difficulty - Turkish English Dictionary

difficulty

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "difficulty" in Turkish English Dictionary : 34 result(s)

English Turkish
Common Usage
difficulty n. zorluk
It is unacceptable for citizens to get into difficulty over there.
Vatandaşların orada zorluk çekmesi kabul edilemez.

More Sentences
difficulty n. güçlük
The objection of Turkey to conclude readmission agreements remains a serious difficulty.
Türkiye'nin geri kabul anlaşmaları imzalamaya itiraz etmesi ciddi bir güçlük olmaya devam etmektedir.

More Sentences
General
difficulty n. zor
There are countries in Latin America which, albeit with difficulty, are overcoming these problems.
Latin Amerika'da zor da olsa bu sorunların üstesinden gelen ülkeler var.

More Sentences
difficulty n. sorun
Not only were there language difficulties; the telephone line was so poor that it was almost impossible to communicate.
Dil sorunlarının yanı sıra telefon hattı da o kadar zayıftı ki iletişim kurmak neredeyse imkansızdı.

More Sentences
difficulty n. güçlük
It was only with great difficulty that diabetes was mentioned in the Sixth Framework Programme.
Altıncı Çerçeve Programında diyabetten bahsedilmesi ancak büyük bir güçlükle mümkün olabilmiştir.

More Sentences
difficulty n. sıkıntı
In my view, there is also a difficulty on the legal base.
Bana göre yasal zeminde de bir sıkıntı var.

More Sentences
difficulty n. zorluk
I succeeded, with some difficulty, in unearthing it.
Biraz zorlukla da olsa onu ortaya çıkarmayı başardım.

More Sentences
Linguistics
difficulty n. güçlük
We have had great difficulty bringing this directive to a successful conclusion.
Bu yönergeyi başarılı bir sonuca ulaştırmakta büyük güçlükler yaşadık.

More Sentences
General
difficulty n. açmazlık
difficulty n. itiraz
difficulty n. gedik
difficulty n. problem
difficulty n. meşakkat
difficulty n. külfet
difficulty n. engel
difficulty n. pürüz
difficulty n. düğüm
difficulty n. çetinlik
difficulty n. darlık
difficulty n. zorluk derecesi
difficulty n. müşkülat
difficulty n. isteksizlik
difficulty n. gönülsüzlük
difficulty n. itiraz etme
difficulty n. karşı gelme
difficulty n. bahane
difficulty n. kusur
difficulty n. karşı koyma
difficulty n. zorluk çıkarma
difficulty n. mali işlerde zorluk
difficulty n. ayrı düşme
difficulty n. anlaşmazlık
difficulty n. ihtilaf
difficulty n. bozuşma

Meanings of "difficulty" with other terms in English Turkish Dictionary : 135 result(s)

English Turkish
General
financial difficulty n. maddi sıkıntı
Tom is having financial difficulties.
Tom'un maddi sıkıntıları var.

More Sentences
financial difficulty n. maddi zorluk
The company is in financial difficulties.
Şirket maddi zorluklar içinde.

More Sentences
have difficulty v. zorluk yaşamak
The Commission still has difficulties with administration that is transparent and people-friendly.
Komisyon, şeffaf ve insan dostu bir yönetim konusunda hala zorluklar yaşamaktadır.

More Sentences
have difficulty in v. zorluk çekmek
SMEs do, however, have difficulty in getting credit.
Bununla beraber, KOBİ'ler kredi almakta zorluk çekmektedir.

More Sentences
have difficulty v. sorun yaşamak
Also, we had difficulties with the Council on employee rights to information.
Ayrıca, çalışanların bilgi edinme hakları konusunda Konsey ile sorunlar yaşadık.

More Sentences
have difficulty v. zorluk çekmek
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.

More Sentences
get into difficulty v. zorlukla karşılaşmak
If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
Zorluklarla karşılaşırsan tavsiye istemekten çekinme.

More Sentences
have difficulty v. güçlük çekmek
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta güçlük çekmeyeceksiniz.

More Sentences
have difficulty in v. (bir şeyi yapmada) zorlanmak
I would therefore like to thank her, even though she has difficulty in accepting the legality of this proposal.
Bu nedenle, her ne kadar bu teklifin yasallığını kabul etmekte zorlansa da, kendisine teşekkür etmek isterim.

More Sentences
have difficulty v. güçlük çekmek
But I have difficulty with the rapporteur's frequent insistence on a greater role for the European Union.
Ancak raportörün sık sık Avrupa Birliği'nin daha büyük bir rol oynaması konusundaki ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum.

More Sentences
have difficulty in v. güçlük çekmek
They also have difficulties in reading some of the official documents which we regularly present.
Ayrıca düzenli olarak sunduğumuz bazı resmi belgeleri okumakta da güçlük çekmektedirler.

More Sentences
without difficulty adv. zorlanmadan
Fadil found the house without difficulty.
Fadıl evi zorlanmadan buldu.

More Sentences
with difficulty adv. güçlükle
The old woman climbed the stairs with difficulty.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

More Sentences
with difficulty adv. zorlukla
The Commission learns with difficulty.
Komisyon zorlukla öğreniyor.

More Sentences
difficulty in breathing n. nefes darlığı
financial difficulty n. mali sıkıntı
financial difficulty n. maddi sorun
financial difficulty n. finansal sıkıntı
degree of difficulty n. zorluk derecesi
financial difficulty n. geçim zorluğu
financial difficulty n. geçim sıkıntısı
level of difficulty n. zorluk derecesi
difficulty level n. zorluk derecesi
difficulty of use n. kullanım zorluğu
the difficulty of expressing n. ifade etme güçlüğü
the difficulty encountered n. karşılaşılan zorluk
financial difficulty n. maddi yetersizlik
difficulty level n. zorluk seviyesi
level of difficulty n. zorluk seviyesi
have difficulty in standing v. ayakta zor durmak
have a difficulty come up v. aksilik çıkmak
be in difficulty v. zorda olmak
have difficulty v. zorlukla karşılaşmak
have difficulty in standing v. ayakta durmakta zorlanmak
be in financial difficulty v. darda bulunmak
have difficulty to understand v. anlamakta zorlanmak
be in a difficulty v. dara düşmek
have difficulty to explain v. anlatamamak
have difficulty in v. bir şeyi yapmada zorluk yaşamak
have difficulty in doing something v. bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak
have difficulty (in) v. güçlük çekmek
struggle through difficulty v. feleğin sillesini yemek
make an effort with difficulty (or reluctantly) due one's shyness v. ıkınıp sıkınmak
face a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have a difficulty v. güçlük yaşamak
experience a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have a difficulty v. zorluk yaşamak
encounter a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
get into a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
face difficulty v. zorda kalmak
have a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
run into a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
run into difficulty v. zorda kalmak
run into a difficulty v. zorlukla karşılaşmak
experience difficulty v. sıkıntı çekmek
have difficulty v. sıkıntı çekmek
overcome the difficulty v. zorluğu aşmak
surmount the difficulty v. zorluğu aşmak
solve the difficulty v. zorluğu aşmak
resolve the difficulty v. zorluğu aşmak
surmount a difficulty v. zorluk aşmak
overcome a difficulty v. zorluk aşmak
overcome a difficulty v. bir zorluğu aşmak
experience difficulty v. sıkıntı yaşamak
have difficulty v. sıkıntı yaşamak
be in difficulty v. sıkıntıda olmak
have great difficulty in v. çok zorlanmak
have difficulty in understanding v. anlamakta zorluk çekmek
have difficulty in deciding v. zor karar vermek
have difficulty in deciding v. karar vermekte zorlanmak
be in financial difficulty v. paraya sıkışık olmak
be in financial difficulty v. sıkışık olmak
be in financial difficulty v. eli darda olmak
be in financial difficulty v. finansal sıkıntı içinde olmak
be in financial difficulty v. darda olmak
be in financial difficulty v. ekonomik sıkıntı çekmek
be in financial difficulty v. maddi sıkıntı çekmek
be in financial difficulty v. mali sıkıntı çekmek
the difficulty faced adj. karşılaşılan zorluk
without difficulty adv. güçlük çekmeden
with great difficulty adv. dara dar
with difficulty adv. güç
with great difficulty adv. güç bela
with great difficulty adv. zoru zoruna
with great difficulty adv. zorbela
with great difficulty adv. düşe kalka
with difficulty adv. gücün gücüne
with difficulty adv. bata çıka
with great difficulty adv. güçbela
with no difficulty adv. çatır çatır
with great difficulty adv. zor bela
with the greatest difficulty adv. gücü gücüne
with difficulty adv. zorlanarak
Phrases
only with difficulty expr. ucu ucuna
Idioms
be in difficulty v. başı darda kalmak
be in difficulty v. başı dara düşmek
Trade/Economic
debt repayment difficulty n. borç ödeme güçlüğü
financial difficulty n. finansman sıkıntısı
difficulty repaying n. geri ödeme zorluğu
payment difficulty n. ödeme güçlüğü
financial difficulty n. ödeme güçlüğü
financial difficulty n. para sıkıntısı
have difficulty in repayment v. ödeme güçlüğü çekmek
have difficulty in repayment v. ödeme zorluğu çekmek
have difficulty in repayment v. ödeme sıkıntısı çekmek
have difficulty in finding a market v. pazar bulmakta zorlanmak
have difficulty competing against v. rekabette zorlanmak
Politics
hammer out a difficulty v. anlaşmazlığı gidermek
Technical
application difficulty n. uygulama zorluğu
implementation difficulty n. uygulama zorluğu
Medical
severe feeding difficulty n. ağır beslenme sorunu
difficulty in standing n. ayağa kalkmada güçlük
patient with feeding difficulty n. beslenme güçlüğü çeken hasta
child with feeding difficulty n. beslenme güçlüğü çeken çocuk
difficulty in urination n. idrar yapmada zorluk
acculturation difficulty n. kültürleşme zorluğu
intubation difficulty due to cervical osteophyte n. servikal osteofite bağlı entübasyon güçlüğü
difficulty in swallowing n. yutkunma zorluğu
difficulty in walking n. yürüme zorluğu
difficulty in walking n. yürümede güçlük
swallowing difficulty n. yutma güçlüğü
swallowing difficulty n. yutma zorluğu
difficulty in swallowing n. yutkunma güçlüğü
gait difficulty n. yürümede güçlük
Psychology
acculturation difficulty n. kültürel uyum güçlüğü
item difficulty index n. madde zorluğu endeksi
Pathology
neonatal difficulty in feeding at breast n. yenidoğanın meme emmesinde güçlük
Social Sciences
acculturation difficulty n. kültürel uyum zorluğu
Linguistics
difficulty index n. güçlük belirtkesi
difficulty index n. güçlük endeksi
item difficulty n. madde zorluğu
Sport
degree of difficulty n. (jimnastik, yüzme) hareketin zorluğu
degree of difficulty n. hamle zorluğu
Ottoman Turkish
be in difficulty v. müzayaka içinde olmak
be in difficulty v. müşkülat içinde olmak