English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | illegal adj. | kaçak | ||
We were amazed to see illegal migrants clambering all over trains in broad daylight before our very eyes. Gözlerimizin önünde güpegündüz trenlere tırmanan kaçak göçmenleri görünce hayrete düştük. More Sentences |
||||
Common Usage | illegal adj. | illegal | ||
It's illegal to buy cocaine. Kokain satın almak illegaldir. More Sentences |
||||
Common Usage | illegal adj. | yasadışı | ||
Much of the so-called illegal arms trade is channelled through these regions. Sözde yasadışı silah ticaretinin büyük bir kısmı bu bölgeler üzerinden yapılmaktadır. More Sentences |
||||
Common Usage | illegal adj. | kanunsuz | ||
I wouldn't want to do anything that's illegal. Kanunsuz bir şey yapmak istemem. More Sentences |
||||
General | ||||
General | illegal adj. | yasadışı | ||
Much of the so-called illegal arms trade is channelled through these regions. Sözde yasadışı silah ticaretinin büyük bir kısmı bu bölgeler üzerinden yapılmaktadır. More Sentences |
||||
General | illegal adj. | yasak | ||
In Milan, it is illegal to frown except during funerals or hospital visits. Milano'da cenaze törenleri veya hastane ziyaretleri dışında kaşları çatmak yasaktır. More Sentences |
||||
General | illegal adj. | kanunsuz | ||
I wouldn't want to do anything that's illegal. Kanunsuz bir şey yapmak istemem. More Sentences |
||||
General | illegal adj. | yasa dışı | ||
It would be illegal, and no one is going to accept the responsibility for doing something illegal. Bu yasa dışı olacaktır ve kimse yasa dışı bir şey yapmanın sorumluluğunu kabul etmeyecektir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | illegal adj. | yasal olmayan | ||
I didn't know that what I was doing was illegal. Yaptığım şeyin yasal olmadığını bilmiyordum. More Sentences |
||||
Trade/Economic | illegal adj. | yasa dışı | ||
It would be illegal, and no one is going to accept the responsibility for doing something illegal. Bu yasa dışı olacaktır ve kimse yasa dışı bir şey yapmanın sorumluluğunu kabul etmeyecektir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | illegal adj. | kanunsuz | ||
I wouldn't want to do anything that's illegal. Kanunsuz bir şey yapmak istemem. More Sentences |
||||
Law | illegal adj. | yasadışı | ||
Much of the so-called illegal arms trade is channelled through these regions. Sözde yasadışı silah ticaretinin büyük bir kısmı bu bölgeler üzerinden yapılmaktadır. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | illegal adj. | yasak | ||
In Milan, it is illegal to frown except during funerals or hospital visits. Milano'da cenaze törenleri veya hastane ziyaretleri dışında kaşları çatmak yasaktır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | illegal adj. | usulsüz | ||
General | ||||
General | illegal n. | bir ülkede kaçak yaşayan kimse | ||
General | illegal n. | ülkede kaçak yaşayan casus | ||
General | illegal adj. | yolsuz | ||
General | illegal adj. | hukuka aykırı | ||
General | illegal adj. | nizamsız | ||
General | illegal adj. | kanun dışı | ||
General | illegal adj. | gayri meşru | ||
General | illegal adj. | kanuna aykırı | ||
General | illegal adj. | kuraldışı | ||
General | illegal adj. | kanunen yasak | ||
General | illegal adj. | legal olmayan | ||
General | illegal adj. | (koleksiyon pulu) tamamen uydurma ve herhangi bir ülkeye ait olmayan | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | illegal n. | kanuna aykırı | ||
Trade/Economic | illegal adj. | gayrimeşru | ||
Trade/Economic | illegal adj. | fahiş boyutta | ||
Trade/Economic | illegal adj. | aşırı düzeyde | ||
Law | ||||
Law | illegal n. | kanuna aykırı | ||
Law | illegal adj. | gayrikanuni | ||
Law | illegal adj. | hukuka aykırı | ||
Law | illegal adj. | haksız | ||
Law | illegal adj. | gayrimeşru | ||
Law | illegal adj. | kanun dışı | ||
Law | illegal adj. | yolsuz | ||
Computer | ||||
Computer | illegal adj. | geçersiz | ||
Computer | illegal adj. | kullanışsız | ||
Computer | illegal adj. | kullanımsız | ||
Medical | ||||
Medical | illegal adj. | meşru olmayan |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | illegal | illegal adj. | ||
It's illegal to buy cocaine. Kokain satın almak illegaldir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | illegal | unlawful adj. | ||
General | illegal | unlegal adj. | ||
General | illegal | illicit adj. | ||
General | illegal | illicitum adj. | ||
General | illegal | backstreet adj. | ||
General | illegal | banned adj. | ||
General | illegal | unlawlike adj. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | illegal | backstreet adj. | ||
Slang | ||||
Slang | illegal | iffy adj. | ||
British Slang | ||||
British Slang | illegal | bent adj. | ||
British Slang | illegal | hooky adj. |