English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | banned adj. | yasaklı | ||
Nitrofen is a herbicide and has been a banned substance in the European Union since 1988. Nitrofen bir herbisittir ve 1988'den beri Avrupa Birliği'nde yasaklı bir maddedir. More Sentences |
||||
General | banned adj. | yasaklanmış | ||
We now have a ban on one of these flame retardants, and the two others have undergone risk assessment. Şu anda bu alev geciktiricilerden biri yasaklanmış durumda ve diğer ikisi de risk değerlendirmesine tabi tutuldu. More Sentences |
||||
General | banned adj. | kaçak | ||
General | banned adj. | illegal |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be banned v. | yasaklanmak | ||
Seat belts should be banned. Emniyet kemerleri yasaklanmalı. More Sentences |
||||
General | long-banned visit n. | uzun zaman yasaklanmış ziyaret | ||
General | be banned from driving v. | trafikten menedilmek | ||
General | politically banned adj. | siyaset yasaklı | ||
General | banned from politics adj. | siyaset yasaklı | ||
General | long-banned adj. | uzun zaman yasaklanmış | ||
Speaking | ||||
Speaking | it was banned expr. | yasaklandı | ||
Politics | ||||
Politics | banned organization n. | yasaklı örgüt | ||
Computer | ||||
Computer | banned people n. | yasaklı kişiler | ||
Computer | access to this web site is banned expr. | bu siteye erişim engellenmiştir | ||
Cinema | ||||
Cinema | banned film n. | yasaklanmış film | ||
Cinema | banned film n. | yasak film |