tesadüfen

Bedeutungen von dem Begriff "tesadüfen" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	tesadüfen	accidentally adv.
The outbreak in South Korea is now in the limelight accidentally because that is where the World Cup is being held. Güney Kore'deki salgın şu anda tesadüfen gündemde çünkü orada Dünya Kupası düzenleniyor. More Sentences
2	Common Usage	tesadüfen	by chance adv.
This has not happened by chance. Bu tesadüfen gerçekleşmedi. More Sentences
3	Common Usage	tesadüfen	incidentally adv.
The same, incidentally, applies to sugar. Aynı şey, tesadüfen, şeker için de geçerlidir. More Sentences
General
4	General	tesadüfen	fortuitously adv.
When it was discovered, it was done so fortuitously. Keşfedildiğinde, bu tesadüfen olmuştur. More Sentences
5	General	tesadüfen	by coincidence adv.
We met completely by coincidence. Biz tamamen tesadüfen karşılaştık. More Sentences
6	General	tesadüfen	casually adv.
I only casually know Tom. Tom'u sadece tesadüfen tanıyorum. More Sentences
7	General	tesadüfen	adventitious adj.
8	General	tesadüfen	happy-go-lucky adj.
9	General	tesadüfen	accidently adv.
10	General	tesadüfen	by accident adv.
11	General	tesadüfen	in passing adv.
12	General	tesadüfen	causelessly adv.
13	General	tesadüfen	at random adv.
14	General	tesadüfen	haply adv.
15	General	tesadüfen	coincidentally adv.
16	General	tesadüfen	haphazardly adv.
17	General	tesadüfen	fortunately adv.
18	General	tesadüfen	by good fortune adv.
19	General	tesadüfen	luckily adv.
20	General	tesadüfen	by happenstance adv.
21	General	tesadüfen	by a fluke adv.
22	General	tesadüfen	by the bye adv.
23	General	tesadüfen	en passant adv.
24	General	tesadüfen	incidently (incidentally) adv.
25	General	tesadüfen	speaking of which adv.
26	General	tesadüfen	by the by adv.
27	General	tesadüfen	habnab adv.
28	General	tesadüfen	haphazard adv.
29	General	tesadüfen	may be adv.
30	General	tesadüfen	hobanob adv.
31	General	tesadüfen	hobnob adv.
32	General	tesadüfen	on the volley adv.
33	General	tesadüfen	parcase [obsolete] adv.
Phrases
34	Phrases	tesadüfen	as chance/luck would have it expr.
35	Phrases	tesadüfen	as it so happens expr.
36	Phrases	tesadüfen	as luck may have it expr.
37	Phrases	tesadüfen	as luck would have it expr.
Colloquial
38	Colloquial	tesadüfen	by pure accident expr.
39	Colloquial	tesadüfen	by accident expr.
40	Colloquial	tesadüfen	as it happens expr.
41	Colloquial	tesadüfen	as it just so happens expr.
Idioms
42	Idioms	tesadüfen	on a toss of the coin expr.
43	Idioms	tesadüfen	on the toss of a coin expr.
44	Idioms	tesadüfen	on the toss of the coin expr.
45	Idioms	tesadüfen	as chance would have it expr.
46	Idioms	tesadüfen	as luck would have it expr.
47	Idioms	tesadüfen	at a venture expr.
Law
48	Law	tesadüfen	obiter adv.
Archaic
49	Archaic	tesadüfen	chance adv.
50	Archaic	tesadüfen	chanceably adv.
51	Archaic	tesadüfen	happily adv.
Slang
52	Slang	tesadüfen	half-ass adj.
53	Slang	tesadüfen	half-assed adv.

Bedeutungen, die der Begriff "tesadüfen" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 84 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	tesadüfen karşılaşmak	chance on v.
I met him by chance on the train this morning. Onunla bu sabah trende tesadüfen karşılaştım. More Sentences
2	General	tesadüfen olmak	chance v.
Many of the world's greatest discoveries happened by pure chance. Dünyanın en büyük keşiflerinin çoğu, tesadüfen oldu. More Sentences
3	General	tesadüfen olmak	happen by chance v.
Nothing happens by chance. Hiçbir şey tesadüfen olmaz. More Sentences
Phrasals
4	Phrasals	tesadüfen karşılaşmak	run into v.
I happened to run into my teacher at a restaurant last night. Öğretmenimle dün gece bir restoranda tesadüfen karşılaştım. More Sentences
General
5	General	tesadüfen olma	causelessness n.
6	General	tesadüfen gerçekleşme	obvention [obsolete] n.
7	General	tesadüfen karşılaşma	fortuitous encounter n.
8	General	tesadüfen karşılaşma	chance meeting n.
9	General	tesadüfen bulmak	stumble on v.
10	General	tesadüfen bulmak	chance upon v.
11	General	tesadüfen karşılaşmak	run across v.
12	General	tesadüfen bulmak	stumble upon v.
13	General	tesadüfen bulmak	chance on v.
14	General	tesadüfen bulmak	stumble across v.
15	General	kazara ya da tesadüfen edinmek	come by v.
16	General	tesadüfen karşılaşmak	fall in with v.
17	General	tesadüfen karşılaşmak	chance upon v.
18	General	tesadüfen olmak	happen v.
19	General	tesadüfen bulmak	hit on v.
20	General	tesadüfen bulmak	alight on v.
21	General	tesadüfen rastlamak	come across v.
22	General	tesadüfen bulmak	come across v.
23	General	tesadüfen bulmak	find by chance v.
24	General	tesadüfen olmak	happen accidentally v.
25	General	tesadüfen olmak	happen coincidentally v.
26	General	tesadüfen olmak	tumble v.
27	General	tesadüfen keşfetmek	happen v.
28	General	tesadüfen vuku bulmak	light v.
29	General	tesadüfen bahsetmek	glance v.
30	General	tesadüfen taşınmak	hitchhike v.
31	General	tesadüfen değinmek	drop v.
32	General	tesadüfen yapmak	fluke v.
33	General	tesadüfen bir araya gelmek	foregather [rare] v.
34	General	tesadüfen bulmak	strike v.
35	General	tesadüfen meydana gelen	accidental adj.
36	General	tesadüfen olan	casual adj.
37	General	tesadüfen meydana gelen	incidental adj.
38	General	tesadüfen keşfedilen/keşfedilmiş	serendipitous adj.
39	General	tesadüfen olan	causeless adj.
40	General	tesadüfen gelişen	fortuitous adj.
Phrasals
41	Phrasals	tesadüfen bulmak	hit on v.
42	Phrasals	tesadüfen bulmak	come on v.
43	Phrasals	bir şeyi yapmaya tesadüfen başlamak	fall into something v.
44	Phrasals	tesadüfen karşılaşmak	meet up v.
45	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) tesadüfen tanışmak	fall in with (someone or something) v.
46	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak	fall in with (someone or something) v.
47	Phrasals	tesadüfen keşfetmek	fall on v.
48	Phrasals	tesadüfen keşfetmek	fall upon v.
49	Phrasals	rastlantı eseri/tesadüfen (bir şey) keşfetmek	strike on (something) v.
50	Phrasals	tesadüfen (bir şeye) karışmak	stumble into (something) v.
51	Phrasals	tesadüfen (birine) rastlamak	stumble into (someone) v.
52	Phrasals	tesadüfen (biriyle) yüz yüze/karşı karşıya gelmek	stumble into (someone) v.
53	Phrasals	(bir şeye) tesadüfen rastlamak	tumble on (something) v.
54	Phrasals	(bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak	tumble on (something) v.
55	Phrasals	tesadüfen (bir şey) keşfetmek/bulmak	stumble onto (something) v.
56	Phrasals	tesadüfen bir araya getirmek/karşılaştırmak	push together v.
57	Phrasals	tesadüfen karşılaşmak	meet up with v.
58	Phrasals	(birini/bir şeyi) tesadüfen bulmak	chance on (someone or something) v.
59	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak	chance on (someone or something) v.
60	Phrasals	(birini/bir şeyi) tesadüfen bulmak	chance upon (someone or something) v.
61	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak	chance upon (someone or something) v.
62	Phrasals	tesadüfen (bir şey) bulmak	stumble across (something) v.
63	Phrasals	tesadüfen (bir şey) bulmak	stumble against (something) v.
64	Phrasals	tesadüfen (bir şey) keşfetmek	stumble against (something) v.
65	Phrasals	tesadüfen (bir şey) bulmak	stumble on (something) v.
66	Phrasals	tesadüfen (bir şey) bulmak	stumble upon (someone or something) v.
Phrases
67	Phrases	tesadüfen/şansına/şans eseri	more by accident than (by) judgment expr.
Idioms
68	Idioms	(bir şeyi) tesadüfen yapmak	pluck (something) from the air v.
69	Idioms	(bir şeyi) tesadüfen yapmak	pluck something from the air v.
70	Idioms	tesadüfen ortaya çıkmak	happen along v.
71	Idioms	(tesadüfen) tanışmak	get a line v.
72	Idioms	(bir şeyi) tesadüfen ortaya çıkarmak	pluck (something) out of the air v.
73	Idioms	(bir şeyi) tesadüfen ortaya çıkarmak	pluck (something) out of the thin air v.
74	Idioms	(bir şeyi) tesadüfen ortaya çıkarmak	pull (something) out of the/thin air v.
75	Idioms	tesadüfen sadece bir iki defa karşılaşıp bir daha asla karşılaşmayacak iki insan gibi	like ships that pass in the night expr.
Medical
76	Medical	tesadüfen saptanan asemptomatik metal yabancı cisim	incidentally detected asymptomatic metal foreign body n.
Psychology
77	Psychology	anlamsal olarak birbiri ile alakasız iki benzer olayın tesadüfen eş zamanlı gerçekleşmesi	synchronicity n.
78	Psychology	anlamsal olarak birbiri ile alakasız iki benzer olayın tesadüfen eş zamanlı gerçekleşmesi	synchronism n.
Pathology
79	Pathology	böcek ilaçlarında kullanılan talyum sülfatın sindirimi sonucu tesadüfen meydana gelen zehirlenme	thallitoxicosis n.
80	Pathology	tesadüfen tespit edilen hastalık veya fiziksel durum	incidentaloma n.
Statistics
81	Statistics	tesadüfen belirli bir sınır içerisinde değer alan	nonsignificant adj.
Music
82	Music	tesadüfen gelen diyez	accidental n.
Archaic
83	Archaic	tesadüfen gelişmek	fortune v.
British Slang
84	British Slang	tesadüfen bir partner bulma	trick (mainly gay use) n.