmını) kumla doldurmak |
stop off v.
|
|
143 |
Technical |
(döküm yaparken) kumu kalıp haline getirmek |
sweep a mold v.
|
|
Computer |
|
144 |
Computer |
spam yaparken gönderici adresini mailin gerçek bir kişiden gittiğine inandıracak şekilde düzenleme |
address spoofing n.
|
|
145 |
Computer |
metinde düzeltme yaparken kırmızı ile işaretlemek |
redline v.
|
|
Textile |
|
146 |
Textile |
kadınların yürüyüş yaparken dışarda giydiği kıyafet |
trotteur n.
|
|
147 |
Textile |
yama yaparken çorabın şeklini korumak için içine konan yumurta biçimli bir nesne |
darning last n.
|
|
Construction |
|
148 |
Construction |
(arazi etüdü yaparken kullanılan) takometre |
rangefinder n.
|
|
149 |
Construction |
(arazi etüdü yaparken) gözlemcinin bir nesne ile olan mesafesini ölçme |
rangefinding n.
|
|
150 |
Construction |
(arazi etüdü yaparken) belirli noktaları işaretlemek için kullanılan çubuk |
ranging pole n.
|
|
151 |
Construction |
(arazi etüdü yaparken) belirli noktaları işaretlemek için kullanılan çubuk |
ranging-pole n.
|
|
152 |
Construction |
(arazi etüdü yaparken) belirli noktaları işaretlemek için kullanılan çubuk |
ranging rod n.
|
|
153 |
Construction |
gemilerin levhalarını kalafatlama işini yaparken üst üste binen levhaları ayırdıktan sonra birbirine kilitlemek için kullanılan bir alet |
maker n.
|
|
154 |
Construction |
hızlı sertleşmenin gerekli olduğu mimari unsurları yaparken kullanılan hassas ölçülü harç |
gauge stuff n.
|
|
Woodworking |
|
155 |
Woodworking |
meskitin mangal yakarken veya ızgara yaparken kullanılan ahşabı |
mesquite n.
|
|
156 |
Woodworking |
(masa ayağı veya pervaz yaparken) testere ve keski ile motif işlemek |
thurm v.
|
|
Automotive |
|
157 |
Automotive |
hız yaparken yakalanmak |
get caught speeding v.
|
|
Aeronautic |
|
158 |
Aeronautic |
uçağın yerde taksi yaparken veya inip kalkarken yaptığı keskin yatay dönüş |
ground loop n.
|
|
159 |
Aeronautic |
(pike yaparken) sabitlemek |
pull out (of) v.
|
|
160 |
Aeronautic |
(pike yaparken) sabit ilerlemek |
pull out (of) v.
|
|
161 |
Aeronautic |
(pike yaparken) dengelemek |
pull out (of) v.
|
|
162 |
Aeronautic |
(pike yaparken) dengelenmek |
pull out (of) v.
|
|
Marine |
|
163 |
Marine |
dengeye alma ağırlığı (yükseltme yaparken ön boma asılan ağırlık) |
load balancing n.
|
|
Mining |
|
164 |
Mining |
sondaj yaparken ulaşılan ana kayaç tabakası |
shelf n.
|
|
Medical |
|
165 |
Medical |
idrar yaparken peniste şişme yakınması |
complaints of penile swelling during micturition n.
|
|
166 |
Medical |
idrar yaparken batma hissi |
stinging pain when urinating n.
|
|
167 |
Medical |
idrar yaparken yanma hissi |
burning sensation during urination n.
|
|
168 |
Medical |
idrar yaparken yanma hissi |
urinary burning n.
|
|
169 |
Medical |
idrar yaparken ağrı |
dysuria n.
|
|
Food Engineering |
|
170 |
Food Engineering |
maklube benzeri yemekleri yaparken şekil vermekte kullanılan bir tencere |
timbale case n.
|
|
171 |
Food Engineering |
maklube benzeri yemekleri yaparken şekil vermekte kullanılan bir tencere |
timbale iron n.
|
|
Gastronomy |
|
172 |
Gastronomy |
suşi veya pirinç topları yaparken kullanılan kurutulmuş ve yenebilir bir tür suyosunu |
nori n.
|
|
173 |
Gastronomy |
suşi veya pirinç topları yaparken kullanılan kurutulmuş ve yenebilir bir tür suyosunu |
amanori n.
|
|
174 |
Gastronomy |
suşi veya pirinç topları yaparken kullanılan kurutulmuş ve yenebilir bir tür suyosunu |
amanori n.
|
|
175 |
Gastronomy |
suşi veya pirinç topları yaparken kullanılan kurutulmuş ve yenebilir bir tür suyosunu |
laver n.
|
|
176 |
Gastronomy |
mantolamak (yemek yaparken) |
baste v.
|
|
Physics |
|
177 |
Physics |
sabit hızda yayılım yaparken şeklini koruyarak kendi kendini güçlendiren tekil dalga |
soliton wave n.
|
|
Astronomy |
|
178 |
Astronomy |
astronomik veya astrolojik hesaplamalar yaparken kullanılması gereken zaman (doğum tarihi, gezegen konumu, zamandaki bir nokta) |
root n.
|
|
Apiculture |
|
179 |
Apiculture |
iğnesiz arıların yuva yaparken saf balmumu yerine kullandığı balmumu, reçine ve bazen topraktan oluşan karışım |
cerumen n.
|
|
Education |
|
180 |
Education |
okulu bırakan bir kişinin staj yaparken mesleki nitelikler kazanmasını sağlayan bir uygulama |
modern apprenticeship n.
|
|
Linguistics |
|
181 |
Linguistics |
songhai halkının genellikle ticaret yaparken konuştuğu dil |
songhai n.
|
|
182 |
Linguistics |
songhai halkının genellikle ticaret yaparken konuştuğu dil |
songhay n.
|
|
183 |
Linguistics |
songhai halkının genellikle ticaret yaparken konuştuğu dil |
songhoi n.
|
|
184 |
Linguistics |
songhai halkının genellikle ticaret yaparken konuştuğu dil |
songoi n.
|
|
History |
|
185 |
History |
eski dönemlerde afrika ile ticaret yaparken kullanılan bakır veya pirinç levha |
neptune n.
|
|
Religious |
|
186 |
Religious |
dua ederken ve meditasyon yaparken kullanılan tespih benzeri boncuk dizilmiş veya düğümlü ip |
mala n.
|
|
Military |
|
187 |
Military |
(amfibi operasyonlarda karaya çıkarma yaparken kullanılan) seyir işaretçileri |
range markers n.
|
|
188 |
Military |
yürüyüş yaparken askerlerin söylediği marş |
military cadence n.
|
|
189 |
Military |
yürüyüş yaparken askerlerin söylediği marş |
cadence call n.
|
|
Hunting |
|
190 |
Hunting |
dürbüne ayar yaparken tüfekleri sabit tutmak için kullanılan alet |
rifle rest n.
|
|
191 |
Hunting |
avcılık yaparken giyilen kısa bir tür palto |
covert coat [uk] n.
|
|
Sport |
|
192 |
Sport |
lakros sporunu yaparken kullanılan katı kauçuk top |
lacrosse ball n.
|
|
193 |
Sport |
(parkur sporu yaparken) tek ayakla yapılan atlayış |
thief vault n.
|
|
194 |
Sport |
dalış yaparken cenin pozisyonuna girme |
tuck n.
|
|
195 |
Sport |
kayak yaparken çömelme |
tuck n.
|
|
196 |
Sport |
erkeklerin özellikle avcılık gibi açık hava sporu yaparken kullandıkları küçük köy evi |
box [uk] n.
|
|
197 |
Sport |
bir yandan hafif tempoda koşu yaparken, bir yandan da çevredeki çöpleri toplama |
plogging n.
|
|
198 |
Sport |
(krikette) diğer vurucular süratle sayı yaparken savunma yapan vurucu |
sheet anchor n.
|
|
199 |
Sport |
müsabakada vuruş yaparken kullanılan sopa |
stick n.
|
|
200 |
Sport |
(kayak yaparken) dönüş için ağırlığını diğer yöne vermek |
unweight v.
|
|
201 |
Sport |
(kayakla) dönüş yaparken ağırlığını kaldırmak |
unweight v.
|
|
202 |
Sport |
servis atışı yaparken oyunu kaybetmek |
drop one's serve v.
|
|
203 |
Sport |
hatalı vuruş yaparken sopayı yere çarptırmak |
sclaff v.
|
|
204 |
Sport |
(squat yaparken) ağırlık kaldırmak |
squat v.
|
|
Basketball |
|
205 |
Basketball |
elinde top olan oyuncunun, topu bir elinden ötekine dribbling yaparak alması dribbling yaparken el değiştirme |
crossover drıbble n.
|
|
206 |
Basketball |
dripling yaparken topu taşımak |
palming v.
|
|
207 |
Basketball |
dripling yaparken yön değiştirmek |
change-up v.
|
|
Football |
|
208 |
Football |
rakip kaleye doğru koşar gibi yaparken yön değiştirip hücum çizgisinden pas alma |
buttonhook n.
|
|
Baseball |
|
209 |
Baseball |
üçüncü kaledeki koşucunun atış yaparken kaleye koştuğu riskli bir manevra |
suicide squeeze n.
|
|
210 |
Baseball |
üçüncü kaledeki koşucunun atış yaparken kaleye koştuğu riskli bir manevra |
suicide squeeze play n.
|
|
Art |
|
211 |
Art |
heykeltıraşın alçı modelinin büyütülmüş veya küçültülmüş bir kopyasını yaparken kullandığı kalibre edilmiş çerçeve |
chassis n.
|
|
Music |
|
212 |
Music |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
shantey n.
|
|
213 |
Music |
mürettebatın iş yaparken söylediği şarkının ritmini belirleyen denizci |
shanteyman n.
|
|
214 |
Music |
mürettebatın iş yaparken söylediği şarkının ritmini belirleyen denizci |
shantyman n.
|
|
Photography |
|
215 |
Photography |
fotoğraf klişesi yaparken negatif filmlerin üzerine yerleştirildiği kalın cam |
flat n.
|
|
Printery |
|
216 |
Printery |
metal üzerinde düzeltme yaparken karakterleri çıkarmak için kullanılan sivri uçlu çelik bir alet |
bodkin n.
|
|
Engineering |
|
217 |
Engineering |
büyütme veya küçültme yaparken doğruluğu artırmak için tasarım, plan gibi materyallerin karelere bölünmesi |
graticulation n.
|
|
Ornithology |
|
218 |
Ornithology |
bazı ebabil türlerinin yuva yaparken kullandıkları tükürük salgısı |
neossine n.
|
|
Slang |
|
219 |
Slang |
kadın mastürbasyon yaparken çıkan ses |
shlick n.
|
|
220 |
Slang |
mastürbasyon (özellikle mastürbasyon yaparken çıkan sesi nitelemek için söylenir) |
fap n.
|
|
221 |
Slang |
seks yaparken rahatsız edilmemek için uyarı amacıyla kapı koluna asılan çorap |
doorsock n.
|
|
222 |
Slang |
spor yaparken çömelme hareketi esnasında boynu destekleyen bir yastık |
pussy pad n.
|
|
223 |
Slang |
mastürbasyon yaparken yakalanmak |
be caught masturbating v.
|
|
Modern Slang |
|
224 |
Modern Slang |
otuzbir çekme hareketi yaparken gözleri devirerek yapılan tiksinme, umursamama veya inanmama belirten bir hareket |
air jerk n.
|
|
225 |
Modern Slang |
dövüş sporları yaparken giyilen kıyafetlerden, dövüş esnasındaki fiziksel temastan, yaralanmadan tahrik olma |
agonophilia n.
|
|
226 |
Modern Slang |
alışveriş yaparken market koridorları arasında diğer müşterilerle kavga etmek/tartışmak |
aisle rage v.
|
|
227 |
Modern Slang |
bilgisayarda ciddi bir iş yaparken birdenbire ardı arkası kesilmez reklamlar ortaya çıkmak |
ad bomb v.
|
|