Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yasaklanmış | forbidden adj. | ||
For example, they are now forbidden to talk to the press and to make statements. Örneğin, artık basınla konuşmaları ve açıklama yapmaları yasaklanmıştır. More Sentences |
||||
General | yasaklanmış | barred adj. | ||
The press is muzzled, human rights organisations are barred and opposition is driven abroad. Basın susturulmuş, insan hakları örgütleri yasaklanmış ve muhalefet yurt dışına sürülmüştür. More Sentences |
||||
General | yasaklanmış | proscribed adj. | ||
The addition of remains from proscribed GM products must naturally also not be allowed. Yasaklanmış GDO'lu ürünlerin kalıntılarının eklenmesine de doğal olarak izin verilmemelidir. More Sentences |
||||
General | yasaklanmış | banned adj. | ||
We now have a ban on one of these flame retardants, and the two others have undergone risk assessment. Şu anda bu alev geciktiricilerden biri yasaklanmış durumda ve diğer ikisi de risk değerlendirmesine tabi tutuldu. More Sentences |
||||
General | yasaklanmış | prohibited adj. | ||
Trade in unmodified cells and tissue should be prohibited, as required by the Charter of Fundamental Rights. Temel Haklar Bildirgesi'nin gerektirdiği şekilde değiştirilmemiş hücre ve doku ticareti yasaklanmalıdır. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | yasaklanmış | forbidden adj. | ||
Terrorism, killing, robbery and the destruction of property are to be forbidden, Well, they are already forbidden. Terörizm, öldürme, soygun ve mülke zarar verme yasaklanmalıdır ki Zaten bunlar yasaklanmıştır. More Sentences |
||||
Law | yasaklanmış | barred adj. | ||
She was barred from the club. Kulübe girmesi yasaklandı. More Sentences |
||||
Law | yasaklanmış | prohibited adj. | ||
The creation of embryos from gametes donated for the purpose of obtaining stem cells is therefore prohibited. Bu nedenle kök hücre elde etmek amacıyla bağışlanan gametlerden embriyo oluşturulması yasaklanmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yasaklanmış | embargoed adj. | ||
General | yasaklanmış | inhibited adj. | ||
General | yasaklanmış | enjoined adj. | ||
General | yasaklanmış | tapu adj. | ||
General | yasaklanmış | off-limits adj. | ||
Law | ||||
Law | yasaklanmış | interdicted adj. |