driving - Turkish English Dictionary

driving

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "driving" in Turkish English Dictionary : 32 result(s)

English Turkish
General
driving n. sürme
There has to be recognition that there is a world of difference between motorway and urban driving.
Otoyol ve şehir içi sürüş arasında dünya kadar fark olduğu kabul edilmelidir.

More Sentences
driving n. sürücü
He managed to pass his driving test even though he was a poor driver.
Yetersiz bir sürücü olmasına rağmen sürücü sınavını geçebildi.

More Sentences
driving n. sürücülük
The vote on this directive tomorrow will give a significant impetus to driving as a profession.
Bu direktifin yarın oylanması, bir meslek olarak sürücülüğe önemli bir ivme kazandıracaktır.

More Sentences
driving n. sürüş
They would be insulted by a requirement to constantly improve their driving.
Sürüşlerini sürekli olarak geliştirme zorunluluğu onları aşağılayacaktır.

More Sentences
driving n. ilerletme
The pretext for driving forward this liberalisation, furthermore, is delays in flights.
Bu serbestleşmeyi ilerletmenin bahanesi de uçuşlardaki gecikmelerdir.

More Sentences
driving adj. itici
This programme constitutes a driving force for development on the European scale.
Bu program, Avrupa ölçeğinde kalkınma için itici bir güç oluşturmaktadır.

More Sentences
Automotive
driving n. sürme
This should prevent a proliferation of driving bans from being imposed.
Böylece sürüş yasaklarının çoğalması engellenmiş olacaktır.

More Sentences
General
driving n. sevk
driving n. çalıştırma
driving n. işletme
driving adj. enerjik
driving adj. canlı
driving adj. dinamik
driving adj. hareket ettirici
driving adj. şiddetli
driving adj. çeviren
driving adj. sert
driving adj. işleten
driving adj. hareket ettiren
driving adj. çalıştıran
driving adj. süren
driving adj. yoğun
driving adj. heyecanlı ve merak uyandıran
driving adj. sürükleyici
driving adj. astlarını aşırı çalıştıran
Technical
driving n. ilerleme
driving n. pinyon dişli
Automotive
driving n. tahrik sağlama
Marine
driving n. çakma
Meteorology
driving adj. şiddetli (rüzgar, yağmur)
driving adj. sert ve kuvvetli (rüzgar, yağmur)
Sport
driving n. golf topuna oyuna başlama yerindeki yuvasındayken vurma

Meanings of "driving" with other terms in English Turkish Dictionary : 403 result(s)

English Turkish
Common Usage
driving licence n. ehliyet
Anyone who drives when drunk loses his driving licence immediately.
Sarhoşken araç kullanan herkes ehliyetini derhal kaybeder.

More Sentences
General
driving licence n. ehliyet
As far as staff are concerned, I think that a European driving licence for train drivers is important.
Personel ile ilgili olarak, tren sürücüleri için Avrupa ehliyetinin önemli olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
driving licence n. sürücü belgesi
Someone stole my driving licence.
Birisi benim sürücü belgemi çaldı.

More Sentences
driving force n. itici güç
The European Union is the main driving force in this direction and the report is right behind it.
Avrupa Birliği bu yöndeki ana itici güçtür ve rapor da onun hemen arkasından gelmektedir.

More Sentences
drunk driving n. alkollü araç kullanma
Have you ever been arrested for drunk driving?
Hiç alkollü araç kullanmaktan tutuklandınız mı?

More Sentences
reckless driving n. dikkatsiz araç kullanma
Tom pleaded not guilty to charges of drunken driving and reckless driving.
Tom alkollü araç kullanma ve dikkatsiz araç kullanma suçlamalarını kabul etmemiştir.

More Sentences
careless driving n. dikkatsiz araç kullanma
The accident was due to his careless driving.
Kaza dikkatsiz araç kullanmasından kaynaklanmıştır.

More Sentences
driving test n. direksiyon sınavı
Why do you think he wasn't able to pass his driving test?
Sence direksiyon sınavını niye geçemedi?

More Sentences
driving school n. sürücü kursu
I go to a driving school.
Sürücü kursuna gidiyorum.

More Sentences
driving car n. araba kullanma
Tom isn't used to driving a left-hand drive car.
Tom soldan direksiyonlu bir araba kullanmaya alışık değildir.

More Sentences
driving instructor n. sürücü eğitmeni
Tom is a driving instructor.
Tom bir sürücü eğitmeni.

More Sentences
Idioms
driving force n. itici güç
The European Parliament and the Commission have consistently been strong driving forces in the process of enlargement.
Avrupa Parlamentosu ve Komisyon, genişleme sürecinde sürekli olarak güçlü itici güçler olmuştur.

More Sentences
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki itici güç
Local businesses and small businesses are the driving force behind our economy.
Yerel işletmeler ve küçük işletmeler ekonomimizin arkasındaki itici güçtür.

More Sentences
Law
drunk driving n. alkollü araç kullanma
Drunk driving is a serious problem.
Alkollü araç kullanmak ciddi bir sorundur.

More Sentences
driving licence n. sürücü belgesi
She doesn't have a driving licence.
O kadının sürücü belgesi yok.

More Sentences
drink-driving [uk] n. alkollü araç kullanma
The Commission believes it to be very important to mention drink-driving specifically.
Komisyon, özellikle alkollü araç kullanma konusuna değinmenin çok önemli olduğuna inanmaktadır.

More Sentences
Automotive
driving license n. ehliyet
If I don't fail, then I can get my driving license this year.
Eğer başarısız olmazsam, bu yıl ehliyetimi alabilirim.

More Sentences
driving licence n. sürücü belgesi
Excuse me, could you please show me your driving licence?
Affedersiniz, bana sürücü belgenizi gösterebilir misiniz?

More Sentences
driving instructor n. sürücü eğitmeni
My driving instructor says that I need to be more patient.
Sürücü eğitmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

More Sentences
driving conditions n. sürüş koşulları
Mileage varies with driving conditions.
Kilometre sürüş koşullarına göre değişir.

More Sentences
self-driving car n. sürücüsüz araba
The self-driving car crashed into a wall.
Sürücüsüz araba bir duvara çarptı.

More Sentences
Psychology
careless driving n. dikkatsiz araba kullanma
She was punished for careless driving.
Dikkatsiz araba kullandığı için cezalandırıldı.

More Sentences
Common Usage
driving (someone) crazy n. delirtme
General
driving spring n. zemberek
automobile driving n. otomobil kullanma
electric driving n. elektrikle tahrik
automobile driving n. otomobil sürme
driving fast n. sürek
driving licence n. şoför ehliyeti
drunk driving n. içkili araba sürme
driving rain n. şiddetli yağmur
electric driving n. elektrik şiddeti
driving axle n. işletme mili
unlicensed driving n. ehliyetsiz araç kullanma
driving in n. kakma
driving mirror n. şoför aynası
lorry driving n. kamyonculuk
driving power n. muharrik kuvvet
driving course n. sürücü kursu
driving techniques n. sürüş teknikleri
driving factor n. itici faktör
driving test n. sürücü belgesi sınavı
driving power n. itici güç
drunk driving n. sarhoş araç kullanma
reckless driving n. dikkatsiz taşıt kullanma
reckless driving n. dikkatsiz araç sürme
careless driving n. dikkatsiz araç sürme
careless driving n. dikkatsiz taşıt kullanma
careless driving n. dikkatsiz taşıt sürme
reckless driving n. dikkatsiz taşıt sürme
driving pleasure n. sürüş keyfi
driving lesson n. direksiyon dersi
driving lessons n. direksiyon dersleri
drug driving n. uyuşturucu maddenin etkisinde araç kullanma
defensive driving n. yaşamları tehlikeye atmadan zamandan ve paradan tasarruf edecek şekilde araç kullanma
driving school n. sürücü okulu
advanced driving n. ileri sürücülük
remedial driving course n. iyileştirici/düzeltici/geliştirici sürücü kursu
driving school manager n. sürücü kursu müdürü
defensive driving n. aracın diğer sürücülerin hatalarına karşı tedbirli kullanılması
driving teacher n. direksiyon hocası
madd (mothers against drunk driving) n. alkollüyken araç kullanmaya karşı annelerin oluşturduğu bir örgüt
driving (someone) crazy n. delirtme
driving iron n. ağaç dikme gibi faaliyetlerde deliklere sokulan sivri uçlu çelik çubuk
drink driving [uk] n. alkollü araç kullanma
drink driving [uk] n. içkili araç kullanma
be driving on a suspended driving licence v. ehliyetine geçici olarak el konulmuş olmasına rağmen araç kullanmak
take out a driving licence v. sürücü ehliyeti almak
be banned from driving v. trafikten menedilmek
have a driving license v. ehliyeti olmak
have a driving licence v. ehliyeti olmak
have a driving license v. sürücü belgesi olmak
have a driving licence v. sürücü belgesi olmak
talk on a cell phone while driving v. araba kullanırken telefonla konuşmak
be charged with drunk driving v. alkollü halde trafiğe çıkmakla suçlanmak
be charged with drunk driving v. alkollü araç kullanmakla suçlanmak
text while driving v. araç kullanırken sms atmak
text while driving v. araç kullanırken mesajlaşmak
hard-driving adj. aşırı hırslı
hard-driving adj. ihtiraslı
hard-driving adj. tutkulu
hard-driving adj. istekli
hard-driving adj. hevesli
on suspicion of driving while intoxicated and on causing an accident adv. alkollü araç kullanma ve kazaya neden olma şüphesiyle
Phrasals
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (bir şeyi) körükleyen/teşvik eden etken olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (bir şeyi) yapmaya sevk/teşvik etmek
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birini/bir şeyi) harekete geçiren/teşvik eden etken/güç olmak
serve as the driving force v. (birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak
serve as the driving force v. (bir şeyi) körükleyen/teşvik eden etken olmak
serve as the driving force v. (bir şeyi) yapmaya sevk/teşvik etmek
serve as the driving force v. (birini/bir şeyi) harekete geçiren/teşvik eden etken/güç olmak
Colloquial
dwai (driving while ability impaired) expr. alkollü/uyuşturucu etkisinde araç kullanma
what is (one) driving at? expr. ne demek istiyor?
what is (one) driving at? expr. ne demeye çalışıyor?
what is (one) driving at? expr. nereye varmaya çalışıyor?
what is (one) driving at? expr. ne kastediyor?
Idioms
the driving force behind n. ardındaki itici güç
the driving force behind n. arkasındaki itici güç
driving force n. cesaret veren kişi
driving force n. destekçi
driving force n. olayın arkasındaki insan
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) itici güç
the driving force (behind something) n. (bir şeyin ardındaki) körükleyici/teşvik edici etken
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) neden/sebep
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) kışkırtıcı güç/unsur
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) motive edici güç
driving force behind (something) n. (bir şeyin) ardındaki körükleyici/teşvik edici etken
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki neden/sebep
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki kışkırtıcı güç/unsur
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki motive edici güç
what (one) is driving at n. (birinin) demek istediği şey
what (one) is driving at n. (birinin) ne demek istediği
serve as the driving force (behind someone or something) v. arkasındaki neden/sebep/itici güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. arkasında olup cesaret/güç vermek
be the driving force behind someone v. birinin arkasındaki itici güç olmak
become the driving force behind someone v. birinin arkasındaki itici güç olmak
be in the driving seat (brit) v. kontrolü eline almak
be in the driving seat v. kontrolü elinde tutmak
be in the driving seat v. kontrol altında olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birinin/bir şeyin arkasında) kışkırtıcı güç/unsur olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birinin/bir şeyin arkasında) motive eden/motivasyon veren güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birinin/bir şeyin arkasında) yüreklendirici güç/unsur olmak
serve as the driving force v. kışkırtıcı güç/unsur olmak
serve as the driving force v. motivasyon veren/motive eden güç olmak
serve as the driving force v. yüreklendirici güç/unsur olmak
in the driving seat [uk] expr. direksiyonda
in the driving seat [uk] expr. kontrolü eline almış
in the driving seat [uk] expr. kontrolü altında
in the driving seat [uk] expr. güçlü durumda
Speaking
I spilled coffee on myself while I was driving expr. araba sürerken üzerime kahve döktüm
you are driving me nuts expr. beni çıldırtıyorsun
you are driving me nuts expr. beni delirtiyorsun
you are driving me crazy expr. beni çıldırtıyorsun
you are driving me crazy expr. beni delirtiyorsun
it is driving me mad expr. bu beni delirtiyor
this business is sending/driving me up the wall! expr. bu iş beni çılgına çeviriyor!
it is driving me mad expr. bu beni deli ediyor
what he/she is driving at expr. demek istediği şey
do you have a driving licence? expr. ehliyetin var mı?
I have a driving license expr. ehliyetim var
I don't have a driving license expr. ehliyetim yok
do you have a driving license? expr. ehliyetin var mı?
I don't have a driving licence expr. ehliyetim yok
I have a driving licence expr. ehliyetim var
what are you driving at? expr. ne demek istiyorsun?
what are you driving at? expr. nereye varmaya çalışıyorsun?
I don't have a driving licence expr. sürücü belgem yok
I have a driving licence expr. sürücü belgem var
I don't have a driving license expr. sürücü belgem yok
I have a driving license expr. sürücü belgem var
do not use this function while driving expr. sürüş esnasında bu fonksiyonu kullanmayınız
Law
drinking and driving n. alkollü araç kullanma
driving under the influence of alcohol n. alkollü araç kullanma
drug-impaired driving n. uyuşturucu etkisi altında araç kullanma
cause death by dangerous driving v. bilinçli taksirle trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet vermek
Politics
committee on the driving licences n. sürücü belgeleri komitesi
Institutes
european computer driving licence n. avrupa bilgisayar kullanım lisansı
Tourism
driving hours n. günlük araç kullanma süresi
international driving permit (idp) n. uluslararası sürücü belgesi
international driving license n. uluslararası sürücü belgesi
Technical
weight on the driving axle n. aksa gelen yük değeri
maximum driving speed n. azami sürüş sürati
driving axle n. çeker dingil aksı
driving shaft n. çevirici mil
driving sprocket n. cer dişlisi
driving test n. çakma testi
driving flange n. çevirici flanş
driving and driven machines n. çeviren ve çevrilen makineler
driving wheel n. çalıştırma dişlisi
driving mechanism n. çalıştırma mekanizması
pile driving formula n. çakma kazık formülü
driving pinion n. döndüren dişli
safe driving distance n. fren mesafesi
driving point impedance n. giriş ernpedansı
driving axle n. hareketli aks
pile driving air hammer n. havalı çekiç
hydraulic driving system n. hidrolik çalıştırma dizgesi
driving gear n. işletme dişlisi
driving mechanism n. işletme mekanizması
driving gear n. işletme düzeneği
driving rollers n. itici roleler
driving force n. itme kuvveti
driving spring n. işletme yayı
driving power n. itme gücü
driving mechanism n. işletme düzeneği
driving pulley n. işletme kasnağı
driving resistance n. ilerleme rezistansı
driving wheel n. işletme tekerleği
emergency driving when n. imdat sürüşü
driving motor n. itici motor
driving drum n. işletme kasnağı
driving cap n. kazık başlığı
pile driving resistance n. kazık çakma mukavemeti
driving head n. kazık başlığı
water jetting at pile driving n. kazık çakmada su püskürtmesi
water-jet method of pile-driving n. kazık çakmada su jeti yöntemi
pile-driving equipment n. kazık çakma ekipmanı
pile driving n. kazık çakma
compacting by pile driving n. kazık çakma suretiyle sıkıştırma
pile-driving n. kazık çakma
energy of pile driving n. kazık çakma enerjisi
pile driving test n. kazık çakma testi
compacting by pile driving n. kazık çakarak sıkıştırma
driving axle n. kumanda mili
driving mode selector n. kumanda kolu
driving in mechanical gear n. mekanik dişli hareketi
driving axle n. motris mil
driving wheel n. motris tekerleği
driving on slope n. meyil çıkma kapasitesi
driving license n. oto ehliyeti
driving on slope n. rampa
driving band n. sevk çemberi
driving fit n. sıkı geçme
driving signal n. sürücü sinyal
driving wheel n. sürme çarkı
driving instructions n. sürüş talimatları
underwater driving hammer n. sualtı şahmerdanı
driving motor n. sürücü motor
driving computer n. sürüş bilgisayarı
test driving n. sürüş deneyi
driving programs n. sürüş programı
driving potential n. sürücü gerilim
driving gear n. tahrik düzeni
driving axle n. tahrik dingili
driving pulley n. tahrik kasnağı
driving chain n. transmisyon zinciri
driving device n. tahrik aygıtı
non-driving axle n. tahriksiz dingil
driving torque n. tahrik torku
driving torque n. tahrik momenti
tunnel driving n. tünel açma
driving motor n. tahrik motoru
driving wheel n. tahrik tekerleği
driving belt n. tahrik kayışı
driving engine n. tahrik motoru
driving chain n. tahrik zinciri
driving drum n. tahrik kasnağı
driving front axle n. tahrikli ön dingil
driving drum n. tahrik tamburu
driving link n. tahrik zinciri halkası
driving power n. tahrik gücü
driving gear n. tahrik mekanizması
driving shaft n. tahrik mili
crane driving manual n. vinç kullanma el kitabı
pile driving by vibration n. vibrasyonlu kazık çakma
performance driving n. üstün özellik sürüşü
fan driving pulley n. vantilatör tahrik kasnağı
vibratory pile driving n. vibrasyonlu şahmerdanla çakma
driving mode selector n. vites kolu
driving mode selector n. vites kumanda kolu
floating pile-driving plant n. yüzer kazık çakma tesisi
driving spring n. zemberek
Telecom
war driving n. hat arama
war driving n. saha taraması
Electric
electric driving n. elektrikle tahrik
driving point impedance n. giriş empedansı
driving potential n. sürücü gerilim
Mechanic
driving power n. çalıştırma gücü
driving power n. tahrik gücü
chain driving n. zincirle çalıştırma
Textile
driving shaft n. tahrik mili
Construction
determination of the resistance of external wall systems to driving rain under pulsating air pressure n. hava basıncı altında şiddetli yağmura bütün dış duvar sistemlerinin dayanımının belirlenmesi
driving force n. itici kuvvet
tunnel driving n. tünel açma
Automotive
adaptive driving beam (adb) n. adaptif uzun far
motor vehicle headlamps emitting an asymmetrical passing beam or driving beam or both n. asimetrik kısa huzme veya uzun hüzme veya ikisini birden yayan motorlu taşıt farları
active green driving n. aktif yeşil sürüş
al fresco driving n. al fresko tarzı sürüş
direction in which vehicle is driving n. aracın sürüldüğü yön
driving speed n. araç hızı
driving axle n. çeker tekerlek dingili
clutch driving disc n. debriyaj tahrik diski
defensive driving n. defansif sürüş
driving mirror n. dikiz aynası
driving wheel n. direksiyon simidi
worldwide harmonized light duty vehicle test cycle/real driving emissions n. dünya çapında uyumlaştırılmış hafif araç test prosedürü/gerçek sürüş emisyonları
driving mirror n. dikiz aynası
ece-15 driving cycle n. ece-15 sürüş çevrimi
economical driving n. ekonomik sürüş
eco-driving n. ekonomik sürüş
eco-driving n. eko-sürüş
eco-driving n. enerji verimli sürüş
safe driving n. güvenli sürüş
driving mirror n. geri aynası
driving gear n. hareket dişlisi
advanced driving n. ileri sürüş
interactive dynamic driving system n. interaktif dinamik sürüş düzeni
extra urban driving cycle n. kent dışı sürüş çevrimi
urban dynamometer driving schedule n. kent içi dinamometre sürüş programı
urban driving cycle n. kent içi sürüş çevrimi
normal driving n. normal sürüş
normal driving viscous mode n. normal sürüş viskoz modunda
panoramic driving mirror n. panoramik dikiz aynası
plunger driving face n. plancer tahrik yüzeyi
level i self-driving car n. seviye 1 otonom otomobil
level ii self-driving car n. seviye 2 otonom otomobil
level iii self-driving car n. seviye 3 otonom otomobil
level iv self-driving car n. seviye ıv otonom otomobil
level v self-driving car n. seviye v otonom otomobil
sporty driving style n. sportif sürüş tarzı
driving light n. spot lambası
driving on n. sürmeye devam etme
driving test n. sürücü belgesi sınavı
driving glasses n. sürücü gözlüğü
driving school n. sürücü okulu
driving habits n. sürüş alışkanlıkları
driving cycle n. sürüş çevrimi
driving range n. sürüş menzili
driving position n. sürüş pozisyonu
driving pattern select switch n. sürüş seçim anahtarı
driving style n. sürüş tarzı
driving simulator n. sürüş simülatörü
driving light n. sürüş farı
driving pattern select switch n. sürüş şekli seçim düğmesi
driving seat n. sürücü koltuğu
driving mode indicator n. sürüş modu göstergesi
driving performance curves n. sürüş performans eğrileri
driving comfort n. sürüş konforu
driving patern n. sürüş şekli
driving pattern indicator lights n. sürüş şekli gösterge ışıkları
driving mirror n. şoför aynası
driving seat n. şoför mahalli
driving torque n. tahrik torku
driving motor n. tahrik motoru
wrong-way driving assistance n. ters yön uyarı düzeni
fan driving chain n. vantilatör tahrik zinciri
new european driving cycle n. yeni avrupa sürüş çevrimi
neutral driving n. vites boşta sürüş
oil pump driving shaft n. yağ pompası tahrik mili
auxiliary driving lamps n. yardımcı sürüş lambası
oil pump driving gear n. yağ pompası tahrik dişlisi
smooth driving n. yumuşak sürüş
driving fatigue detection system n. yorgunluk belirleme düzeni
performance driving n. yüksek performanslı sürüş
lose one's driving licence v. ehliyetini kaybetmek
Traffic
talking on a cell phone while driving n. araba kullanırken telefonla konuşma
b driving license n. b sınıfı ehliyet
class b driving license n. B sınıfı sürücü ehliyeti
b driving license n. B sınıfı sürücü ehliyeti
class b driving license n. b sınıfı ehliyet
behind-the-wheel driving test n. direksiyon sınavı
behind-the-wheel driving test n. direksiyon testi
driving instructor n. direksiyon eğitmeni
driving lessons n. direksiyon dersleri
driving lane n. seyir şeridi
driving license restrictions n. sürücü belgesine ait kısıtlar
defensive driving n. tedbirli sürücülük/sürüş
driving lesson n. trafik dersi
disqualification from driving n. trafikten men
cut-through driving n. (trafiğin yoğun olduğu zamanlarda) kestirme yolları kullanma/trafik olmayan sokaklardan gitme
she/he (have) his/her driving licence taken away v. ehliyetine el konulmak
(one's driving licence) expire v. ehliyetinin süresi geçmek
(one's driving licence) run out v. ehliyetinin süresi geçmek
(one's driving licence) expire v. ehliyetinin süresi bitmek
make an application for driving licence v. ehliyete başvurmak
(one's driving licence) run out v. ehliyetinin süresi bitmek
disqualify someone from driving v. trafikten men etmek
reckless driving v. tehlikeli araba kullanmak
be disqualified from driving v. trafikten men edilmek
dwi (driving while intoxicated) abrev. alkollü araç kullanma
dwi (driving while intoxicated) abrev. alkollü araç kullanmaktan suçlanan kimse
dwi (driving while intoxicated) abrev. alkollü araç kullanmaktan hüküm giyme
dwi (driving while intoxicated) abrev. alkollü araç kullanma suçundan tutuklanma
Railway
driving van trailer n. furgon
driving trailer n. kumanda kabinli vagon
driving rod n. manevra çubuğu
driving rod n. manevra stankası
driving box n. lokomotifi hareket ettiren şaftın kovanı
Marine
driving depth n. çakma derinliği
pile driving equipment n. kazık çakıcı
pile driving equipment n. şahmerdan donanımı
pile driving plant n. şahmerdan makinalar
Medical
falling asleep while driving n. direksiyon başında uyuklama
Food Engineering
driving force n. itici kuvvet
driving force n. sürücü kuvvet
driving force n. sürükleyici kuvvet
driving force n. yürütücü kuvvet
Physics
driving power n. devinim gücü
Agriculture
operating space, access to the driving position and the doors and windows of wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin çalıştırma alanı, sürüş konumuna geçişi, kapıları ve pencereleri
Apiculture
driving iron n. sürme demiri
Education
driving instructor n. sürücü öğretmeni
Environment
driving channel n. önleme kanalı
new european driving cycle n. yeni avrupa sürüş çevrimi
Geology
driving moment n. deviren moment
driving force n. hareket ettirici kuvvet
driving force n. kaydırıcı kuvvet
Military
safe driving distance n. araç emniyet mesafesi
safe driving distance n. araç durma mesafesi
driving privilege n. araç kullanma hakkı
Sport
driving range n. golf egzersiz alanı
driving range n. (golf) antrenman sahası
driving iron n. topu yerden hafifçe yükseltecek şekilde tasarlanmış demir golf sopası
Music
driving note n. senkoplu nota
driving note n. aksak nota
driving note n. senkop nota
driving note n. ölçünün zayıf kısmında başlatılıp sonraki vurgulu kısma kadar sürdürülen ses
Slang
driving dirty n. sigortasız araba kullanma
dwb (driving while black) expr. siyahi olarak araç kullanma (polisin siyahi sürücülere yaptığı ayrımcılığa bir gönderme)
dwb (driving while black) expr. siyahiyken araç kullanma (polisin siyahi sürücülere yaptığı ayrımcılığa bir gönderme)
Modern Slang
aggressive driving n. agresif araç kullanma
aggressive driving n. agresif sürüş
aggressive driving n. atik sürüş