up- - Turkish English Dictionary

up-

Meanings of "up-" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

English Turkish
General
up- pref. yukarı anlamı veren ön ek
up- pref. yukarıya doğru anlamı veren ön ek
up- pref. üst anlamı veren ön ek

Meanings of "up-" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
follow-up n. takip
I also believe that it is necessary for ourselves in Parliament to monitor such follow-up from the sidelines.
Ayrıca Parlamento olarak bizim de bu tür bir takibi kenardan izlememizin gerekli olduğuna inanıyorum.

More Sentences
clean up v. temizlemek
Now the operators will also have to clean up content.
Şimdi operatörler de içeriği temizlemek zorunda kalacaklar.

More Sentences
stand up v. ayağa kalkmak
I applaud the fact that the European Union wants to stand up for these people.
Avrupa Birliği'nin bu insanlar için ayağa kalkmasını alkışlıyorum.

More Sentences
speed up v. hızlandırmak
We must speed up the process.
Süreci hızlandırmalıyız.

More Sentences
cover up v. örtmek
Cover up the injured man with this blanket.
Yaralı adamı bu battaniyeyle örtün.

More Sentences
pile up v. birikmek
Structural Funds payments have piled up to an alarming extent.
Yapısal Fon ödemeleri endişe verici ölçüde birikmiştir.

More Sentences
blow up v. patlatmak
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?

More Sentences
pick up v. toplamak
They are left to pick up the pieces, so they need help.
Parçaları toplamak onlara kalıyor, bu yüzden yardıma ihtiyaçları var.

More Sentences
cheer up v. neşelendirmek
The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
Çocuk muhtemelen ebeveynlerini neşelendirmek için yalan söyledi.

More Sentences
put up with v. katlanmak
We just have to put up with it, as it were.
Biz buna öylece katlanmak zorundayız, her nasılsa o şekilde.

More Sentences
pile up v. yığmak
Keiko deftly piles up the dishes and takes them to the sink.
Keiko bulaşıkları ustalıkla yığıyor ve lavaboya götürüyor.

More Sentences
hurry up v. acele etmek
Do you really need to hurry up?
Gerçekten acele etmen gerekiyor mu?

More Sentences
sum up v. özetlemek
To sum up, ladies and gentlemen, I have outlined for you the work programme of the Laeken European Council.
Özetle, bayanlar ve baylar, sizlere Laeken Avrupa Konseyi'nin çalışma programını özetledim.

More Sentences
break up v. ayrılmak
The enlargement negotiations are broken up into 38 different chapters.
Genişleme müzakereleri 38 farklı başlığa ayrılmıştır.

More Sentences
cheer up v. neşelenmek
She needs a little cheering up.
Biraz neşelenmeye ihtiyacı var.

More Sentences
chop up v. doğramak
Mary cut herself while she was chopping up onions.
Mary soğan doğrarken kendini kesti.

More Sentences
act up v. yaramazlık yapmak
Our teacher got mad at Tom because he was acting up in class.
Sınıfta yaramazlık yaptığı için öğretmenimiz Tom'a kızdı.

More Sentences
throw up v. kusmak
Personally, it makes me want to throw up.
Şahsen bende kusma isteği uyandırıyor.

More Sentences
give up v. bırakmak
More and more beekeepers, in all regions of the European Union, are giving up beekeeping.
Avrupa Birliği'nin tüm bölgelerinde giderek daha fazla arıcı arıcılığı bırakıyor.

More Sentences
warm up v. ısıtmak
Will you warm up the soup?
Çorbayı ısıtır mısın?

More Sentences
set up v. kurmak
The Radio and Television Supreme Board (RTUK) was set up in 1994 in order to control terrestrial broadcasting.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), karasal yayıncılığı kontrol etmek amacıyla 1994 yılında kurulmuştur.

More Sentences
stand up v. kalkmak
Have no fear, and stand up, for I love you.
Korkusuz ol ve kalk ayağa, çünkü seviyorum seni.

More Sentences
get up v. kalkmak
I do hope you think it is worthwhile getting up that early.
Umarım o kadar erken kalkmaya değeceğini düşünüyorsundur.

More Sentences
use up v. tüketmek
Tom used up all his money.
Tom bütün parasını tüketti.

More Sentences
give up v. vazgeçmek
If today we give up any coordination of economic policies, what will be left of our ability to use the euro?
Bugün ekonomi politikalarının koordinasyonundan vazgeçersek, Euro'yu kullanma kabiliyetimizden geriye ne kalır ki?

More Sentences
wake up v. uyanmak
Along the way, nations have woken up and governments have woken up.
Yol boyunca uluslar uyandı ve hükümetler uyandı.

More Sentences
end up v. sonuçlanmak
I am sure that this is perfectly understandable in principle, but it always ends up being about questions of detail.
Bunun prensipte son derece anlaşılabilir olduğundan eminim, ancak her zaman ayrıntılarla ilgili sorularla sonuçlanıyor.

More Sentences
show up v. ortaya çıkmak
Aya's been gone since the bugs showed up.
Aya böcekler ortaya çıktığından beri ortalıkta yok.

More Sentences
call up v. telefon etmek
Ever since that little kid called up everyone wants to call and tell me to kill myself.
O küçük çocuk aradığından beri herkes telefon edip kendimi öldürmemi söylüyor.

More Sentences
open up v. açmak
The European approach in opening up energy markets and making them more efficient is well balanced.
Avrupa'nın enerji piyasalarını açma ve daha verimli hale getirme yaklaşımı iyi dengelenmiştir.

More Sentences
stuck-up adj. burnu havada
Tom is stuck-up.
Tom burnu havada.

More Sentences
sober up v. ayılmak
I went for a walk to try to sober up.
Ayılmaya çalışmak için yürüyüşe gittim.

More Sentences
General
waking up n. uyanma
Waking up is the opposite of falling asleep.
Uyanmak, uykuya dalmanın tam tersidir.

More Sentences
break up n. dağılma
We had this problem with an ACP meeting, which broke up as a result.
Bu sorunu ACP toplantısında da yaşadık ve toplantı bu nedenle dağıldı.

More Sentences
bringing up n. yetiştirme
Bringing up a baby is hard work.
Bir bebek yetiştirmek zordur.

More Sentences
piling up n. birikme
I can see the requests to speak piling up on my desk.
Masamda biriken konuşma taleplerini görebiliyorum.

More Sentences
break-up n. dağılma
The major powers bear a huge part of the responsibility for the break-up of the former Yugoslavia.
Büyük güçler, eski Yugoslavya'nın dağılmasındaki sorumluluğun büyük bir kısmını taşımaktadır.

More Sentences
hold-up n. gecikme
This will avoid bureaucratic hold-ups, which result in constant bottlenecks and delays.
Bu sayede sürekli darboğazlara ve gecikmelere yol açan bürokratik tıkanıklıklar önlenecektir.

More Sentences
make-up n. makyaj
A little make-up worked wonders with her.
Birazcık makyaj onda harikalar yarattı.

More Sentences
clean-up n. temizleme
No longer should the public bear the burden of clean-up costs when often the polluter has walked away.
Çoğu zaman kirleten çekip gitmişken, temizleme masraflarının yükünü artık kamu üstlenmemelidir.

More Sentences
hang-up n. takıntı
She's got a hang-up about me being perfect.
Onun benim mükemmel olmam hakkında bir takıntısı var.

More Sentences
follow-up n. takip etme
I have three follow-up points in relation to what you have said.
Söylediklerinizle ilgili olarak takip etmem gereken üç nokta var.

More Sentences
cover-up n. örtbas
That is when secrecy and cover-up begin.
İşte o zaman gizlilik ve örtbas başlıyor.

More Sentences
make-up n. yapı
However, one can question whether a government of a different make-up would have managed to make the same progress.
Bununla birlikte farklı bir yapıya sahip bir hükümetin aynı ilerlemeyi sağlayıp sağlayamayacağı sorgulanabilir.

More Sentences
up-to-date information n. güncel bilgi
Electric computers provide managers with detailed, up-to-date information.
Elektrikli bilgisayarlar yöneticilere detaylı ve güncel bilgiler sağlar.

More Sentences
mix-up n. karışıklık
There might've been a mix-up.
Bir karışıklık olmuş olabilir.

More Sentences
push-up n. şınav
He does ten push-ups every morning.
Her sabah on şınav çeker.

More Sentences
set-up n. yapı
That is why we must take an extremely careful approach to changing the set-up of the COM in tobacco.
İşte bu nedenle tütünde COM'un yapısını değiştirmek için son derece dikkatli bir yaklaşım benimsemeliyiz.

More Sentences
tune-up n. ayar
I think it needs a tune-up.
Sanırım bir ayara ihtiyacı var.

More Sentences
pick-up n. kamyonet
Tom drives a black pick-up truck.
Tom siyah bir kamyonet kullanıyor.

More Sentences
set-up n. durum
This revealed a grotesque set-up in terms of its lack of legal legitimacy.
Bu durum, yasal meşruiyetten yoksun olması bakımından grotesk bir düzeneği ortaya çıkarmıştır.

More Sentences
pick-up n. pikap
This category may also include pick-ups.
Bu kategori, pikapları da içerebilir.

More Sentences
a follow-up n. devamı (niteliğinde)
This is not a follow-up to the kind of issue that we started with.
Bu, başladığımız konunun devamı niteliğinde değil.

More Sentences
warm-up n. ısınma
The athletes engaged in a rigorous warm-up before the race.
Sporcular yarıştan önce ısınma hareketleri yaptı.

More Sentences
washing-up n. bulaşık yıkama
She always got out of washing-up.
O, her zaman bulaşık yıkamaktan kaytarırdı.

More Sentences
breaking up n. (çiftlerin) ayrılması
After breaking up with his girlfriend he moped around the house for a whole month.
Kız arkadaşından ayrıldıktan sonra bir ay boyunca evin içinde aylak aylak dolaştı.

More Sentences
mock-up n. tam boy maket
The architect presented a mock-up of the building.
Mimar, binanın tam boy maketini sergiledi.

More Sentences
back up plan n. yedek plan
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.

More Sentences
washing-up liquid (uk) n. bulaşık deterjanı
There are still far too many deaths as a result of children drinking washing-up liquids or cleaning fluids.
Çocukların bulaşık deterjanı ya da temizlik sıvısı içmesi sonucu hala çok fazla ölüm vakası yaşanmaktadır.

More Sentences
touch-up n. rötuş
The landscape painter made some touch-ups to the painting.
Manzara ressamı tabloda bazı rötuşlar yaptı.

More Sentences
hold-up n. soygun
What we are witnessing here is a hold-up.
Burada tanık olduğumuz şey bir soygundur.

More Sentences
eat up v. yiyip bitirmek
Please eat up your dinner.
Lütfen akşam yemeğini bitir.

More Sentences
Common Usage
line up v. sıralanmak
shut up v. susturmak
freshen up v. ferahlamak
break up v. ilişkiyi kesmek
froth up v. köpürtmek
blow up v. şişirmek
straighten up v. doğrulmak
curl up v. kıvırmak
pick up v. almak (bir yere gelip/gidip birini)
pay up v. tamamen ödemek
pick up v. radyoda duymak
pick up v. yerden kaldırmak
pay up v. borcunu kapamak
sum up v. toplamak
follow-up v. izlemek
show up v. çıkagelmek
work up v. geliştirmek
work up v. körüklemek
call up v. anımsamak
call up v. hatırlatmak
up interj. yukarı
dress up v. giydirmek
sober somebody up v. ayıltmak
General
look up table n. taramalı tablo
split up n. ayrılma
tune up n. ses açma
washing up n. yıkama
ripping up n. paralama
waking up n. uyanış
giving up n. vazgeçme
up n. çıkış
kick up n. kışkırtma
puffing up n. şişirme
pump up n. değişiklik
digging up n. eşme
filling up n. siltasyon
lace up n. bağcıklı ayakkabı
living up to n. daha önceden belirlenmiş olan standartları karşılama
being choked up n. tıkanıklık
wake up service n. uyandırma servisi
push up n. şınav
summing up n. özetleme
standing up n. kıyam
cutting up n. doğrama
crack up n. güçten düşme
up n. uyarıcı
step up n. yürüme yolu
fire something up n. fayrap etmek (soba/kalorifer vb'ni)
top up electricity n. ilave elektrik
jump up and down n. başlama noktası
speed up n. tüzük
silting up n. siltasyon
warning up n. uyarma
choking up n. tıkama
winding up n. kurgu
adopted girl brought up as a servant n. ahretlik
blowing something up n. şişirme
heating up n. ısınma
soaking up n. ıslanma
summing up n. özet
back up electricity n. yedek elektrik
living up to n. birinin beklentilerini karşılama
sprouting up n. türeme
rounding up n. yuvarlama
being puffed up with pride n. kabarma
foul up n. karışıklık
start up n. başlangıç
bringing up n. terbiye
making up n. uydurma
easing up on foreign investment n. yabancı ülkelerdeki yatırımlarda kolaylık
sprining up n. türeme
setting up n. kurulması
crystal pick up n. pikap iğnesi
jack up n. artış yapma
up n. artış
being choked up n. tıkanma
making up n. telafi etme
going up n. çıkma
breaking up n. parçalayan
breaking up n. ilişkiyi bitirme
breaking up n. ayrılma (sevgiliden)
blazing up n. alevlenme
coil up n. mesafeleri kapatma
coil up n. ileriye yanaşma
flaming up n. alevlenme
runner up n. ikinci gelen
runner up n. yarış ikincisi
runner up n. ikinci (yarış)
runner up n. yarışta ikinci gelen
bringing up n. çocuk terbiyesi
close up n. yakın görüş
close up n. samimi anlatım
smash up n. şiddetli çarpışma
setting up n. kurma
dial up signal n. çevir sinyali
company sign up n. şirkete kaydolma
blood build up n. kanlanma
blood build up n. kan toplama
top up card n. ekstra kontör
top up card n. ekstra sim kart
page up n. önceki sayfa
kick up n. kavga
punch up n. kavga
lock up n. karşılıklı ketlenme
year of start up n. başlangıç yılı
blow-up n. patlama
blowing-up n. patlama
blow-up n. infilak
bang-up n. müthiş
big close-up n. yakın çekim
booze-up n. içki alemi
booze-up n. cümbüş
big close-up n. baş plan
blow-up n. büyültme
booze-up n. alem
back-up n. yedekli
back-up n. arka
back-up n. rezerv
break-up n. parçalanma
blow-up n. agrandisman
let-up n. azalma
make-up n. düzen
crack-up n. yıkılma
bust-up n. tartışma
get-up-and-go n. itici güç
make-up n. yaradılış
make-up n. terkip
lock-up n. bloke etme
burst-up n. cümbüş
make-up room n. makyaj odası
follow-up n. tetkikin devamı
made-up clothes n. konfeksiyon
make-up n. yapılış
build-up n. yığılma
flare-up n. parlama
burst-up n. patlama
get-up-and-go n. enerji
casting-up n. toplama
get-up n. düzen
hook-up n. birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması
follow-up n. izlem
hard-up family n. düşük gelirli aile
make-up n. bileşim
make-up artist n. makyajcı
bust-up n. ağız kavgası
build-up n. reklam
make-up n. tertip
make-up n. telafi çalışması
higher-up n. üst düzey
make-up n. tasarım
extreme close-up n. ayrıntı çekimi
hook-up n. ilişki
cock-up n. dağınıklık
cover-up n. örtme
build-up n. toplanma
burst-up n. batma
make-up n. süs
follow-up studies n. takip çalışmaları
kick-up n. gürültü
follow-up n. tepki
follow-up n. takip etmede kullanılan herhangi bir şey
make-up n. maya
make-up n. yapım
get-up n. dış görünüş
built-up area n. meskun yer
cover-up n. saklama
hold-up n. engel
make-up examination n. bütünleme
make-up n. kişilik
make-up remover n. makyaj temizleyicisi
frame-up n. dolap
hook-up n. birkaç radyo istasyonunu birleştirme
eye make-up n. göz makyajı
burst-up n. alem
flare-up n. öfke
follow-up n. takviye
make-up base n. makyaj bazı
let-up n. dinme
frame-up n. üçkağıt
frame-up n. dolandırıcılık
burst-up n. infilak
buyer-up n. istifçi
make-up n. plan
follow-up n. faydalanma
get-up n. süs
make-up n. makyaj malzemesi
make-up n. huy
build-up n. geliştirme
make-up n. düzenleme
build-up n. birikim
make-up n. mizanpaj
built-up area n. yapılaşmış alan
cover-up n. gizleme
built-up area n. yerleşim alanı
build-up n. artırma
frame-up n. entrika
close-up n. çok yakından alınan fotoğraf
hold-up n. tıkanıklık
higher-up n. yüksek düzey
hook-up n. bağlantı
call-up n. çağrı
bust-up n. çıngar
make-up n. doğa
crack-up n. çökme
mix-up n. anlaşmazlık
run-up n. hamle
step-up n. artış
snarl-up n. keşmekeş
run-up n. hedefe yaklaşma
smash-up n. kaza
washing-up water n. bulaşık suyu
setting-up exercises n. jimnastik
tie-up n. bağ
speed-up n. hızlanma
tune-up n. ayarlama
police line-up n. polis kordonu
pop up stopper n. pop-up önleyici
smash-up n. (uçak) yere çakılma
nosh-up n. dört dörtlük öğün
toss-up n. hangi seçeneğin daha iyi olduğu hiç belli olmayan bir durum
up-to-dateness n. güncellik
mix-up n. karışık durum
tune-up n. motor ayarı
put-up job n. danışıklı dövüş
washing-up n. bulaşık
set-up n. şike
put-up job n. şike
up-market n. pahalı mal satılan yer
pop up stopper n. pop-up engelleyici
step-up n. artma
smash-up n. çöküş
tie-up n. tıkanıklık
wake-up call n. uyandırma ikazı
run-up n. hız kazanma
slip-up n. sürçme
washing-up n. bulaşıklar
split-up n. paylaştırma
pick-up n. plakçalar
smash-up n. parçalanma
pick-me-up n. canlandırıcı içki
punch-up n. dövüş
smash-up n. araba kazası
washing-up cloth n. bulaşık bezi
up-to-date program n. güncel program
set-up n. proje
snarl-up n. trafik sıkışıklığı
smash-up n. çarpışma
setting-up n. ayarlama
send-up n. parodi
split-up n. ayrılma
slip-up n. aksilik
turn-up n. kıvrık paça
washing-up liquid n. sıvı bulaşık deterjanı
washing-up bowl n. bulaşık tası
split-up n. yarılma
nosh-up n. büyük öğün
warm-up exercises n. ısınma hareketleri
push-up bra n. göğüsleri alttan destekleyerek dik ve yukarda görünmelerini sağlayan sütyen
stick-up n. silahlı soygun
wash-up n. bulaşık yıkama
start-up n. çalıştırma
up-to-date list n. güncel liste
turn-up n. paçanın kıvrık kısmı
wake-up call n. uyarı alarmı
tune-up n. ayarlama (motoru)
wrap-up n. özet
write-up n. eleştiri yazısı
wrap-up n. başlık
wrap-up n. sonuç
write-up n. rapor
setting up time n. hazırlık süresi
setting up n. tesis
make up water n. katma suyu
make up water n. ilave su
pop-up n. fırlatıcı
pop-up n. hoplatıcı
write-up n. makale
starting-up n. çalıştırmaya başlama
write-up n. kritik
write-up n. yazı
summing-up n. özet
up thrust n. yukarı itme
up thrust n. yukarı zorlama
up thrust n. yeryüzü kabuğundaki kabarıklık
sinking up the ground n. toprak kayması
check-up n. tepeden tırnağa sağlık muayenesi
check-up n. check up
build-up over years n. yılların birikimi
cultural make up n. kültürel doku
fold up bed n. çek yat
breaking up n. ayrılma
drawing up n. kaleme alma
foul-up n. aptalca hata
foul-up n. büyük hata
foul-up n. gaf
a mountain of washing up n. dağ gibi bulaşık
make-up news n. şişirme haber
make-up news n. uydurma haber
mock-up n. tam boy model
close follow-up n. yakın takip
speeding up the process n. süreci hızlandırma
blow-up bed n. şişme yatak
the breaking up of the crowd n. kalabalığın dağılması
heavy make-up n. ağır makyaj
make-up man n. erkek güzellik uzmanı
rising up n. yükselme
children up to three years of age n. üç yaşına kadar olan çocuklar
experiences up to now n. şimdiye kadarki deneyimler
experiences up to now n. şu ana kadarki tecrübeler
experiences up to now n. şu ana kadarki deneyimler
top-up n. (üstüne) eklenen miktar
match-up n. eşleşme
match-up n. eşleştirme
pull-up n. barfiks
blocked-up nose n. tıkanık/tıkanmış burun
paste-up n. örnek sayfa
make up kit n. makyaj seti
make up kit n. makyaj takımı
beat-up boat n. eski ve dökük tekne
dress-up game n. giysi oyunu
fold-up bike n. katlanır bisiklet
fold-up bicycle n. katlanır bisiklet
looking up n. düzelme
looking up n. iyiye gitme
follow-up question n. (bir önceki sorunun mealinde onu takip eden) devam/takip sorusu
follow-up question n. ek soru
warm-up act (us) n. konser öncesi ana grup öncesi çıkan grup
warm-up act (us) n. ön grup
pin-up model n. pin-up kızı
pin-up model n. poster kızı
pin-up model n. pin-up modeli
pin-up girl n. pin-up kızı
pin-up girl n. poster kızı
pin-up girl n. pin-up modeli
root dye/touch-up n. dip boya
pin-up model n. takvim güzeli
pin-up girl n. takvim güzeli
back up plan n. b planı
up-and-over-door n. (garaj/depo için) yukarı açılır-kapanır kapı
washing-up liquid (uk) n. bulaşık sabunu
climbing up n. tırmanma
menu set up n. menü kurulumu
warm-up suit n. eşofman
start off as a waiter and end up as the owner of the restaurant n. restoranda garson olarak çalışmaya başlayıp sonunda restoranın sahibi olmak
wind-up radio n. kurmalı radyo
blowing up n. yerle bir olma
blowing up n. patlama
blowing up n. büyütülme
blowing up n. büyüme
blowing up n. şişkin hale gelme
blowing up n. yerle bir etme
blowing up n. havaya uçurma
blowing up n. havaya uçma
blowing up n. şişme
blowing up n. şişirilmiş hale gelme
make-up table n. makyaj masası
close-up n. yakın plan
half up half down n. saçın bir kısmını arkadan birleştirerek, bir kısmını ise açık bırakacak şekilde toplama biçimi
check-up n. çekap
shake-up n. yeniden oluşturma
check-up n. genel sağlık kontrolü
slip-up n. hata
line-up n. saf
line-up n. konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası
line-up n. dizi
mark-up n. fiyat artışı
touch-up n. yenileme
start-up n. başlama
hook-up n. ittifak
hook-up n. birleşme
crack-up n. kaza
hook-up n. anlaşma
line-up n. program
line-up n. sıra
shake-up n. yeniden organize etme
mock-up n. model
hold-up n. durdurma
mock-up n. örnek
slip-up n. falso
hold-up n. silahlı soygun
blow-up n. kavga
hook-up n. bağlantı şeması
slip-up n. yanlış
check-up n. inceleme
mark-up n. alış ve satış fiyatları arasındaki fark
touch-up n. düzeltme
up-sizing n. boyutlarını büyütme
made-up name n. uydurma isim
chin-up bar n. barfiks
bunged up nose n. dolu burun
bunged up nose n. tıkalı burun
stand-up reception n. ayaküstü resepsiyon
top-up n. kontör yükleme
call-up papers n. askerlik kağıtları
set-up n. tezgah
pop-up book n. 3 boyutlu çocuk kitabı
pick-me-up n. enerji deposu şey
pick-me-up n. enerji veren şey
thumbing up a ride n. otostop
vocal warm-up n. sessel ısınma
total up n. toplam
fry-up n. ingiliz usulü kahvaltı
follow-up diary n. başarı izleme ve değerlendirme raporu
flip-up sunglasses n. çift kapaklı güneş gözlüğü
made up story n. uydurma hikaye
two-up n. çift-para atma oyunu
parent pick up n. çocuğu okuldan ebeveyinlerinin alması
follow-up measures n. takip önlemleri
woman make-up artist n. kadın makyöz
woman make-up artist n. kadın makyöz
warm-up laps n. ısınma turları (araba yarışlarında)
warm-up lap n. ısınma turu
flights up n. kat (apartmanın katı)
backing up n. araçla geri geri gitme
backing up n. anarya
slow build up n. yavaş yavaş gelişme
slow build up n. ağır ağır gelişme
make-up artist n. makyöz
make-up artist n. makyör
up-dos n. saçın aşağıda topuz yapılması
warm-up games n. ısınma oyunları
an ace up your sleeve n. avantaj olarak kullanılacak bir şey
bust-up n. kavga
lash-up n. geçici düzenleme
wind-up toy n. kurmalı oyuncak
clear up v. düzelmek (hava)
tidy up v. bir düzene sokmak
follow up v. izlemek
rip something up v. bir şeyi yırtmak
spruce up v. şıklaştırmak
chum up v. arkadaşlık kurmak
be up v. bitmiş olmak
pick up v. düzeltmek
pull up to v. yetişmek
gussy up v. süslenmek
rouse up v. canlanmak
perk oneself up v. iyileşmek
look up v. düzelmek