yetecek kadar - Türkçe İngilizce Sözlük

yetecek kadar

"yetecek kadar" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yetecek kadar enough zf.
There was enough food at the party for everyone to have some.
Partide herkese yetecek kadar yiyecek vardı.

More Sentences
Trade/Economic
yetecek kadar adequate s.

"yetecek kadar" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 29 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bütün gece yetecek kadar ışık allnight i.
bütün gece yetecek kadar yakıt allnight i.
bütün gece yetecek kadar yiyecek allnight i.
randevuya çıkan bir kadının üzerinde taşıdığı, partneri ile kavga etmeleri durumunda eve dönmesine yetecek kadar yol parası mad money i.
gördüğü evi almaya yetecek kadar para kazanmak make enough money to buy the house she/he saw f.
ancak yetecek kadar bare s.
bol bol yetecek kadar ample s.
yetecek kadar olan enough s.
bol bol yetecek kadar amply zf.
Phrases
zar zor yetecek (kadar) scarcely enough expr.
Colloquial
yetecek kadar almak get a gift f.
Idioms
bir orduya yetecek kadar yemek/yiyecek enough (food) to feed coxey's army i.
sadece yetecek kadar kişi veya eşya kullanmak keep no more cats than can catch mice f.
herkese yetecek kadar enough to go around s.
herkese yetecek kadar enough to go round s.
işi yürütmeye yetecek kadar enough to go on with expr.
bir orduya yetecek kadar enough (something) to sink a battleship expr.
bir orduya yetecek kadar enough (something) to sink a ship expr.
bir orduya yetecek kadar enough to sink a ship expr.
afrika'ya yetecek kadar for africa [south africa] expr.
bir kıtaya yetecek kadar for africa [south africa] expr.
birini mezarında ters çevirmeye yetecek kadar (enough to make one) turn over in one's grave expr.
Speaking
herkese yetecek kadar var there's enough for everyone expr.
Automotive
boşluklu yağlamaya yetecek kadar alıştırma running-fit i.
Sport
(körling) oynanan taşın hareketsiz bir taşa yön değiştirmeye yetecek kadar değdiği atış wick i.
(körling) (hareketsiz duran taşa) oynanan taşın yönünü değiştirmeye yetecek kadar vurmak wick f.
Archaic
(rüzgar) hafif yelkenlileri sürüklemeye yetecek kadar güçlü esmek overblow f.
Slang
birini devirmeye yetecek kadar büyük bir parça odun 2x4 i.
Modern Slang
korkusuzca oynayan ve sürekli oyunda kalmasına yetecek kadar kazanan poker oyuncusu alligator blood i.