| 1 |
pick up |
almak |
v. |
|
- I just want to pick up one point and be told what the Commission really thinks about it.
- Sadece bir noktayı ele almak ve Komisyon'un bu konuda gerçekten ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.
- I hope that will be picked up again.
- Umarım bu tekrar ele alınır.
- It contains a diversity of ideas, and I would like to pick up two main points, which refer to the procedure involved.
- Çeşitli fikirler içeriyor ve ben ilgili prosedüre atıfta bulunan iki ana noktayı ele almak istiyorum.
- I want to pick up a few specific points in relation to issues that he has kindly incorporated in the final report.
- Nihai rapora nazikçe dahil ettiği konularla ilgili olarak birkaç spesifik noktayı ele almak istiyorum.
- We are now also to have a monitoring unit for picking up signals if something goes wrong.
- Artık bir şeyler ters gittiğinde sinyal almak için bir izleme birimimiz de olacak.
- You'll find a kid in it I picked up.
- İçinde benim seçip aldığım bir çocuğu bulacaksın.
- I picked up some bananas on the way home, so you can tick those off the list.
- Eve gelirken biraz muz aldım, bu yüzden onları listede işaretleyebilirsiniz.
- Easy to pick up and play, hard to master.
- Alması ve çalması kolay, ustalaşması zor.
- Easy to pick up and play, hard to master.
- Alınması ve çalınması kolay, ustalaşmak ise zor.
- Tom picked up a napkin and wiped Mary's chin.
- Tom bir peçete aldı ve Mary'nin çenesini sildi.
- Tom picked up his mail.
- Tom postasını aldı.
- I picked up a pretty shell at the seaside.
- Deniz kenarından güzel bir deniz kabuğu aldım.
- Tom picked up the cup and turned it upside down.
- Tom bardağı aldı ve onu baş aşağı çevirdi.
- Pick up a bag of oranges at the supermarket.
- Süpermarketten bir torba portakal al.
- Do you want me to pick up Tom after school?
- Okuldan sonra Tom'u almamı ister misin?
- Where can I pick up my baggage?
- Bagajımı nereden alabilirim?
- Pick up your clothes.
- Elbiselerini al.
- Sami rushed to pick up Layla from school.
- Sami, Layla'yı okuldan almak için acele etti.
- My grandma bent over to pick up a needle and thread.
- Büyükannem bir iğne ve iplik almak için eğildi.
- Tom leaned down and picked up a rock.
- Tom eğildi ve bir taş aldı.
- Tom bent down to pick up something off the floor.
- Tom yerden bir şey almak için eğildi.
- I'm off to pick up Tom.
- Ben Tom'u almaya gidiyorum.
- Tom bent down and picked up the coin.
- Tom eğildi ve parayı aldı.
- Tom bent over to pick up a coin that was on the floor.
- Tom yerdeki bozuk parayı almak için eğildi.
- Tom picked up the knife and looked at it closely.
- Tom bıçağı aldı ve yakından baktı.
- Tom picked up the cup and turned it upside down.
- Tom bardağı aldı ve ters çevirdi.
- I don't pick up hitchhikers.
- Ben otostopçu almıyorum.
- Tom tried to pick up his keys with his toes.
- Tom anahtarlarını ayak parmaklarıyla almaya çalıştı.
- I'll pick up Tom in an hour.
- Tom'u bir saat içinde alırım.
- I'm here to pick up my book.
- Kitabımı almaya geldim.
- Tom picked up that habit from his father.
- Tom bu alışkanlığı babasından almış.
- I am going to pick up my brother from school.
- Kardeşimi okuldan almaya gidiyorum.
- Please pick up your ticket at the counter.
- Biletinizi gişede alın lütfen.
- He picked up a handkerchief from the floor.
- O, yerden bir mendil aldı.
- Fadil went back to pick up something valuable he left behind.
- Fadıl geride bıraktığı değerli bir şeyi almak için geri döndü.
- Tom picked up the bottle, but had trouble opening it.
- Tom şişeyi aldı ama açmakta zorlandı.
- Tom picked up a hitchhiker.
- Tom bir otostopçu aldı.
- Tom picked up the coin.
- Tom parayı aldı.
- He picked up a red stone.
- O kırmızı bir taş aldı.
- Tom picked up all the coins on the floor.
- Tom yerdeki tüm paraları aldı.
- If she doesn't mind, I can pick up her daughter from school today.
- Eğer sakıncası yoksa, bugün kızını okuldan alabilirim.
- Tom stooped to pick up a coin he saw on the sidewalk.
- Tom kaldırımda gördüğü madeni parayı almak için durdu.
- Can you pick up this box?
- Bu kutuyu alabilir misin?
- I have to go pick up Tom from school.
- Tom'u okuldan almalıyım.
- Tom picked up the bottle and poured himself a drink.
- Tom şişeyi aldı ve kendine bir içki doldurdu.
- My grandma stooped down and picked up a needle and thread.
- Büyükannem eğildi ve eline bir iğne iplik aldı.
- Tom picked up the soccer ball.
- Tom futbol topunu aldı.
- I'm being picked up.
- Beni alıyorlar.
- Tom picked up his bag and walked out of the room.
- Tom çantasını aldı ve odadan çıktı.
- How long do I have to wait to pick up the medicine?
- İlacı almak için daha ne kadar beklemem gerekiyor?
- Tom picked up his flute and began to play.
- Tom flütünü aldı ve çalmaya başladı.
- Be sure to pick up some milk.
- Biraz süt aldığınızdan emin olun.
- Tom picked up one of the pictures.
- Tom fotoğraflardan birini aldı.
- Tom picked up the coin and took a closer look at it.
- Tom bozuk parayı aldı ve ona yakından baktı.
- I'm here to pick up my book.
- Kitabımı almak için buradayım.
- Tom and Mary picked up a hitchhiker.
- Tom ve Mary bir otostopçu aldılar.
- Tom picked up the kids after school.
- Tom okuldan sonra çocukları aldı.
- I'm here to pick up my package.
- Paketimi almaya geldim.
- He picked up the phone.
- Telefonu eline aldı.
- Tom followed Mary into the kitchen, picked up a knife and threatened her with it.
- Tom Mary'yi mutfağa kadar izledi, bir bıçak aldı ve onunla onu tehdit etti.
- If she doesn't mind, I can pick up her daughter from school today.
- Eğer onun için bir sakıncası yoksa, bugün onun kızını okuldan alabilirim.
- Today I picked up my four-year-old nephew from kindergarten.
- Bugün anaokulundan dört yaşındaki erkek yeğenimi aldım.
- Tom picked up the knife and peeled the apple.
- Tom bıçağı aldı ve elmayı soydu.
- Tom picked up the five cards he had been dealt and saw that he had a pair of aces and three kings.
- Tom kendisine dağıtılan beş kartı eline aldı ve bir çift as ve üç papaz olduğunu gördü.
- We'd better go pick up him.
- Gidip onu alsak iyi olur.
- Tom has come to pick up his children.
- Tom çocuklarını almak için geldi.
- I have to go pick up the kids.
- Çocukları almaya gitmeliyim.
- When you go to the grocery store, pick up some cottage cheese, please.
- Markete gittiğinizde biraz süzme peynir alın lütfen.
- Tom picked up the remote and started flipping through channels.
- Tom uzaktan kumandayı aldı ve kanallara göz atmaya başladı.
- Tom picked up one and looked at it carefully.
- Tom bir tane aldı ve ona dikkatlice baktı.
- Dan picked up Linda from her house.
- Dan, Linda'yı evinden aldı.
- Dan stopped by to pick up Linda.
- Dan, Linda'yı almak için uğradı.
- Tom picked up a piece of the broken mirror.
- Tom kırık aynadan bir parça aldı.
- Pick up that paper there on the floor.
- Yerdeki kağıdı al.
- Tom picked up the phone and dialed.
- Tom telefonu aldı ve aradı.
- Dan stopped to pick up a friend.
- Dan bir arkadaşı almak için durdu.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.
- Tom eğildi ve bir avuç kum aldı.
- Tom picked up the letter and pocketed it.
- Tom mektubu aldı ve cebine koydu.
- Tom followed Mary into the kitchen, picked up a knife and threatened her with it.
- Tom, Mary'yi mutfağa kadar takip etti, bir bıçak aldı ve onu bıçakla tehdit etti.
- Tom picked up the coins.
- Tom sikkeleri aldı.
- After hugging Tom, Mary picked up her suitcase and left.
- Tom'a sarıldıktan sonra, Mary valizini aldı ve gitti.
- Don't pick up the cat.
- Kediyi almayın.
- Tom picked up the glass of juice and took a sip.
- Tom meyve suyu bardağını aldı ve bir yudum içti.
- He picked up something white on the street.
- Sokaktan beyaz bir şey aldı.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs aynı anda birçok çiviyi alıp tutabilir.
- Today I picked up my four-year-old nephew from kindergarten.
- Bugün dört yaşındaki yeğenimi anaokulundan aldım.
- Tom picked up the cat.
- Tom kediyi kucağına aldı.
- I'm here to pick up the package I ordered.
- Ben sipariş ettiğim paketi almak için buradayım.
- Tom picked up his fork and began to eat.
- Tom çatalını aldı ve yemeye başladı.
- Can you pick up Tom?
- Tom'u alabilir misin?
- Tom picked up one of the cans, opened it, and took a sip.
- Tom teneke kutuların birini aldı, onu açtı ve bir yudum aldı.
- Pick up your briefcase.
- Çantanızı alın.
- I'm picking up Tom for lunch.
- Ben öğle yemeği için Tom'u alıyorum.
- Tom picked up the cat.
- Tom kediyi aldı.
- Tom picked up his daughter at day care.
- Tom kızını kreşten aldı.
- Tom reached down to pick up his suitcase.
- Tom bavulunu almak için uzandı.
- Tom hasn't picked up anything.
- Tom hiçbir şey almadı.
- Tom picked up the remote.
- Tom kumandayı aldı.
- Sami picked up the phone.
- Sami telefonu eline aldı.
- Please pick up my dry cleaning.
- Lütfen kuru temizlemeden elbiselerimi alıver.
- I've come to pick up my children.
- Çocuklarımı almak için geldim.
- She picked up one of the glass vases.
- Cam vazolardan birini aldı.
- I came to pick up Tom and drive him home.
- Tom'u almaya ve eve bırakmaya geldim.
- Tom picked up his coffee cup and started drinking out of it.
- Tom kahve fincanını aldı ve onu içmeye başladı.
- Tom picked up the jar and read the label.
- Tom kavanozu aldı ve etiketi okudu.
- Pick up your things and go away.
- Eşyalarını al ve uzaklaş.
- Tom picked up the dice and threw them.
- Tom zarları aldı ve onları attı.
- The elephant's trunk is so prehensile that it can pick up a coin from the ground.
- Fillerin hortumlarının kavrama becerisi o kadar ileridir ki yerden bir bozuk parayı bile alabilirler.
- Tom picked up his clarinet and started to play.
- Tom klarnetini aldı ve çalmaya başladı.
- Tom picked up his keys.
- Tom anahtarlarını aldı.
- I'm going to pick up Tom at the airport.
- Tom'u havaalanından alacağım.
- Back in her office, she picked up her phone and dialled Charlie's number.
- Ofisine döndüğünde telefonunu eline aldı ve Charlie'nin numarasını çevirdi.
- It'd be great if you could pick up some bread before you come home.
- Eve gelmeden önce biraz ekmek alırsanız çok iyi olur.
- Tom picked up a rock and threw it.
- Tom bir taş aldı ve fırlattı.
- Tom picked up the children from school.
- Tom çocukları okuldan aldı.
- Where do I go after I pick up my baggage?
- Bagajımı aldıktan sonra nereye gideceğim?
- I'll pick up Tom in an hour.
- Bir saat içinde Tom'u alacağım.
- Tom picked up the telephone and started dialing.
- Tom telefonu aldı ve çevirmeye başladı.
- Should I pick up my ticket now?
- Biletimi şimdi mi almalıyım?
- Mary picked up some take-out on her way home.
- Mary eve gelirken paket servis aldı.
- I picked up an abandoned dog.
- Terk edilmiş bir köpeği aldım.
- Tom picked up the photo of Mary and looked at it.
- Tom Mary'nin fotoğrafını aldı ve ona baktı.
- Tom sat down behind the desk and picked up a pencil.
- Tom masanın arkasına oturdu ve eline bir kalem aldı.
- Are you picking up anything else?
- Başka bir şey alıyor musun?
- Are you picking up anything else?
- Başka herhangi bir şey alıyor musun?
- Pick up a gallon of milk on your way home.
- Eve giderken bir galon süt al.
- Pick up the pencil from the floor.
- Kalemi yerden al.
- Tom picked up the bottle of shampoo and squirted some in his hand.
- Tom şampuan şişesini aldı ve eline biraz sıktı.
- He picked up the wrong hat by mistake.
- Kazara yanlış şapkayı aldı.
- Tom picked up a pencil.
- Tom bir kurşun kalem aldı.
- Tom picked up the dry cleaning on his way home.
- Tom eve giderken kuru temizlemeciden bir şeyler almış.
- Tom picked up a feather and examined it.
- Tom bir tüyü aldı ve inceledi.
- Tom picked up the coins.
- Tom paraları aldı.
- She followed me into the kitchen and picked up a knife.
- Beni mutfağa kadar takip etti ve bir bıçak aldı.
- He picked up a mirror and examined his tongue.
- Bir ayna aldı ve dilini inceledi.
- Would you mind picking up something on the way back?
- Dönüş yolunda bir şey almanızın sakıncası var mı?
- Let me pick up the check.
- Çeki alayım.
- Please pick up your ticket at the counter.
- Lütfen biletinizi gişeden alın.
- Tom bent down and picked up the pen that he'd dropped.
- Tom eğildi ve düşürdüğü kalemi aldı.
- Tom picked up a rock and threw it.
- Tom bir taş aldı ve onu attı.
- Tom picked up his guitar and headed for the stage.
- Tom gitarını aldı ve sahneye doğru gitti.
- Sami picked up the gun.
- Sami silahı aldı.
- Tom picked up a pen and started to write.
- Tom bir kalem aldı ve yazmaya başladı.
- Tom picked up the book and started reading.
- Tom kitabı aldı ve okumaya başladı.
- He picked up the feather.
- Tüyü aldı.
- I'll pick up some beer on my way back.
- Dönerken biraz bira alacağım.
- Tom picked up the coffee pot and poured himself a cup of coffee.
- Tom cezveyi aldı ve kendine bir fincan kahve doldurdu.
- Pick up the phone.
- Telefonu al.
- She picked up a stone.
- Bir taş aldı.
- Tom picked up John's briefcase and handed it to him.
- Tom, John'un evrak çantasını aldı ve ona verdi.
- Tom picked up the phone and started to dial.
- Tom telefonu aldı ve çevirmeye başladı.
- She bent down and picked up the coin.
- Eğildi ve bozuk parayı aldı.
- She picked up that habit from her father.
- Bu alışkanlığı babasından almış.
- Tom picked up one of the cans, opened it, and took a sip.
- Tom kutulardan birini aldı, açtı ve bir yudum aldı.
- Tom picked up the stamp and took a closer look.
- Tom pulu aldı ve daha yakından baktı.
- Tom picked up one of the pictures.
- Tom resimlerden birini aldı.
- Tom picked up the letter and pocketed it.
- Tom mektubu aldı ve onu cebine koydu.
- We'd better go pick up Tom.
- Tom'u almaya gitsek iyi olur.
- Tom picked up the broken glass.
- Tom kırık camı aldı.
- The tall girl picked up the small child.
- Uzun boylu kız küçük çocuğu aldı.
- Tom picked up his toolbox and went home.
- Tom alet çantasını aldı ve eve gitti.
- Please pick up my dry cleaning.
- Lütfen kuru temizlemeden çamaşırlarımı alın.
- We'd better go pick up them.
- Gidip onları alsak iyi olur.
- I'm off to pick up Tom.
- Tom'u almaya gidiyorum.
- The bus stopped to pick up passengers.
- Otobüs yolcu almak için durdu.
- I am going to pick up my brother from school.
- Kardeşimi okuldan alacağım.
- I'm here to pick up the product I ordered.
- Ben sipariş ettiğim ürünü almak için buradayım.
- Do you want me to pick up Tom after school?
- Okuldan sonra Tom'u almamı istiyor musun?
- I need to go pick up some supplies.
- Bazı malzemeleri almaya gitmeliyim.
- I will go and pick up my child from daycare.
- Gidip çocuğumu kreşten alacağım.
- Be sure to pick up some milk.
- Biraz süt almayı unutma.
- Tom bent down and picked up the ball.
- Tom eğildi ve topu aldı.
- Tom picked up a folder.
- Tom bir klasörü aldı.
- If you pick up the velvet, you can feel how soft it is.
- Kadifeyi elinize alırsanız, ne kadar yumuşak olduğunu hissedebilirsiniz.
- She bent down and picked up the coin.
- Eğildi ve parayı aldı.
- I haven't picked up a single book this week.
- Bu hafta elime tek bir kitap bile almadım.
- Thanks for picking up the check.
- Hesabı aldığın için teşekkürler.
- Tom picked up the walkie-talkie and started talking.
- Tom telsizi aldı ve konuşmaya başladı.
- Tom picked up one of the glass vases and threw it at Mary.
- Tom cam vazolardan birini aldı ve Mary'ye fırlattı.
- After hugging Tom, Mary picked up her suitcase and left.
- Tom'a sarıldıktan sonra Mary bavulunu aldı ve gitti.
- Tom picked up the cards and began shuffling them.
- Tom kartları aldı ve karıştırmaya başladı.
- Tom picked up a pizza on his way home.
- Tom eve dönerken bir pizza aldı.
- Tom picked up his glass and took a big sip of wine.
- Tom kadehini kaldırdı ve şaraptan büyük bir yudum aldı.
- Tom bent down and picked up the coin.
- Tom eğildi ve bozuk parayı aldı.
- Tom picked up one of the glass vases and threw it at Mary.
- Tom cam vazolardan birini aldı ve onu Mary'ye fırlattı.
- I'm here to pick up Tom.
- Tom'u almaya geldim.
- I picked up the cat.
- Ben kediyi aldım.
- Tom picked up a broom and started sweeping.
- Tom eline bir süpürge alıp süpürmeye başladı.
- Can we pick up where we left off?
- Bıraktığımız yerden alabilir miyiz?
- I'll pick up some beer on my way back.
- Dönüşte biraz bira alırım.
- The elephant's trunk is so prehensile that it can pick up a coin from the ground.
- Filin hortumu o kadar kavrayıcıdır ki yerden bir madeni parayı dahi alabilir.
- Tom picked up his bag and left.
- Tom çantasını aldı ve gitti.
- He picked up his toys.
- Oyuncaklarını aldı.
- Tom picked up the glass and took a drink.
- Tom bardağı aldı ve bir yudum içti.
- Where did you pick up those old coins?
- Bu eski sikkeleri nereden aldın?
- Tom picked up the box and tried to open it.
- Tom kutuyu aldı ve açmaya çalıştı.
- I've come to pick up my children.
- Çocuklarımı almaya geldim.
- I picked up a pencil and started to write.
- Bir kalem aldım ve yazmaya başladım.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.
- Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı.
- Tom picked up a package of crackers.
- Tom bir kraker paketi aldı.
- I picked up a hitchhiker.
- Bir otostopçu aldım.
- Tom picked up a feather and examined it.
- Tom bir tüy aldı ve onu inceledi.
- She picked up her toys.
- O, oyuncaklarını aldı.
- My grandma stooped down and picked up a needle and thread.
- Babaannem eğildi ve bir iğne ve iplik aldı.
- I don't pick up hitchhikers.
- Ben otostopçuları almam.
- When we were on the way to pick up Monica, we saw something frightening.
- Monica'yı almaya giderken korkutucu bir şey gördük.
- Sami picked up the used shell casings.
- Sami kullanılmış mermi kovanlarını aldı.
- Pick up your briefcase.
- Çantanı al.
- I will pick up a little something for you.
- Senin için küçük bir şey alacağım.
- Where did you pick up that accent?
- Bu aksanı nereden aldın?
- He picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Kanepenin arkasına düşen bozuk paraları aldı.
- He picked up the ash-tray.
- O, kül tablasını aldı.
- Tom picked up the box and tried to open it.
- Tom kutuyu aldı ve onu açmaya çalıştı.
- Tom picked up his guitar and started to play.
- Tom gitarını aldı ve çalmaya başladı.
- He picked up that habit from his father.
- Bu alışkanlığı babasından almış.
- My grandma bent over to pick up a needle and thread.
- Babaannem bir iğne ve iplik almak için eğildi.
- Tom picked up a magazine and started flipping through its pages.
- Tom bir dergiyi aldı ve onun sayfalarına göz atmaya başladı.
- Tom and Mary stopped and picked up a hitchhiker.
- Tom ve Mary durdu ve bir otostopçu aldı.
- I'm here to pick up the book I ordered.
- Sipariş ettiğim kitabı almak için buradayım.
- I've come to pick up the results of the test I've done earlier this morning.
- Bu sabah erken saatlerde yaptığım testin sonuçlarını almaya geldim.
- Tom picked up the hat and put it on.
- Tom şapkayı aldı ve taktı.
- Tom bent down and picked up the money he saw on the ground.
- Tom eğildi ve yerde gördüğü parayı aldı.
- Tom picked up the water bottle and took a drink.
- Tom su şişesini aldı ve bir yudum içti.
- Back in her office, she picked up her phone and dialled Charlie's number.
- O, ofisine geri döndüğünde, telefonunu aldı ve Charlie'nin numarasını çevirdi.
- Tom picked up a coin.
- Tom bir bozuk para aldı.
- I'm here to pick up my package.
- Paketimi almak için buradayım.
- Most people won't pick up hitchhikers.
- Birçok insan otostopçuları almaz.
- If you go to pick up Tom, at what time will you be here, approximately?
- Tom'u almaya gidersen, yaklaşık olarak saat kaçta burada olursun?
- Pick up your trash.
- Çöpünü al.
- He picked up that habit from his father.
- Bu huyu babasından almış.
- Tom picked up the saltshaker and salted his eggs.
- Tom tuzluğu aldı ve yumurtalarını tuzladı.
- Sami was picked up by police.
- Sami polis tarafından alındı.
- Tom sat down behind the desk and picked up a pencil.
- Tom masanın arkasına oturdu ve bir kurşun kalem aldı.
- Tom picked up his books.
- Tom kitaplarını aldı.
- Tom put down his spoon and picked up a fork.
- Tom kaşığını bıraktı ve eline bir çatal aldı.
- John picked up a stick and shook it.
- John bir çubuk aldı ve salladı.
- Tom helped Mary pick up her stuff.
- Tom Mary'ye eşyasını alması için yardım etti.
- Where can I pick up my airplane ticket?
- Uçak biletimi nereden alabilirim?
- The bus stopped to pick up passengers.
- Otobüs yolcuları almak için durdu.
- Tom picked up a stone and threw it at Mary.
- Tom bir taş aldı ve Mary'ye fırlattı.
- Where can I pick up some souvenirs?
- Hediyelik eşya nereden alabilirim?
- I'm picking up Tom for lunch.
- Öğle yemeği için Tom'u alacağım.
- Can you pick up some saltine crackers?
- Biraz tuzlu kraker alabilir misin?
- John picked up a stick and shook it.
- John bir sopa aldı ve salladı.
- Tom picked up the knife and saw blood on it.
- Tom bıçağı aldı ve üzerinde kan gördü.
- I've come to pick up Tom.
- Tom'u almaya geldim.
- Dan stopped to pick up a friend.
- Dan bir arkadaşını almak için durdu.
- Tom picked up his ukulele and started to sing.
- Tom ukulelesini aldı ve şarkı söylemeye başladı.
- Sami picked up the girl.
- Sami kızı aldı.
- Tom picked up his coffee cup and started drinking out of it.
- Tom kahve fincanını aldı ve içmeye başladı.
- Tom put down his coffee and picked up his phone.
- Tom kahvesini bıraktı ve telefonunu aldı.
- Tom picked up the guitar and started to play the song Mary taught him when he was a kid.
- Tom gitarı aldı ve bir çocukken Mary'nin ona öğrettiği şarkıyı çalmaya başladı.
- The tall girl picked up the small child.
- Uzun boylu kız küçük çocuğu kucağına aldı.
- He picked up a red stone.
- Kırmızı bir taş aldı.
- I picked up the cat.
- Kediyi kucağıma aldım.
- Tom bent over to pick up a coin that was on the floor.
- Tom yerdeki parayı almak için eğildi.
- Tom picked up a pizza on his way home.
- Tom eve giderken bir pizza aldı.
- Dan picked up Linda from her house.
- Dan Linda'yı evinden aldı.
- Tom picked up the letter and read it.
- Tom mektubu aldı ve okudu.
- Where did you pick up that accent?
- O aksanı nereden aldın?
- Tom picked up one and looked at it carefully.
- Tom bir tane aldı ve dikkatlice baktı.
- Tom picked up a magazine.
- Tom bir dergi aldı.
- Tom immediately drove to pick up Mary from school.
- Tom hemen Mary'yi okuldan almaya gitti.
- Tom picked up the knife and examined it.
- Tom bıçağı aldı ve onu inceledi.
- Tom picked up a package of crackers.
- Tom bir paket kraker aldı.
- I'm here to pick up the package I ordered.
- Sipariş ettiğim paketi almaya geldim.
- With your permission, I would like to leave the meeting to go pick up my daughter at school.
- İzninizle, kızımı okuldan almak için toplantıdan ayrılmak istiyorum.
- Tom picked up Mary at the airport.
- Tom havaalanında Mary'yi aldı.
- Tom picked up his rifle, aimed and fired.
- Tom tüfeğini aldı, nişan aldı ve ateş etti.
- Tom picked up a paintbrush and started helping Mary paint the fence.
- Tom bir fırça aldı ve Mary'nin çitleri boyamasına yardım etmeye başladı.
- Jay picked up the old scissors.
- Jay eski makası aldı.
- Tom picked up the phone.
- Tom telefonu aldı.
- Tom picked up the phone and started talking.
- Tom telefonu aldı ve konuşmaya başladı.
- I'll pick up the photographs at six o'clock.
- Fotoğrafları saat altıda alacağım.
- We'd better go pick up Tom.
- Gidip Tom'u alsak iyi olur.
- Tom picked up Mary at the airport.
- Tom, Mary'i havaalanından aldı.
- I'm here to pick up the product I ordered.
- Sipariş ettiğim ürünü almaya geldim.
- Tom picked up a coin.
- Tom yerden bir bozuk para aldı.
- Tom picked up takeout on his way home.
- Tom eve giderken paket servis aldı.
- Tom picked up his daughter at day care.
- Tom kızını yuvadan aldı.
- Tom picked up something off the table.
- Tom masadan bir şey aldı.
- Tom picked up the remote control.
- Tom uzaktan kumandayı aldı.
- It's not a good idea to pick up hitchhikers.
- Otostopçuları almak iyi bir fikir değil.
- Tom picked up the remote.
- Tom uzaktan kumandayı aldı.
- Tom picked up his pencil and started to write.
- Tom kalemini aldı ve yazmaya başladı.
- We'd better go pick up her.
- Gidip onu alsak iyi olur.
- Tom and Mary picked up a hitchhiker.
- Tom ve Mary bir otostopçu aldı.
- Tom picked up a folder.
- Tom bir dosya aldı.
- He picked up a handkerchief from the floor.
- Yerden bir mendil aldı.
- Tom picked up the guitar and started to play the song Mary taught him when he was a kid.
- Tom gitarı eline aldı ve Mary'nin ona çocukken öğrettiği şarkıyı çalmaya başladı.
- Tom picked up the knife.
- Tom bıçağı aldı.
- Tom is waiting to pick up his nephew.
- Tom yeğenini almak için bekliyor.
- I bent over to pick up the pen.
- Kalemi almak için eğildim.
- Tom picked up his coffee cup and took a sip.
- Tom kahve fincanını eline aldı ve bir yudum aldı.
- It'd be great if you could pick up some bread before you come home.
- Eve gelmeden önce ekmek alırsan harika olur.
- Tom picked up his coffee cup and took a sip.
- Tom kahve fincanını aldı ve bir yudum aldı.
- Tom picked up the coin and took a closer look at it.
- Tom parayı aldı ve daha yakından baktı.
- He picked up the ash-tray.
- Kül tablasını aldı.
- We'll stop at the New Osaka Hotel and pick up Mr Takakura.
- New Osaka Otel'de durup Bay Takakura'yı alacağız.
- He picked up a mirror and examined his tongue.
- O bir ayna aldı ve dilini inceledi.
- Tom has come to pick up his children.
- Tom çocuklarını almaya geldi.
- I'm here to pick up Tom.
- Tom'u almak için buradayım.
- Detective Dan Anderson picked up another trail.
- Dedektif Dan Anderson başka bir iz aldı.
- Tom picked up the knife and examined it.
- Tom bıçağı aldı ve inceledi.
- He picked up a stone.
- Bir taş aldı.
- She picked up that habit from her father.
- Bu huyu babasından almış.
- Tom picked up the photo of Mary and looked at it.
- Tom, Mary'nin fotoğrafını aldı ve ona baktı.
- Tom picked up a paintbrush and started helping Mary paint the fence.
- Tom bir fırça aldı ve Mary'nin çiti boyamasına yardım etmeye başladı.
- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom kaşığını bıraktı ve kupasını eline aldı.
- She picked up the phone.
- O, telefonu aldı.
- Do you want me to pick up anything at the supermarket?
- Süpermarketten bir şey almamı ister misin?
- She picked up a stone.
- O, bir taş aldı.
- Tom picked up his helmet and put it on.
- Tom kaskını aldı ve taktı.
- Tom picked up a magazine and started flipping through its pages.
- Tom bir dergi aldı ve sayfalarını çevirmeye başladı.
- Will she be able to pick up the gauntlet?
- Eldiveni eline alabilecek mi?
- When we were on the way to pick up Monica, we saw something frightening.
- Monica'yı almak için gidiyorken, korkutucu bir şey gördük.
- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom kaşığını bıraktı ve fincanını aldı.
- Tom put down his coffee and picked up his phone.
- Tom kahvesini bıraktı ve telefonunu eline aldı.
- Tom picked up the glass of water and took a sip.
- Tom su bardağını aldı ve bir yudum içti.
- Tom and Mary stopped and picked up a hitchhiker.
- Tom ve Mary durup bir otostopçu aldılar.
- Tom picked up one of the magazines.
- Tom dergilerden birini aldı.
- Tom picked up that habit from his father.
- Tom o huyu babasından aldı.
- Tom picked up his bag and headed for the door.
- Tom çantasını aldı ve kapıya doğru yöneldi.
- Tom picked up the cup and started to drink.
- Tom fincanı aldı ve içmeye başladı.
- He picked up a stone.
- O bir taş aldı.
- Tom picked up the dice and threw them.
- Tom zarları aldı ve fırlattı.
- I've come to pick up the results of the test I've done earlier this morning.
- Bu sabah erkenden yaptığım testin sonuçlarını almaya geldim.
- Layla wanted to go pick up her friend.
- Layla arkadaşını almaya gitmek istedi.
- The taxi picked up two passengers.
- Taksi iki yolcu aldı.
- Tom picked up the letter and read it.
- Tom mektubu aldı ve onu okudu.
- Don't pick up the cat.
- Kediyi kucağına alma.
- Please pick up the papers.
- Lütfen gazeteleri al.
- Fadil picked up a candlestick and hit Dania to death.
- Fadıl eline bir şamdan aldı ve Dania'ya vurarak öldürdü.
- We'll stop at the New Osaka Hotel and pick up Mr Takakura.
- Biz Yeni Osaka otelinde duracağız ve Bay Takakura'yı alacağız.
- Layla wanted to go pick up her friend.
- Leyla arkadaşını almaya gitmek istedi.
- He picked up the book.
- O, kitabı aldı.
- Tom stooped and picked up the coin.
- Tom eğildi ve parayı aldı.
- Layla was waiting to pick up her niece.
- Leyla yeğenini almak için bekliyordu.
- Tom picked up the cup and started to drink.
- Tom bardağı aldı ve içmeye başladı.
- He bent down and picked up the ball.
- Eğildi ve topu aldı.
- Tom picked up the phone and dialed.
- Tom telefonu aldı ve çevirdi.
- Tom picked up his guitar and headed for the stage.
- Tom gitarını aldı ve sahneye doğru ilerledi.
- Tom picked up a pencil.
- Tom bir kalem aldı.
- Tom picked up one of his gloves and put it on.
- Tom eldivenlerinden birini aldı ve onu giydi.
- Tom picked up the remote and started flipping through channels.
- Tom uzaktan kumandayı aldı ve kanallar arasında gezinmeye başladı.
- Fadil picked up a candlestick and hit Dania to death.
- Fadıl bir şamdan aldı ve öldürmek için Dania'ya vurdu.
- With your permission, I would like to leave the meeting to go pick up my daughter at school.
- İzninizle, okuldaki kızımı almaya gitmek için toplantıyı terk etmek istiyorum.
- How long do I have to wait to pick up the medicine?
- İlaç almak için ne kadar beklemek zorundayım?
- Tom picked up his toys.
- Tom oyuncaklarını aldı.
- Pick up the gun.
- Silahı al.
- Tom asked Mary to pick up some toothpaste and some toilet paper at the supermarket.
- Tom, Mary'den süpermarketten diş macunu ve tuvalet kağıdı almasını istedi.
- She picked up a coin.
- Bir bozuk para aldı.
- Where can I pick up some souvenirs?
- Nereden hatıra eşyası alabilirim?
- I have to go pick up Tom from school.
- Tom'u okuldan almaya gitmeliyim.
- I'm here to pick up the book I ordered.
- Sipariş ettiğim kitabı almaya geldim.
- Where do I go after I pick up my baggage?
- Bavulumu aldıktan sonra nereye gidiyorum?
- Tom picked up some food for dinner.
- Tom akşam yemeği için biraz yiyecek aldı.
- He picked up the rifle and aimed it at the target.
- Tüfeği aldı ve hedefe doğrulttu.
- Tom picked up his drink and took a sip.
- Tom içkisini aldı ve bir yudum içti.
- Tom picked up a broom and started sweeping.
- Tom bir süpürge aldı ve süpürmeye başladı.
- He picked up the feather.
- O, tüyü yerden aldı.
- I picked up an abandoned dog.
- Ben terk edilmiş bir köpek aldım.
- Tom picked up a pillow and threw it at Mary.
- Tom bir yastık aldı ve onu Mary'ye fırlattı.
- I came to pick up Tom and drive him home.
- Tom'u almaya ve onu eve götürmeye geldim.
- Pick up the knife.
- Bıçağı al.
- Tom picked up one of his gloves and put it on.
- Tom eldivenlerinden birini aldı ve giydi.
- He picked up the rifle and aimed it at the target.
- O, tüfeği aldı ve hedefe nişan aldı.
- I need to go pick up some supplies.
- Gidip biraz malzeme almam lazım.
- Tom picked up a pillow and threw it at Mary.
- Tom bir yastık aldı ve Mary'ye fırlattı.
- Layla was waiting to pick up her niece.
- Layla yeğenini almayı bekliyordu.
- He picked up the book.
- Kitabı eline aldı.
- Sami picked up the phone and called Layla.
- Sami telefonu aldı ve Layla'yı aradı.
Show More (369)
|
| 2 |
pick up |
toplamak |
v. |
|
- They are left to pick up the pieces, so they need help.
- Parçaları toplamak onlara kalıyor, bu yüzden yardıma ihtiyaçları var.
- By talking with adults and one another, they pick up information.
- Yetişkinlerle ve birbirleriyle konuşarak bilgi toplarlar.
- They started picking up stones.
- Taş toplamaya başladılar.
- He picked up something white on the street.
- O, caddede beyaz bir şey topladı.
- I spend far too much time picking up after you.
- Senin arkanı toplarken çok fazla zaman harcıyorum.
- Don't mess with me again, or you'll pick up your teeth with broken fingers.
- Bir daha bana bulaşma, yoksa kırık parmaklarla dişlerini toplarsın.
- Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Tom kanepenin arkasına düşen bozuk paraları topladı.
- He picked up cans in the street.
- O, caddedeki teneke kutuları topladı.
- Don't mess with me again, or you'll pick up your teeth with broken fingers.
- Bir daha bana bulaşma, yoksa dişlerini yerden kırık parmaklarınla toplarsın.
- Tom picked up some pretty shells on the beach.
- Tom, sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
- She picked up beautiful stones.
- Güzel taşlar toplardı.
- He picked up some pretty shells on the beach.
- Plajda güzel deniz kabukları topladı.
- Tom picked up all the coins on the floor.
- Tom yerdeki bütün bozuk paraları topladı.
- He picked up his toys.
- O, oyuncaklarını topladı.
- She picked up beautiful stones.
- Güzel taşlar topladı.
- They started picking up stones.
- Onlar taş toplamaya başladılar.
- Tom picks up his dog's waste.
- Tom köpeğinin atığını toplar.
- Pick up your clothes.
- Elbiselerini topla.
- He picked up cans in the street.
- Sokaktan teneke kutu topladı.
- Pick up your trash.
- Çöpünü topla.
- Tom picked up his stuff and put it in his briefcase.
- Tom eşyasını topladı ve onu çantasına koydu.
- Tom wanted to help Mary pick up chestnuts.
- Tom Mary'nin kestaneleri toplamasına yardım etmek istedi.
- I need to pick up the laundry.
- Çamaşırları toplamalıyım.
- Tom picked up his toys.
- Tom oyuncaklarını topladı.
- He picked up some pretty shells on the beach.
- Sahilde güzel deniz kabukları topladı.
- Tom picks up his dog's waste.
- Tom köpeğinin dışkısını topluyor.
- Tom picked up his toys and put them in a box.
- Tom oyuncaklarını topladı ve onları bir kutuya koydu.
- She picked up her toys.
- Oyuncaklarını topladı.
- Tom wanted to help Mary pick up chestnuts.
- Tom, Mary'nin kestane toplamasına yardım etmek istedi.
- Tom picked up the coins.
- Tom bozuk paraları topladı.
- Tom picked up some pretty shells on the beach.
- Tom, sahilde güzel deniz kabukları topladı.
- Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.
- He picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Kanepenin arkasına düşen bozuk paraları topladı.
- Tom picked up his toys and put them in a box.
- Tom oyuncaklarını topladı ve bir kutuya koydu.
- I spend far too much time picking up after you.
- Arkanı toplayarak çok fazla zaman harcıyorum.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- Sami picked up the used shell casings.
- Sami kullanılmış mermi kovanlarını topladı.
Show More (34)
|
| 3 |
pick up |
telefonu açmak |
v. |
|
- I pick up the phone, and I hear this very familiar voice.
- Telefonu açtım ve çok tanıdık bir ses duydum.
- Sami was puzzled when Layla didn't pick up the phone.
- Layla telefonu açmayınca Sami şaşırdı.
- Tell them to pick up the phone.
- Onlara telefonu açmalarını söyle.
- Sami didn't pick up the phone.
- Sami telefonu açmadı.
- She picked up the phone.
- Telefonu açtı.
- Tell them to pick up the phone.
- Telefonu açmalarını söyle.
- Tell him to pick up the phone.
- Ona telefonu açmasını söyle.
- Sami picked up the phone.
- Sami telefonu açtı.
- As soon as he sat down, he picked up the telephone.
- Oturur oturmaz telefonu açtı.
- Tell Tom to pick up the phone.
- Tom'a telefonu açmasını söyle.
- Tell her to pick up the phone.
- Ona telefonu açmasını söyle.
- If you had picked up the phone, I would have invited you to Paulo's house.
- Telefonu açmış olsaydın, seni Paulo'nun evine davet ederdim.
- Sami was puzzled when Layla didn't pick up the phone.
- Sami, Leyla telefonu açmadığında şaşırdı.
- Don't pick up that phone.
- O telefonu açma.
- Tom picked up the phone and started talking.
- Tom telefonu açtı ve konuşmaya başladı.
Show More (12)
|
| 4 |
pick up |
hızlanmak |
v. |
|
- Pick up the pace.
- Hızlanın.
- Pick up the pace.
- Hızlan.
- Come on, pick up the pace.
- Hadi, hızlan biraz.
- The bus picked up the speed gradually.
- Otobüs yavaş yavaş hızlandı.
- Let's pick up the pace.
- Hızlanalım.
- The wind is picking up.
- Rüzgar hızlanıyor.
- I think the wind's picking up.
- Sanırım rüzgar hızlanıyor.
Show More (4)
|
| 5 |
pick up |
öğrenmek |
v. |
|
- I just want to pick up one point and be told what the Commission really thinks about it.
- Sadece bir noktaya değinmek ve Komisyon'un bu konuda gerçekten ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.
- Where did you pick up your French?
- Fransızcayı nereden öğrendin?
- I picked up some French.
- Biraz Fransızca öğrendim.
- Where did you pick up your Italian?
- İtalyancayı nereden öğrendin?
Show More (1)
|
| 6 |
pick up |
eşyalarını toplamak |
v. |
|
- Pick up your things and go away.
- Eşyalarını topla ve git.
- Tom picked up his stuff and put it in his briefcase.
- Tom eşyalarını topladı ve çantasına koydu.
- I helped Tom pick up his stuff.
- Tom'un eşyalarını toplamasına yardım ettim.
- Tom helped Mary pick up her stuff.
- Tom, Mary'nin eşyalarını toplamasına yardım etti.
Show More (1)
|
| 7 |
pick up |
toparlanmak |
v. |
|
- There are signs that the economy is picking up.
- Ekonominin toparlanıyor olduğuna dair işaretler vardır.
- The economy is picking up.
- Ekonomi toparlanıyor.
- After a slow summer season, business began to pick up.
- Yavaş geçen yaz sezonunun ardından işler toparlanmaya başladı.
- There are signs that the economy is picking up.
- Ekonominin toparlandığına dair işaretler var.
Show More (1)
|
| 8 |
pick up |
kaldırmak |
v. |
|
- The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.
- Endişeli ev kadını telefonun çaldığını duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.
- Tom carefully picked up the broken glass.
- Tom kırık camı dikkatlice kaldırdı.
- Tom picked up the hat and put it on.
- Tom şapkayı kaldırıp taktı.
Show More (0)
|
| 9 |
pick up |
bulmak |
v. |
|
- She picked up a coin.
- O bir para buldu.
- Detective Dan Anderson picked up another trail.
- Dedektif Dan Anderson başka bir iz buldu.
- Where did you pick up those old coins?
- O eski paraları nerede buldun?
Show More (0)
|
| 10 |
pick up |
kız tavlamak |
v. |
|
- Let's pick up a chick.
- Hadi bir kız tavlayalım.
- All of them are just here to pick up girls.
- Hepsi sadece kız tavlamak için buradalar.
- Tom and John went to the bar last night to pick up some girls.
- Tom ve John dün gece birkaç kız tavlamak için bara gittiler.
Show More (0)
|
| 11 |
pick up |
arabayla almak |
v. |
|
- I'm being picked up.
- Ben arabayla alınacağım.
- If you go to pick up Tom, at what time will you be here, approximately?
- Eğer sen Tom'u arabayla almaya gidersen, yaklaşık olarak saat kaçta burada olacaksın?
Show More (-1)
|
| 12 |
pick up |
edinmek |
v. |
|
- You're picking up some bad habits from us.
- Bizden bazı kötü alışkanlıklar ediniyorsun.
- It's easy to pick up bad habits.
- Kötü alışkanlıklar edinmek kolaydır.
Show More (-1)
|
| 13 |
pick up |
gelişmek |
v. |
|
- The economy is picking up.
- Ekonomi gelişiyor.
- Recently, there have been signs that the economy is picking up steam.
- Son zamanlarda, ekonominin hızla geliştiğine dair sinyaller bulunmaktadır.
Show More (-1)
|
| 14 |
pick up |
düzelmek |
v. |
|
- We'll have to tighten our belts if the economy doesn't pick up soon.
- Ekonomi yakında düzelmezse kemerlerimizi sıkmak zorunda kalacağız.
- I hope the economy picks up soon.
- Umarım ekonomi yakında düzelir.
Show More (-1)
|
| 15 |
pick up |
toparlamak |
v. |
|
- I helped Tom pick up his stuff.
- Tom'un eşyalarını toparlamasına yardım ettim.
- Where do I go after I pick up my baggage?
- Bagajımı toparladıktan sonra nereye gideceğim?
Show More (-1)
|
| 16 |
pick up |
kapmak (yer) |
v. |
|
- She picked up conjunctivitis at the swimming pool.
- Yüzme havuzunda konjonktivit kapmış.
- Where did you pick up your Italian?
- İtalyancayı nereden kaptın?
Show More (-1)
|
| 17 |
pick up |
seçmek |
v. |
|
- You'll find a kid in it I picked up.
- İçinde benim seçtiğim bir çocuk bulacaksın.
Show More (-2)
|
| 18 |
pick up |
tespit etmek |
v. |
|
- The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
- Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler tespit etti.
Show More (-2)
|
| 19 |
pick up |
geliştirmek |
v. |
|
- Where did you pick up your French?
- Fransızcanı nerede geliştirdin?
Show More (-2)
|
| 20 |
pick up |
hızını artırmak |
v. |
|
- It took you a while to pick up speed, but now you're really hitting your stride.
- Hızını artırman biraz zaman aldı, ama şu an tutabilene aşk olsun.
Show More (-2)
|
| 21 |
pick up |
algılamak |
v. |
|
- The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
- Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler algıladı.
Show More (-2)
|
| 22 |
pick up |
ilerlemek |
v. |
|
- After a slow summer season, business began to pick up.
- Yavaş bir yaz sezonundan sonra iş ilerlemeye başladı.
Show More (-2)
|
| 23 |
pick up |
arabasına almak |
v. |
|
- Most people won't pick up hitchhikers.
- Çoğu insan otostopçuları arabasına almaz.
Show More (-2)
|
