kırılmış - Turkish English Dictionary

kırılmış

Meanings of "kırılmış" in English Turkish Dictionary : 16 result(s)

Turkish English
Common Usage
kırılmış broken adj.
How can you mend a broken heart?
Kırılmış bir kalbi nasıl tamir edebilirsin?

More Sentences
General
kırılmış shattered adj.
There was shattered glass everywhere.
Her yerde cam kırıkları vardı.

More Sentences
kırılmış busted adj.
Your right taillight is busted.
Sağ stop lamban kırılmış.

More Sentences
kırılmış offended adj.
I hope Tom wasn't offended.
Umarım Tom kırılmamıştır.

More Sentences
Trade/Economic
kırılmış broken adj.
With the window broken, we could not keep the room warm.
Kırılmış pencere nedeniyle odayı sıcak tutamadık.

More Sentences
General
kırılmış refracted adj.
kırılmış miffed adj.
kırılmış folded adj.
kırılmış aggrieved adj.
kırılmış cut adj.
kırılmış doddered adj.
Technical
kırılmış crushed adj.
kırılmış fractured adj.
Optics
kırılmış refracting adj.
Math
kırılmış fractal adj.
Slang
kırılmış beat all to hell adj.

Meanings of "kırılmış" with other terms in English Turkish Dictionary : 94 result(s)

Turkish English
General
cesareti kırılmış discouraged adj.
I didn't get discouraged.
Cesaretim kırılmadı.

More Sentences
cesareti kırılmış discouraged adj.
Tom said he thought Mary looked discouraged.
Tom, Mary'nin cesaretinin kırılmış göründüğünü düşündüğünü söyledi.

More Sentences
kırılmış parça fragment n.
kırılmış ufak bir parça fraction n.
kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta adam and eve on a raft n.
küçük parçalar halinde kırılmış buz ice chips n.
uçları kırılmış saç hair with split ends n.
irice kırılmış kuru tütün yaprakları canaster n.
kabuğu kırılmış ama parçalanmamış onbacaklı hayvan buster n.
(mekanizma yüzeyinin bir bölümünü) normalde gizli olan detayları ortaya çıkarmak için kırılmış gibi çizmek veya boyamak break out v.
şevki kırılmış demotivated adj.
cesareti kırılmış unnerved adj.
cesareti kırılmış downhearted adj.
cesareti kırılmış disheartened adj.
ümidi kırılmış disappointed adj.
cesaretini kırılmış unnerved adj.
cesareti kırılmış down in the mouth adj.
mührü kırılmış unsealed adj.
kırılmış (kimse) resentful adj.
gururu kırılmış chagrin [obsolete] adj.
hevesi kırılmış chapfallen adj.
cesaretini kırılmış unnerved adj.
hevesi kırılmış unnerved adj.
özgüveni kırılmış unnerved adj.
mücadele gücü kırılmış unnerved adj.
gerilim nedeniyle kırılmış burst adj.
gerilim nedeniyle kırılmış bursted adj.
cesareti kırılmış dejected adj.
hevesi kırılmış dejected adj.
cesareti kırılmış demoralized [us] adj.
cesareti kırılmış demoralized [us] adj.
hevesi kırılmış demoralized [us] adj.
cesareti kırılmış demoralised [uk] adj.
cesareti kırılmış demoralised [uk] adj.
hevesi kırılmış demoralised [uk] adj.
tümüyle cesareti kırılmış dismayed adj.
hevesi kırılmış down adj.
cesareti kırılmış down adj.
cesareti kırılmış droopy adj.
üstü kırılmış rompu adj.
cesareti kırılmış shook-up adj.
cesareti kırılmış shotten [dialect] adj.
gururu kırılmış olarak abasedly adv.
kırılmış olarak crushedly adv.
cesareti kırılmış bir şekilde abatedly adv.
cesareti kırılmış bir şekilde disheartenedly adv.
cesareti kırılmış bir şekilde unnervedly adv.
cesareti kırılmış bir vaziyette downheartedly adv.
cesareti kırılmış bir halde dejectedly adv.
hevesi kırılmış bir şekilde dejectedly adv.
Colloquial
ağzı burnu dağılmış/kırılmış bruised and battered adj.
cesareti kırılmış bummed out adj.
cesareti kırılmış bummed adj.
hevesi kırılmış bummed adj.
hevesi/umudu kırılmış bummed (out) adj.
(birine/bir şeye) kırılmış disappointed at (someone or something) adj.
(birine/bir şeye) kırılmış disappointed in (someone or something) adj.
cesareti kırılmış phased adj.
cesareti kırılmış down in the mouth expr.
Idioms
cesareti kırılmış gözükmek look blue v.
gururu kırılmış hissetmek feel small v.
çok kırılmış stung to the quick adj.
kalbi kırılmış stung to the quick adj.
Speaking
bir kaburgası kırılmış he has a broken rib expr.
Technical
ezilmiş ve kırılmış yüzeylerin yüzdesi percentage of crushed and broken surfaces n.
kırılmış kok broken coke n.
kırma taş kırılmış taş broken stone n.
kırılmış kömür crushed coal n.
kırılmış malzeme crusher-run material n.
fay kuşağı içinde ve boyunca bulunan kırılmış ve ezilmiş cevher drag n.
kenarı kırılmış smoothed edge adj.
Telecom
kırılmış ışın refracted ray n.
Electric
ortasından kırılmış tel open n.
Automotive
arabanın camı kırılmış the windscreen is broken expr.
arabanın camı kırılmış the windshield is broken expr.
Mining
kırılmış maden shorts n.
kırılmış cevher shorts n.
Medical
(zaten kırılmış kemik) tekrar kırılmak refracture v.
kırılmış bir kemiğin bir ucu diğerinin üzerine koymak override v.
kırılmış bir kemiğin bir ucunu diğerinin üzerine koymak override v.
Dentistry
kırılmış veya çürümüş dişten kalan kısmın üstüne oturtulan yapay diş cap n.
Optics
yatay çizgiler arasında genellikle kırılmış olarak bulunan bir ışık çizgisi interline n.
Gastronomy
kırılmış buğday cracked wheat n.
Physics
galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılmış ve bozulmuş gibi görünmesi gravitational lens n.
Environment
kırılmış dalga refracted wave n.
Geology
yerinde kırılmış (kaya, breş) autoclastic adj.
Bookbindery
kitap yapraklarının kırılmış katlarını yeniden ciltlemek için dikişten önce kullanılan destekleyici kağıt guard n.
Archaic
kırılmış şey broke n.
cesareti kırılmış amate adj.
Slang
gülmekten kırılmış fractured adj.
British Slang
ümidi kırılmış gutted adj.
Star Wars
kırılmış vadi broken valley n.
kırılmış kanat (konum) broken wing (location) n.
kırılmış blaster busted blaster n.