sınırlı - Türkisch Englisch Wörterbuch

sınırlı

Bedeutungen von dem Begriff "sınırlı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 46 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
sınırlı restricted adj.
The possibilities for derogation are restricted and subject to mandatory conditions.
Derogasyon için olanaklar sınırlıdır ve zorunlu koşullara tabidir.

More Sentences
sınırlı limited adj.
In my opinion, the role of the European Union in the Middle East peace process is still too limited.
Bence Avrupa Birliği'nin Orta Doğu barış sürecindeki rolü hala çok sınırlı.

More Sentences
General
sınırlı finite adj.
We all must be socially responsible about protecting the environment because it is inherently a finite resource.
Hepimiz çevrenin korunması konusunda sosyal sorumluluk sahibi olmalıyız çünkü çevre doğası gereği sınırlı bir kaynaktır.

More Sentences
sınırlı scarce adj.
Oil is scarce in this country.
Bu ülkede petrol sınırlıdır.

More Sentences
sınırlı narrow adj.
This paint comes in only a narrow range of colors.
Bu boyanın yalnızca sınırlı bir renk yelpazesi mevcut.

More Sentences
sınırlı confined adj.
This report confines itself to other matters not mentioned in the title.
Bu rapor, başlıkta belirtilmeyen diğer konularla sınırlıdır.

More Sentences
sınırlı limited adj.
Is it to be permanent or for a limited period?
Kalıcı mı olacak yoksa sınırlı bir süre için mi?

More Sentences
sınırlı bounded adj.
A convergent sequence is bounded.
Yakınsak bir dizi sınırlıdır.

More Sentences
sınırlı confined to prep.
This disaster is both a transport and environmental one and is not confined to one area.
Bu felaket hem ulaşım hem de çevresel bir felakettir ve tek bir alanla sınırlı değildir.

More Sentences
Trade/Economic
sınırlı restricted adj.
The EQUAL initiative is not restricted to certain groups of people.
EQUAL girişimi belirli insan gruplarıyla sınırlı değildir.

More Sentences
Law
sınırlı limited adj.
This means that the limited budget that we have must be replenished.
Bu, sahip olduğumuz sınırlı bütçenin yenilenmesi gerektiği anlamına geliyor.

More Sentences
Computer
sınırlı limited to expr.
At present, then, discussion is limited to the securing of the casing, which is urgently needed.
Şu anda tartışma, acilen ihtiyaç duyulan muhafazanın emniyete alınmasıyla sınırlıdır.

More Sentences
General
sınırlı parochial adj.
sınırlı measurable adj.
sınırlı scant adj.
sınırlı contracted adj.
sınırlı bounded by adj.
sınırlı limitative adj.
sınırlı definite adj.
sınırlı local adj.
sınırlı strait adj.
sınırlı scanty adj.
sınırlı determinate adj.
sınırlı qualified adj.
sınırlı close adj.
sınırlı stinted adj.
sınırlı slender adj.
sınırlı delimited adj.
sınırlı localized adj.
sınırlı localised adj.
sınırlı limitable adj.
sınırlı terminate adj.
sınırlı angust [obsolete] adj.
sınırlı restrained adj.
sınırlı measured adj.
sınırlı borné adj.
sınırlı obligate adj.
sınırlı skrimp adj.
sınırlı stinty adj.
sınırlı streit adj.
sınırlı strict adj.
sınırlı limitedly adv.
Idioms
sınırlı bare-bones n.
Law
sınırlı qualified adj.
Medical
sınırlı self-limited adj.
Archaic
sınırlı scantling adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sınırlı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sınırlı kullanım limited use n.
The reduction in Regional Funds is justified by the limited use made of them in the past.
Bölgesel Fonlardaki azalma, geçmişte bu fonların sınırlı kullanımı ile gerekçelendirilmektedir.

More Sentences
sınırlı kaynaklar limited resources n.
This is a sound message which, with limited resources, Europe must take as a guiding principle.
Bu, sınırlı kaynaklara sahip Avrupa'nın yol gösterici bir ilke olarak benimsemesi gereken sağlam bir mesajdır.

More Sentences
sınırlı miktar limited amount n.
In Turkey only a limited amount of funds are allocated to direct farm income support.
Türkiye'de doğrudan çiftlik geliri desteğine sadece sınırlı miktarda fon tahsis edilmektedir.

More Sentences
sınırlı alan limited space n.
We have limited space.
Sınırlı alanımız var.

More Sentences
sınırlı kalmak remain limited v.
In German, it says here that the Union's own competences must remain limited.
Almanca'da burada Birliğin kendi yetkilerinin sınırlı kalması gerektiği söyleniyor.

More Sentences
sınırlı olmak be limited v.
When your resources are limited, you have to prioritize.
Kaynaklarınız sınırlı olduğunda, önceliklerinizi belirlemeniz gerekir.

More Sentences
sınırlı olmak confine v.
The study group was confined to class members.
Çalışma grubu sınıf üyeleriyle sınırlıydı.

More Sentences
zamanla sınırlı time-limited adj.
A concerted time-limited effort is needed, otherwise we are still going to be talking about this in ten years' time.
Zamanla sınırlı ortak bir çabaya ihtiyaç var, aksi takdirde on yıl sonra hala bu konuyu konuşuyor olacağız.

More Sentences
sınırlı olmaksızın not limited to prep.
It is a legal framework that is not limited to this type of tax measures.
Bu tür vergi önlemleriyle sınırlı olmayan bir yasal çerçevedir.

More Sentences
sınırlı ölçüde dağıtılan malumat restricted data n.
seçimle gelen sınırlı yetkili yönetici sheriff n.
sınırlı girdi çıktı limited input output n.
sınırlı baskı limited edition n.
sınırlı süreli sözleşme contract of limited duration n.
sınırlı olma boundedness n.
hayvanın sınırlı bir alan içinde serbestçe hareket etmesini sağlayan ip tether n.
sınırlı sayı finite number n.
tavanı arkaya doğru alçalan ve arkada koltuk alanı sınırlı olan araba coupe n.
sınırlı bilgi smatter n.
sınırlı katılım limited participation n.
sınırlı diyet restricted diet n.
zamanla sınırlı limited by time n.
sınırlı teklif limited offer n.
sınırlı süre limited duration n.
sınırlı alan confined space n.
sınırlı sistem limited system n.
sınırlı yetki limited authority n.
sınırlı sorumluluk limited liability n.
sınırlı sorumluluk limited responsibility n.
tüketim toplumuna karşı olup eldeki kaynakların sınırlı ve tutumlu kullanımına dayalı bir hayat biçimi freeganism n.
sınırlı kayıt/katılım limited enrolment n.
giriş izni gerektiren sınırlı alan permit-required confined space n.
zaman sınırlı proje time-limited project n.
yetersiz ya da sınırlı temas scant contact n.
sınırlı/kısıtlı çalışma yeterliliği limited working proficiency n.
sınırlı enerji kaynakları limited energy resources n.
sınırlı kaynak limited source n.
sınırlı sayıda bulunma limited availability n.
sınırlı sayıda olma limited availability n.
sınırlı biçimde bulunma/olma limited availability n.
sınırlı sayıdaki araştırma limited availability of studies n.
sınırlı yer limited space n.
sınırlı bir süre için sağlanan anlaşma temporizing n.
sınırlı erişime sahip alan enclosed spaces n.
sınırlı bilgi scanty information n.
ev veya mahalle gibi sınırlı alanların iklimlerini inceleyen bilim dalı microclimatology n.
sınırlı ölçek minor key n.
belirli bir bölgeyle sınırlı olma locality n.
belirli bir mahalleyle sınırlı olma locality n.
sınırlı olma determinacy n.
birtakım kategorilerdeki mahkumların hapishane çevresinde kurulan sınırlı alanda yaşama özgürlüğü rule n.
birtakım kategorilerdeki mahkumların yaşayabilecekleri, hapishane çevresinde kurulan sınırlı alan rules n.
sınırlı görüş olması haline navigasyonda tek çare olarak kullanılan cihaz instrument n.
kavranması zor büyüklükte olan sınırlı miktar indefinitude [obsolete] n.
sınırlı sayı few n.
sınırlı şey finite n.
günahlardan arınıp kurtuluşa ermenin sınırlı sayıda insana bahşedileceği öğretisi particular redemption n.
belirli bir vaka ile sınırlı olma particularization n.
(düşünce) sınırlı alan precinct n.
sınırlı alan span n.
sınırlı parlak renk gösterimi stab n.
sınırlı parlak renk/ışık görünümü stab n.
sınırlı tutmak cramp v.
sınırlı kalmak be limited v.
sınırlı araçlarla çalışmak work with limited means v.
sınırlı olmak be restricted v.
sınırlı olmak be limited to v.
sınırlı bir süre için emanet vermek bail v.
(konuyu) çok uzun, ayrıntılı ve sınırlı bir şekilde ele almak wiredraw v.
sınırlı bir alanda toplamak localize v.
sınırlı bir alanda toplamak localise v.
sınırlı sorumlu (şirket) limited adj.
bunlarla sınırlı değil not limited to these adj.
sınırlı tutulmuş cramped adj.
sınırlı olarak bilgilendirilmiş smattered adj.
hudutlarla sınırlı limited adj.
ile sınırlı olmaksızın not limited with adj.
ile sınırlı olmaksızın not bounded with adj.
ile sınırlı bounded by adj.
stoklarla sınırlı limited in stock adj.
sınırlı sayıda argüman alan finitary adj.
teorik alemle sınırlı olmayan nontheoretical adj.
bir yerde sınırlı süreyle çalışmakta olan on attachment [brit] adj.
bölüm süresiyle sınırlı olan episodal adj.
bölüm süresiyle sınırlı olan episodical adj.
sınırlı bir bölge veya mahalle ile ilgili vicinal adj.
sınırlı bir bölge veya mahalle ile sınırlı vicinal adj.
belirli bir konuyla sınırlı olmayan quodlibetical adj.
sınırlı süreli measurable adj.
sınırlı zekaya ve güce sahip human adj.
kapsamı sınırlı olan moderate adj.
etkisi sınırlı olan moderate adj.
sınırlı bütçeye dayalı low-budget adj.
tek seferle sınırlı olan one-shot adj.
tek bir olayla sınırlı olan one-shot adj.
tek kişi ile sınırlı one-man adj.
tek kişi ile sınırlı one-person adj.
tek seferle sınırlı olan one-shot adj.
tek bir olayla sınırlı olan one-shot adj.
kapsamı sınırlı olan one-track adj.
sınırlı birliktelikler sonucu oluşan inbred adj.
çok sınırlı close adj.
özel bir günü kutlamak amacıyla sınırlı süre ve sayıda üretilen (madeni para, pul) commemorative adj.
günlük önemli haber kotası ile sınırlı pony adj.
çevrili veya sınırlı bir şeyin dış hatlarına uyacak şekilde yapılmış contour adj.
ülke içi ile sınırlı inland adj.
dahili rota ile sınırlı inland adj.
ülke içi ile sınırlı inlandish [obsolete] adj.
dahili rota ile sınırlı inlandish [obsolete] adj.
davet edilen katılımcılarla sınırlı invitational adj.
sınırlı katılımcılı cornered adj.
gücü sınırlı finite adj.
etkisi sınırlı finite adj.
kendisi ile sınırlı self-limited adj.
kendi özellikleri ile sınırlı self-limited adj.
kölelerin kullanımı ile sınırlı slave adj.
görüş açısı ve tecrübesi sınırlı olan small-town adj.
kapsamı sınırlı provincial adj.
bir il ile sınırlı provincial adj.
yüzey ile sınırlı superficiary adj.
sınırlı bir şekilde constrictedly adv.
sınırlı bir şekilde determinately adv.
sınırlı olarak parochially adv.
sınırlı bir şekilde confinedly adv.
sınırlı olmaksızın without restriction adv.
sınırlı olmaksızın without restraint adv.
sınırlı olmaksızın unlimitedly adv.
sınırlı olmaksızın unrestrictedly adv.
sınırlı olmadan without restraint adv.
sınırlı olmadan in an unrestricted manner adv.
sınırlı olmadan unlimitedly adv.
sınırlı olmadan without restriction adv.
ile sınırlı olmaksızın without being limited adv.
ile sınırlı olmaksızın without being restricted to adv.
ile sınırlı olmaksızın (including) but not limited to adv.
sınırlı olarak finitely adv.
sınırlı miktarda on a limited scale adv.
sınırlı ölçüde on a limited scale adv.
bazı sınırlı şartlar altında in some limited circumstances adv.
sınırlı sayıda hastada in a limited number of patients adv.
sınırlı bir süre içerisinde temporally adv.
sınırlı bir şekilde noncomprehensively adv.
sınırlı bir biçimde limitedly adv.
sınırlı bir biçimde restrainedly adv.
sınırlı bir şekilde circumscriptively adv.
sınırlı bir şekilde circumscriptly adv.
sınırlı bir şekilde stintedly adv.
sınırlı bir şekilde strictly adv.
ile sınırlı kalmamak üzere not limited to prep.
sınırlı olmaksızın but not limited to prep.
sınırlı olmadan not limited to prep.
sadece bir tane ile sınırlı anlamı veren ön ek mon- pref.
Phrasals
ile sınırlı tutmak confine to v.
(birine) sınırlı cevap vermek fence with (someone) v.
sınırlı cevap vermek fence with v.
sınırlı bir alanın içini doldurmak fill in v.
sınırlı bir alanın yüzeyini tamamen kaplamak fill in v.
dar/sınırlı bir zamana sıkıştırmak pack in v.
dar/sınırlı bir zamana sığdırmayı başarmak pack in v.
(bir şeyleri) dar/sınırlı bir zamana sıkıştırmak pack (something) into (something or some place) v.
(bir şeyleri) dar/sınırlı bir zamana sığdırmayı başarmak pack (something) into (something or some place) v.
bir şeyi biriyle/bir şeyle sınırlı tutmak confine something to someone or something v.
bir şeyin kapsamını biriyle/bir şeyle sınırlı tutmak confine something to someone or something v.
(bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınırlı tutmak confine (something) to (someone or something) v.
(bir şeyin kapsamını biriyle/bir şeyle) sınırlı tutmak confine (something) to (someone or something) v.
sınırlı sayıda/miktarda vermek/dağıtmak ration out v.
Phrases
sınırlı alanda in confined area adv.
bununla sınırlı kalmayacak şekilde but not limited to this expr.
ile sınırlı kalmamak üzere not to be bounded by expr.
ile sınırlı kalmamak üzere not to be restricted with expr.
ile sınırlı olmamak üzere but not limited to expr.
sınırlı olmamak kaydıyla including but not limited to expr.
sınırlı olmak üzere limited to expr.
sınırlı olmadan but not limited to expr.
... dâhil, ancak bununla/bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla including, without limitation ... expr.
(ancak) bununla sınırlı olmamak üzere including but not limited to expr.
(ancak) bununla sınırlı kalmamak üzere including but not limited to expr.
Colloquial
hafta sonu veya birkaç günle sınırlı kısa tatil mini-break n.
sınırlı ölçüde as far as it goes expr.
sınırlı ölçüde as/so far as it goes expr.
Idioms
normlarla ya da yerleşik inançlarla sınırlı kalmadan düşünme blue-sky thinking n.
sınırlı bakış açısı tunnel vision n.
belli kişilerle sınırlı iş/yarışma a closed shop n.
erişimi sınırlı bir alan a no-go area n.
yetenekleri sınırlı olan kimse, grup, şey a one-trick pony [us] n.
yetenekleri sınırlı olan kimse, grup, şey one-trick horse [us] n.
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi big fish in a small pond n.
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi big frog in a small pond n.
sınırlı destek slender reed n.
dünyada olup bitenlere karşı sınırlı bilgiye sahip olarak izole bir yaşam sürmek live under a rock v.
aynı anda sınırlı sayıda iş yapabilmek (one) only has one pair of hands v.
sınırlı bir alanda dönmek/manevra yapmak turn on a sixpence [uk] v.
sınırlı sayıda parçayı birbiriyle farklı şekillerde eşleştirmek mix and match v.
sınırlı sayıda kıyafeti farklı kombinasyonlarla giymek/farklı şekillerde eşleştirmek mix and match v.
çok sınırlı düzeyde olmak fit on the back of a postage stamp v.
seçenekler sınırlı/bulma şansı düşük pickings are slim expr.
sınırlı seçenek not much to choose from expr.
sınırlı bir alanda on a sixpence [uk] expr.
çok sınırlı düzeyde could fit on the back of a postage stamp expr.
çok sınırlı on the back of a postage stamp expr.
Speaking
sınırlı bir süre için for only so long expr.
Trade/Economic
satıcının ticaret yaptığı sınırlı alan territory n.
alacaklılar tarafından borcunu ödeyemeyecek durumda olan borçluya işlemlerinin sınırlı bir süre zarfında devamı hakkında verilen izin letter of licence n.
alacaklılar tarafından borcunu ödeyemeyecek durumda olan borçluya işlemlerinin sınırlı bir süre zarfında devamı hakkında verilen izin letter of license n.
alınan kredinin sadece kapsadığı konut ile sınırlı olduğu ipotek nonrecourse mortgage n.
alınan kredinin sadece kapsadığı konut ile sınırlı olduğu ipotek dry mortgage n.
amaçları sınırlı şirket limited purpose company n.
belirli bir süre içinde fiyatı sınırlı tutulan sipariş time order n.
belirli bir amaç için kurulmuş yalnız o amaçla sınırlı geçici nitelikteki komite ad hoc committee n.
borsada kullanılan sınırlı emir limit order n.
bir vade ile sınırlı olmayan borç senedi perpetual bond n.
doğada arzı sınırlı olan herhangi bir kaynak exhaustible resource n.
fiyat sınırlı emir limited order n.
garanti ile sınırlı şirket company limited by guarantee n.
hisse senetleri halka arz edilebilen sınırlı sorumlu limited şirketi public company limited by shares n.
japonca'da sınırlı sorumlu şirket y.k. n.
kullanımı sınırlı para restricted cash n.
kullanımı sınırlı makbuzlar restricted receipts n.
müşterinin aldığı kredinin kapsadığı konut ile sınırlı olduğu kredi non-recourse mortgage n.
sınırlı tüketici kararı limited consumer decision making n.
sınırlı sorumluluklu şirket limited liability company n.
sınırlı ciro restricted indorsement n.
sınırlı denetim limited audit n.
sınırlı süreli teminat akredifi standby letters of credit n.
sınırlı ölçüde on a limited scale n.
sınırlı sorumlu şirket gmbh (gesellschaft mit beschränkter haftung) n.
sınırlı sorumluluk limited liability n.
sınırlı usul restricted procedures n.
sınırlı optimumlaştırma constrained optimization n.
sınırlı ömürlü sabit değer limited life asset n.
sınırlı inceleme limited investigation n.
sınırlı sorumlu şirket limited liability company n.
sınırlı kredi limited credit n.
sınırlı amaçlı şirket limited purpose company n.
sınırlı akılcılık bounded rationality n.
sınırlı sorumluluklu şirket limited company n.
sınırlı fon restricted fund n.
sınırlı talep limited demand n.
sınırlı rasyonalite bounded rationality n.
sınırlı hisseli şirket closed corporation n.
sınırlı süreli indirim flash sale n.
sınırlı faaliyetli toptancı tacir limited-function merchant wholesaler n.
sınırlı konvertibilitiye sahip para soft currency n.
sınırlı sayıda truck jobbers n.
sınırlı ayni haklar limited real rights n.
sınırlı çalışma ruhsatı limited practice certificate n.
sınırlı kaynakların en iyi kullanılması optimization n.
sınırlı teklif restricted tender n.
sınırlı ölçek ekonomisi limited economies of scale n.
sınırlı ihale restricted tendering n.
sınırlı garanti limited warranty n.
sınırlı nakit restricted cash n.
sınırlı denetim partial audit n.
sınırlı kaynakların en iyi kullanılması optimisation n.
sınırlı üretim limited production n.
sınırlı hükümet limited government n.
sınırlı ciro restricted endorsement n.
sınırlı sorumlu ortaklık limited liability partnership n.
sınırlı sorumluluk limited responsibility n.
sınırlı hizmet sunan perakendeci limited-service retailer n.
sınırlı ihale restricted tender procedure n.
sınırlı sorumlu ortak limited partner n.
sınırlı sorumlu ortaklık limited partnership n.
sınırlı üretim restricted production n.
sınırlı yetkili bağlı şirket restricted subsidiary n.
sınırlı sorumlu özel işletme pty. ltd. n.
sınırlı teklif restricted tendering n.
sınırlı faaliyetli toptancı limited-function wholesaler n.
sınırlı grev pin strike n.
sınırlı hisse senedi opsiyonu restricted stock option n.
sınırlı kredi mektubu restricted letter of credit n.
sınırlı piyasa limited market n.
sınırlı vergi sorumluluğu limited tax liability n.
sermayenin sınırlı dağıtımı capital rationing n.
sınırlı sorumlu ortaklık limited company n.
sınırlı denetleme limited auditing n.
sınırlı sorumlu sendika payları divided accounts n.
sınırlı prim ödemeli hayat sigortası limited-payment life insurance n.
sınırlı sorumluluk restricted responsibility n.
sınırlı konvertibilite limited convertibility n.
sınırlı ciro restrictive endorsement n.
sınırlı emir limit order n.
sınırlı ömür limited life n.
sınırlı fonksiyonlu toptancı limited function wholesaler n.
sınırlı tip onayı type approval with limited effect n.
sınırlı çek limited check n.
sınırlı rasyonellik bounded rationality n.
sınırlı sorumlu şirket limited company n.
sınırlı kapsamlı yetki belgesi limited-coverage warranty n.
sınırlı sipariş limited order n.
stoklarla sınırlı subject to availability n.
vadesi sınırlı olmayan tahvil perpetuity n.
zamanla sınırlı gemi kiralama sözleşmesi time charter n.
zaman sınırlı kampanya time-limited campaign n.
zaman sınırlı kampanyalar time-limited campaigns n.
sınırlı sorumlu ortaklık limited liability partnership (llp) n.
sınırlı miktarda para çekmek underdraw v.
arzı sınırlı rare adj.
sınırlı sorumlu limited adj.
sınırlı ve yüksek faiz oranlı (kredi) hard adj.
dahil olmak ve bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla including, without limitation expr.
sınırlı miktarda on a limited scale expr.
sınırlı sorumluluk ltd (limited liability) abrev.
Law
sınırlı ehliyetsizlik special disability n.
sınırlı borç determinate obligation n.
sınırlı ehliyetsizlik partial disability n.
sınırlı mirasçı limited heir n.
sınırlı sorumluluğa istisnalar exceptions to limited liability n.
sınırlı ayni haklar restricted real rights n.
sınırlı mülkiyet majority property n.
sınırlı sorumluluk limitation n.
sınırlı sorumluluk limited liability n.
sınırlı sorumluluğun genişlemesi extent of limited liability n.
sınırlı vekalet limited power of attorney n.
sınırlı kaza yetkisi limited jurisdiction n.
sınırlı dokunulmazlık qualified privilege n.
sınırlı sorumluluklar limited means n.
sınırlı malik limited owner n.
sınırlı süreli irtifak hakkı equitable easement n.
sınırlı sorumlu ortak limited partner n.
sınırlı veya nisbi hak majority right n.
sınırlı yetkiye sahip vekil special agent n.
sınırlı mesuliyet limitation n.
sınırlı mülkiyet limited ownership possession n.
sınırlı ehliyetsizlik partial disablement n.
sınırlı imkanlar limited means n.
sınırlı mülkiyet special property n.
sınırlı yararlanma hakkı determinable estate n.
sınırlı ayni haklar limited real rights n.
sınırlı kaza hakkı limited jurisdiction n.
(maden çıkarılan bir mülk üzerinde) sahip olunan sınırlı hak overriding royalty interest n.
mülk üzerinde bir çeşit sınırlı kullanım hakkı contingent use n.
yetki alanı belirli yerel bir bölge ile sınırlı olan ve önem derecesi düşük davalara bakan (mahkeme kolu) minor adj.
Politics
sınırlı oy limited vote n.
sınırlı oturma izni limited leave to remain n.
sınırlı savaş limited war n.
sınırlı hükümet limited government n.
sınırlı sorumlu şirketler limited liability companies n.
sınırlı kişiler interdicted persons n.
sınırlı rasyonalite buffered rationality n.
sınırlı yetki limited power n.
sınırlı koşullar streamlined conditionality n.
sınırlı veto yetkisi qualified negative n.
sınırlı ve anayasal güce sahip olan temperate adj.
tek bölge ile sınırlı municipal adj.
Insurance
sınırlı teminat veren sigorta şartları limited terms n.
Tourism
lokantalarda sabit bir ücret karşılığı sınırlı seçenekleri olan menü table d'hôte n.
Media
sınırlı sayıda uluslararası gazetecinin katıldığı basın toplantısı press junket n.
belirli bir faaliyet sırasında haber toplama ve içerik paylaşma amacı güden ve çok sayıdaki haber medyası kuruluşunu temsil eden sınırlı sayıdaki haber medyası media pool n.
dağıtımı sınırlı limdis (limited distribution) adj.
sınırlı dağıtıma tabi limdis (limited distribution) adj.
Advertising
sınırlı bir şekilde reklam etmek undersell v.
Technical
donanım sınırlı çalıştırma stratejisi hardware limited operating strategy n.
hız sınırlı regülatör speed limiting governor n.
sınırlı ihale limited submission of tenders n.
sınırlı kompresif güç confined compressive strength n.
sınırlı alev yayılması limited flame spread n.
sınırlı girdili sınırlı çıktılı sistem bounded input bounded output system n.
sınırlı büyüme bounded growth n.
sınırlı süneklik limited ductility n.
sınırlı şerit limited tape n.
sınırlı erişimli yol limited access road n.
sınırlı yağlama boundary lubrication n.
sınırlı hava teması limited air contact n.
sınırlı denge conditional stability n.
sınırlı kapasite limited capacity n.
sınırlı kompüter computer limited n.
sınırlı süreksizlik finite discontinuity n.
sınırlı alev yayma özelliğine sahip malzeme limited flame spread material n.
sınırlı öngerme partial prestressing n.
sınırlı değer limited value n.
sınırlı girdi-çıktı limited input/output n.
sınırlı çalışma limited run n.
sünekliği sınırlı olan enjeksiyon mamulleri injection products with limited ductility n.
ürünlerin içindeki sınırlı iklim şartları microclimates inside products n.
yük sınırlı regülatör load limited governor n.
uçağın kendi konumunu belirlemek için kullandığı, menzili sınırlı küçük verici marker n.
yatayda tamamen hareketli olup düşeyde sınırlı hareket kabiliyeti olan nozül monitor nozzle n.
sınırlı bir hacime sıkıştırmak jam v.
sınırlı bir hacme sıkıştırmak jam v.
birbiçimli sınırlı uniformly bounded adj.
düzgün sınırlı uniformly bounded adj.
görünümde sınırlı configured-out adj.
erişimi sınırlı yerlerde kullanılan used in restricted access locations adj.
ile sınırlı contained adj.
kurulumda sınırlı configured-out adj.
sıcaklık sınırlı temperature limited adj.
sekmeyle sınırlı tab delimited adj.
sonsuz düzlem ile sınırlı semi-infinite adj.
Computer
altyazı sınırlı hacim integrali volume integral with underscript limit n.
altindis sınırlı hacim integrali volume integral with subscript limit n.
altindis sınırlı alan integrali area integral with subscript limit n.
altyazı sınırlı alan integrali area integral with underscript limit n.
altindis sınırlı birleşim union with subscript limit n.
altindis sınırlı büyük işleç large operator with subscript limit n.
altindis sınırlı çarpım product with subscript limit n.
altindis sınırlı iki katlı integral double integral with subscript limit n.
altindis sınırlı integral integral with subscript limit n.
altindis sınırlı kesişim intersection with subscript limit n.
altindis sınırlı toplam summation with subscript limit n.
altindis sınırlı üç katlı integral triple integral with subscript limit n.
altindis ve üstindis sınırlı birleşim union with subscript and superscript limits n.
altindis ve üstindis sınırlı çarpım product with subscript and superscript limits n.
altindis ve üstindis sınırlı kesişim intersection with subscript and superscript limits n.
altindis ve üstindis sınırlı toplam summation with subscript and superscript limits n.
altyazı sınırlı birleşim union with underscript limit n.
alt-yazı sınırlı büyük işleç large operator with under-script limit n.
altyazı sınırlı çarpım product with underscript limit n.
altyazı sınırlı iki katlı integral double integral with underscript limit n.
altyazı sınırlı integral integral with underscript limit n.
altyazı sınırlı kesişim intersection with underscript limit n.
altyazı sınırlı toplam summation with underscript limit n.
altyazı sınırlı üç katlı integral triple integral with underscript limit n.
altyazı ve üstyazı sınırlı birleşim union with underscript and overscript limits n.
altyazı ve üstyazı sınırlı çarpım product with underscript and overscript limits n.
altyazı ve üstyazı sınırlı kesişim intersection with underscript and overscript limits n.
altyazı ve üstyazı sınırlı toplam summation with underscript and overscript limits n.
sınırlı girdi/çıktı limited input/output n.
sınırlı erişim limited access n.
sınırlı metin restricted text n.
sınırlı büyüme bounded growth n.
sınırlı sekme tab delimited n.
sınırlı şerit limited tape n.
sınırlı kullanıcı limited access user n.
sınırlı kullanıcı restricted user n.
sınırlı uzun bölme long division with quotient n.
sınırlı çıktılı dizge bounded input bounded output system n.
sınırlı girdili sınırlı çıktılı sistem bounded input bounded output system n.
üstindis sınırlı büyük işleç large operator with superscript limit n.
üstindis ve altindis sınırlı büyük işleç large operator with superscript and subscript limits n.
üst-yazı sınırlı büyük işleç large operator with over-script limit n.
üst-yazı ve alt-yazı sınırlı büyük işleç large operator with over-script and under-script limits n.
(çevrimiçi oyunlarda) erişimin bir oyuncu veya grupla sınırlı olduğu bölge instanced dungeon n.
sistemin parçalarının veya kullanıcılarının sınırlı bir kaynak için rekabet etmesi contention n.
sınırlı sayıdaki karakterle bilgi vermek microblog v.
bellek sınırlı memory limited adj.
sınırlı bantlı band-limited adj.
sınırlı büyümeli bounded growth adj.
öbek sınırlı blockquote expr.
Informatics
sınırlı işletim limiting operation n.
sınırlı makine finite machine n.
Telecom
çok küçük gürültü sınırlı çalışma quantum-noise-limited operation n.
dağılımı sınırlı çalışma dispersion-limited operation n.
erişimi sınırlı alan restricted area n.
en az gürültüde sınırlı çalışma quantum-noise-limited operation n.
konutla sınırlı hizmet planı residential limited service scheme n.
sınırlı bant genişliğinde çalışma bandwidth-limited operation n.
sınırlı kaynak bağlantısı limited resource link n.
sınırlı erişim restricted access n.
sınırlı zayıflatma çalışması attenuation-limited operation n.
şebekeyle sınırlı yetenek the network limited capacity n.
yankılama sınırlı ortam reverberation limited condition n.
zayıflatması sınırlı çalışma attenuation-limited operation n.
Electric
sınırlı toprak arıza restricted earth fault n.
Radio
bir radyo kanalının plaktan müzik yayınına ayırdığı sınırlı süre needle time n.
Lighting
yüzey sıcaklığı sınırlı armatürler luminaries with limited surface temperatures n.
Automotive
elektronik kontrollü sınırlı kaydırmalı difernsiyel electronically controlled limited-slip differential n.
helis sınırlı kaydırmalı diferansiyel helical limited slip differential n.
sınırlı erişimli yol limited access road n.
sınırlı garanti limited warranty n.
sınırlı görüş mesafesi limited sight distance n.
sınırlı kaydırmalı diferansiyel limited-slip differential n.
sınırlı kaydırmalı diferansiyel yağı limited-slip gear oil n.
sınırlı üretim limited edition n.
sınırlı kaymalı diferansiyel limited-slip differential n.
torka duyarlı sınırlı kaydırmalı diferansiyel torque sensitive limited-slip differential n.
Traffic
sınırlı hız alanı lsz (limited speed zone) [new zealand] abrev.
Aeronautic
helikoptere sınırlı alan helicopter restricted zone n.
resmi olarak 'sınırlı iade' anlamında havayolları kodu nonref n.
sınırlı delta menteşe delta-three hinge n.
sınırlı eleman analizi finite element analysis n.
sınırlı kitle finite mass n.
sınırlı yüzey rüzgarı fresh wind n.
Marine
keyfi sınırlı mac yöntemi arbitrary boundary mac method n.
sınırlı besin limiting nutrition n.
sınırlı makine zabiti restricted engineer officer n.
sınırlı besleyici limiting nutrient n.
sınırlı vardiya zabiti restricted watchkeeping officer n.
sınırlı kaptan restricted master n.
(gemi mürettebatı) tek kişi ile sınırlı single-handed adj.
Medical
düzgün sınırlı lezyon well-circumscribed lesion n.
keskin sınırlı lezyon sharply-circumscribed lesion n.
organa sınırlı amiloidoz organ-limited amyloidosis n.
organa sınırlı tümörler organ-confined tumors n.
organa sınırlı tümörlerin preoperatif saptanabilmesi pre-operative prediction of organ confined tumors n.
organa sınırlı prostat kanseri organ-confined prostate cancer n.
sınırlı/kısıtlı fetal gelişim restricted fetal growth n.
sınırlı radyolojik tutulum limited radiologic involvement n.
sınırlı besin etkileri çalışması limited food effects study n.
sınırlı evrede tanı konan hastalar limited stage patients n.
sınırlı evre küçük hücreli akciğer kanseri limited-stage small cell lung cancer n.
sınırlı epidemiyolojik veriler limited epidemiologic data n.
sınırlı metastaz kapasitesi limited metastatic capacity n.
semptom sınırlı egzersiz symptom-limited exercise n.
sınırlı abdominal ultrasonografi limited abdominal ultrasonography n.
sınırlı insizyon tekniği limited incision technique n.
semptom sınırlı egzersiz testi symptom-limited exercise test n.
sınırlı kardiyak ve pulmoner fonksiyonlar limited cardiac and pulmonary functions n.
sınırlı açık rotator manşet tamiri limited open rotator cuff repair n.
sınırlı tutulum gösteren hastalar patients with limited involvement n.