Geçmiş

yerle bir

"yerle bir" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	yerle bir	on the deck s.

"yerle bir" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 149 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	yerle bir etme	razing i.
2	Genel	yerle bir etme	blowing up i.
3	Genel	yerle bir olma	blowing up i.
4	Genel	belirli bir yerde doğmuş veya büyümüş olan kadın için o yerle bağlantılı olarak kullanılan ifade	native daughter i.
5	Genel	belirli bir yerde doğmuş veya büyümüş olan erkek için o yerle bağlantılı olarak kullanılan ifade	native son i.
6	Genel	yerle bir etmek	flatten f.
7	Genel	yıkıp yerle bir etmek	raze f.
8	Genel	yerle bir etmek	teardown f.
9	Genel	yerle bir etmek	raze f.
10	Genel	yerle bir etmek	raze something to the ground f.
11	Genel	yerle bir etmek	tear down f.
12	Genel	yerle bir etmek	level f.
13	Genel	yerle bir etmek için bir şeye vurmak	batter something down f.
14	Genel	yerle bir etmek	lay waste to f.
15	Genel	yerle bir etmek	coventrize f.
16	Genel	yerle bir etmek	wipe off the map f.
17	Genel	itibarını yerle bir etmek	bring into disrepute f.
18	Genel	itibarı yerle bir olmak	fall from grace f.
19	Genel	itibarını yerle bir etmek	ruin someone's reputation f.
20	Genel	itibarını yerle bir etmek	destroy someone's reputation f.
21	Genel	yerle bir etmek	destroy f.
22	Genel	yerle bir etmek	raze to the ground f.
23	Genel	itibarını yerle bir etmek	damage one's reputation f.
24	Genel	itibarını yerle bir etmek	tarnish one's reputation f.
25	Genel	itibarını yerle bir etmek	destroy one's reputation f.
26	Genel	itibarını yerle bir etmek	ruin one's reputation f.
27	Genel	yerle bir etmek	pull down f.
28	Genel	buldozerle yerle bir etmek	bulldoze something to the ground f.
29	Genel	yerle bir etmek	bring down in ruins f.
30	Genel	yerle bir etmek	rase f.
31	Genel	yerle bir etmek	smite hip and thigh f.
32	Genel	yerle bir etmek	unbuild f.
33	Genel	yerle bir olmasını engellemek	hold up f.
34	Genel	yerle bir etmek	muller f.
35	Genel	(birinin) tüm şanını yerle bir etmek	darken f.
36	Genel	yerle bir etmek	dismantle f.
37	Genel	yerle bir etmek	smash up f.
38	Genel	(yumruk veya darbe ile) yerle bir etmek	strike f.
39	Genel	yerle bir edilmiş	razed s.
40	Genel	selin yerle bir ettiği	flood-ravaged s.
41	Genel	sel tarafından yerle bir olan	flood-ravaged s.
42	Genel	yerle bir edilmiş	ravaged s.
43	Genel	yerle bir edilmemiş	unrazed s.
44	Genel	bir yerle ilgili	locational s.
45	Genel	yerle bir olmuş	trashed s.
Phrasals
46	Öbek Fiiller	yerle bir etmek	bomb something out f.
47	Öbek Fiiller	yerle bir etmek	bomb out f.
48	Öbek Fiiller	(bir şeyi) yerle bir etmek	bring something crashing down (around one) f.
49	Öbek Fiiller	(bir şeyle/yerle) yazarak iletişim kurmak	write into (something or some place) f.
50	Öbek Fiiller	(bir şeyle/yerle) posta, e-posta, kısa mesaj yoluyla iletişim kurmak	write into (something or some place) f.
51	Öbek Fiiller	bir şeyi yerle bir etmek	take something out f.
52	Öbek Fiiller	yerle bir etmek	cut down f.
53	Öbek Fiiller	egosunu yerle bir etmek	bruise up f.
54	Öbek Fiiller	yerle bir etmek	chop down f.
55	Öbek Fiiller	(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokumak	shuttle from (something or some place) to (something or some place) f.
56	Öbek Fiiller	(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında gidip gidip gelmek	shuttle from (something or some place) to (something or some place) f.
57	Öbek Fiiller	(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokutmak	shuttle from (something or some place) to (something or some place) f.
Colloquial
58	Konuşma Dili	yerle bir etme girişimi	takedown i.
59	Konuşma Dili	yerle bir etmek	lay flat f.
60	Konuşma Dili	yerle bir etmek	lay waste f.
61	Konuşma Dili	rüzgardan yerle bir olmak	blow over f.
62	Konuşma Dili	(birinin) gururunu yerle bir etmek	knock the starch out of (one) f.
63	Konuşma Dili	(birinin) özgüvenini yerle bir etmek	knock the stuffing out of (one) f.
64	Konuşma Dili	birinin özgüvenini yerle bir etmek	knock the stuffing out of someone f.
65	Konuşma Dili	birinin özgüvenini yerle bir etmek	take the stuffing out of someone f.
66	Konuşma Dili	belli bir yerle/bölgeyle özdeşleştirilmiş	homegrown s.
Idioms
67	Deyim	korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke	the sow that eats her farrow [ireland] i.
68	Deyim	yerle bir olma tehdidi/tehlikesi	an axe hanging over (someone or something) i.
69	Deyim	yerle bir olma tehdidi/tehlikesi	an ax hanging over (someone or something) i.
70	Deyim	yerle bir olma tehdidi/tehlikesi	an axe hanging over something i.
71	Deyim	yerle bir olma tehdidi/tehlikesi	an ax hanging over something i.
72	Deyim	korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke	the sow that eats its farrow (ireland) i.
73	Deyim	yerle bir etmek	bring (something) crashing down (around) (one) f.
74	Deyim	yerle bir etmek	bring something crashing down (around one) f.
75	Deyim	yerle bir etmek	blast to smithereens f.
76	Deyim	yerle bir edilmek	be blasted to smithereens f.
77	Deyim	yerle bir etmek	bring (something) crashing down (around) (one) f.
78	Deyim	(birinin) hayatını yerle bir etmek	bring (something) crashing down (around) (one) f.
79	Deyim	(birinin) hayatını yerle bir etmek	bring something crashing down (around one) f.
80	Deyim	hayallerini yerle bir etmek	pop (one's) bubble f.
81	Deyim	bir şeyi yıkmak/yerle bir etmek	level something to the ground f.
82	Deyim	yerle bir etmek	wipe someone or something off the face of the earth f.
83	Deyim	yerle bir etmek	cut a wide swathe through f.
84	Deyim	yerle bir etmek	lay to waste f.
85	Deyim	yerle bir etmek	bring something to the ground f.
86	Deyim	yerle bir etmek	cut a wide swath through f.
87	Deyim	yerle bir etmek	level to the ground f.
88	Deyim	yerle bir etmek	blow something sky-high f.
89	Deyim	yerle bir etmek	lay waste to f.
90	Deyim	bir iddiayı, tezi, davayı yerle bir etmek	shoot to pieces f.
91	Deyim	yerle bir etmek	take to pieces f.
92	Deyim	(birini) yerle bir etmek	knock (one) on the ground f.
93	Deyim	yerle bir edilmek	be blown to smithereens f.
94	Deyim	egosu/gururu/kibri yerle bir edilmek	be brought down a notch (or two) f.
95	Deyim	egosu/gururu/kibri yerle bir edilmek	be brought down a peg (or two) f.
96	Deyim	egosu/gururu/kibri yerle bir edilmek	be pulled down a notch (or two) f.
97	Deyim	egosu/gururu/kibri yerle bir edilmek	be pulled down a peg (or two) f.
98	Deyim	yerle bir olmak	be in tatters f.
99	Deyim	(bir şeyi) yerle bir etmek	blast (something) to kingdom come f.
100	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	blow someone or something out of the water f.
101	Deyim	birini/bir şeyi tamamen yerle bir etmek	blow somebody/something out of the water f.
102	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	blow somebody/something sky-high f.
103	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	blow someone/something to kingdom come f.
104	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	blow someone/something from here to kingdom come f.
105	Deyim	bir şeyi yerle bir etmek	blow something to smithereens f.
106	Deyim	bir şeyi yerle bir etmek	blow something to bits f.
107	Deyim	bir şeyi yerle bir etmek	blow something to pieces f.
108	Deyim	yerle bir edilmek	be blown to smithereens f.
109	Deyim	bir şeyi yerle bir etmek	blow, smash, something to smithereens f.
110	Deyim	(birinin/bir şeyin) itibarını yerle bir etmek	bring (someone or something) into disrepute f.
111	Deyim	yerle bir etmek	bring crashing down f.
112	Deyim	(birinin) egosunu yerle bir etmek	bruise (one's) ego f.
113	Deyim	yerle bir etmek	cut a big swath f.
114	Deyim	yerle bir ermek	cut a swathe through f.
115	Deyim	(birini/bir şeyi) yerle bir etmek	deal (someone or something) a blow f.
116	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	deal somebody/something a blow f.
117	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	deal a blow to somebody/something f.
118	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	knock somebody/something for six [uk] f.
119	Deyim	birini/bir şeyi yerle bir etmek	hit somebody/something for six [uk] f.
120	Deyim	(birinin) egosunu yerle bir etmek	knock (one) down a notch (or two) f.
121	Deyim	(birinin) egosunu yerle bir etmek	knock (one) down a peg (or two) f.
122	Deyim	(birinin) egosunu yerle bir etmek	knock (one) down to size f.
123	Deyim	(birinin) egosunu yerle bir etmek	knock (one) off (one's) pedestal f.
124	Deyim	(bir şeyi) yerle bir etmek	knock (something) into a cocked hat [uk] f.
125	Deyim	(birinin) özgüvenini yerle bir etmek	knock the bottom out of (someone) f.
126	Deyim	(birinin) özgüvenini yerle bir etmek	knock the props (out) from under (someone) f.
127	Deyim	özgüvenini yerle bir etmek	knock the props out from under f.
128	Deyim	(bir şeyi) yerle bir etmek	lay (something) to waste f.
129	Deyim	(bir şeyi) yerle bir etmek	lay (something) waste f.
130	Deyim	bir şeyi yerle bir etmek	lay something waste f.
131	Deyim	bir şeyi yerle bir etmek	lay waste to something f.
132	Deyim	(bir şeyi) yerle bir etmek	lay waste to (something) f.
133	Deyim	(bir şeyi) yerle bir etmek	take a chainsaw to (something) f.
134	Deyim	(bir şeyle/yerle) güçlü bağı/bağlantısı olan	rooted to (something or some place) s.
135	Deyim	(bir şeyle/yerle) güçlü bir ilişkisi olan	rooted to (something or some place) s.
136	Deyim	yerle bir olma	bottom drops out expr.
137	Deyim	bir bölgeyle/mülkle/yerle aynı ismi taşıyan	of that ilk [scotland] expr.
138	Deyim	yerle bir olmuş	to pieces expr.
Speaking
139	Konuşma	bütün dünyam yerle bir oldu	my whole world just blew up expr.
Politics
140	Siyasal	kenti yerle bir etmek	urbicide f.
Aeronautic
141	Havacılık	yüksek bir yerle zemin arasındaki eğimli hattan aşağı kaymaya yarayan uçak kombinasyonu	gliding machine i.
Anatomy
142	Anatomi	bir hayvanın ön ayağında insanların avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmına karşılık gelen yerle ilgili	hypothenar s.
Linguistics
143	Dilbilim	belirli bir yerle ilişkilendirilen şey	placeable i.
Slang
144	Argo	(birinin) özgüvenini yerle bir etmek	lick the stuffing out of (one) f.
145	Argo	(birinin) moralini yerle bir etmek	kick the stuffing out of (one) f.
146	Argo	(birini) yerle bir etmek	knock (one) on (one's) ass f.
147	Argo	yerle bir etmek	rambo f.
148	Argo	yerle bir etmek	ramboize f.
149	Argo	'-in moralini yerle bir etmek	kick the stuffing out of