üzücü

"üzücü" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 77 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	üzücü	sad s.
Those were some of the sad features of these elections. Bunlar bu seçimlerin üzücü özelliklerinden bazılarıydı. More Sentences
General
2	Genel	üzücü	sorrowful s.
Everything is transient and therefore sorrowful. Her şey geçicidir ve bu nedenle üzücüdür. More Sentences
3	Genel	üzücü	sorry s.
This is our chance to put right this sorry process of delay. Bu, bu üzücü gecikme sürecini düzeltmek için bir şans. More Sentences
4	Genel	üzücü	upsetting s.
She found confrontations very upsetting. Yüzleşmeleri çok üzücü buluyordu. More Sentences
5	Genel	üzücü	harrowing s.
It was a harrowing experience. Üzücü bir deneyimdi. More Sentences
6	Genel	üzücü	woeful s.
The team's woeful performance led to their humiliating defeat. Takımın kötü performansı üzücü bir yenilgiye yol açtı. More Sentences
7	Genel	üzücü	regrettable s.
We find it regrettable that there is no guarantee of mobility during training. Eğitim sırasında hareketliliğin garanti edilmemesini üzücü buluyoruz. More Sentences
8	Genel	üzücü	distressing s.
The link with European agricultural protectionism is nevertheless very distressing in this case as well. Avrupa tarımsal korumacılığı ile olan bağlantı bu durumda da çok üzücüdür. More Sentences
9	Genel	üzücü	deplorable s.
This is a deplorable state of affairs. Bu üzücü bir durumdur. More Sentences
10	Genel	üzücü	unfortunate s.
It is quite unfortunate that healthcare has turned into an industry. Sağlık sektörünün bir sektöre dönüşmesi oldukça üzücü. More Sentences
11	Genel	üzücü	dismal s.
12	Genel	üzücü	dolorous s.
13	Genel	üzücü	pathetic s.
14	Genel	üzücü	trying s.
15	Genel	üzücü	tragic s.
16	Genel	üzücü	painful s.
17	Genel	üzücü	worrisome s.
18	Genel	üzücü	cheerless s.
19	Genel	üzücü	heartbreaking s.
20	Genel	üzücü	puzzling s.
21	Genel	üzücü	bitter s.
22	Genel	üzücü	vexatious s.
23	Genel	üzücü	depressing s.
24	Genel	üzücü	afflictive s.
25	Genel	üzücü	grievous s.
26	Genel	üzücü	heartrending s.
27	Genel	üzücü	worrying s.
28	Genel	üzücü	vexing s.
29	Genel	üzücü	heavy s.
30	Genel	üzücü	rueful s.
31	Genel	üzücü	heartbreaking s.
32	Genel	üzücü	devouring s.
33	Genel	üzücü	poignant s.
34	Genel	üzücü	tristful s.
35	Genel	üzücü	dreary s.
36	Genel	üzücü	disheartening s.
37	Genel	üzücü	dispiriting s.
38	Genel	üzücü	saddening s.
39	Genel	üzücü	discouraging s.
40	Genel	üzücü	daunting s.
41	Genel	üzücü	sobering s.
42	Genel	üzücü	distressful s.
43	Genel	üzücü	dolent s.
44	Genel	üzücü	maudlin s.
45	Genel	üzücü	afflicting s.
46	Genel	üzücü	bad s.
47	Genel	üzücü	lachrymal s.
48	Genel	üzücü	lachrymose s.
49	Genel	üzücü	lacrimose s.
50	Genel	üzücü	nasty s.
51	Genel	üzücü	elegiacal s.
52	Genel	üzücü	unhappy s.
53	Genel	üzücü	joyless s.
54	Genel	üzücü	unjoyful s.
55	Genel	üzücü	unlucky s.
56	Genel	üzücü	off-balance s.
57	Genel	üzücü	horrible s.
58	Genel	üzücü	luctual s.
59	Genel	üzücü	dampy [obsolete] s.
60	Genel	üzücü	dejectory s.
61	Genel	üzücü	depressant s.
62	Genel	üzücü	dern s.
63	Genel	üzücü	griping s.
64	Genel	üzücü	oorie [scotland] s.
65	Genel	üzücü	ill-favored s.
66	Genel	üzücü	favorless [obsolete] s.
67	Genel	üzücü	favourless [obsolete] s.
68	Genel	üzücü	plainful s.
69	Genel	üzücü	foul s.
Colloquial
70	Konuşma Dili	üzücü	no good i.
71	Konuşma Dili	üzücü	broken [us] s.
Literature
72	Edebiyat	üzücü	wailful s.
Archaic
73	Eski Kullanım	üzücü	elenge s.
74	Eski Kullanım	üzücü	molestful s.
75	Eski Kullanım	üzücü	dernful s.
Slang
76	Argo	üzücü	downer i.
77	Argo	üzücü	downie i.

"üzücü" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 86 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	üzücü haber	sad news i.
We received some sad news today. Bugün bazı üzücü haberler aldık. More Sentences
2	Genel	üzücü hikaye	sad story i.
The sad story moved us to tears. Üzücü hikaye bizi gözyaşlarına boğdu. More Sentences
3	Genel	üzücü olay	sad event i.
These sad events have brought us closer to achieving the proximity to our citizens for which we have often longed. Bu üzücü olaylar bizi, vatandaşlarımızla sık sık özlemini duyduğumuz yakınlığa daha da yaklaştırmıştır. More Sentences
4	Genel	çok üzücü	heartbreaking s.
It's heartbreaking. Bu çok üzücü. More Sentences
Colloquial
5	Konuşma Dili	üzücü haber	sad news i.
We received some sad news today. Bugün bazı üzücü haberler aldık. More Sentences
Speaking
6	Konuşma	ne üzücü	what a bummer expr.
What a bummer. Ne üzücü. More Sentences
General
7	Genel	üzücü duygu	painful sensation i.
8	Genel	son derece üzücü	tear-jerker i.
9	Genel	üzücü durum	dumps i.
10	Genel	üzücü gün	a day of sorrow i.
11	Genel	üzücü gün	sad day i.
12	Genel	üzücü gerçek	sad truth i.
13	Genel	üzücü son	sad ending i.
14	Genel	üzücü şey	discontent i.
15	Genel	üzücü gerçek	trouble i.
16	Genel	üzücü bir darbe	facer i.
17	Genel	üzücü haber	blow i.
18	Genel	üzücü haber alma	blow i.
19	Genel	üzücü olma	deploredness i.
20	Genel	üzücü bir olayı yavaş yavaş kabullenmek	come to terms with something f.
21	Genel	üzücü olmak	be distressing f.
22	Genel	üzücü olmak	be saddening f.
23	Genel	üzücü olmak	be upsetting f.
24	Genel	çok üzücü ve acıklı	tragic s.
25	Genel	acı verecek derecede üzücü	lacerant s.
26	Genel	üzücü olmayan	unoppressive s.
27	Genel	üzücü olmayan	unpainful s.
28	Genel	uğursuz veya üzücü bir şeyin gelişini bekleyen	gravid s.
29	Genel	uğursuz veya üzücü bir şeyin gelişini gösteren	gravid s.
30	Genel	aşırı üzücü	dirty s.
31	Genel	üzücü bir şekilde	heartrendingly zf.
32	Genel	üzücü bir şekilde	distressfully zf.
33	Genel	üzücü bir şekilde	disappointingly zf.
34	Genel	üzücü bir şekilde	grievously zf.
35	Genel	üzücü bir şekilde	disturbingly zf.
36	Genel	üzücü bir şekilde	afflictively zf.
37	Genel	üzücü bir şekilde	distressingly zf.
38	Genel	üzücü bir şekilde	dolorously zf.
39	Genel	üzücü olarak	regrettably zf.
40	Genel	üzücü şekilde	worrisomely zf.
41	Genel	son derece üzücü bir biçimde	devouringly zf.
42	Genel	üzücü bir şekilde	lamentably zf.
43	Genel	üzücü bir şekilde	unsettlingly zf.
44	Genel	üzücü bir şekilde	deploredly zf.
45	Genel	üzücü bir şekilde	grievously zf.
Phrasals
46	Öbek Fiiller	hoş olmayan/üzücü bir konunun üstüne gitmek	dredge up f.
47	Öbek Fiiller	hoş olmayan/üzücü bir konuyu tekrar su yüzüne çıkarmak/açmak/hatırlatmak	dredge up f.
Colloquial
48	Konuşma Dili	üzücü deneyim	harrowing experience i.
49	Konuşma Dili	üzücü haber	grim news i.
50	Konuşma Dili	üzücü görüntü	bysen i.
51	Konuşma Dili	(biri) için üzücü olmak	hell on (someone) f.
52	Konuşma Dili	çok üzücü	too sad for words expr.
53	Konuşma Dili	kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar üzücü	too sad for words expr.
54	Konuşma Dili	için üzücü	hell on expr.
55	Konuşma Dili	(biri/bir şey) için üzücü	hell on (someone or something) expr.
56	Konuşma Dili	bence (bir şey) eksikliğin çok üzücü	I find your lack of (something) disturbing expr.
57	Konuşma Dili	çok üzücü	that's a pity expr.
58	Konuşma Dili	çok üzücü	too bad exclam.
Idioms
59	Deyim	üzücü durum	a sad state of affairs i.
60	Deyim	üzücü bir görüntü	a sorry sight i.
61	Deyim	üzücü durum	a sorry state of affairs i.
62	Deyim	üzücü bir sahne	a sorry sight i.
63	Deyim	üzücü bir görüntü	a sad sight i.
64	Deyim	üzücü bir sahne	a sad sight i.
65	Deyim	bir şeyin üzücü/kötü bir yansıması	a sad, poor, reflection on something i.
66	Deyim	bir şeyin üzücü/kötü bir temsili	a sad, poor, reflection on something i.
67	Deyim	göndereni belli olmayan üzücü bir mektup	a poison pen letter i.
68	Deyim	üzücü bir hal almak	come to a pretty pass f.
69	Deyim	üzücü bir noktaya gelmesine neden olmak	bring to a pretty pass f.
70	Deyim	üzücü bir noktaya gelmesine neden olmak	bring to such a pass f.
71	Deyim	zor, üzücü, talihsiz, kötü bir durumda eğlenceli bir yan bulmak	see the funny side of something f.
72	Deyim	zor, üzücü, talihsiz, kötü bir duruma espriyle/mizahla yaklaşmak	see the funny side of something f.
73	Deyim	üzücü durumda olmak	be in a sorry state f.
74	Deyim	(biri) için üzücü olmak	be hell on (one) f.
75	Deyim	çok üzücü	enough to make the angels weep s.
76	Deyim	üzücü durumda	in a sorry state expr.
Speaking
77	Konuşma	bu hepimiz için üzücü bir gün	it's a sad day for all of us expr.
78	Konuşma	çok üzücü	it's enough to make the angels weep expr.
79	Konuşma	çok üzücü	it is too sad expr.
80	Konuşma	ne üzücü bir kayıp	what a sad loss expr.
Politics
81	Siyasal	üzücü davranış	deplorable attitude i.
Environment
82	Çevre	çok üzücü afet	disaster of extreme severity i.
Archaic
83	Eski Kullanım	kederli ve üzücü	groanful s.
84	Eski Kullanım	üzücü bir şekilde	foully zf.
Slang
85	Argo	üzücü durum	choker i.
Modern Slang
86	Modern Argo	sonra üstüne bir de yağmur yağdı (üzücü bir hikayenin sonunda hikâyeyi daha üzücü bir hale getirmek için kullanılan bir ifade)	and then it rained.... expr.