English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | find out v. | anlamak | ||
I tried to break down the door, but I found out that it is impossible. Kapıyı kırmaya çalıştım ama bunun imkansız olduğunu anladım. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | bulmak | ||
We must find out why countries like Sweden and Finland can do that whilst other countries cannot. İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler bunu yapabilirken diğer ülkelerin neden yapamadığını bulmalıyız. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | keşfetmek | ||
I'm going to find out about you. Seni keşfedeceğim. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | ortaya çıkarmak | ||
Sami found out where Layla worked. Sami, Leyla'nın nerede çalıştığını ortaya çıkardı. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | öğrenmek | ||
With respect to the floods, it could be said that, in times of trouble, you find out who your friends are. Sel felaketiyle ilgili olarak denilebilir ki, zor zamanlarda dostlarınızın kim olduğunu öğrenirsiniz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | find out v. | bakmak | ||
I'll ask around and see if I can find out if anyone has ideas on how to solve the problem. Sorup soruşturacağım ve sorunu nasıl çözebileceğime dair bir fikri olan var mı diye bakacağım. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | find out v. | bulgulamak | ||
General | ||||
General | find out v. | çözmek | ||
General | find out v. | iç yüzünü anlamak | ||
General | find out v. | bulgulamak | ||
General | find out v. | bulgulamak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | find out v. | tespit etmek | ||
Phrasals | find out v. | intikam için yeniden bulmak | ||
Phrasals | find out v. | dönüp yine bulmak | ||
Phrasals | find out v. | evde bulamamak | ||
Phrasals | find out v. | dışarıda olduğunu öğrenmek | ||
Phrasals | find out v. | suçüstü yakalamak | ||
Phrasals | find out v. | suçüstü basmak | ||
Phrasals | find out v. | hırsızlık yaparken yakalamak | ||
Phrasals | find out v. | tespit etmek | ||
Phrasals | find out v. | belirlemek | ||
Phrasals | find out v. | (öcünü) almak | ||
Phrasals | find out v. | karşılık vermek | ||
Phrasals | find out v. | iade-i ziyaret yapmak | ||
Phrasals | find out v. | gizli bir şey keşfetmek | ||
Phrasals | find out v. | bilinmeyeni açığa çıkarmak | ||
Phrasals | find out v. | bir sırrı ifşa etmek | ||
Phrasals | find out v. | gizli bir şey öğrenmek | ||
Phrasals | find out v. | muğlak bir şeyi doğrulamak |