|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
sokak köpeği |
stray dog n.
|
|
Have you been bitten by a stray dog?
Bir sokak köpeği tarafından ısırıldın mı?
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
sokak ağzı |
vulgar language n.
|
|
Tom often uses vulgar language.
Tom sık sık sokak ağzı kullanır.
More Sentences
|
3 |
General |
yan sokak |
side street n.
|
|
The accident happened on a side street.
Kaza yan sokakta oldu.
More Sentences
|
4 |
General |
sokak çocukları |
street children n.
|
|
I welcome our discovery of street children as a new target group.
Sokak çocuklarını yeni bir hedef grup olarak keşfetmemizi memnuniyetle karşılıyorum.
More Sentences
|
5 |
General |
sokak çalgıcısı |
busker n.
|
|
Tom threw some money into the busker's hat.
Tom sokak çalgıcısının şapkasına biraz para attı.
More Sentences
|
6 |
General |
dar sokak |
lane n.
|
|
The town has many narrow lanes.
Kasabanın birçok dar sokağı bulunuyor.
More Sentences
|
7 |
General |
sokak çocukları |
street urchins n.
|
|
Tom is a street urchin.
Tom bir sokak çocuğu.
More Sentences
|
8 |
General |
sokak lambası |
streetlight n.
|
|
Sodium streetlights are being replaced by LEDs.
Sodyum sokak lambaları LEDlerle yer değiştiriliyor.
More Sentences
|
9 |
General |
sokak çocuğu |
urchin n.
|
|
I don't like those urchins.
O sokak çocuklarından hoşlanmıyorum.
More Sentences
|
10 |
General |
sokak köşesi |
street corner n.
|
|
He was standing at the street corner.
Sokağın köşesinde duruyordu.
More Sentences
|
11 |
General |
sokak lambası |
street lamp n.
|
|
The street lamps don't give enough light.
Sokak lambaları yeterince ışık vermiyor.
More Sentences
|
|
12 |
General |
çıkmaz sokak |
dead end n.
|
|
The road came to a dead end.
Yol bir çıkmaz sokağa geldi.
More Sentences
|
13 |
General |
ara sokak |
alley n.
|
|
My car is parked in the alley.
Arabam ara sokağa park edilmiş durumda.
More Sentences
|
14 |
General |
ara sokak |
side street n.
|
|
We live in a cozy little house in a side street.
Ara sokakta küçük şirin bir evde yaşıyoruz.
More Sentences
|
15 |
General |
arka sokak |
back street n.
|
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
16 |
General |
çıkmaz sokak |
dead-end street n.
|
|
This is a dead-end street.
Bu bir çıkmaz sokak.
More Sentences
|
17 |
General |
çıkmaz sokak |
cul-de-sac n.
|
|
Burma's rulers have driven themselves and their people into a cul-de-sac.
Burma'nın yöneticileri kendilerini ve halklarını bir çıkmaz sokağa sürüklediler.
More Sentences
|
18 |
General |
sokak gösterisi |
street demonstration n.
|
|
The police tried to stop the street demonstration.
Polis sokak gösterisini durdurmaya çalıştı.
More Sentences
|
19 |
General |
sokak tabelası |
street sign n.
|
|
It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.
Hava karanlıktı, bu yüzden Tom sokak tabelasını okumakta zorlandı.
More Sentences
|
20 |
General |
sokak sanatçılığı |
busking n.
|
|
How much do you think I could make busking?
Sence sokak sanatçılığı yaparak ne kadar kazanabilirim?
More Sentences
|
21 |
General |
sokak müzisyeni |
street musician n.
|
|
Tom earns his living as a street musician.
Tom sokak müzisyeni olarak hayatını kazanıyor.
More Sentences
|
22 |
General |
arka sokak |
backstreet n.
|
|
The refugees were living in a narrow, squalid backstreet.
Mülteciler dar, bakımsız bir arka sokakta yaşıyorlardı.
More Sentences
|
23 |
General |
sokak hayvanı |
street animal n.
|
|
Especially in the case of street animals, regardless of the season.
Özellikle sokak hayvanları söz konusuysa, mevsim ne olursa olsun.
More Sentences
|
24 |
General |
sokak yarışçısı |
street racer n.
|
|
Tom is a street racer.
Tom bir sokak yarışçısı.
More Sentences
|
25 |
General |
sokak yarışı |
street race n.
|
|
Street racing is dangerous and stupid.
Sokak yarışları tehlikeli ve aptalcadır.
More Sentences
|
26 |
General |
sokak satıcısı |
street vendor n.
|
|
I bought that from a street vendor.
Ben onu bir sokak satıcısından satın aldım.
More Sentences
|
27 |
General |
sokak sanatı |
street art n.
|
|
Make sure to check out all the street art in Trastevere.
Trastevere'deki tüm sokak sanatına göz attığınızdan emin olun.
More Sentences
|
28 |
General |
sokak iti |
cur n.
|
|
The cur growled at the mailman as he approached the house.
Sokak iti eve yaklaşan postacıya hırladı.
More Sentences
|
29 |
General |
çıkmaz sokak |
dead-end n.
|
|
He lived on a quiet dead-end with no through traffic.
Trafiğin olmadığı sakin bir çıkmaz sokakta yaşıyordu.
More Sentences
|
30 |
General |
sokak çalgıcılığı yapmak |
busk v.
|
|
Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.
Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.
More Sentences
|
Colloquial |
|
31 |
Colloquial |
karanlık bir sokak |
a dark alley n.
|
|
I wouldn't want to run into him in a dark alley.
Onunla karanlık bir sokakta karşılaşmak istemezdim.
More Sentences
|
|
Technical |
|
32 |
Technical |
arka sokak |
back street n.
|
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
33 |
Technical |
sokak lambası |
street lamp n.
|
|
The street lamps don't give enough light.
Sokak lambaları yeterince ışık vermiyor.
More Sentences
|
34 |
Technical |
sokak lambası |
streetlight n.
|
|
Sodium streetlights are being replaced by LEDs.
Sodyum sokak lambaları LEDlerle yer değiştiriliyor.
More Sentences
|
Automotive |
|
35 |
Automotive |
ara sokak |
alley n.
|
|
My car is parked in the alley.
Arabam ara sokağa park edilmiş durumda.
More Sentences
|
General |
|
36 |
General |
sokak süpürücü |
sweeper n.
|
|
37 |
General |
dar sokak |
alley n.
|
|
38 |
General |
sokak köpeği |
pariah dog n.
|
|
39 |
General |
çıkmaz sokak |
blind alley n.
|
|
40 |
General |
sıraevlerin bulunduğu sokak |
terrace n.
|
|
41 |
General |
sokak çocuğu |
foundling n.
|
|
42 |
General |
sokak kadını |
woman of the street n.
|
|
43 |
General |
sokak peyzajı |
street landscaping n.
|
|
44 |
General |
sokak korkusu |
agyiophobia n.
|
|
45 |
General |
sokak köpeği |
tike n.
|
|
46 |
General |
boş sokak |
empty street n.
|
|
47 |
General |
sıralı evleri olan sokak |
row n.
|
|
48 |
General |
los angeles kökenli bir sokak çetesi |
crip n.
|
|
49 |
General |
sokak kedisi |
street cat n.
|
|
50 |
General |
sapa bir sokak |
an off street n.
|
|
51 |
General |
sokak çocuğu |
gamin n.
|
|
52 |
General |
dar sokak |
court n.
|
|
53 |
General |
sokak ağzı |
street language n.
|
|
54 |
General |
sokak lambalarını değiştiren kişi |
lamplighter n.
|
|
55 |
General |
sokak kadını |
street walker n.
|
|
56 |
General |
sokakların birbiriyle dik açısıyla kesiştiği sokak planı |
gridiron pattern n.
|
|
57 |
General |
sokak kapısı |
street door n.
|
|
58 |
General |
sokak kedisi |
alley cat n.
|
|
59 |
General |
sokak çocuğu |
ragamuffin n.
|
|
60 |
General |
yerleşimin yoğun olduğu ve trafiğin zorlayıcı olmayan yöntemlerle engellenmeye çalışıldığı sokak veya bölge |
home zone n.
|
|
61 |
General |
sokak serserisi |
tramp n.
|
|
62 |
General |
sokak süpürme aracı |
mechanical street sweeper n.
|
|
63 |
General |
sokak çocuğu |
street arab n.
|
|
64 |
General |
sokak çocuğu |
guttersnipe n.
|
|
65 |
General |
sokak dili |
street language n.
|
|
66 |
General |
çıkmaz sokak |
dead end street n.
|
|
67 |
General |
sokak satıcısı |
tallyman n.
|
|
68 |
General |
sokak basketbolu |
streetball n.
|
|
69 |
General |
sıra evleri olan sokak |
row n.
|
|
70 |
General |
ingilizce'de özellikle kırsal kesimlerdeki dar sokak veya patikalara verilen isim |
lane n.
|
|
71 |
General |
küçük sokak |
place n.
|
|
|
72 |
General |
sokak çocuğu |
street urchin n.
|
|
73 |
General |
sokak köpeği |
tyke n.
|
|
74 |
General |
sokak köpeği |
cur n.
|
|
75 |
General |
sokak lambası direği |
lamppost n.
|
|
76 |
General |
çıkmaz sokak |
impasse n.
|
|
77 |
General |
çıkmaz sokak |
culde sac n.
|
|
78 |
General |
çıkmaz sokak |
aporia n.
|
|
79 |
General |
sokak ticareti |
street trading n.
|
|
80 |
General |
sokak dövüşü |
tole n.
|
|
81 |
General |
sokak çocuğu |
titi n.
|
|
82 |
General |
sokak serserisi |
caird n.
|
|
83 |
General |
sokak aydınlatması |
street lighting n.
|
|
84 |
General |
sokak süpürme aracı |
street sweeper n.
|
|
85 |
General |
sokak aydınlatması |
street light n.
|
|
86 |
General |
sokak düzeyi |
street level n.
|
|
87 |
General |
sokak grubu |
marching band n.
|
|
88 |
General |
sokak fahişeliği |
streetwalking n.
|
|
89 |
General |
arka sokak |
by-street n.
|
|
90 |
General |
çıkmaz sokak |
blind street n.
|
|
91 |
General |
yan sokak |
branch road n.
|
|
92 |
General |
arka sokak |
back-alley n.
|
|
93 |
General |
çıkmaz sokak |
blind-alley n.
|
|
94 |
General |
sokak çocuğu |
dead-end kid n.
|
|
95 |
General |
sokak kapısı |
front-entrance door n.
|
|
96 |
General |
yan sokak |
by-street n.
|
|
97 |
General |
ara sokak |
by-street n.
|
|
98 |
General |
sokak aydınlatması direği |
street-lighting pole n.
|
|
99 |
General |
sokak lambası |
street-lamp n.
|
|
100 |
General |
sokak kapısı kilidi |
street-door lock n.
|
|
101 |
General |
sokak kapısı |
street-door n.
|
|
102 |
General |
sokak lambası |
lantern n.
|
|
103 |
General |
sokak dışında park |
off street parking n.
|
|
104 |
General |
sokak çocuğu |
street child n.
|
|
105 |
General |
çıkmaz sokak |
cul de sac n.
|
|
106 |
General |
sokak kedisi |
stray cat n.
|
|
107 |
General |
sokak arası |
street alley n.
|
|
108 |
General |
sokak arası |
alley n.
|
|
109 |
General |
sokak arası |
alleyway n.
|
|
110 |
General |
sokak dövüşçüsü |
street fighter n.
|
|
111 |
General |
sokak fahişesi |
street walker n.
|
|
112 |
General |
sokak futbolu |
street football n.
|
|
113 |
General |
sokak köpekleri |
street dogs n.
|
|
114 |
General |
sokak ağzı |
street talk n.
|
|
115 |
General |
ızgara planlı sokak sistemi |
grid street plan n.
|
|
116 |
General |
sokak sanatçısı |
street performer n.
|
|
117 |
General |
sokak sanatçısı |
busker n.
|
|
118 |
General |
sokak numarası |
street number n.
|
|
119 |
General |
sessiz sokak |
quiet street n.
|
|
120 |
General |
sakin sokak |
quiet street n.
|
|
121 |
General |
sokak kızağı yarışı |
street luge racing n.
|
|
122 |
General |
sokak gösterisi |
public demonstration n.
|
|
123 |
General |
sokak eylemi |
public demonstration n.
|
|
124 |
General |
sokak gösterisi |
street show n.
|
|
125 |
General |
sokak şovu |
street show n.
|
|
126 |
General |
sıra sıra dükkanların olduğu sokak |
parade n.
|
|
127 |
General |
arka sokak |
back alley n.
|
|
128 |
General |
eskiden sokak satıcılarından alınan, içinde türlü çeşitli hikaye, tekerleme ve anlatıların bulunduğu eğlencelik kitap |
chapbook n.
|
|
129 |
General |
sokak çetesi |
street gang n.
|
|
130 |
General |
sokak mobilyası |
street furniture n.
|
|
131 |
General |
sokak lambasının sarı ışığı |
the yellow light of the street lamp n.
|
|
132 |
General |
sokak ropörtajı |
street interview n.
|
|
133 |
General |
sokak hayvanları |
street animals n.
|
|
134 |
General |
sokak kuralları |
street rules n.
|
|
135 |
General |
sokak satıcısı |
hawker n.
|
|
136 |
General |
sokak modası |
street fashion n.
|
|
137 |
General |
sokak hayvanı |
stray animal n.
|
|
138 |
General |
çıkmaz sokak |
drive n.
|
|
139 |
General |
hilal-yay şeklindeki sokak |
crescent n.
|
|
140 |
General |
sokak görünümü |
street view n.
|
|
141 |
General |
sokak betimlemesi ( manzarası) |
streetscape n.
|
|
142 |
General |
sokak sanatçısı |
street artist n.
|
|
143 |
General |
sokak hayvanları |
stray animals n.
|
|
144 |
General |
(yiyecek vb satan) sokak satıcısı |
food stall n.
|
|
145 |
General |
çıkmaz sokak |
close n.
|
|
146 |
General |
sokak ressamı |
street painter n.
|
|
147 |
General |
sokak kenarı |
edge of street n.
|
|
148 |
General |
sokak yarışı |
road rally n.
|
|
149 |
General |
sokak lezzetleri |
street delicacies n.
|
|
150 |
General |
çıkmaz sokak |
addubitation n.
|
|
151 |
General |
ara sokak |
back street n.
|
|
152 |
General |
sokak gösterisi |
raree show n.
|
|
153 |
General |
sokak gösterisi |
raree-show n.
|
|
154 |
General |
sokak şovu |
raree show n.
|
|
155 |
General |
sokak şovu |
raree-show n.
|
|
156 |
General |
sokak lambalarını yakmakla görevli kimse |
lamplighter n.
|
|
157 |
General |
dar sokak |
chare [dialect] n.
|
|
158 |
General |
yamaç başına inşa edilmiş sokak |
terrasse n.
|
|
159 |
General |
sokak köpeği |
tike n.
|
|
160 |
General |
sokak kedisi |
alleycat n.
|
|
161 |
General |
küçük ve dar sokak |
way n.
|
|
162 |
General |
sokak serserisi |
vagrant n.
|
|
163 |
General |
ayak işi yaptırılan sokak çocukları |
blackguard [obsolete] n.
|
|
164 |
General |
sokak eylemine katılan kimse |
manifestant n.
|
|
165 |
General |
dar sokak |
mews n.
|
|
166 |
General |
arka sokak |
mews n.
|
|
167 |
General |
ara sokak ile caddenin birleştiği yer |
mouth n.
|
|
168 |
General |
sokak serserisi |
lurcher [australia] n.
|
|
169 |
General |
dar sokak |
loan [scotland] n.
|
|
170 |
General |
dar sokak |
loanin [geordie] n.
|
|
171 |
General |
dar sokak |
loaning [obsolete] [scotland] n.
|
|
172 |
General |
sokak serserisi |
rinthereout [scotland] n.
|
|
173 |
General |
gizli sokak |
bystreet n.
|
|
174 |
General |
özel sokak |
bystreet n.
|
|
175 |
General |
yan sokak |
bystreet n.
|
|
176 |
General |
özel sokak |
by-street n.
|
|
177 |
General |
mısırlı sokak dansözleri |
ghawazi n.
|
|
178 |
General |
mısırlı sokak dansözleri |
ghawazee n.
|
|
179 |
General |
sokak çocuğu |
gutter snipe n.
|
|
180 |
General |
sokak çocuğu |
gutty n.
|
|
181 |
General |
çıkmaz sokak |
loke [dialect] [uk] n.
|
|
182 |
General |
(belirli bir iş alanının domine ettiği) sokak |
row n.
|
|
183 |
General |
dar sokak |
ruelle n.
|
|
184 |
General |
ara sokak |
ruelle n.
|
|
185 |
General |
sokak satıcısı |
street peddler n.
|
|
186 |
General |
sokak kavgası |
donnybrook n.
|
|
187 |
General |
sokak temizleyicisi |
cleanser [uk] n.
|
|
188 |
General |
sokak pazarı |
curb n.
|
|
189 |
General |
çıkmaz sokak |
place n.
|
|
190 |
General |
sokak köpek ve kedilerini yakalayan belediye çalışanı |
dog catcher n.
|
|
191 |
General |
sokak köpeklerini yakalayan kimse |
dog officer n.
|
|
192 |
General |
şehir merkezinden uzakta olan bir sokak |
outstreet n.
|
|
193 |
General |
sokak köpeği |
pye-dog n.
|
|
194 |
General |
sokak köpeği |
pi-dog n.
|
|
195 |
General |
sokak temizliği |
scavengering n.
|
|
196 |
General |
sokak satıcısı |
slanger n.
|
|
197 |
General |
zincirli bir tür sokak silahı |
smiley [rare] n.
|
|
198 |
General |
çıkmaz sokak |
pocket n.
|
|
199 |
General |
küçük sokak hayvanı |
strayling n.
|
|
200 |
General |
sokak temizlikçisi |
street cleaner n.
|
|
201 |
General |
sokak fahişesi |
street girl n.
|
|
202 |
General |
sokak adaleti |
street justice n.
|
|
203 |
General |
sokak haritası |
street map n.
|
|
204 |
General |
sokak adı |
street name n.
|
|
205 |
General |
sokak planı |
street plan n.
|
|
206 |
General |
sokak çocuğu |
streetboy n.
|
|
207 |
General |
bir sokak dolusu |
streetful n.
|
|
208 |
General |
sokak sorumlusu |
streetkeeper n.
|
|
209 |
General |
sokak lambası |
streetlamp n.
|
|
210 |
General |
sokak aydınlatması |
streetlamp n.
|
|
211 |
General |
sokak lambasının yarattığı aydınlanma |
streetlight n.
|
|
212 |
General |
sokak genişliği |
streetroom n.
|
|
213 |
General |
sokak görünümü |
streetscape n.
|
|
214 |
General |
sokak sorumlusu |
streetward n.
|
|
215 |
General |
sokak modasına uygun kıyafet |
streetwear n.
|
|
216 |
General |
uzamak (sokak) |
sweep v.
|
|
217 |
General |
sokak sokak dolaşarak satmak |
peddle v.
|
|
218 |
General |
sokak sokak dolaşmak |
walk the streets v.
|
|
219 |
General |
kıvrılmak (sokak) |
sweep v.
|
|
220 |
General |
seyyar sokak satıcılığı yapmak |
peddle v.
|
|
221 |
General |
sokak çetesi üyesi olmak |
gang-bang v.
|
|
222 |
General |
çıkmaz (sokak) |
blind adj.
|
|
223 |
General |
kıvrılmamış (sokak) |
unswept adj.
|
|
224 |
General |
sokak çocuklarıyla ilgili |
blackguard [obsolete] adj.
|
|
225 |
General |
sokak çocuklarına ait |
gamin adj.
|
|
226 |
General |
sokak çocuklarıyla ilgili |
gamin adj.
|
|
227 |
General |
sokak çocuklarının özelliklerini taşıyan |
gamin adj.
|
|
228 |
General |
sokak çetelerinin kültürüne ait |
gangsta adj.
|
|
229 |
General |
sokak çetelerinin kültürüyle ilgili |
gangsta adj.
|
|
230 |
General |
sokak kenarlarında |
on-street adj.
|
|
231 |
General |
sokak tarzına uygun |
street adj.
|
|
232 |
General |
sokak ile özdeşleşen |
street-smart adj.
|
|
233 |
General |
sokak (hayvanı) |
stray adj.
|
|
234 |
General |
sokak diliyle konuşarak |
slangily adv.
|
|
235 |
General |
(sokak vb.) üzerinde |
over prep.
|
|
Colloquial |
|
236 |
Colloquial |
çıkmaz sokak |
a blind alley n.
|
|
237 |
Colloquial |
sokak çocuğu |
throwaway n.
|
|
238 |
Colloquial |
sokak çocuğu |
a street arab n.
|
|
239 |
Colloquial |
sokak çocuğu |
gamin n.
|
|
240 |
Colloquial |
sokak dedikodusu |
bush telegraph n.
|
|
241 |
Colloquial |
sokak aralarında dikilip kadınları etkilemeye çalışan boş adam |
drugstore cowboy n.
|
|
242 |
Colloquial |
sokak dili |
simple english n.
|
|
243 |
Colloquial |
sokak köpeği |
yard dog n.
|
|
244 |
Colloquial |
polisin sokak gösterilerinde eylemcileri içine alacak şekilde kordonla çevirdiği alan |
kettle [uk] n.
|
|
245 |
Colloquial |
sokak serserisi |
bagman n.
|
|
246 |
Colloquial |
sokak dansçısı |
breaker n.
|
|
247 |
Colloquial |
yasadışı sokak yarışı |
drag racing n.
|
|
248 |
Colloquial |
sokak ağzı |
french n.
|
|
249 |
Colloquial |
(sokak ağzı) delikanlı olmak |
be man enough to do something v.
|
|
250 |
Colloquial |
(sokak gösterilerindeki eylemcileri de dahil ederek) belirli bir alanı kordonla çevirmek |
kettle [uk] v.
|
|
Idioms |
|
251 |
Idioms |
sokak mahkemesi |
a necktie party n.
|
|
252 |
Idioms |
17. yüzyıl'da londra'da yoksul yazarlara ev sahipliği yapmış bir sokak |
grub street n.
|
|
253 |
Idioms |
sokak ağzı |
vulgar tongue n.
|
|
254 |
Idioms |
sokak kadını olmak |
come upon the town v.
|
|
Speaking |
|
255 |
Speaking |
naber (sokak dili) |
wassup expr.
|
|
Trade/Economic |
|
256 |
Trade/Economic |
borsa sonrası sokak piyasası |
kerb market n.
|
|
257 |
Trade/Economic |
sokak satıcısı |
coster n.
|
|
258 |
Trade/Economic |
sokak temizliği vergisi |
sweeping tax n.
|
|
259 |
Trade/Economic |
sokak piyasa |
street market n.
|
|
260 |
Trade/Economic |
sokak piyasası |
street market n.
|
|
261 |
Trade/Economic |
sokak satıcılığı |
street trading n.
|
|
262 |
Trade/Economic |
sokak reklamı |
street ad n.
|
|
Law |
|
263 |
Law |
cebren sokak soygunu |
violent street robbery n.
|
|
264 |
Law |
sokak suçlarıyla mücadele birimi |
pro active unit n.
|
|
265 |
Law |
sokak suçlarıyla mücadele birimi |
road crime unit n.
|
|
Politics |
|
266 |
Politics |
sokak düzeyinde bürokrasi |
street level bureaucracy n.
|
|
Institutes |
|
267 |
Institutes |
sokak hayvanlarını koruma derneği |
association for the protection of street animals n.
|
|
Technical |
|
268 |
Technical |
alternatif sokak |
alternative side street n.
|
|
269 |
Technical |
çıkmaz sokak |
dead-end-street n.
|
|
270 |
Technical |
sokak kapısı kilidi |
street-door lock n.
|
|
271 |
Technical |
sokak lambası direği |
lamppost n.
|
|
272 |
Technical |
sokak aydınlatması |
street lighting n.
|
|
273 |
Technical |
sokak aydınlatması direği |
street-lighting pole n.
|
|
274 |
Technical |
sokak süpürücü |
street-sweeper n.
|
|
275 |
Technical |
sokak temizliği |
scavenging n.
|
|
276 |
Technical |
sokak feneri direği |
lampost n.
|
|
277 |
Technical |
sokak süpürme aracı |
street sweeper n.
|
|
278 |
Technical |
sokak feneri direği |
lamp post n.
|
|
279 |
Technical |
sokak süpürme aracı |
mechanical street sweeper n.
|
|
280 |
Technical |
sokak su şebekesine yerleştirilen çatal bağlantı |
crow n.
|
|
Telecom |
|
281 |
Telecom |
kartla çalışan sokak telefonu |
cardphone n.
|
|
Architecture |
|
282 |
Architecture |
yamaç tepesine inşa edilmiş sokak |
terrace n.
|
|
283 |
Architecture |
arka sokak |
ennog [dialect] n.
|
|
284 |
Architecture |
binanın sokak seviyesinde veya bu seviyenin biraz üzerinde olan zemin katı |
rez-de-chaussee n.
|
|
Construction |
|
285 |
Construction |
sokak üzerinde yer alan su valfi |
toby n.
|
|
Lighting |
|
286 |
Lighting |
yol ve sokak aydınlatma armatürleri |
road and street luminaries n.
|
|
Furniture |
|
287 |
Furniture |
sokak mobilyaları ve bahçe mamulleri |
street furniture and garden products n.
|
|
Traffic |
|
288 |
Traffic |
tek yönlü sokak |
one-way street n.
|
|
289 |
Traffic |
geniş sokak |
broadway n.
|
|
290 |
Traffic |
kendisini çevreleyen mülke ulaşmak için kullanılan sokak |
local street n.
|
|
291 |
Traffic |
ara sokak |
bylane n.
|
|
292 |
Traffic |
birbirlerine zıt yönlerde olan tek yönlü iki sokak |
couplet n.
|
|
293 |
Traffic |
sokak dışında |
off-street adj.
|
|
Psychology |
|
294 |
Psychology |
sokak düşkünlüğü |
agyiomania n.
|
|
Gastronomy |
|
295 |
Gastronomy |
küçük porsiyonlar şeklinde paketlenip sokak satıcıları veya seyyar satıcılarca satılan dondurma |
hokey-pokey n.
|
|
Biochemistry |
|
296 |
Biochemistry |
sokak türü |
wild type n.
|
|
Social Sciences |
|
297 |
Social Sciences |
sokak çocukları rehabilitasyon derneği |
street kids rehabilitation association n.
|
|
298 |
Social Sciences |
(ingiltere) bakıma muhtaç kimsesiz sokak çocuğu |
care leaver n.
|
|
299 |
Social Sciences |
(ingiltere) bakıma muhtaç kimsesiz sokak çocukları |
care leavers n.
|
|
Linguistics |
|
300 |
Linguistics |
siyahi çetelerin kullandığı bir tür sokak argosu |
tsotsitaal [south african] n.
|
|
History |
|
301 |
History |
çekiç ve halka içeren 17. yüzyıla ait bir oyunun oynandığı sokak |
mall n.
|
|
Geography |
|
302 |
Geography |
londra'da bankalarıyla ünlü bir sokak |
threadneedle street n.
|
|
303 |
Geography |
londra'da eskiden polis merkezi binasının yer aldığı sokak |
new scotland yard n.
|
|
304 |
Geography |
dar sokak |
vennel [scotland] n.
|
|
Military |
|
305 |
Military |
sokak muharebesi |
street fighting n.
|
|
306 |
Military |
sokak muharebesi |
street fight n.
|
|
307 |
Military |
sokak çatışması |
street fighting n.
|
|
308 |
Military |
sokak çatışması |
street fight n.
|
|
309 |
Military |
sokak barikatı |
street barricade n.
|
|
Sport |
|
310 |
Sport |
sokak kızağı |
streetluge n.
|
|
311 |
Sport |
sokak kızağı |
street luge n.
|
|
312 |
Sport |
sokak kızağı sporu |
luge n.
|
|
313 |
Sport |
sokak kızağı |
luge n.
|
|
314 |
Sport |
sokak kızağı sporunda kullanılan kızak |
luge n.
|
|
315 |
Sport |
sokak hokeyi |
hockey n.
|
|
316 |
Sport |
sokak hokeyi |
street hockey n.
|
|
Baseball |
|
317 |
Baseball |
sokak beyzbolu |
stickball n.
|
|
318 |
Baseball |
sokak beyzbolu |
stickball game n.
|
|
Art |
|
319 |
Art |
sokak sanatı |
urban art n.
|
|
320 |
Art |
tebeşir ile kaldırımlarda çizim yapan sokak sanatçısı |
screever n.
|
|
Music |
|
321 |
Music |
kaliforniya'nın san francisco bölgesinde yapılan bir sokak dansı |
turf dancing n.
|
|
322 |
Music |
geleneksel ispanyol müziği yapan küçük meksika sokak grubu |
mariachi n.
|
|
323 |
Music |
sokak grubu |
street band n.
|
|
324 |
Music |
küçük meksika sokak grupları tarafından yapılan geleneksel ispanyol müziği |
mariachi n.
|
|
325 |
Music |
geleneksel ispanyol müziği yapan küçük meksika sokak grubuna mensup müzisyen |
mariachi n.
|
|
326 |
Music |
para kazanmak için laterna çalan sokak müzisyeni |
organ-grinder n.
|
|
327 |
Music |
geleneksel ispanyol müziği yapan küçük meksika sokak grubu müzisyenlerine ve bu müziğe ait |
mariachi adj.
|
|
328 |
Music |
geleneksel ispanyol müziği yapan küçük meksika sokak grubu müzisyenleriyle ve bu müzikle ilişkili |
mariachi adj.
|
|
Theatre |
|
329 |
Theatre |
protesto veya propaganda amaçlı sokak gibi tiyatro dışı mekanlarda sahnelenen piyes ve skeçler |
guerrilla theater n.
|
|
330 |
Theatre |
sokak tiyatrosu |
street theater n.
|
|
331 |
Theatre |
sokak tiyatrosu |
street theatre n.
|
|
Archaic |
|
332 |
Archaic |
profesyonel sokak dansçısı |
baladine n.
|
|
Slang |
|
333 |
Slang |
sokak fahişesi |
nymphe du pave n.
|
|
334 |
Slang |
sokak serserisi |
tussocker [new zealand] n.
|
|
335 |
Slang |
sokak kadını |
alley cat n.
|
|
336 |
Slang |
sokak çetesi |
crips n.
|
|
337 |
Slang |
fahişelerin mekan edindiği cadde/sokak |
ho stro n.
|
|
338 |
Slang |
fahişelerin iş tuttuğu cadde/sokak |
ho stro n.
|
|
339 |
Slang |
fahişelerin müşteri beklediği cadde/sokak |
ho stro n.
|
|
340 |
Slang |
sokak köpeği |
pot hound n.
|
|
341 |
Slang |
sokak mafyası üyesi |
banger n.
|
|
342 |
Slang |
sokak aralarında/köşelerinde uyuşturucu satan torbacı |
street pusher n.
|
|
343 |
Slang |
nijerya sokak yemeği |
mama put n.
|
|
344 |
Slang |
nijerya sokak yemeği yapıp satan kadın |
mama put n.
|
|
345 |
Slang |
sokak çocuğu |
mudlark n.
|
|
346 |
Slang |
sokak çetesi üyesi |
gang-banger [us] n.
|
|
347 |
Slang |
gama hidroksibütiratın sokak ismi |
georgia home boy n.
|
|
348 |
Slang |
sokak çatışması |
rumble n.
|
|
349 |
Slang |
genç çeteler arasındaki sokak çatışması |
rumble n.
|
|
350 |
Slang |
modifiye araba kullanan sokak yarışçısı |
hoon [australia/new zealand] n.
|
|
351 |
Slang |
sokak sanatı |
street smarts n.
|
|
352 |
Slang |
sokak serserisi |
dopester n.
|
|
353 |
Slang |
sokak çetesi |
gangbang n.
|
|
354 |
Slang |
sokak çatışmasına karışmak |
rumble v.
|
|
355 |
Slang |
sokak çetesi üyesi olmak |
gang-shag v.
|
|
356 |
Slang |
sokak çetesine dahil olmak |
bang v.
|
|
357 |
Slang |
sokak çetesi üyesi olmak |
gangbang v.
|
|
358 |
Slang |
sokak itleri gibi |
tykish adj.
|
|
British Slang |
|
359 |
British Slang |
(sydney sokak ağzı) deri giysiler giyen homoseksüel |
leatherman n.
|
|
360 |
British Slang |
sokak göstericileri veya çalgıcılarının topladığı para |
bottle n.
|
|
361 |
British Slang |
(sokak çalgıcısı) gelen geçenden para toplamak |
bottle v.
|
|
Modern Slang |
|
362 |
Modern Slang |
sokak faresi |
alley rat n.
|
|
363 |
Modern Slang |
sokak çocuğu |
alleyboy n.
|
|