istikrarlı

Meanings of "istikrarlı" in English Turkish Dictionary : 20 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	istikrarlı	steady adj.
The need for steady, long-term progress must not distract us from the huge and immediate humanitarian challenge. İstikrarlı ve uzun vadeli ilerleme ihtiyacı, dikkatimizi büyük ve acil insani sorunlardan uzaklaştırmamalıdır. More Sentences
2	Common Usage	istikrarlı	consistent adj.
She is my most consistent student; she always gets an A in tests. O benim en istikrarlı öğrencimdir; sınavlardan her zaman A alır. More Sentences
3	Common Usage	istikrarlı	stable adj.
The euro requires clear and stable rules. Avro için net ve istikrarlı kurallar gerekiyor. More Sentences
General
4	General	istikrarlı	stabilized adj.
She's stabilized for the time being. O şimdilik istikrarlı. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	istikrarlı	steady adj.
We know it is a slow, but steady process. Bunun yavaş ama istikrarlı bir süreç olduğunu biliyoruz. More Sentences
6	Trade/Economic	istikrarlı	stable adj.
Hopefully, very soon, we will be able to return to a more stable market. Umarım çok yakında daha istikrarlı bir piyasaya dönebileceğiz. More Sentences
Technical
7	Technical	istikrarlı	stable adj.
Europe is one of the world's most prosperous, democratic and stable continents. Avrupa dünyanın en müreffeh, demokratik ve istikrarlı kıtalarından biridir. More Sentences
Sport
8	Sport	istikrarlı	stable adj.
These stocks are in fact stable; we do not have a problem there. Bu rezervler aslında istikrarlı; orada bir sorunumuz yok. More Sentences
General
9	General	istikrarlı	strong adj.
10	General	istikrarlı	self consistent adj.
11	General	istikrarlı	stabilised adj.
12	General	istikrarlı	unfluctuating adj.
13	General	istikrarlı	unremittent adj.
14	General	istikrarlı	competible [obsolete] adj.
15	General	istikrarlı	self-consistent adj.
16	General	istikrarlı	self-pitying adj.
17	General	istikrarlı	self-poised adj.
Colloquial
18	Colloquial	istikrarlı	put together adj.
Idioms
19	Idioms	istikrarlı	(as) steady as a rock adj.
20	Idioms	istikrarlı	with both oars in the water expr.

Meanings of "istikrarlı" with other terms in English Turkish Dictionary : 83 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	istikrarlı bir şekilde	steadily adv.
The number of transnational corporate mergers has risen steadily in recent years. Ulusötesi şirket birleşmelerinin sayısı son yıllarda istikrarlı bir şekilde artmıştır. More Sentences
Trade/Economic
2	Trade/Economic	istikrarlı hale getirmek	stabilise v.
The sheepmeat sector today needs to be stabilised and supported, otherwise it will disappear from many regions. Koyun eti sektörü bugün istikrarlı hale getirilmeli ve desteklenmelidir aksi takdirde birçok bölgeden yok olacaktır. More Sentences
Politics
3	Politics	istikrarlı demokrasi	stable democracy n.
In this case, we are not talking about technical problems, which may occur, even in the most stable democracies. Bu durumda en istikrarlı demokrasilerde bile ortaya çıkabilecek teknik sorunlardan bahsetmiyoruz. More Sentences
General
4	General	istikrarlı unsur	through line n.
5	General	istikrarlı unsur	throughline n.
6	General	istikrarlı unsur	through-line n.
7	General	bir süre istikrarlı sürme ama kalıcı olmama	semipermanence n.
8	General	istikrarlı veya çok çalışan kimse	wheel horse [us/canada] n.
9	General	istikrarlı düşmanca tutum	dead set n.
10	General	genellikle hayal gücünden yoksun olan, istikrarlı ve çalışkan işçi	plugger n.
11	General	istikrarlı artış	secular growth n.
12	General	istikrarlı sonuç sağlamak	provide consistent result v.
13	General	istikrarlı kalmak	remain steady v.
14	General	istikrarlı olmak	adhere [obsolete] v.
15	General	istikrarlı ve ritmik ilerlemesini sağlamak	march v.
16	General	istikrarlı bir şekilde ilerlemek	whig [scotland] v.
17	General	istikrarlı bir şekilde ilerlemek	bore v.
18	General	istikrarlı ve ağır adımlarla yürümek	mog v.
19	General	istikrarlı bir şekilde ağır ağır ilerlemek	mog v.
20	General	kendini istikrarlı bir şekilde bir işe vermek	hit v.
21	General	yavaş ancak istikrarlı bir şekilde ilerlemek	ooze v.
22	General	istikrarlı olmak	consist v.
23	General	istikrarlı ve ilerleyen bir oranda artış yaratmak	pyramid v.
24	General	istikrarlı olmayan	unsteady adj.
25	General	istikrarlı (piyasa)	strong adj.
26	General	yavaş ve istikrarlı	measured adj.
27	General	istikrarlı bir şekilde	stably adv.
28	General	istikrarlı bir şekilde	consistently adv.
29	General	istikrarlı bir şekilde	unremittently adv.
30	General	yavaşça ama istikrarlı bir şekilde	slowly but surely adv.
31	General	istikrarlı şekilde	of a piece adv.
Phrasals
32	Phrasals	istikrarlı/sabit romantik bir ilişki içerisinde olmak	go out v.
33	Phrasals	istikrarlı hale getirmek	snub up v.
34	Phrasals	istikrarlı ilerlemek/gitmek	potter along v.
35	Phrasals	istikrarlı ilerlemek/gitmek	putter along v.
36	Phrasals	istikrarlı bir şekilde ilerlemek	chug along v.
Phrases
37	Phrases	istikrarlı ve dikkatli	steady as she goes expr.
Proverb
38	Proverb	yavaş ama istikrarlı olan yarışı kazanır	slow and steady wins the race
39	Proverb	yavaş ve istikrarlı olan daima kazanır	slow and steady always wins the race
Colloquial
40	Colloquial	istikrarlı bir şekilde devam etmek/ilerlemek	be cracking on v.
41	Colloquial	hızlı ve istikrarlı devam etmek/ilerlemek	be cracking on v.
Idioms
42	Idioms	görüşlerinde/inançlarında/ilkelerinde kararlı/istikrarlı olmak	stick by (one's) guns v.
43	Idioms	hayatta daha istikrarlı olmak	have one's act together v.
44	Idioms	istikrarlı olmak	be (as) solid as a rock v.
45	Idioms	istikrarlı hale getirmek	steady the ship v.
Trade/Economic
46	Trade/Economic	gelirin i̇stikrarlı hale getirilmesi	income smoothing n.
47	Trade/Economic	istikrarlı fakat ayarlanabilir döviz kuru	stable but adjustable exchange rate n.
48	Trade/Economic	istikrarlı pazar	stable market n.
49	Trade/Economic	istikrarlı hükümet	government stability n.
50	Trade/Economic	istikrarlı kalan fiyatlar	steady prices n.
51	Trade/Economic	istikrarlı para	stable money n.
52	Trade/Economic	istikrarlı fiyatlar	steady prices n.
53	Trade/Economic	istikrarlı büyüme	steady growth n.
54	Trade/Economic	istikrarlı döviz piyasası	stable foreign exchange market n.
55	Trade/Economic	istikrarlı piyasa	stable market n.
56	Trade/Economic	istikrarlı kurlar	steady exchange rates n.
57	Trade/Economic	istikrarlı fonlama oranı	stable funding rate n.
58	Trade/Economic	istikrarlı denge	stable equilibrium n.
59	Trade/Economic	karın i̇stikrarlı hale getirilmesi	income smoothing n.
60	Trade/Economic	istikrarlı veya çok çalışan kimse	wheelhorse [us/canada] n.
61	Trade/Economic	hızlı büyümeden daha istikrarlı ekonomik faaliyet düzeyine kademeli geçiş süreci	soft landing n.
62	Trade/Economic	istikrarlı gitmek	steady v.
63	Trade/Economic	istikrarlı hale getirmek	stabilize v.
64	Trade/Economic	minimum riskle orta düzeyde istikrarlı büyüme sağlayan (hisse, menkul kıymet)	protective adj.
Politics
65	Politics	istikrarlı barış	stable peace n.
66	Politics	istikrarlı kriz	stable crisis n.
67	Politics	yükselen piyasalarda istikrarlı sermaye akımları ve adil borç yeniden yapılanma prensipleri	principles for stable capital flows and fair debt restructuring in emerging markets n.
Technical
68	Technical	yarı istikrarlı	quasi-steady adj.
Medical
69	Medical	tıbbi olarak istikrarlı	medically stable adj.
Psychology
70	Psychology	çift istikrarlı algısal olaylar	bi-stable perceptual events n.
71	Psychology	evrimsel açıdan istikrarlı stratejiler	evolutionary stable strategies n.
72	Psychology	istikrarlı yüklem	stable attribution n.
73	Psychology	çeşitli etkenlere göre gruplar arasında nispeten istikrarlı bir düzen kurma eğilimi	homeostasis n.
74	Psychology	tıbben istikrarlı	medically stable adj.
Agriculture
75	Agriculture	(rençper ve ekibin) istikrarlı çalışma dönemi	yoke [dialect] [uk] n.
76	Agriculture	(rençper ve ekibin) istikrarlı çalışma dönemi	yoking [dialect] [uk] n.
Social Sciences
77	Social Sciences	yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması	hedonic treadmill n.
78	Social Sciences	yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması	hedonic adaptation n.
Environment
79	Environment	(insanlar veya ehli hayvanlarca rahatsız edilmesi nedeniyle) belirli bir alandaki normal klimaksın yerini alan istikrarlı topluluk	disclimax n.
Military
80	Military	istikrarlı cephe	stabilized front n.
81	Military	istikrarlı alaşım	stab alloy n.
Sport
82	Sport	istikrarlı performans sergileyen sporcu	horse n.
Slang
83	Slang	hayatını istikrarlı hale getirmek	get (one's) shit together v.