yağışlı - Türkçe İngilizce Sözlük

yağışlı

"yağışlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yağışlı rainy s.
In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
Özellikle yaprak yüzeyini yıkamayan ilaçlar yağışlı mevsim öncesinde uygulanabilir.

More Sentences
yağışlı wet s.
The weather is sure to be wet.
Havanın yağışlı olacağı kesin.

More Sentences
yağışlı snowy s.
yağışlı moist s.
yağışlı pluvian s.
yağışlı slattery [dialect] [uk] s.

"yağışlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 42 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yağışlı gün rainy day i.
He goes to work on foot every day except on rainy days.
Yağışlı günler dışında o her gün yürüyerek işe gider.

More Sentences
yağışlı hava rainy weather i.
The rainy weather lasted for ten days straight.
Yağışlı hava, on gün boyunca sürdü.

More Sentences
kar yağışlı snowy s.
According to the weather forecast, tomorrow will be snowy.
Hava tahminlerine göre yarın kar yağışlı olacak.

More Sentences
sağanak yağışlı, şimşekli, yıldırımlı ve gök gürlemeli fırtına thunderstorm i.
sağanak yağışlı gece a night with heavy rain i.
sağanak yağışlı gece a night of heavy rain i.
kar yağışlı gün snow day i.
yağışlı hava rain i.
sağanak yağışlı stormy s.
(hava) soğuk ve yağışlı raw s.
ılık ve yağışlı warm and rainy s.
sağanak yağışlı foul s.
kar yağışlı bir şekilde snowily zf.
Phrases
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı dry and hot in summers cold and snowy in winters i.
yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı dry and hot in summers warm and rainy in winters i.
Speaking
hava kar yağışlı it is snowy expr.
hava kar yağışlı the weather is snowy expr.
Technical
yağışlı yıl rain year i.
yağışlı yıl wet year i.
yağışlı sene rain year i.
yağışlı sene wet year i.
Marine
şiddetli yağışlı tayfun typhoon with heavy precipitation i.
Zoology
rocky dağları'nın doğusundaki az yağışlı arazilerde yaşayan bir kara kurbağası scaphiopus bombifrons i.
rocky dağları'nın doğusundaki az yağışlı arazilerde yaşayan bir kara kurbağası plains spadefoot i.
Botanic
pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu angiopteris i.
pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu giant fern (angiopteris evecta) i.
(bitki) bol yağışlı iklimde gelişebilme ombrophily i.
(bitki) bol yağışlı iklimde büyüyebilme ombrophily i.
Geography
kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen bölgeye ait mediterranean s.
kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen bölge ile ilişkili mediterranean s.
kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen (bölge) mediterranean s.
Meteorology
gökgürültülü sağanak yağışlı thundery showers i.
gök gürültülü sağnak yağışlı thundershower i.
gök gürültülü hafif yağışlı light rain with thunder i.
hafif sağnak yağışlı light rain shower i.
yağışlı dönem pluvial i.
yüksek yağışlı bölge high rainfall zone i.
yüksek yağışlı bölge high precipitation area i.
rüzgarlı ve hafif sağanak yağışlı light rain shower and windy i.
Geology
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak vertisol soil i.
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak vertisol i.
Military
yağışlı havalarda ateşli silahı ıslanmaktan korumak için alınan bir pozisyon secure arms i.