şantaj - Türkisch Englisch Wörterbuch

şantaj

Bedeutungen von dem Begriff "şantaj" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
şantaj blackmailing n.
The President-in-Office said that a solution had been found to the blackmailing of Romania.
Dönem Başkanı Romanya'ya yapılan şantaja bir çözüm bulunduğunu söyledi.

More Sentences
şantaj blackmail n.
The press correctly interpreted the German minister's threat as ill-judged budgetary blackmail.
Basın, Alman bakanın tehdidini doğru bir şekilde kötü niyetli bir bütçe şantajı olarak yorumladı.

More Sentences
Trade/Economic
şantaj racketeering n.
Nine FIFA officials have been arrested and charged with racketeering and bribery.
Dokuz FIFA yetkilisi tutuklandı ve şantaj ve rüşvet ile suçlandı.

More Sentences
Law
şantaj extortion n.
This is extortion.
Bu bir şantaj.

More Sentences
şantaj blackmail n.
The press correctly interpreted the German minister's threat as ill-judged budgetary blackmail.
Basın, Alman bakanın tehdidini doğru bir şekilde kötü niyetli bir bütçe şantajı olarak yorumladı.

More Sentences
General
şantaj racket n.
şantaj shakedown n.
şantaj duress n.
Colloquial
şantaj shakedown n.
Law
şantaj chantage n.

Bedeutungen, die der Begriff "şantaj" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 30 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
şantaj yapmak blackmail v.
We must warn against attempts by the big powers to blackmail the United Nations.
Büyük güçlerin Birleşmiş Milletlere şantaj yapma girişimlerine karşı uyarıda bulunmalıyız.

More Sentences
General
şantaj yapılmak be blackmailed v.
I'm being blackmailed.
Bana şantaj yapılıyor.

More Sentences
Phrasals
(birine bir şey) için şantaj yapmak blackmail (someone) into (something) v.
As to the form, the new Member States are being blackmailed into accepting this treaty.
Şekle bakılırsa, yeni Üye Devletlere bu anlaşmayı kabul etmeleri için şantaj yapılıyor.

More Sentences
Law
şantaj yapmak blackmail v.
We must warn against attempts by the big powers to blackmail the United Nations.
Büyük güçlerin Birleşmiş Milletlere şantaj yapma girişimlerine karşı uyarıda bulunmalıyız.

More Sentences
General
tuzak kurarak birini yüz kızartıcı duruma düşürüp, olayı ifşa etme tehdidiyle şantaj yapma badger game n.
italya'da şantaj ve şiddet uygulayan gizli bir suç örgütü black hand n.
şantaj mektubu hate mail n.
şantaj yolu ile elde edilen çeyrek miktar chout n.
şantaj ile para alma strike n.
şantaj yapmak racketeer v.
birisine şantaj yapmak blackmail someone into doing something v.
şantaj ile elde edilen shotgun adj.
Phrasals
yapması için şantaj yapmak blackmail into doing v.
Law
çıplak fotoğraflarla şantaj blackmail over nude pictures n.
müstehcen fotoğraflarla şantaj blackmail over nude pictures n.
şantaj yapan blackmailer n.
şantaj yapan kimse blackmailer n.
tehdit veya şantaj yolu ile menfaat temin etme racketeering n.
tehdit veya şantaj yoluyla para elde etme racketeering n.
uygunsuz görüntü ve fotoğraflarla şantaj blackmail over nude pictures n.
Politics
baskıyla şantaj ve rüşvet örgütleri yasası racketeer influenced and corrupt organizations act (rico act) n.
bir zamanlar kgb'nin iş adamlarına veya siyasetçilere şantaj yapmak için kullandığı bir casusluk yöntemi honey trapping n.
bir zamanlar kgb'nin iş adamlarına veya siyasetçilere şantaj yapmak için kullandığı bir casusluk yöntemi honey trap n.
bir başkasına yönelik şantaj, itibarsızlaştırma ya da manipülasyon hedefiyle elde edilmiş yüz kızartıcı/uygunsuz/suçlayıcı bilgi kompromat (compromising material) n.
politik şantaj political blackmail n.
siyasi şantaj political blackmail n.
yasalar kullanılarak yapılan şantaj legislative blackmail n.
Slang
şantaj yapmak put the screws to v.
şantaj yapmak put the screws on v.
şantaj amaçlı yaklaşmak get v.