açlık - Türkisch Englisch Wörterbuch

açlık

Bedeutungen von dem Begriff "açlık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 18 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
açlık hunger n.
The weapon of new terrorism is fear and disruption, and hunger for power.
Yeni terörizmin silahı korku, kargaşa ve güç açlığıdır.

More Sentences
General
açlık starvation n.
Half a million Zimbabweans are now on the verge of starvation.
Yarım milyon Zimbabveli şu anda açlığın eşiğinde.

More Sentences
açlık famine n.
Their departure will spell the end of farms, famine for 12 million inhabitants of Zimbabwe and widespread poverty.
Onların gidişi çiftliklerin sonu, 12 milyon Zimbabwe sakini için açlık ve yaygın yoksulluk anlamına gelecektir.

More Sentences
açlık hunger n.
The real global scandal of hunger in the world forces us to react.
Dünyadaki gerçek küresel açlık skandalı bizi tepki vermeye zorlamaktadır.

More Sentences
Politics
açlık hunger n.
Managing the economy irresponsibly would have meant bread today and hunger tomorrow.
Ekonomiyi sorumsuzca yönetmek bugün ekmek, yarın açlık anlamına gelebilirdi.

More Sentences
General
açlık famishment n.
açlık hungriness n.
açlık hollowness n.
açlık dearth n.
açlık poverty n.
açlık affamishment [obsolete] n.
açlık appeteezement [obsolete] n.
açlık appetisement n.
açlık derth n.
açlık insatiety n.
Medical
açlık fasting n.
Pathology
açlık famine fever n.
Slang
açlık the hungries n.

Bedeutungen, die der Begriff "açlık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 154 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
açlık grevleri hunger strikes n.
On 31 August the United States reported she was on hunger strike.
31 Ağustos'ta Amerika Birleşik Devletleri açlık grevinde olduğunu bildirdi.

More Sentences
açlık çeken insanlar starving people n.
Provide starving people with food.
Açlık çeken insanlara yiyecek sağlayın.

More Sentences
açlık çekme starving n.
The starving, terrorised victims of the former resistance hero must be able to count on our support.
Eski direniş kahramanının açlık çeken, terörize edilmiş kurbanları bizim desteğimize güvenebilmelidir.

More Sentences
açlık hissetmek feel hungry v.
I haven't eaten anything all day, but I don't feel hungry.
Bütün gün hiçbir şey yemedim, ama aç hissetmiyorum.

More Sentences
açlık çekmek starve v.
No child should starve.
Hiçbir çocuk açlık çekmemeli.

More Sentences
açlık çekmek suffer from hunger v.
There are currently an estimated 815 million people suffering from hunger.
Halihazırda 815 milyon insanın açlık çektiği tahmin edilmektedir.

More Sentences
Idioms
açlık sınırında on the breadline expr.
Nowadays people in Venezuela are on the breadline.
Şu günlerde Venezuela'daki insanlar açlık sınırındalar.

More Sentences
General
açlık grevi hunger strike n.
açlık çekme starvation n.
açlık sınırında the hunger threshold n.
açlık kurbanı famine victim n.
güce duyulan açlık power hunger n.
güçlü olmaya duyulan açlık power hunger n.
açlık kurbanları famine victims n.
yarı açlık diyeti semistarvation diet n.
yarı açlık dieti semistarvation diet n.
açlık hissi feeling of hunger n.
açlık hissi feel of hunger n.
açlık oyunları hunger games n.
açlık merkezi hunger center n.
kısa süreli açlık short-term fasting n.
kral tantalus'un sonsuz açlık ve susuzluğa mahkum edilmesi gibi ağır ceza tantalism n.
açlık çekme affamishment [obsolete] n.
bilgiye açlık thirst for knowledge n.
bilgiye açlık lust for learning n.
bilgiye açlık desire to know n.
aşırı açlık esurience n.
eksik olana duyulan açlık hunger n.
açlık yürüyüşüne katılan işsiz hunger marcher n.
açlık çeken kimse hungerer n.
açlık sancısı gnawing n.
açlık çekme famishment n.
aşırı açlık famishment n.
açlık veya huzursuzluk sonucu karında yumru hissi sinking n.
açlık diyeti starvation diet n.
açlık sınırı altında kalan maaş starvation wages n.
büyük açlık yaşama starving n.
açlık çekmek be impoverished v.
açlık çekmek be hungry v.
açlık grevine başlamak go on a hunger strike v.
açlık çekmek be poor v.
açlık hissetmek feel hunger v.
gidermek (susuzluk, açlık vb) slake v.
gidermek (açlık) appease v.
açlık bastırmak assuage one's hunger v.
açlık çekmek famish v.
(açlık) gidermek stay v.
açlık çekmek be starved v.
açlık çekmek affamish [obsolete] v.
açlık çekmek hunger v.
açlık nedeniyle bir şey yapmak zorunda kalmak hunger v.
açlık grevi yapmak hunger strike v.
açlık çekmek hunger-starve v.
açlık çektirmek enfamish v.
açlık çektirmek famish v.
açlık yaratmak famish v.
açlık çeken hungered adj.
açlık çeken famished adj.
(ağrı, açlık) yoğun gnawing adj.
şiddetli açlık duyan sharp-set adj.
açlık yaratan starvation adj.
açlık ve yorgunluktan bitkin düşmüş bir şekilde haggardly adv.
açlık sırasında during fasting adv.
açlık çekerek starvedly adv.
Phrases
açlık sınırında/eşiğinde on the brink of starvation expr.
Proverb
açlık adama her şeyi yedirir hunger is the best sauce
açlık bu dünyanın en güzel salçasıdır hunger is the best sauce
açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz a hungry stomach has no ears
açlık adama her şeyi yedirir hunger is a good sauce
açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz a hungry belly has no ears
açlık insanda sinir yapar a hungry man is an angry man
Colloquial
açlık nedeniyle aşırı sinirli olan kimse hangry n.
kurt gibi açlık chuckers n.
kurt gibi açlık chuckers n.
kurt gibi açlık chucks n.
açlık sınırında olmak be on the breadline v.
birden açlık hissetmek have the munchies v.
Idioms
açlık sınırında yaşamak live on the breadline v.
(kıtlık/açlık/kuraklık vb) endişesi yaratmak raise the spectre of something v.
(kıtlık/açlık/kuraklık vb) endişesi yaratmak raise the specter of something v.
açlıktan veya susuzluktan ölmek (roland isminde bir fransız kahramanın roncesvalles savaşından kurtulup açlık ve susuzluktan ölmesi olayından türetilmiş bir ifade) die like roland v.
yoksulluk/açlık içinde below the breadline adv.
yoksulluk/açlık sınırı altında below the breadline adv.
açlık içinde below the breadline adv.
Trade/Economic
açlık sınırındaki maaş starvation wage n.
açlık sınırı hunger limit n.
Law
açlık grevi hunger strike n.
açlık yürüyüşü hunger march n.
borçlu kişinin kapısında oturup açlık grevi yaparak borcunu ödetme yöntemi dharna [india] n.
borçlu kişinin kapısında oturup açlık grevi yaparak borcunu ödetme yöntemi dhurna [india] n.
açlık grevine başlamak go on a hunger strike v.
Politics
(hindistan'da) nöbetleşe açlık grevi relay fast n.
(hindistan'da) nöbetleşe açlık grevi relay hunger strike n.
açlık krizi hunger crisis n.
açlık sınırı hunger threshold n.
açlık sınırı starvation line n.
dünya açlık yardımı world hunger relief n.
siyasi açlık grevi hunger strike n.
açlık direnişi hunger strike n.
açlık grevi yapmak stage a hunger strike v.
Medical
açlık serum lipid profili fasting serum lipid profile n.
açlık glikoz seviyesi fasting glucose level n.
açlık şeker düzeyi fasting glucose level n.
açlık şekeri fasting glucose n.
açlık plazma amino asidleri fasting plasma amino acids n.
açlık ve tokluk kan şekeri fasting and postprandial blood glucose n.
açlık kan şekeri fasting blood glucose n.
açlık ve tokluk kan şekeri preprandial and postprandial blood glucose n.
açlık kan şekeri preprandial blood glucose n.
açlık durumu fasted state n.
açlık glikozu fasting glucose n.
açlık hastalığı polyphagia n.
açlık hastalığı hyperphagia n.
açlık hiperglisemisi fasting hyperglycemia n.
açlık kan glukozu fasting glucose n.
açlık kürü limotherapy n.
açlık plazma glukozu fasting plasma glucose n.
açlık tedavisi limotherapy n.
bozulmuş açlık glukozu impaired fasting glucose n.
gizli açlık hidden hunger n.
semptomatik açlık hipoglisemisi symptomatic fasting hypoglycemia n.
uzamış açlık prolonged fasting n.
mide açlık sekresyonu fasting gastric secretion n.
şiddetli açlık hissi boulimia n.
(hastalık veya açlık nedeniyle) yorgun ve çökmüş yüz hippocratic face n.
(hastalık veya açlık nedeniyle) yorgun ve çökmüş yüz hippocratic facies n.
Anatomy
beyinde hipotalamus bölgesinde bulunan, açlık ve tokluk hissini düzenleyen nöral kontrol merkezi appestat n.
Psychology
kişinin kendisine dayattığı açlık durumu self-imposed starvation n.
özgül açlık specific hunger n.
cinsel açlık erotism n.
Pathology
(açlık veya hastalıktan kaynaklanan) aşırı zayıflık boniness n.
(açlık veya hastalıktan kaynaklanan) aşırı zayıflık bonyness n.
(açlık veya hastalıktan kaynaklanan) aşırı zayıflık gauntness n.
(açlık veya hastalıktan kaynaklanan) aşırı zayıflık maceration n.
açlık ödemi famine fever n.
Biochemistry
aşırı açlık affamishment n.
ileri açlık affamishment n.
aşırı açlık starvation n.
ileri açlık starvation n.
açlık kaynaklı asidoz starvation acidosis n.
Botanic
açlık otu senna occidentalis n.
açlık otu coffeeweed n.
açlık otu cassia occidentalis n.
Apiculture
açlık oğulu hunger swarm n.
Social Sciences
açlık isyanı bread riot n.
aç/açlık tehdidi altındaki kişiler food insecure individuals n.
açlık veya kıtlık kaynaklı ayaklanma bread riot n.
Cinema
alaycı kuş (açlık oyunları) mockingjay (hunger games) n.
Mythology
sonsuz açlık ve susuzluk cezasına çarptırılmış bir antik yunan kralı tantalus n.
Latin
altına duyulan lanetli açlık auri sacra fames n.
Archaic
aşırı açlık famine n.
açlık ya da yorgunluktan kurtulmak refect v.
Slang
ot çektikten sonraki açlık munchies n.
açlık krizi the hungries n.