cinsel - Turkish English Dictionary

cinsel

Meanings of "cinsel" in English Turkish Dictionary : 12 result(s)

Turkish English
Common Usage
cinsel sexual adj.
Sexual and reproductive health and rights are an area on which we need to tread softly softly at European level.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları, Avrupa düzeyinde yumuşak adımlarla ilerlememiz gereken bir alandır.

More Sentences
General
cinsel sex adj.
Women are not sex objects.
Kadınlar cinsel obje değiller.

More Sentences
cinsel sexually adv.
Men, too, are victims of trafficking in people and are sexually abused.
Erkekler de insan ticareti mağduru olmakta ve cinsel istismara uğramaktadır.

More Sentences
cinsel gamic adj.
cinsel carnal adj.
cinsel venereal adj.
cinsel brutish adj.
cinsel generical adj.
cinsel glandular adj.
Law
cinsel carnaliter adj.
cinsel carnal adj.
Medical
cinsel venerean [obsolete] adj.

Meanings of "cinsel" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
cinsel ilişki sexual intercourse n.
Mary did not climax when she and Tom had their first sexual intercourse.
Mary, Tom ile ilk cinsel ilişkiye girdiğinde orgazm olmadı.

More Sentences
cinsel taciz sexual harassment n.
It is a code of practice concerning the need to prevent sexual harassment or harassment in the workplace.
Bu, iş yerinde cinsel taciz ya da tacizi önleme ihtiyacına ilişkin bir uygulama yönetmeliğidir.

More Sentences
General
cinsel ilişki intercourse n.
To avoid injury or discomfort, be sure that the vagina is lubricated before intercourse.
Yaralanma veya rahatsızlığı önlemek için, cinsel ilişkiden önce vajinanın kayganlaştığından emin olun.

More Sentences
cinsel eşitlik sexual equality n.
Legislation on sexual equality in the workplace goes back thirty years.
İşyerinde cinsel eşitliğe ilişkin mevzuat otuz yıl öncesine dayanmaktadır.

More Sentences
cinsel güç potency n.
This has an effect on libido and potency.
Bunun etkisi, libido ve cinsel güçte görülmektedir.

More Sentences
cinsel hayat sexual life n.
He doesn't want you to talk about your sexual life to him.
Onunla cinsel hayatınız hakkında konuşmanızı istemiyor.

More Sentences
cinsel organlar sexual organs n.
The penis is one of the masculine sexual organs.
Penis erkeksi cinsel organlardan biridir.

More Sentences
cinsel haklar sexual rights n.
That is why we talk about reproductive health and sexual rights, and it is quite a big theme.
Bu nedenle üreme sağlığı ve cinsel haklardan bahsediyoruz ve bu oldukça büyük bir tema.

More Sentences
cinsel faaliyet sexual activity n.
Fadil had an excessive sexual activity.
Fadıl'ın aşırı cinsel faaliyetleri vardı.

More Sentences
sapık (cinsel) pervert n.
He is a pervert.
O bir sapık.

More Sentences
cinsel organlar genitals n.
Genitals are more sensitive than most other organs.
Cinsel organlar, diğer çoğu organdan daha duyarlıdırlar.

More Sentences
cinsel eğilim sexual orientation n.
Your sexual orientation is not something you can change.
Cinsel eğiliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.

More Sentences
cinsel yaşam sex life n.
They are ordinary men and women made extraordinary by society's preoccupation with their sex lives.
Onlar, toplumun cinsel yaşamlarıyla meşgul olması nedeniyle sıra dışı hale gelen sıradan erkek ve kadınlardır.

More Sentences
cinsel dürtü sex drive n.
She has a low sex drive.
Onun düşük bir cinsel dürtüsü var.

More Sentences
cinsel dürtü sexual urge n.
Sami's violent sexual urges were excited by porn websites.
Sami'nin şiddet içeren cinsel dürtüleri porno siteleri tarafından tahrik ediliyordu.

More Sentences
cinsel ilişki sex n.
The court decided that the victim had consented to sex and concluded that the rape was not proven.
Mahkeme, mağdurun cinsel ilişkiye rıza gösterdiğine karar vermiş ve tecavüzün kanıtlanamadığı sonucuna varmıştır.

More Sentences
korunmasız cinsel ilişki unprotected sexual intercourse n.
According to a study conducted by the Parenthood Foundation, the percentage of young people having unprotected sexual intercourse is on the rise.
Ebeveynlik Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korunmasız cinsel ilişkiye giren gençlerin yüzdesi artıyor.

More Sentences
cinsel eğitim sex education n.
Moreover, one cannot reduce sex education to mere contraception, nor regard abortion as a method of family planning.
Dahası, cinsel eğitim sadece doğum kontrolüne indirgenemez ve kürtaj bir aile planlaması yöntemi olarak görülemez.

More Sentences
cinsel iştah sexual appetite n.
He still has a strong sexual appetite.
Hâlâ güçlü bir cinsel iştahı var.

More Sentences
cinsel istismar sexual abuse n.
This is not child pornography but gross and indecent sexual abuse.
Bu çocuk pornografisi değil, kaba ve uygunsuz cinsel istismardır.

More Sentences
cinsel ilişkiye girmek have sex v.
We don't have sex anymore.
Artık cinsel ilişkiye girmiyoruz.

More Sentences
cinsel tacizde bulunmak abuse v.
Dan sexually abused Linda.
Dan, Linda'ya cinsel tacizde bulundu.

More Sentences
cinsel olarak aktif sexually active adj.
The sexually active population must have the opportunity to practise prevention.
Cinsel olarak aktif nüfus, korunma fırsatına sahip olmalıdır.

More Sentences
Common Usage
cinsel birleşme sexual intercourse n.
cinsel yönelim ve biyolojik cinsiyetten bağımsız gender-fluid adj.
cinsel ilişki yaşamamış chaste adj.
General
evlenmeme ve cinsel ilişkide bulunmama (genellikle dini nedenlerden dolayı) celibacy n.
cinsel azgınlık rut n.
cinsel iktidarsızlık impotence n.
cinsel çekicilik sex appeal n.
cinsel eşitsizlik sexual disparities n.
cinsel sapıklık sexual deviation n.
hayvanlara karşı cinsel istek duyan kişi zoophile n.
cinsel organ genitalia n.
cinsel ahlak sexual ethics n.
cinsel huzursuzluk sexual dysphoria n.
cinsel birleşme copulation n.
cinsel hastalık kapma dose of clap n.
cinsel davranış araştırmaları sexual behavior surveys n.
cinsel istismarcılık sexual abuse n.
cinsel devrim sexual revolution n.
cinsel ahlak sexual ethic n.
edebiyatta cinsel rol sex role in literature n.
cinsel eğitim sexual education n.
cinsel tacizde bulunan kimse molester n.
cinsel ilişki sexual act n.
cinsel ayrımcılık sexism n.
cinsel güç virility n.
edebiyatta cinsel değişim sexual deviation in literature n.
cinsel rol basma kalıplar sex role stereotypes n.
cinsel adetler sex customs n.
cinsel ilişki it n.
cinsel sapıklık perversity n.
cinsel değişim sex change n.
çocuğun anne babasını cinsel ilişkisine şahit olması anı primal scene n.
cinsel sapık pervert n.
cinsel sapma türleri types of perversion n.
aşka düşkün (cinsel anlamda) amorist n.
cinsel engelleme sexual inhibition n.
iktidar (cinsel) sexual potency n.
kişinin cinsel yönden kendine ilgi duyması autosexuality n.
kişinin cinsel yönden kendine ilgi duyması autoeroticism n.
cinsel olgunluk yaşı age of sexual maturity n.
cinsel dürtü libido n.
cinsel farklılıklar sex differences n.
cinsel cazibe sex appeal n.
cinsel taciz sexual abuse n.
cinsel sapık sexual deviant n.
dar görüşlü ve aşırı ahlakçı kimse (cinsel konularda) prude n.
sinemada cinsel rol sex role in motion pictures n.
cinsel taciz abuse n.
cinsel istek pruriency n.
dinde cinsel ayrımcılık sexism in religion n.
cinsel riyazet abstinence n.
cinsel rol sex role n.
cinsel isteksizlik lack of appetite for sex n.
iş çevresinde cinsel rol sex role in the work environment n.
cinsel bağımlılık sexual addiction n.
cinsel sapma perversity n.
cinsel taciz sexual disturbance n.
cinsel ilişki snatch n.
dar görüşlü ve aşırı ahlakçı olma (cinsel konularda) prudery n.
cinsel sapma sexual deviation n.
gizli ilişki (cinsel) liaison n.
cinsel isteksizlik sexual anorexia n.
cinsel hastalık sexual illness n.
soğukluk (cinsel) frigidity n.
cinsel sapıklık perversion n.
cinsel ilişki shot n.
cinsel birleşme olmadan hamile kalma adosculation n.
cinsel ilişki intimacy n.
cinsel olarak iktidarsızlaştırma desexualization n.
rasgele cinsel ilişkide bulunma promiscuity n.
evlilik dışı cinsel ilişki liaison n.
cinsel suçlar sex crimes n.
cinsel saplantı erotomania n.
çocuk cinsel istismarı child sexual abuse n.
cinsel soğukluk sexual frigidity n.
cinsel birleşme sexual act n.
cinsel ilişki sexual relation n.
cinsel yöneliş sexual orientation n.
cinsel hastalık kapma dose n.
çocukların cinsel istismarı sexual harassment of children n.
cinsel cazibe animal magnetism n.
cinsel kimlik gender identity n.
cinsel olgunluk sexual maturity n.
cinsel sapma perversion n.
cinsel iş bölümü sexual division of labour n.
cinsel istek desire n.
dişi hayvanlardaki cinsel arzu artışı ya da gebeliğe hazır olma dönemleri estrum n.
cinsel istek prurience n.
erkeğin, kadının içine gelmediği cinsel birleşme coitus reservatus n.
hayvanlara karşı cinsel istek duyma zoophilism n.
cinsel hakkaniyeti sexual equity n.
cinsel taciz molestation n.
cinsel istismara uğramış çocukların ebeveynleri parents of sexually abused children n.
yakın akraba ile cinsel ilişki kurma incest n.
cinsel ilişkiden zevk almama durumu frigidness n.
cinsel suçlar sexcrimes n.
cinsel olarak iktidarsızlaştırma desexualisation n.
cinsel şiddet sexual harassment n.
cinsel ilişkiden önce oynaşma foreplay n.
cinsel özgürlük sexual freedom n.
cinsel ilişki trick n.
cinsel istismar kurbanları sexual abuse victims n.
cinsel uyarı sexual stimulation n.
cinsel uyarı sexual arousal n.
yasaklanmış cinsel ilişkilerde bulunmama chastity n.
ölü bedene karşı gösterilen cinsel istek necrofetishism n.
cinsel gelişimini tamamlayarak doğum yapabilecek yaşa erişmiş olma nubility n.
hastalık şeklinde cinsel ilişki arzusu duyan kadın nympho n.
hayvanlarda cinsel davranış sexual behavior in animals n.
cinsel zevk sexual pleasure n.
cinsel haz sexual pleasure n.
cinsel organ çevresindeki kıllar pubic hair n.
cinsel organ sexual organ n.
cinsel heyecan sexual arousal n.
cinsel heyecan sexual stimulation n.
karşı cinsi bir cinsel av olarak gören sexual predator n.
cinsel birleşme sexual relationship n.
cinsel ilişki sexual relationship n.
doğal cinsel ilişki consensual sexual intercourse n.
cinsel yönden yeterlilik sexual prowess n.
cinsel deneyim sexual experience n.
cinsel deneyim sexual prowess n.
cinsel problem sexual problem n.
cinsel ihtiyaç sexual need n.
cinsel farklılıklar gender differences n.
cinsel tecavüz sexual rape n.
cinsel tecavüz rape n.
cinsel güçsüzlük impotence n.
cinsel bozukluklar sex disorders n.
cinsel davranış sex behavior n.
cinsel farklılıklar sex differentiation n.
cinsel boşalma ejaculation n.
cinsel çekicilik sexual attraction n.
cinsel cazibe sexual attraction n.
cinsel istismara uğramış çocuklar sexually abused children n.
dört evreli cinsel tepki modeli four-phase model n.
cinsel şiddet gender-based violence n.
kişinin rızası olmadan girilen cinsel ilişki non-consensual sexual intercourse n.
cinsel sıfat sexual characteristic-capacity n.
cinsel tahrik sexual incitement-provocation n.
akraba ile cinsel ilişki incest n.
(cinsel) birleşme intercourse n.
cinsel birleşme coitus n.
cinsel birleşme coition n.
cinsel arzu concupiscence n.
cinsel istek passion n.
cinsel kızgınlık rut n.
erkek cinsel organı male genitalia n.
erkek cinsel organı male genitals n.
erkek cinsel organı family jewels n.
erkek cinsel organı male genital organ n.
cinsel baskı sexual oppression n.
cinsel pozisyon sexual position n.
tam cinsel birleşme full sexual intercourse n.
ilk cinsel deneyim first sexual experience n.
cinsel uyumsuzluk sexual incompatibility n.
cinsel uyuşmazlık sexual incompatibility n.
cinsel uyum sexual harmony n.
cinsel uyum sexual compatibility n.
cinsel soğukluk absence of sexual appetite n.
cinsel istek sexual drive n.
cinsel soğukluk lack of sexual drive n.
cinsel isteksizlik absence of sexual appetite n.
cinsel isteksizlik lack of sexual drive n.
ilişki dışı cinsel deneyim extradyadic sexual experience n.
cinsel yakınlık sexual intimacy n.
cinsel tercih sexual choice n.
cinsel içerikli mesajlaşma sexting n.
cinsel içerikli fotoğraflar sexually explicit photographs n.
cinsel içerikli mesajlar sexually explicit messages n.
cinsel kışkırtma sexual temptation n.
cinsel ilişki union n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks non-penetrative sex n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks petting n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks heavy petting n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks outercourse n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks dry humping n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks dry sex n.
erkek cinsel organının makada girmesi anal penetration n.
cinsel ögelerini ortadan kaldırma desexualization n.
cinsel ögelerini ortadan kaldırma desexualisation n.
cinsel isteği bastıran ilaç anaphrodisiac n.
cinsel güç artırıcı aphrodisiac n.
cinsel istek uyandıran ilaç aphrodisiac n.
hayvanlarla cinsel ilişkiye girme bestiality n.
eş cinsel erkek homosexual male n.
cinsel heyecan sexual excitement n.
tam cinsel münasebet full carnal knowledge n.
kadın cinsel organı female genitals n.
kadın cinsel organı female genitalia n.
kadın cinsel organı female genital organ n.
cinsel doyum sexual satisfaction n.
cinsel ilişki uzmanı sexpert n.
cinsel içerikli sms gönderip alma sexting n.
cep telefonundan cinsel içerikli mesajlaşma sexting n.
cinsel içerik sexual content n.
cinsel olarak zekaya veya akla zaafı olan kişi sapiosexual n.
kadının cinsel organı çevresini süslemesi vajazzling n.
cinsel saldırı davası sexual assault case n.
şiddetli cinsel istek concupiscence n.
cinsel ilişkiye girmeme durumu chastity n.
isteksiz cinsel birliktelik acokoinonia n.
cinsel taciz abuse n.
cinsel güçsüzlük agennesis n.
cinsel iktidarsızlık agennesis n.
cinsel aktivite carnalism n.
kadınların cinsel obje olarak görülmesini teşvik eden müstehcen kültür raunch culture n.
cinsel saldırıda bulunan kimse ravisher n.
(topluluk) üyeleri arasında gelişigüzel cinsel ilişkiye izin verme cenogamy n.
cinsel ilişki zamanı night n.
cinsel ilişki relations n.
penisin görünür bir şekilde cinsel yönden uyarılması tentigo [obsolete] n.
cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi top n.
birden fazla kişiyle cinsel hayat yaşama tomcatting n.
zekaya aşık kimse. zeki insanı romantik veya cinsel yönden çekici bulan kişi sapiophile n.
kadın cinsel organı pussy n.
cinsel çekicilik attractivity n.
aşırı cinsel istek hali ultravirility n.
cinsel birleşme union n.
uygunsuz cinsel ilişki entanglement n.
zarar veren cinsel ilişki entanglement n.
kötü cinsel ilişki entanglement n.
yasadışı cinsel ilişki unlawful carnal knowledge n.
yasaklanmış veya tabu olan cinsel ilişki unlawful carnal knowledge n.
yasadışı cinsel ilişki criminal congress n.
yasaklanmış veya tabu olan cinsel ilişki criminal congress n.
cinsel ilişki bed n.
cinsel arzu eros n.
derin cinsel arzu erotic love n.
yasadışı cinsel ilişki bawdry [obsolete] n.
rızaya bağlı olarak fiziksel şiddet ve baskının kullanıldığı cinsel ilişki şekli bdsm n.
erkekleri baştan çıkarmak için cinsel çekiciliğini kullanan kadın vamp n.
beraber yaşanan cinsel partner bidie-in [scotland] n.
aşırı cinsel arzu lech n.
(örtük ifadeyle) erkek cinsel organı manliness n.
fahişelerle cinsel ilişkiye girme whoredom n.
insanın cinsel yönü blood n.
cinsel iştah blood [obsolete] n.
gayri meşru cinsel ilişki hank panky n.
kadın cinsel organında bulunan kıllar merkin [obsolete] n.
karşı cinsten birine duyulan cinsel çekim heterosexualism n.
kendi cinsiyetinden olan biriyle cinsel doyum elde etme homoeroticism n.
kendi cinsiyetinden olan biriyle cinsel doyum elde etme homoerotism n.
aynı cinsiyetten birine cinsel çekim duyma homosex n.
aynı cinsiyete duyulan cinsel çekim homosexualism n.
cinsel tavır moral n.
cinsel davranış moral n.
cinsel birleşme mount n.
özellikle ayrılık sonrası rıza dışı paylaşılan cinsel içerikli görüntü revenge porn n.
erkek travestilerin cinsel organlarını gizlemek için giydikleri külot gaff n.
cinsel arzu love n.
cinsel aktivite love n.
cinsel ilişki love n.
cinsel ilişkiye giren kimse lovemaker n.
cinsel ihtiras luxuria n.
cinsel işkence genital torture n.
(özellikle gay kulübünde) cinsel aktivitenin gerçekleştiği karanlık oda darkroom n.
cinsel sapkınlık degeneracy n.
(kibarca) cinsel organlar groin n.
cinsel sapkınlık olarak görülen davranışları olan kimse onanist n.
cinsel heyecan commotion n.
cinsel ilişki congress n.
cinsel birleşme congress n.
cinsel ilişki conjugality n.
cinsel birleşme conjugality n.
evlilikte cinsel yaşam conjugation n.
cinsel birleşme conjunction [obsolete] n.
cinsel birliktelik conjunction [obsolete] n.
cinsel ilişki conjunction [obsolete] n.
(evlilikte) cinsel yaşam conjunction [obsolete] n.
cinsel ilişki connection n.
cinsel münasebet connection n.
cinsel yönelimin ortaya çıkması coming-out n.
cinsel yönelimini açıklama coming-out n.
cinsel yönelimin ortaya çıkması coming out n.
cinsel yönelimini açıklama coming out n.
şiddetli cinsel istek concupy n.
cinsel yakınlık familiarity n.
gayrimeşru cinsel ilişki incontinencies n.
çocukları cinsel açıdan tahrik edici bulan kimse paedophiliac n.
(cinsel birliktelik harici gerçekleşen) boşalma pollution n.
cinsel ilişkiden uzak durma continence n.
cinsel perhiz continence n.
cinsel ilişkiden uzak durma continency n.
cinsel perhiz continency n.
cinsel birleşme coupling n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favor n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favors n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favour n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favours n.
vücudun cinsel olmayan bir organından alınan seksüel haz fetichism n.
cinsel birleşme intromission n.
cinsel ilişki play [obsolete] n.
cinsel birleşme possession n.
cinsel ilişki cohabitation n.
cinsel birleşme cohabitation n.
cinsel ilişki converse [obsolete] n.
cinsel fetişi olan kimse fetishist n.
(özellikle cinsel anlamda) parmaklayan kimse fingerer n.
cinsel haz fleshpots n.
cinsel tatmin fleshpots n.
cinsel yönelim orientation n.
cinsel kimliği konusunda açık olma outness n.
cinsel yakınlık arzusu physical attraction n.
erkek cinsel organları prides [dialect] n.
cinsel organlar privacy n.
cinsel organ privates n.
(kümes hayvanlarında) erken cinsel olgunluk precocity n.
cinsel ilişkiye giren kimse shagger n.
özgür cinsel ilişkiyi destekleyen kimse free lover n.
özgür cinsel ilişkiyi destekleyen kimse free-lover n.
özgür cinsel ilişki free-lovism n.
hayvanla cinsel ilişki sodomy n.
cinsel çekicilik sexual appeal n.
cinsel cazibe sexual appeal n.
vücut deldirme ve dövmelere karşı cinsel haz duyma stigmatophilia n.
vücut deldirme ve dövmelere karşı cinsel haz duyan kimse stigmatophilist n.
tanımadığı birinin cinsel saldırısına uğrama stranger rape n.
(cinsel ilişkide) teslimiyetçi kimse submissive n.
yoğun cinsel isteklilik supersexuality n.
sertleşmek (cinsel organ) become erect v.
cinsel ilişkiye girmek hump v.
ile cinsel ilişkide bulunmak go to bed with v.
cinsel olarak iktidarsızlaştırmak desexualise v.
cinsel tacizde bulunmak molest v.
tahrik etmek (cinsel anlamda) turn somebody on v.
cinsel olarak tahrik etmek turn someone on v.
cinsel ilişkiye girmek have a screw v.
evlilik dışı cinsel ilişkide bulunmak fornicate v.
cinsel ilişkiye girmek sleep with v.
kalkmak (cinsel organ) become erect v.
cinsel ilişkide bulunmak have sexual intercourse v.
kaçınmak (cinsel ilişkiden) restraint v.
cinsel istek uyandırmak turn on v.
cinsel ilişkiye girmek jazz v.
heyecanlandırmak (cinsel) turn somebody on v.
uygunsuz vaziyette yakalanmak (cinsel ilişki vb) be caught in flagrante v.
cinsel ilişkiye girmek shag v.
cinsel anlamda ilişkisi olmak eff v.
cinsel anlamda ilişkisi olmak eff with v.
cinsel zevk vermek give sexual pleasure v.
cinsel zevk almak receive sexual pleasure v.
cinsel ilişkiye girdiğini inkar etmek deny having had sexual intercourse with someone v.
cinsel ilişkiye girmek have a sexual intercourse v.
birisiyle cinsel ilişkiye girdiğini inkar etmek deny having had sexual intercourse with someone v.
cinsel ilişkiye girmek engage in a sexual intercourse v.
silah tehdidiyle cinsel ilişkiye girmek obtain sexual intercourse by threat v.
cinsel ilişkide bulunmak couple v.
beraber olmak (cinsel) sleep with v.
cinsel arzu uyandırmak turn on v.
cinsel ilişkiye girmek eff with v.
cinsel ilişkiye girmek eff v.
ile cinsel ilişkiye girmek have sex with v.
cinsel olarak iktidarsızlaştırmak desexualize v.
cinsel istismara uğramak suffer from sexual abuse v.
cinsel ilişkiye girmek make love with v.
cinsel ilişkiye girmek take v.
cinsel organını yerine geri diktirmek get one's dick sewn back on v.
cinsel ilişkide bulunmak enthrill v.
cinsel özelliklerini elinden almak unsex v.
cinsel ilişkiye girmek jigajig v.
cinsel istek duymak lech v.
cinsel ilişkiye girmek meddle [us] v.
cinsel ilişkiye girmek have a go at it v.
(çocuğa) cinsel tacizde bulunmak molest v.
yoğun cinsel arzu beslemek lust v.
cinsel olarak uyarılmak burn v.
cinsel olarak bir erkeğe teslim olmak give v.
cinsel ilişkiye girmek go to bed v.
(biriyle) cinsel ilişkiye girmek occupy [obsolete] v.
cinsel cazibenin önemini azaltmak desex v.
cinsel cazibeyi minimize etmek desex v.
(birini) cinsel zevk vermek için okşamak grope v.
(istenmeyen) cinsel ilgi göstermek hit v.
cinsel ilişkiye girmek rut v.
uygunsuz cinsel imalarla aşağılamak compromise v.
rızasıyla cinsel ilişkiye girmek consent v.
(evliliği) nikahtan sonraki ilk cinsel ilişki ile tamamlamak consummate v.
cinsel yakınlık kurmak couple v.
(cinsel ilişkide) penisi vajinaya yerleştirmek penetrate v.
(vücut deliğine cinsel amaçlı) parmak veya nesne sokmak penetrate v.
cinsel ilişkiye girmek play v.
cinsel bakımdan tatmin etmek please v.
cinsel zevk vermek pleasure v.
cinsel ilişkiye girmek converse [obsolete] v.
cinsel ilişkiden önce oynaşmak foreplay v.
cinsel ilişki teklifinde bulunmak cruise v.
(hayat kadını) cinsel ilişki teklifinde bulunmak solicit v.
cinsel istek uyandıran sultry adj.
cinsel istek uyandıran sex adj.
cinsel istek uyandıran voluptuous adj.
cinsel yönden güçlü virile adj.
cinsel hareketleri akla getiren lewd adj.
namuslu (cinsel açıdan) moral adj.
cinsel anlamda soğuk frigid adj.
cinsel yönden kendine ilgi duyan autosexual adj.
cinsel iktidarı olan potent adj.
yarı çıplak veya cinsel birleşme içermeyen film vb softcore adj.
cinsel istek uyandıran aphrodisiac adj.
cinsel istek uyandıran erogenic adj.
yasaklanmış cinsel ilişkilerde bulunmayan chaste adj.
cinsel birleşme içermeyen film veya dergi gibi erotik materyal softcore adj.
cinsel gücü yüksek potent adj.
cinsel ilişki ile bulaşan venereal adj.
cinsel istek uyandıran erogenous adj.
dar görüşlü ve aşırı ahlakçı (cinsel konularda) prudish adj.
cinsel istek uyandıran sexy adj.
cinsel organı olan sexual adj.
cinsel istek uyandıran erotic adj.
evlenmeyen ve cinsel ilişkide bulunmayan (kimse) (genellikle dini nedenlerden dolayı) celibate adj.
cinsel ilişki ile ilgili venereal adj.
çok fazla sayıda kadınla cinsel ilişkide bulunan (erkek) philandering adj.
cinsel çekiciliği olan bootylicious adj.
cinsel birleşme öncesi precopulatory adj.
anti-cinsel anti-sexual adj.
anti-cinsel anti-sex adj.
ateşli (cinsel açıdan) hot-blooded adj.
cinsel olarak ateşli hot-blooded adj.
cinsel organları çevreleyen pubic adj.
cinsel içerikli sexually explicit adj.
cinsel arzu ve duygularla karakterize edilmiş sexed adj.
cinsel özellikleri olan sexed adj.
cinsel isteği azaltan anaphrodisiac adj.
cinsel birleşme ile ilgili coital adj.
cinsel haz yaşatılabilir ravishable adj.
cinsel ilişkide bulunmamış chaste adj.
cinsel birleşme içermeyen noncoital adj.
penis penetrasyonunun olmadığı (cinsel aktivite) non-penetrative adj.
cinsel yönden zevk veren titillating adj.
cinsel olarak uyaran titillating adj.
hem aynı hem karşı cinsten üyelere cinsel ilgi duyan amphigenous adj.
cinsel arzuyu azaltan antierotic adj.
cinsel yönden ihtirassız ardorless adj.
cinsel istek uyandıran zaftig adj.
cinsel istek uyandıran zoftig adj.
cinsel olarak uyarılmamış unaroused adj.
cinsel ilişki yaşamış unchaste adj.
cinsel istek uyandırmayan unerotic adj.
cinsel olarak uyarıcı olmayan unerotic adj.
cinsel anlamda tahrik etmeyen unerotic adj.
cinsel istek uyandıran erotogenic adj.
cinsel istek uyandıran erotogenous adj.
cinsel özellikleri elinden alınmış unsexed adj.
cinsel olmayan unsexual adj.
cinsel olarak uyarıcı olmayan unsexy adj.
cinsel olarak tahrik etmeyen unsexy adj.
cinsel olarak uyarılmamış unsexy adj.
cinsel olarak tahrik olmamış unsexy adj.
cinsel istek uyandırmayan unsexy adj.
(cinsel ilişkide) kısa fakat tutkulu zipless adj.
rastgele cinsel ilişkide bulunan promiscuous adj.
cinsel tercihleri alışılmadık olan kinky adj.
cinsel davranışları alışılmadık olan kinky adj.
cinsel açıdan davetkar bedroom adj.
(cinsel açıdan) ahlaksız bestial adj.
cinsel olarak uyarılmış excited adj.
cinsel istek uyandıran venereal adj.
cinsel istek uyandıran venereous adj.
cinsel kimliğini sorgulayan questioning adj.
cinsel kimliğini keşfetmeye çalışan questioning adj.
karşı cinslerin cinsel birlikteliğini içeren het adj.
karşı cinslerin cinsel birlikteliğini içeren heterosexual adj.
cinsel olarak aktif high adj.
aynı cinsiyetten kişiler arasında cinsel aktiviteyle ilgili homosexual adj.
aynı cinsiyetten kişiler arasında cinsel aktiviteye ait homosexual adj.
aynı cinsiyetten kişiler arasında cinsel aktivite içeren homosexual adj.
stresten kaynaklı olarak normalden veya beklentilerden daha az bir cinsel aktivite ilgisi veya katılımına sahip olan hyposexual adj.
karşı cinse atfedilen cinsel davranışları sergileyen reversed adj.
kontrolsüz cinsel istek uyandıran obscene adj.
cinsel birleşme içeren (pornografi) hard-core adj.
(ilişki) cinsel hayata tek taraflı düşkünlük yaşanan imparlibidinous adj.
(partnerlerden biri) cinsel ilişkiye daha istekli olan imparlibidinous adj.
cinsel olarak kışkırtıcı incendiary adj.
nikahtan sonra ilk cinsel ilişki ile tamamlanmış (evlilik) completed adj.
şiddetli cinsel istek ile ilişkili concupiscential [obsolete] adj.
cinsel anlamda yakın familiar adj.
cinsel perhiz uygulayan continent adj.