yaşama - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yaşama



"yaşama" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yaşama survival i.
yaşama living i.
Trade/Economic
yaşama subsistence i.
yaşama living i.

"yaşama" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 301 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birlikte yaşama living together i.
birlikte yaşama cohabiting i.
yeniden yaşama dönme reincarnation i.
beraber yaşama cohabitation i.
köyde yaşama rustication i.
yaşama gücü stamina i.
ayrı yaşama legal separation i.
ahlak kurallarına aykırı olarak yaşama loose living i.
mutluluk ve sağlık içinde yaşama welfare i.
daha uzun yaşama survival i.
bir arada yaşama coexistence i.
birlikte yaşama concubinage i.
birlikte yaşama cohabitation i.
beklenen yaşama süresi life expectancy i.
ot gibi yaşama vegetation i.
nikahsız olarak birlikte yaşama free love i.
ebeveyn ya da onların ebeveyninin ingiltere'de doğmuşlukları nedeniyle orada yaşama hakkı patriality i.
nefsinin isteklerini kırarak çok sade bir hayat yaşama asceticism i.
yaşama bağlılık conduct of life i.
birlikte yaşama common marriage i.
yaşama gücü vigor i.
toplumdan uzak yaşama seclusion i.
yaşama gücü vitality i.
toplu halde yaşama gregariousness i.
yaşama gücü vigour i.
ayrı yaşama noncohabitation i.
yaşama yeteneği viability i.
bir arada yaşama yanlısı communalist i.
yaşama geçirme implementation i.
mağarada yaşama troglodytism i.
yaşama hakkı the right to life i.
yaşama ortamı habitat i.
sağlıklı yaşama koşulları sanitary living conditions i.
yaşama becerisi survival skill i.
resmi nikahsız beraber yaşama common-law marriage i.
yaşama alanı living space i.
yaşama hacmi living unit i.
yaşama gücü viability i.
yaşama ihtimali expectation of life i.
yaşama düzeyi level of living i.
yaşama yüzdesi survival percent i.
yaşama düzeyi subsistence level i.
dost hayatı yaşama cohabitation without being legally married i.
metres hayatı yaşama cohabitation without being legally married i.
toplumdan uzak yaşama reclusion i.
yaşama isteği a desire to live i.
yaşama isteği will to live i.
yaşama becerileri living skills i.
esas yaşama alanı main living area i.
barış içinde bir arada yaşama peaceful coexistence i.
birlikte yaşama kültürü culture of living together i.
yaşama birimi living unit i.
yabancı bir ülkede yaşama living in a foreign country i.
yaşama sevinci joie de vivre i.
yaşama sevinci the joy of living i.
yaşama döndürme resurrecting i.
yaşama sevinci joy of life i.
yaşama sevinci zest for life i.
yaşama sevinci joy of living i.
yaşama sanatı the art of living i.
birbirinden uzakta ilişki yaşama long distance relationship i.
yaşama enerjisi energy of life i.
yaşama döndürme maskesi resuscitation mask i.
yaşama alanı living quarters i.
yaşama alanı quarters i.
yaşama alanı living quarters (in a house) i.
tekrar yaşama reliving i.
tekrar yaşama re-experiencing i.
birlikte yaşama coexistence i.
güneyli yaşama yancısı pro-southern i.
evlenmeden birlikte yaşama civil partnership i.
vahşi hayatta yaşama yeteneği bushcraft i.
yaşama sebebi ikigai (a reason for being) i.
yaşama tutkusu ikigai (a reason for being) i.
sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran yaşama sevinci ikigai (a reason for being) i.
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma animateness i.
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma animation i.
maceralar yaşama adventuring i.
macera yaşama adventuring i.
yeniden yaşama dönme rebirth i.
yeniden yaşama dönen kimse rebirther i.
toplumdan uzak yaşama recluseness i.
toplumdan dışlanmış halde yaşama reclusion i.
toplumdan uzak yaşama reclusiveness i.
birden fazla kişiyle cinsel hayat yaşama tomcatting i.
birlikte yaşama coliving i.
yaşama arzusu desire to live i.
yaşama gücü vital principle i.
yaşama enerjisi vital principle i.
yaşama gücü life principle i.
yaşama enerjisi life principle i.
bir mahallede yaşama vicinage i.
yaşama gücünün tezahürü vitality i.
yaşama gücünün somutlaşmış hali vitality i.
yaşama coşkusu vril i.
sabır, özveri, besleyici olma ve cinselliği sadece evlilikte yaşama gibi değerlere önem veren ve özellikle birtakım latin amerikalı kültürlerde yaygın olan, geleneksel dişiliğin güçlü veya abartılı bir formu marianismo i.
yaşama gücü blood i.
bataklıkta yaşama bogtrotting i.
dost hayatı yaşama hetaerism i.
dost hayatı yaşama hetairism i.
dini yaşama kendini adayıp kısmen veya tamamen inzivada yaşayan insan topluluğu monastery i.
yaşama alanı olarak kullanılan küçük mekan mousehole i.
yaşama dönüş reviction i.
sürü halinde yaşama gregarianism i.
sürü halinde yaşama gregariousness i.
yaşama gücü heartbeat i.
birtakım kategorilerdeki mahkumların hapishane çevresinde kurulan sınırlı alanda yaşama özgürlüğü rule i.
başka insanlarla yaşama community i.
topluluk olarak yaşama community i.
akıl karışıklığı yaşama dismayedness i.
dost hayatı yaşama concubinacy [obsolete] i.
nikahsız birliktelik yaşama concubinacy [obsolete] i.
bokun içinde yaşama dunghill i.
varlık içinde yaşama fat city i.
aynı dönemde yaşama coevalneity i.
başkalarıyla yaşama conversation [obsolete] i.
canlılardaki yaşama gücü divine spark i.
doğada yaşama becerisi ve tecrübesi fieldcraft i.
paylaşımlı dairede yaşama flatting [australia/new zealand] i.
evli olunmayan partnerle birlikte yaşama cohabitation i.
yaşama gücü stamen [obsolete] i.
kıtlık yaşama starving i.
büyük açlık yaşama starving i.
boyunduruk altında yaşama subjectness i.
yaşama döndürmek resuscitate f.
yaşama döndürmek resurrect f.
yaşama döndürmek restore somebody to life f.
yaşama döndürmek bestow hand on somebody f.
yaşama geçirmek make real f.
yaşama geçirmek make actual f.
yaşama geçirmek actualize f.
yeni bir yaşama kapılarını açmak start a new life f.
yaşama sokmak actualize f.
yaşama sokmak make real f.
yaşama döndürmek bring to f.
yaşama döndürmek revivify f.
yaşama döndürmek revive a person f.
yaşama döndürmek bring round f.
yaşama döndürmek return someone to consciousness f.
yaşama döndürmek recover or restore from apparent death f.
yaşama döndürmek restore someone to life f.
yaşama döndürmek bring around f.
yaşama döndürmek revive f.
yaşama döndürmek bring back f.
yaşama geçirmek actualise f.
yaşama sokmak actualise f.
yaşama döndürmek bring one round f.
kırsalda yaşama mecbur bırakmak rusticate f.
kırsal yaşama uygun hale getirmek rusticize [us] f.
kırsal yaşama uygun hale getirmek rusticise [uk] f.
yaşama döndürmek inspirit f.
yaşama ihtimali düşük olmak scrape along f.
yaşama olanak vermek support life f.
grup halinde yaşama eğilimi gösteren gregarious s.
yaşama elverişsiz uninhabitable s.
yaşama elverişsiz undwellable [obsolete] s.
yaşama sevinci olan kimse zingy s.
yaşama azmi olan vivacious s.
kırsal yaşama özgü homespun s.
kırsal yaşama uygun rustic s.
kırsal yaşama adapte olan rustic s.
kırsal yaşama uygun rustical s.
kırsal yaşama adapte olan rustical s.
önceki yaşama ait prelife s.
Phrasals
süreçte aksaklıklar yaşama push forward f.
(bir şeyi bir durumdan) yaşama döndürmek resurrect (something) from (something) f.
-den yaşama döndürmek resurrect from f.
Proverb
yaşamak için ye yemek için yaşama eat to live but do not live to eat
yaşamak için ye yemek için yaşama eat to live not live to eat
Colloquial
yaşama nedeni breath of life i.
yaşama hevesi desire to live i.
yaşama enerjisi breath of life i.
yeni bir yaşama şansı new lease on life i.
birlikte yaşama marriage lite i.
tüm yaşama şansını yitirmek have had it f.
Idioms
köprü altlarında yaşama beggar's bush i.
debdebe içinde yaşama high living i.
hızlı yaşama fast living i.
spartalı gibi yaşama spartan existence i.
yük treninin en arkasında bulunan ve mürettebat için yaşama ve uyuma alanı sağlayan vagon monkey wagon [dated] i.
yaptığın şeyin aynısını yaşama a dose of your own medicine i.
yaptığın şeyin aynısını yaşama a taste of your own medicine i.
yaşama sevinci lust for life i.
yaşama tutkusu/arzusu lust for life i.
bir eli yağda bir eli balda yaşama the lap of luxury i.
yaşama dönmek come alive f.
birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek give somebody a new lease on life f.
birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek give somebody a new lease of life f.
yaşama sevinci vermek bring back to life f.
doğayla daha uyumlu bir yaşama dönmek get back to nature f.
daha basit ve doğal bir yaşama dönmek get back to nature f.
doğayla daha uyumlu bir yaşama dönmek go back to nature f.
daha basit ve doğal bir yaşama dönmek go back to nature f.
denizcilik hayatından karada sabit yaşama geçmek swallow the anchor f.
birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek give a new lease of life f.
(birinin) yaşama sevincini almak take it out of (one) f.
kırsal yaşama geçmek go back to the pa f.
yaptığının aynısını yaşama dose of your own medicine expr.
çok zor günler yaşama to hell and back expr.
cehennemi yaşama to hell and back expr.
Speaking
yaşama isteği/hevesi will to live i.
Trade/Economic
kural veya teorinin yaşama geçirilmesi adhibition i.
borçla yaşama living beyond the means i.
doğuşta yaşama ümidi life expectancy at birth i.
imkanlarının ötesinde yaşama living beyond the means i.
kural veya teorinin yaşama geçirilmesi application i.
muhtemel yaşama müddeti probable life i.
ortalama yaşama süresi life expectancy i.
yaşama standardı standard of living i.
yaşama şekilleri modes of living i.
yaşama standardı standard of life i.
Law
ayrı yaşama separation i.
ayrı yaşama izni separation order i.
ayrı yaşama sebebiyle boşanma divorce based upon living separate i.
beraber yaşama cohabitation i.
birlikte yaşama living together i.
dost hayatı yaşama living in adultery i.
dost hayatı yaşama cohabitation i.
dost hayatı yaşama concubinage i.
evlilik dışında karı koca gibi yaşama illicit cohabitation i.
evli çiftlerin ayrı yaşama beyanları notarial separation i.
evli bir çift gibi birlikte yaşama cohabitation i.
evlenmeden beraber yaşama unlawful cohabitation i.
karının kocayla birlikte yaşama yükümlülüğü consortium i.
metres hayatı yaşama concubinage i.
metres hayatı yaşama cohabitation i.
resmi nikahsız beraber yaşama common law marriage i.
yaşama hakkı right to life i.
konut sahibiyle anlaşma uyarınca konutta hak iddia etmeyip konutun belirli bölümünde yaşama hakkına sahip kimse lodger i.
Politics
barış içinde birarada yaşama peaceful coexistence i.
barış içinde bir arada yaşama peaceful co-existence i.
özellikle su kuşları yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanlar hakkında sözleşme convention on wetlands of international importance, especially as waterfowl habitat i.
temel yaşama hakkı inherent right to life i.
(bir çocuğun) yaşama hakkı survival rights i.
Insurance
yaşama beklentisi life expectancy i.
Technical
yaşama gücü vital force i.
yaşama kabiliyeti viability i.
Telecom
yaşama süresi time to live i.
Architecture
(şato ve otellerin) yaşama mekanlarını barındıran asıl bloku corps de logis i.
Marine
yaşama riski risk to life i.
yaşama ortamı living environment i.
Mining
fiziksel yapıda değişiklik yaşama durumu paramorphism i.
Medical
bir arada yaşama co-existence i.
ön direktif (yaşama iradesi) advance directive i.
tedavi amacıyla yaylalarda veya dağlık yerlerde yaşama orinotherapy i.
yeniden yaşama dönme anabiosis i.
birini yaşama döndürmek için ağzına nefes vererek ciğerlerini hava ile doldurma prensibine dayalı bir yöntem mouth-to-mouth i.
birini yaşama döndürmek için ağzına nefes vererek ciğerlerini hava ile doldurma prensibine dayalı (yöntem) mouth-to-mouth s.
Psychology
göğüs ağrısı yaşama korkusu anginophobia i.
yaşama güçlü bir bağlılık duyan kimse biophile i.
yaşama duyulan sevgi biophilia i.
adada yaşama saplantısı islomania i.
Physiology
yaşama gücü vis vitae i.
Statistics
yaşama devam işlevi survivor function i.
Biology
yaşama savaşı struggle of living i.
yaşama kabiliyeti olmama abiosis i.
yaşama direnci vital resistance i.
yaşama yeteneği viability i.
bazı bitki ve böceklerde karıncalara bağımlılık veya yakın yaşama durumu myrmecophilism i.
yaşama dair zoetic [rare] s.
parazite benzer yaşama eğilimi gösteren parasitoid s.
Marine Biology
artan üretim modeli yaşama oranı surplus production model survival rate i.
karada ve suda yaşama yeteneği amphibious i.
populasyonun yaşama yeteneği analizi population viability analysis i.
yaşama oranı survival rate i.
Astronomy
gezegendeki yaşama elverişli koşullara sahip bölge comfort zone i.
gezegendeki yaşama elverişli koşullara sahip bölge goldilocks zone i.
gezegendeki yaşama elverişli koşullara sahip bölge habitable zone i.
galaksinin yaşama elverişli bölgesi galactic habitable zone i.
yaşama elverişli gezegen habitable world i.
yaşama dünya'dan daha elverişli olan varsayımsal ötegezegenler superhabitable planet i.
Zoology
grup halinde yaşama eğilimi göstermeyen ungregarious s.
Social Sciences
yaşama ve ölüme izin verme gücü ile egemen güç thanatopolitics i.
yaşama ve ölme gücü arasındaki kesişme noktası thanatopolitics i.
bir arada yaşama yanlısı communist i.
gelenekselleşmiş yaşama özgü özellikler institutionalism i.
Education
engellilere temel yaşama becerilerinin öğretildiği program habilitation i.
Literature
pastoral yaşama uygun giyim ve davranışlar arcadianism i.
Religious
manevi sebeplerle dünya zevklerinden uzak yaşama pratiği askesis i.
dinini yaşama faithing i.
Philosophy
yaşama felsefesi philosophy of life i.
yaşama coşkusu élan vital i.
yaşama coşkusu life force i.
doğaya ve yaşama dair süreçlerin fiziksel olarak belirlendiğini ve bu süreçlerin fizik ve kimya kanunlarıyla tamamen açıklanabileceğini öne süren felsefi görüş mechanism i.
Environment
özellikle su kuşlarının yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanlar sözleşmesi (ramsar sözleşmesi) the convention on wetlands of international importance i.
özellikle su kuşlarının yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanlar sözleşmesi (ramsar sözleşmesi) especially as waterfowl habitat i.
türe ait bireylerin gruplar halinde yaşama veya diğer türlerin bireyleri arasına dağılma eğilimi sociability i.
Geography
mississippi nehri ile rocky dağları arasında yer alıp kurak ve yaşama elverişsiz olduğu düşünülen bölgeler desert i.
Slang
kötü bir uyuşturucu deneyimi yaşama bum trip i.
çok sayıda elmasa sahip olarak yaşama living chilly i.
birlikte yaşama (evli olmadan) shacking i.
lsd almadığı halde tekrar lsd kafası yaşama free trip i.
bedavadan kafa yaşama free trip i.
kristal met kafası yaşama ice-skating i.
kendi partnerinden başka biriyle cinsel ilişki yaşama opp (sexual encounters with "other people") i.
farklı ırktan biriyle ilişki yaşama/flört etme konusunda açık down with the swirl s.
iş arkadaşınla ilişki yaşama don't dip your pen in (the) company ink expr.
birlikte çalıştığı biriyle ilişki yaşama don't dip your pen in (the) company ink expr.
Modern Slang
anda kalarak yaşama a quarter mile at a time i.
bulunduğu anda yaşama a quarter mile at a time i.
primitif yaşama dönüşü savunan ideoloji anarcho-primitivism i.