basın

Meanings of "basın" in Turkish English Dictionary : 38 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	basin n.	havza
The water problems of the Island of Islay or the Glen of Strathspey are hardly comparable with those of the Rhine basin. Islay Adası'nın ya da Strathspey Vadisi'nin su sorunları Ren havzasınınkilerle kıyaslanamaz. More Sentences
2	Common Usage	basin n.	leğen
She poured water into the basin. Leğene su döktü. More Sentences
General
3	General	basin n.	leğen
She poured water into the basin. Leğene su döktü. More Sentences
4	General	basin n.	küvet
Tom poured water into the basin. Tom küvete su doldurdu. More Sentences
Technical
5	Technical	basin	leğen
She poured water into the basin. Leğene su döktü. More Sentences
Environment
6	Environment	basin	havza
The water problems of the Island of Islay or the Glen of Strathspey are hardly comparable with those of the Rhine basin. Islay Adası'nın ya da Strathspey Vadisi'nin su sorunları Ren havzasınınkilerle kıyaslanamaz. More Sentences
General
7	General	basin n.	yalak
8	General	basin n.	kase
9	General	basin n.	kara ile çevrili liman
10	General	basin n.	havuz
11	General	basin n.	tas
12	General	basin n.	tekne
13	General	basin n.	tesisat
14	General	basin n.	funda
15	General	basin n.	lavabo
16	General	basin n.	geniş kase
17	General	basin n.	kap
18	General	basin n.	çanak
19	General	basin n.	gemi havuzu
20	General	basin n.	su çukuru
21	General	basin n.	açık, sığ ve yuvarlak bir kabın alabileceği miktar
Technical
22	Technical	basin	lavabo
23	Technical	basin	(cam fırını) havuzcuk
Marine
24	Marine	basin n.	dok
Medical
25	Medical	basin	pelvis
Marine Biology
26	Marine Biology	basin n.	basen
Botanic
27	Botanic	basin n.	elma ve benzeri meyvelerin tepesindeki çukur
Agriculture
28	Agriculture	basin	havuz
Environment
29	Environment	basin n.	ağaç köklerinin nemlenmesi için ağacın tabanında açılan çukur
30	Environment	basin n.	su akışını kontrol etmek için açılan küçük çukur veya cep
Geography
31	Geography	basin n.	(nehir, nehir kolu, göl, deniz) drenaj alanı
32	Geography	basin n.	(nehir, nehir kolu, göl, deniz) su toplama alanı
33	Geography	basin n.	dünya yüzeyinde çöküntü
34	Geography	basin n.	okyanus tabanında çöküntü
Geology
35	Geology	basin n.	çanak
36	Geology	basin n.	dünya yüzeyinin ortak merkeze doğru eğimli kaya katmanlarından oluşan bölümü
37	Geology	basin n.	artezyen suyunun varlığını kolaylaştıracak bileşim, yapısal ve topografik ilişkilere sahip kayalar
38	Geology	basin v.	(yer kabuğunun bir bölümünü) havza şeklinde bükmek

Meanings of "basın" in English Turkish Dictionary : 15 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	basın	press n.
This decision was the subject of a press release issued on the same day, 20 June. Bu karar, aynı gün, 20 Haziran'da yayınlanan bir basın açıklamasına konu olmuştur. More Sentences
General
2	General	basın	the press n.
The helicopters shoot from the air and the press has been muzzled, In Nepal there is both terror and counter-terror. Helikopterler havadan ateş ediyor ve basın susturulmuş durumda, Nepal'de hem terör hem de terörle mücadele var. More Sentences
3	General	basın	media n.
I have no doubt that women journalists are also under pressure in the written media. Kadın gazetecilerin yazılı basında da baskı altında olduğundan hiç şüphem yok. More Sentences
4	General	basın	press n.
This decision was the subject of a press release issued on the same day, 20 June. Bu karar, aynı gün, 20 Haziran'da yayınlanan bir basın açıklamasına konu olmuştur. More Sentences
Media
5	Media	basın	press n.
This decision was the subject of a press release issued on the same day, 20 June. Bu karar, aynı gün, 20 Haziran'da yayınlanan bir basın açıklamasına konu olmuştur. More Sentences
Sport
6	Sport	basın	the press n.
The helicopters shoot from the air and the press has been muzzled, In Nepal there is both terror and counter-terror. Helikopterler havadan ateş ediyor ve basın susturulmuş durumda, Nepal'de hem terör hem de terörle mücadele var. More Sentences
General
7	General	basın	journalism n.
8	General	basın	newspapers n.
9	General	basın	fleet street n.
10	General	basın	fourth estate n.
11	General	basın	medial n.
12	General	basın	preace n.
Media
13	Media	basın	public press n.
14	Media	basın	journ (journalism) abrev.
Archaic
15	Archaic	basın	prease n.